Reklam, firmaların ürettiği mal ve hizmetlerin tüketicilere tanıtılma sürecidir. Bu esnada, üretilen mal ve ürünün; maliyeti, nereden ve nasıl alınabileceğini, ürün ve hizmetin kalite, sağlık ve kullanım özelliklerini hedef kitleye iletir. Tüketim ise; reklamın sözünü ettiği ürün veya hizmetin kullanılması, satın alınması, tercih edilmesidir. Reklam bu tip bilgileri, ürünün tüketilmesi, hizmetlerin kullanılması, talebin artması ve sürekli hale gelmesi amacıyla yapmaktadır. Reklam, tüketimin yapılabilmesi adına faaliyet göstermektedir. Geçmiş zamanda üreticiler, üretim ve dağıtım aşamasında çeşitli sorunlar yaşamaktaydı. Bunlar hammadde tedariki, enerji, uzman iş gücü, maddi olanak v.b.idi. Alt yapılanmalarla beraber, sürekli gelişim göstermeye başlayan ekonomik sistemler, bu olanakları sağlamaya başlamışlardır. Dünyanın her yerinde, bu olanakları bulabilen işletmeler yerel, bölgesel, küresel anlamda, aynı tür mal ve hizmet üretmeye başlamıştır. Bir yandan değişik, yeni gelişmiş ürün veya hizmeti sunmaya çalışan işletmeler, diğer yandan kitlesel üretim ve rekabetin arttığı ortamlarda, uluslar arası ortaklık, anlaşma yollarına giderek daha büyük pazarlara açılmayı hedeflemişlerdir. Bu hedefler doğrultusunda, hep daha fazla mal ve hizmet üretimi yapılmıştır. Buna karşılık olarak, bu ürün ve hizmetlerin tüketilmesi için, daha çok iletişim aracı, birbirinden farklı yöntemlerle, kullanılır hale gelmiştir. Gün geçtikçe artan üreticilerin, yatırımcıların hedefi, artık küçük alanlar değil dünya pazarları olmuştur. İletişim araçlarının çeşitlenmesiyle birlikte, her türlü ürün ve hizmet, marka, olağanüstü çeşitlenmiştir. Bütün bu ürün ve hizmetlerle ilgili, her geçen gün, birbirinden farklı iletimler, halk yığınlarına ulaşmaya başladı. Bu sebeplerle, tüketicinin de beklentileri artmış, çeşitlenmiştir. Yoğun iletişim ortamları içerisinde, tüketiciye yönelik yapılan; psikolojik, fizyolojik bilgi bombardımanları, savunma kalkanlarını oluşturmasına neden olmuştur. Bu durum ise, işletmelerin tüketiciye ulaşma sorununu, yaşamalarına neden olmuştur. İşletmeler ürettikleri ürün ve hizmetleri, tüketiciye kabul ettirmek, duyurmak, rekabet halinde olduğu firmalardan farklılığını, ortaya koymak için, reklamı kullanmaktadır. İşletmeler, tüketiciye ulaşma, ikna etme yönünde yaşadıkları sorunu, reklamın çözmesini beklemektedir. Reklamın tüketici açısından anlamı ise; gereksinimlerini karşılamak üzere pazara sunulmuş, milyonlarca ürün ve hizmet içinden, kendisine en uygun, rasyonel olanı tercih etmesine olanak tanıyan bir rehber olmaktadır. Fakat günümüzde tüketici açısından, oldukça karmaşık haline gelen bu rehberde, kendisine en iyi gelecek rasyonel ürünü bulmakta zorluk çekmeye başlamıştır. Bunun nedeni olarak reklamın, ihtiyaç yaratma adına yaptığı iletimlerdir. Var olan ihtiyaç ve yeni gelen ihtiyaç, kabul edilme arzusu, özlemleriyle birleşince tüketim çılgınlığı dediğimiz olayı ortaya çıkarmıştır.
Devamı için tıklayınız ...
Reklam; İşletmelerin ürün ve hizmetleriyle ilgili, tüketicilere bilgi akışını sağlayan, pazarlama iletişiminin bir öğesidir. Tüketicilere üretilen ürünü, nereden ve nasıl alabilecekleri, maliyeti, ürünün özellikleri konularında bilgi verir. Bu bilgi akışını sağlarken, ürün veya hizmetin satın alınması, kullanılması için, reklam iletiminin çarpıcı, farklı, etkileyici olmasına gayret eder. Reklam temelde satış amaçlı yapılan, planlı, programlı bir süreçtir. En nihai hedefidir satıştır. Fakat bundan önce, yani nihai amacına erişmek için, satış miktarını destekleyeceğini düşündüğü, farklı duygu ve algıları da yaratma yolunda ilerler. Örneğin, şimdi ya da ileride, satış imkânı bulabilsin diye, ürün veya hizmeti markaya dönüştürür. Hedef kitlenin algılarında, marka bilinci, reklamın çıkış zamanından bu yana, zaten hazır hale gelmiştir. Bunlar ayrıntılarıyla aşağıdaki gibidir. Marka bilinci; kalitelidir, kullanışlıdır, sağlıklıdır, uzun ömürlüdür. Hoş ve belirli bir ağırlığa sahiptir. İsmi ve amblemi, herkes tarafından bilinir. Ayrıca her kesimin ulaşamayacağı bir maliyete sahiptir. Bu özellik, insanların arasında bulunan yaşam standartlarına, dolayısıyla özlem ve gelecek beklentilerine hitap etmektedir. İnsanlar için, marka kullanmak, bir ayrıcalığa, bir farklılığa, en önemlisi de aslında içinde bulunmadığı bir yaşam standardına ait olma hissi vermektedir. Bütün bunlar, insanların marka satın almalarını ve kullanma istemlerini tetikleyen etkenlerdir. Yukarıda ki marka özellikleri, insanların algılarında, marka bilincinin özellikleri olarak, günümüze yansımaktadır. Farkındalık; üretici firmalar, ürün ve hizmetleri ile ilgili bilgileri iletmektedir. Hangi ürün, hangi marka tarafından, nerede ve nasıl üretilmektedir. Ürün veya hizmet özellikleri, maliyeti nelerdir. Kullanım biçimler ve faydaları nelerdir. Bütün bunlar farkındalık yaratan bilgilerdir. İşletmeler bu tip bilgileri verirken, diğer işletmelerin, ürün ve hizmetleriyle rekabet edebilmek için, kendi ürün ve hizmet özelliklerini, rakip firmanınkilerle kıyaslama yoluna gider. Tüketicinin kendi görevi olan bu özelliği, onun yerine yaparak, algılarını, kendi ürün ve hizmetlerin satışı için değiştirir. Bütün bunlar, reklamın iletim mesajlarında kullanılan, yaygın yollardır. İhtiyaç yaratma; milyonlarca işletme, milyarlarca birbirine benzer ürün üretmekte ve hizmet sunmaktadır. Zamanımızda üretilen ürün ve hizmetler, yaşayan insanların sayısını ve bu insanların ihtiyaçlarını geçecek kadar fazlalaşmıştır. Ama işletmeler, üretilen fazla ürün ve hizmetlerin de satılmasını ister. Bunun için reklamda ihtiyaç yaratma yolunu keşfetmiş ve kullanmaktadır. İnsanların, gelecek ile ilgili beklentilerine, özlemlerine, farklı duygu ve istemlerine vurgu yaparak, bunları kendi ürün ve hizmetiyle bütünleştirir, özdeşim kurar. İnsanların bunlara sahip olmaları halinde, özlemlerini gerçekleştirebilecekleri hissini vererek satış yapar. Bunları işletmeler adına yapan da reklamdır. Kısaca reklam, istenilen satış miktarına ulaşmak için kullanılan bir iletişim sürecidir.
Devamı için tıklayınız ...
Reklam bir tanıtım biçimidir. firmaların ürettiği ürün ve hizmet özelliklerini, geniş halk yığınlarına ileterek, onların satın alınmalarını, tercih edilmelerini ve kullanılmasını sağlar. Reklamın toplumda edindiği misyona bakıldığında, bir etkileme, yönlendirme, değiştirme süreci olduğunu görürüz. Reklam tasarımları görsel, işitsel, yazılı ve baskılı olarak tasarlanmaktadır. Reklam tasarımlarında kullanılan renkler de, aynı, kullanılan etkili bir slogan, çarpıcı bir imaj, veya güzel bir fotoğraf kadar etkilidir. Çünkü renkler, insanın duygu ve düşüncelerini etkiler, onlarda, kullanan kişilere dair çeşitli algısal işaretler verir. Bu işaretler kullanan kişinin, yaşamı algılama, yaşam pratiği, düşünce ve duygusal pratiğine ilişkindir genellikle. Reklam sektörü, renklerin kişilerde uyandırdığı bu çağrışımlara çok önem vermektedir. Firmalar da aynı oranda önem vermektedir. Logolarında, kurumsal renklerinde, baskılı ve baskısız tüm tasarım işlerinde, hedef kitlelerinde uyandırmak istedikleri, ne tür bir çağrışım ise, onu veren renkleri kullanmaya özen göstermektedirler. Buna göre bazı renkler ve insanlara hissettirdikleri; Kırmızı: canlılığı, dinamizmi, mutluluğu çağrıştıran bir renktir. Ataklığı anlatır, azim ve kararlılığı yansıtır. Tansiyonu yükseltir, kan dolaşımını hızlandırır, iştah açar. Örneğin; Yemek firmalarının çoğu, kırmızı rengini kullanır. Siyah: hüzün, duygusallık, güç ve tutku mesajları iletir. Bu yüzden firmalar kurumsal kimliklerinde siyahı mutlaka kullanır ama asla tek başına siyahı tercih etmezler. Yanına başka bir rengi eklerler.siyahın özelliklerini tamamlayacak bir diğer renk veya renkler seçilir. Yeşil: baharın rengidir, güven verir, yaratıcılık içerir, rahatlatıcı özellikleriyle dikkat çeker. Örneğin; bankalar ve hastane işletmeleri tarafından tercih edilmektedir. Lacivert: sonsuzluk, verimlilik, otorite hissi verirler, ayrıca inandırıcılık ve karizmatik özellikleri yansıtırlar. Firmaların büyük bir çoğunluğu, logo ve tasarımlarında laciverdi tercih etmektedirler. Diğer renklerinde, kendine has hissettirdiği duygu ve yaşayış anlayışları, satın alma ve kullanma dürtülerini etkilemek ve yönlendirmek amacıyla, reklam tasarımlarında kullanılmaktadır. Hem hoş görüntüler, hem insanlara verdiği iletimler ile reklam iletimleri birleştirilerek, yapılan reklam tasarımın, daha etkili olmasını sağlarlar. Renklerin, reklam tasarımlarında bir diğer kullanımı ise; yazıların okunabilirliği ile ilgilidir. Siyah rengi, istenilen okunabilirlik mesafesinden okunabilirken, pembe aynı oranda okunamaz. Bu yüzden renk kullanımı burada da çok önemlidir. Ayrıca vurgu yapmak istedikleri söz, slogan, anlatım üzerinde de renk seçimi yapılmaktadır. Dikkat çekmesini ve okunmasını istedikleri yazılar üzerinde, baskın renkleri kullanırlar. Hem tek başlarına hem de karışık olarak kullanılabilmektedir.
Devamı için tıklayınız ...
Günümüzün en önemli mesleklerinden biridir. Ticari bir iletişim olan, sanat kokan ikna aracıdır, reklam. Reklamcılık ise imaj dünyasının sözcüsüdür. M.Ö. 300 yıllarında, toplumlar içerisinde doğmuş ve gelişim göstermeye başlamıştır. Reklamcılık ilk zamanlarda, çığırtanlar, tellallar vasıtasıyla yapılmaktaydı. Dükkânların önünde, halk pazarlarında sergilenen ürünlerin ortaya çıkmasıyla da, ikinci gelişim noktasını aşarak, günümüzde bu noktalara gelmiştir. Ticari faaliyetler ile başlayıp; teknoloji, sosyal, siyasal alanlarda, toplumun yaşadığı değişim ve gelişime paralel olarak yaşamına devam etmiştir. Günümüzdeki ekonomik sistemlerin doğuşu ve değişen dinamikleri paralelinde, özde aynı olmakla beraber, işlevinin çok çeşitlendiğini, planlamalarının farklılaştığını söyleyebiliriz. Reklamcılık, günümüzde sosyal bir güç haline gelmiştir. Kitle üretiminin yaygın bir hal alması, tüketicilerin ihtiyaç, istek ve tercihlerinin farklılaşması, üretimlerde standartların oluşması, fazla mal ve hizmet üretimi reklamcılığın birbirinden farklı stratejilerle halk yığınlarına gitmesine neden olmuştur. Günümüzde reklam, mal ve hizmetlerin satış ve kar oranlarını arttırma amacı doğrultusunda, şu nedenler için yapılmaktadır: * Ürünün varlığı hakkında bilgi vermek, * Pazarın belli bir bölümünde farkındalık oluşturmak, * Mal ve hizmet ile ilgili merak oluşturmak, * Malın nasıl kullanılacağı hakkında bilgi vermek, * Malın ihtiyaca cevap vereceği bilgisini vermek, * Malın üzerinde ki yeni değişiklikleri hakkında bilgi vermek, * Mal ile ilgili tavır ve davranışları oluşturmak, yönlendirmek, * Marka haline getirmek, * var olan imajı sürdürmek, * Mal üzerinde kalite düşüncesini oturtmak. Reklam türleri, çeşitli ölçütler temel alınarak yapılamakta ve ayrıma tabi tutulmaktadır. Bunlar da, reklamın ticari olan ve olmayana, bulunduğu coğrafi alana, reklamın hedef kitle özelliklerine göre, zaman içerisindeki etkisine, reklam amacına göre ve kullanılan araçlara göre birbirinden farklılık göstermektedir. Yukarıda saydığımız özelliklerin her biri, reklamın, o koşullar içerisinde planlanmasını getirmektedir. Buna göre araştırma sonuçları incelenmekte, ve ilgili öznel koşullara uyarlanmaktadır. Buna göre kullanılacak dikkat çekici, çarpıcı, farklı imajlar, sloganlar, fotoğraflar, kişiler seçilmekte ve kendini göstermektedir. Günümüz toplumlarının oluşumuna, azımsanmayacak katkılar sunan reklam, tüketim toplumunun motor gücünü oluşturmaktadır. Onu yönetmekte, yönlendirmekte, yeniden yapılandırmaktadır. Daha ayrıntıda söylemek gerekirse, insanların ihtiyaçlarını karşılamakta, ihtiyaçlarını yaratmakta, gelecek ile ilgili, kurgularına şekil vermektedir. Böylelikle toplumun yapısına müdahale ederek insanların, bakış açılarına, görüş alanlarına, zihinsel faaliyetlerine etki etmekte ve hedeflerine ulaşmaktadır.
Devamı için tıklayınız ...
Dünyanın en ünlü Pazar araştırma ve danışmanlık şirketi olan Millward Brown'ın, işbirliği yaptığı Financial Times ile bu sene 5.'sini yaptıkları BRANDZ top100, En Değerli Marka Sıralaması, araştırma sonuçları açıklandı. Bu firmaların, en değerli küresel marka araştırması sonucuna göre; yaşanan ekonomik krize rağmen kalıcılıklarını korumaya devam ettiklerini ortaya çıkardı. Bu sonuçlara göre Google 114 milyar dolarlık değeriyle birinci oldu. BRANDZtop100 sıralamasına göre, geçen yılda Google ilk sırada yer almıştı. Yaşanan ekonomik krize rağmen Google marka ederini %14'lük artışla zirvedeki yerini korudu.
Devamı için tıklayınız ...
Tüketim toplumunun gündemde olduğu bu günlerde, insanların ihtiyaçları doğrultusunda, ürün ve markaları satın almadıklarını, farklı nedenlerle de, reklamı yapılan ürün veya hizmetleri satın aldıklarını görüyoruz. İhtiyaç olmadığı halde, tüketicilerin, ürün veya hizmetleri satın alması, reklamların, hem toplum psikolojisi, hem de bireylerin psikolojik yapısına gönderdiği mesajlardan kaynaklanmaktadır. Yani reklam sektörü, hedeflerine ulaşabilmek için psikolojiyi, dikkate değer bir biçimde kullanmaktadır. Tüketiciler ihtiyaç duymadıkları halde, reklamını gördükleri ürün veya hizmeti hangi yönlendirilmiş psikolojik duygu ve düşüncelerle yapmaktadır?. Toplumsal yapılar geliştikçe karmaşık hale gelmektedir. İnsanların, yaşam standartları değişim göstermekle beraber, düşmektedir. İyi yaşam koşullarına sahip insanların sayısı, gün geçtikçe azalmaktadır. Bu durum insanların, kendi içlerinde bir takım eksikliklerin, doyurulmamış arzuların, özlemlerin ortaya çıkmasına neden olmakta ve bireylerin bu eksikliklerden kaynaklı, yönlendirilmiş tavır ve davranışları geliştirmelerine neden olmaktadır. Çalışmalarını sürekli araştırmalarla destekleyen reklam, bu alanları tespit etmekte ve kullanmaktadır. Doyurulmamış arzu ve istekleri pazara yönlendirerek, üretilen ürün ve hizmetlerle özdeşimler kurdurarak, satın alınmalarını sağlamaktadır. Reklam sektörü, çağrışım, özdeşim, benzemişim özelliklerini, çeşitli ürün veya hizmetlere yüklemektedir. Örneğin; reklamlarda kadının kullanılması bununla ilgilidir. Kadının beğenileri, hayranlıkları, belirlenmiş bir ürünün özellikleriymiş gibi yansıtılarak, erkek toplumunun dikkatini çekerler. Burada kadın ve erotizm, erkeklerin kendilerinde olmadığını düşündükleri bazı özellikleri, ürünü aldıklarında sahip olabilecekleri hissi verilir. Bu tip reklam, psikolojik altyapı özellikleri kullanılarak yapılmıştır. Kadının, kendi hemcinslerine yönelik kullanıldığı reklamlarda ise; kadınların güzellik özlemine hitap etmiştir. Gene belirlenmiş bir ürün veya hizmeti satın aldıklarında, güzel olabilecekleri hissi verilir. Reklamlarda kullanılan ve algılara hitap eden bütün reklam iletimleri, psikoloji ile ilgilidir. Reklamda kullanılan bu tip uyarı çeşitleri, sadece ürün ve hizmetlerin Pazar bulması amacıyla yapılmamaktadır. Ayrıca yeni, bilinmeyen veya kültürün dışında olan ürün veya hizmet için, ihtiyaç yaratma adına da kullanılabilmektedir. Bu noktada insanların gelecekle ilgili beklentileri, özlemleri, olmasını istediği pek çok yön kullanılarak, ilgili ürün veya hizmete pazarda alan açar, ihtiyaç yaratır.
Devamı için tıklayınız ...
Propaganda, herhangi bir fikri, bir düşünceyi yayarak, ona savunucu yani taraftar toplamak anlamında kullanılmaktadır. Bu sadece fikirler için geçerli değildir. Aynı zamanda oyun kulüpleri, dernekler, vakıflar v.b. pek çok şey için kullanılan bir mecradır. Örneğin Fenerbahçe taraftarları, Galatasaray v.b. Propaganda, fikre veya yönelime taraftar toplama anlamıyla beraber, aynı fikri, kulübü v.s.’leri kendi içlerinde de destekleme anlamını da getirmektedir. Net ve emin ifadeler kullanır. Reklam ise, serbest pazarda faaliyet gösteren, firma, kurum ve kuruluşların ürettiği mal ve hizmetleri, ayrıca fikirleri, kişileri, geniş halk yığınlarına tanıtma biçimlerini kapsamaktadır. Propaganda, bir amaca ya hizmet eder veya karşısında durur. Propagandanın, bir duruşu bulunmaktadır. Kamuoyunun kitleler halinde, güdümünü etkilemek için yapılmaktadır. Bir düşünceyi benimsetip, kitlelerin sahiplenmesini sağlamaya çalışır. Propaganda da amaç iletişim değil direkt iletimdir. Tartışma kabul etmeyen, bir yapı içerir. Buradaki bilgi akışı tek yönlüdür. Ama reklam da amaç, iletişim olmakla beraber, çift taraflı bilgi akışına olanak tanıyan bir yapı içerir. Reklamda, üretici, kendi ürün ve hizmet özelliklerini, halk yığınlarına iletirken, onların, ilgili ürün ve hizmetle ilgili beklenti ve geri bildirimlerini alarak, kullanır. Kendi ürününü yeniler, değiştirir, farklı özellikler katarak tekrar sunar. Yukarıda sözünü ettiğimiz ayrım, önemli bir ayrım olmaktadır. Reklam sektörü, propagandanın bu özelliklerini, son zamanlarda, şu şekilde kullanmaktadır. Toplumun yapısını, psikolojik dengesini, kültürel yapısını daha önceden, piyasa analizleri ve kendi deneyimleriyle ortaya çıkardığı için, tanıtım yaparken, nereden yaklaşması gerektiğini genellikle bilmektedir. Ürün ve hizmetlerin tanıtımlarını yaparken, rakip firmanın, ürün ve hizmetlerinin açıkları, hataları veya eksikleri üzerinde, sürekli tekrarlanan söylemlerle, halkın bu konudaki düşüncelerini kendine çekmeye çalışır. Propaganda, hedefleri doğrultusunda planlı ve sistemli gitmektedir. Eğer düzgün planlanmış bir propaganda çalışması yapılırsa, hedeflerine ne kadar yaklaşabileceği tahmin edilebilmektedir. Fakat her ne kadar, piyasa analizleri, toplumun yapısına ilişkin kültürel, sosyolojik, ekonomik özellikleri reklam tarafından araştırılmışsa da, insanların algıları, yapılan reklamı farklı yorumlayabilmektedir. Reklamın etkisi bütün yapılan çalışmalara rağmen tam olarak tespit edilememektedir. Reklam sektörü, çalışmalarında propagandayı kullanmaktadır. Özellikle rekabet noktasında, isim ve adres belirtmese de, ilgili ürünü veya hizmeti çağrıştıracak noktalara değinerek, kendi ürün ve hizmetlerini ön plana çıkararak, rekabet alanında sıkça kullanmaktadır. Reklamlarında propagandayı en çok kullanan GSM firmalarını örnek olarak verebiliriz.
Devamı için tıklayınız ...
Eskiden firmalar sadece insanların ihtiyaçları kadar ürün üretmekteydi. Bu ürünlerin üretildiğini ve belirli bir para karşılığında satıldığını, insanların bilmesi gerekiyordu. Eskiden bunları duyurmak için, tellallar, çığırtkanlar kullanılırdı. Günümüzde bu işin adı pazarlama iletişimi olmuştur. Zamanla toplumlar, gelişim açısından ve nüfus açısından büyümeye başladı. Bununla beraber toplumsal ekonomi de onunla beraber büyümeye başlayarak, firmaların ürettiği ürünler artmaya başladı. Onun yanında hizmet sektörü gelişim göstermeye başladı. Toplumsal yapılar geliştikçe ekonomi de gelişip, çeşitlendi. Bu tip büyümelerle eş zamanlı giden mal ve hizmetlerin duyurulması, yani pazarlama iletişimi de çeşitlenmeye, içerdiği yol ve yöntemler artmaya başlamıştır. Firmaların ürettiği fazla mal ve hizmetlerin de satılması, tüketilmesi için, pazarlama iletişiminin bir öğesi, yani bir yöntemi olan reklamın daha faydalı olduğu tespit edildi. Bu alanda ki çalışmalar çeşitlenmeye başladı. Firmalar reklam yoluyla daha fazla satış yaptıklarını görmeye başladılar. Bu noktada üretilen, ürün ve hizmetin topluma duyurulma şekilleri çeşitlendikçe, insanlar üzerinde etkili olabildiklerini görmüşlerdir. Topluma duyurulan ürün ve hizmetlerle ilgili, daha çok bilgi akmaya başlamıştır. Bilgiler iletildikçe, firmaların satış oranları artmış, daha farklı ürün ve hizmet geliştirmeye başlamışlardır. Bunlara koşut olarak ta, reklam da kullanılan iletim araç ve gereç alanları, artmaya başlamıştır. Yani kitle ile iletişim araçları. Her ürün veya hizmetin alıcı bulabilmesi için, geniş halk yığınlarının, bu ürün veya hizmeti tanımaları, yönlendirilmeleri gerekiyordu. Toplumun, ürünün ne işe yaradığını, nasıl kullanıldığını, nereden temin edeceğini bilmediği, bir ürün veya hizmeti alması beklenemez. Bu noktada reklam, çok büyük bir önem taşımaktadır. Geniş halk yığınları, reklam yoluyla, ülkelerinde üretilen ürün veya hizmetlerin neler olduğunu, ürünlerin hangi özelliklere sahip olduğunu, ne kadara mal edebileceklerini, nereden alıp, nasıl kullanabileceklerini bilebilmekte ve kendi ihtiyaçları ile karşılaştırarak kullanıp kullanamaya karar verebilmektedir. İnsanların kararlarını da etkileyen reklam, hep daha sağlıklı, kaliteli, kullanışlı ürün özellikleri sunarak, onları eğitme, bakış açılarını değiştirme yoluyla da başarı elde etmiştir. Reklam hem satışı arttırmakta, hem de toplumun her anlamdaki bilgi ve algılarını geliştirmektedir. Reklam mesajlarının iletimi, ürün veya hizmetlerin alıcı bulabilmesine yönelik olsa da, iletimlerin gittikçe gelişen içerikleri, toplumun farklı konularla ilgili, bilgi ve görgüsünü arttırmakta ve değiştirmektedir. Reklam sadece toplumun değil, aynı zamanda firmaların da büyümesine, daha geniş halk kitlelerine hitap edebilmesine olanak tanımaktadır. Firmaların dünya çapında, ürün veya hizmet sunmalarına, zemin oluşturmaktadır. Yani marka olmasına katkı sağlamaktadır. Bu nedenle reklam, hem toplumun yapısını geliştirmekte hem de firmaların büyümesine, ürettiği mal ve hizmetlerin çoğalmasına olanak tanımaktadır.
Devamı için tıklayınız ...
Promosyon, reklam sektörünün, geniş halk kitlelerine ulaşmak için kullandığı, yollardan biridir. Tanıtımların birçoğu, belirli aralıklarla, kısa süreli olarak halka mesaj iletebilmektedir. Zaman geçtikçe, verilen tanıtım unutulabilmektedir. Bu noktada, firmaların ara ara tanıtım vermesi gerekmekte, bu durum ise, firmaların bunun için, sürekli bütçe ayırmasına neden olmaktadır. Yani reklam maliyeti artmaktadır. Bu tip ürünler bu noktada, oldukça önem taşımaktadır. Firmalar senenin belirli zamanlarında, özendirme ürün üretmekte ve bunu, ücretsiz halka dağıtmaktadır. İnsanların uzun süre kullanabilecekleri, ihtiyaç duydukları, kullanışlı ürünleri tasarlamaktadır. Üretilen özendirme ürünün, uzun süre kullanılabilmesi, firmalar için oldukça büyük önem taşımaktadır. O yüzden, ürettiği promosyon ürününü seçerken, en çok buna dikkat etmektedirler. Ürün üzerine, kendi ismini, logosunu, eğer ürün üzeri müsaitse, ürün ve hizmet özelliklerini, kendi iletişim ve adres bilgilerini koymaktadır. Promosyon ürünleri deyince aklımıza neler gelmektedir. Yani bugüne kadar gördüğümüz nelerdir; kalem, ajanda, masaüstü takvim, duvar takvimleri, kalem kutusu, bardak, masa setleri, küp kağıt, anahtarlık, süs malzemesi v.s. en çok kullanılanlarıdır. Bu örneklerde görüldüğü gibi, insanların en çok ve en uzun süre kullanabildiği ürünlerdir bunlar. Firmalar özendirme ürünlerini, uzun süre hatırlanmak, bilindik isim olmak, yani kullanan insanların, firma ve ürünlerine yakın hissetmelerini sağlamak, adına bunları yapmaktadır. Ayrıca insanların, duygu ve algılarını bu şekilde yönlendirerek, firmalar markalaşma yolunu da açmış olmaktadırlar. Bu yolda mesafe kat etmektedirler. Promosyon ürünlerinin, reklam için kullanılması, hem kullanıcılarının, hem de kullanıcı çevresinin algı ve zihnine hitap edebilmektedir. İnsanlar, belirli bir ürün veya hizmeti aradıklarında, akıllarına ilk gelen firma veya kuruluşu aramaktadır. En çok bildiği firma ürünü, onların içlerinin rahat olmasına, yani güven duymalarına hizmet etmektedir. Bunların dışında, firmalar özendirme ürünlerinin, dikkat çekici, çarpıcı olmasına özen gösterirler. Ürüne bir kez bakan insanın, aklında kalmasını isterler. Bu yüzden, ürün tasarımı, yukarıda sözünü ettiğimiz getiriler kadar önemli olabilmektedir. Bu noktada, hem ülkemizde, hem de dünya çapında yapılan, promosyon ürünlerinden bir tanesini örnek verebiliriz. Pirelli markasının, duvar takvimleri, birçoğumuzun bildiği bir takvimdir. Bu takvimi, hepimizin bilmesi, hatırlaması üretici firmanın amacıydı zaten. Pirelli bunu nasıl başardı. Takvimin dikkat çekerek, hafızalara kazınmasını sağlayan, ne tür imajlar kullandı. Ne kadar alana dağıtım yaptı. Bunlar ve yukarıda bahsettiğimiz özelliklerin hepsi, özendirmenin, firmalar için, reklamda ki önemini anlatabilmektedir. Özendirme, gerek kullanışlı yapısıyla, gerek çarpıcı olmasıyla, firmaların daha uzun süre hatırlanmalarına, marka isimlerinin özümsenmesine olanak tanımakta ve markalaşma yolunda, mesafe almalarına, yardımcı olmaktadır.
Devamı için tıklayınız ...
ABC Analizi (ABC analysis): Stokta ne kadar ürünün bulundurulacağının, ne kadarının tüketilmesine izin verileceğinin ve ne kadarının stoklardan çıkarılması gerektiğinin anlaşılması için kullanılan ürün gruplarını bir kârlılık ölçüsüne göre sıralayan ve gruplayan bir analizdir. Acente (Agent - Broker): Üreten ile tüketeni bir araya getiren aracı kişi ve ya kuruluş. Alacak hesapları (Accounts receivables): Taksitlendirmek suretiyle satılan mallardan gelmesi beklenen paranın miktarı. Atmosferik (Atmospherics): Mağaza içinde dekor olarak kullanılan dikkat çekici yerleşim, ışıklandırma gibi etkenler. Bağlı talep (Derived demand): Bir etkene bağlı olarak değişen talep. Başa baş noktası (Breakeven point): Gelirlerin giderlere eşit olduğu satış miktarı. Başa baş noktası analizi (Breakeven analysis): Değişik seviyelerdeki satış kârını belirlemek için gelirlerle harcamalar arasındaki ilişkiyi değerlendiren bir teknik. Başa baş rekabet: Sektör içindeki rakip bir firmanın en tepedekine meydan okuduğu, onun yerini almayı hedeflediği strateji. Benchmark (Benchmark) : Perakende satış yapan bir işletmenin kendi başarısını benzer bir taktik izleyen diğer bir perakendeci ile kıyaslayarak değerlendirmesi. Birleşme (merger, aquaisition): İki firmanın tek bir firma olması şeklidir ki genellikle büyük olan firmanın küçük olan firmayı satın alması, ele geçirmesi ile sonuçlanır. Birlikte markalama (co-branding): Aynı ürünü üreten iki firmanın markalarını bir araya getirerek tek bir ürün markası olarak sunmasıdır. Bölgesel pazarlama (Regional marketing): Belirli bir bölgede bulunan hedef kitlenin özel zevklerine, ihtiyaçlarına ve ilgi alanlarına yönelik satış yapma. Büyüme aşaması (Growth Stage): Üretilen mal ve ya hizmetin satışların arttığı dönem. Cam tavan (Glass Ceiling): Azınlıkların ve kadınların belirli bir seviyeden sonra daha yüksek terfiler almalarını zorlaştıran görünmez engel. Cari aktifler (Current assets): Nakit veya normalde bir yıl içinde nakde dönüştürülebilecek maddi varlıklar. Cari borçlar (Current liabilities): Bir yıldan daha az bir zaman içinde ödenmesi beklenen borçlar. Cari oran (Current ratio): Cari aktiflerin cari borçlara oranıdır ki bunun sonucu firmanın cari borçlarını cari aktifleriyle ödeyebilme gücünü gösterir. Çalışan indirimi (Employee discount): Genelde perakende satış yapan işletmelerin çalışanlarına satış fiyatı üzerinden yaptıkları indirim. Çalışan verimliliği (Employee productivity): Çalışan başına satışlar gibi değerlendirilebilecek olan çalışanların faaliyetleri sonucu elde edilen çıktı. Çapa dükkân (Anchor store): Bir alışveriş merkezinde potansiyel müşteriler için bir albeni merkezi görevini gören büyük, iyi bilinen bir perakende işletmesi. Çapraz satış (Cross selling): Bir bölüm çalışanının potansiyel alıcılara kendi ürünleri dışında diğer bölümlerden de ürünler satmaya çalışmasıdır. Çekme stratejisi (Pull strategy): Potansiyel müşteriler için yapılan ve onları ürünleri talep etmeleri için cesaretlendiren reklâm ve benzeri etkinlikleri içeren strateji Dağıtım kanalı (Distribution channel) : Üreticilerle tüketiciler arasındaki bağlantının kurulması için çalışan birimlerin bir bilişim ağı oluşturması. Dağıtım yoğunluğu (Distribution intensity): Belli bir cins ürünü stoklarında bulunduran perakende satış yapan işletmelerin sayısı. Damping (Dumping): Bir ürünün bedelinin altında fiyatlandırma uygulaması. Dayanıklı mallar (Durable goods) : Uzun süre kullanma imkânı olan mallar. Dayanıksız mallar (Non durable goods) : Kısa bir sürede ve ya birkaç kullanımda tüketilen mallar. Değer (Value): Bilinen yararların fiyata oranı. Değer analizi (Value analysis): Satın alma ya da üretim bedelini aşağılara çekmek için bir ürünün tasarımını, kalitesini veya performans gerekliliklerini değerlendirmektir. Değer fiyatlama (value pricing): Ürünün ederinin rakip ürünlerin ederinden fazla olmasını sağlayan bir fiyat belirleme. Değişken maliyet (variable cost): Üretilen veya satılan ürünün miktarıyla doğrudan bağlantılı olarak değişen firma harcamalarıdır. Distribütör (Distributor): Endüstriyel pazarlarda ticari destekle bir ürünün toptancılığını yapan aracı kişi ve ya kuruluş. Doğrudan pazarlama (Direct marketing): 1- Herhangi bir aracının olmadığı dağıtım kanalı. 2- Doğrudan satış, doğrudan postalama, telefonda pazarlama ve benzeri yöntemlerle tüketicinin ürün ve ya hizmeti talep etmesini sağlama yöntemi. Doğrudan satış (Direct selling) : Satış temsilcisi ile müşterinin yüz yüze, karşılıklı görüşmeleri esnasında ürün veya hizmetin tanıtılması yoluyla satışı. Dönüştürme fonksiyonu (Transactional function): Dağıtım kanalı tarafından sağlanan mallar üzerinde yer, zaman, miktar, çeşit ve mülkiyet faydalarının kazandırılmasına hizmet eden faaliyetlerin tümüdür. Düşey Çatışma (Vertical conflict): Bir pazarlama kanalında farklı seviyelerdeki anlaşmazlıklar. Düşey pazarlama sistemi (Vertical marketing systems): Dağıtım kanalı içinde merkezden idare edilen ve uzmanlarca yönetilen, maliyet tasarrufları sağlamak ve en yüksek düzeyde etki yaratmak amacıyla tasarlanan, pazarlama kanalları sistemidir. Ekonomik sipariş miktarı (Economic order quantity): Verilen siparişin ve stokta bulundurulan malın toplam maliyetini en az seviyede gerçekleştiren sipariş miktarıdır. Elektronik data değişimi (EDI): Ürünün üretim ve satışını yapanlar arasında iş evraklarının ve belgelerin elektronik ortamda değişimi. Erken benimseyenler (Early adopters): Kültür ve sosyal statüleri ile diğerleri için yeniliklere öncülük eden ve bilgi – tecrübe kaynağı olan insanlardır. Esnek fiyatlandırma (Elastic pricing): Alıcıların satış fiyatları üzerinde pazarlık yapmasına imkan sağlayan fiyatlandırma şekli. Esnek talep (Elastic demand): Fiyatların çok az aşağı çekilmesi ile talepte artış sağlanmasına sebep olan ve bu şekilde gelirlerinin önemli oranlarda artırıldığı durumlar. Etik (Ethic): Kişinin nasıl davranması gerektiğini gösteren yazılı olmayan kurallar bütünü. Fabrika outlet (Factory outlet): Üreticinin, düşük fiyatla satış yaptığı perakende satış birimi. Fikir liderleri (Opinion leaders): Bir konu üzerinde sahip olduğu bilgi ve uzmanlık ile çevresindekilere fikirleri, tutumları, tercihleri ve eylemleriyle örnek olan kişi. Finanslama Fonksiyonu (finance function): Dağıtım kanalı boyunca ödeme ilişkilerinin düzenlenmesini sağlayan dengeler bütünüdür. Farklılaştırma (Diversification): Henüz girilmemiş bir pazara tamamıyla yeni bir perakende sistemiyle girerek, geliştirilmesini içeren bir stratejik yatırım fırsatı. Fiyat (Price): Bir ürünün, hizmetin ve ya fikrin karşılığında istenen para veya benzeri değerler. Fiyat farklılaştırma (Price discrimination): Bir aracının aynı ürün ve ya hizmeti farklı müşterilere farklı fiyatlarla satmasıdır ki yasal ve etik bir davranış değildir. Fiyat sabitleme (Price fixing): Bir dağıtım kanalının üyeleri arasında bir ürün ve ya hizmet için satış fiyatını ortak olarak gizli, yasal ve etik olmayan bir şekilde belirlemektir. Fiziki dağıtım fonksiyonu (Physical distribution function): Üretilen malların üretim noktalarından tüketim noktalarına kadar sorunsuz akışının sağlanmasıdır. Fiziksel dağıtım sistemi (Physical distribution system): Bir firmanın sipariş işleme, ürünlerin yüklenme-boşaltması, stoklarının tutulması, depolama ve nakliye işlemlerinin bileşimi ve ürünlerin üreticiden tüketiciye ulaştırılmasını sağlayan araçlar topluluğu. Focus grup mülakatı (Focus group interview): Küçük bir grubun grup yöneticisi tarafından sorulan açık uçlu sorulara verdiği cevaplarla gerçekleştirilen bir pazarlama araştırması tekniğidir. Franchising (Franchising): Firmaların kendi belirledikleri pazarlama planına uygun olarak kendi markalarıyla satış yapması için bir ücret karşılığında iş yapma haklarını sözleşmeye dayalı olarak verdiği bir dağıtım sistemidir. Garanti (Guarantee, Warranty) : Bir ürünün belirlenen bir süre beklentilere kesin olarak cevap vereceğine söz verme. Geribildirim (Feedback): İletişim sürecinde kişinin etkiye tepkisidir. Geri dönen sipariş (Back order): Tedarikçinin aldığı siparişin zamanında karşılayamadığı ve söz konusu ürünler imalat, ithalat vb. yollardan temin edildiğinde en kısa sürede teslim etmeyi istediği kısmı. Gerileme dönemi (Decline stage): Reklam sektöründe tanıtımı yapılan ürünün yaşam evresi içinde satışının ve kârlılığının düşmeye başladığı dördüncü ve sonuncu dönemdir. Geriye doğru bütünleşme (Backward integration): Perakende satış yapan bir firmanın ham maddelerini sağlayan daha küçük işletmelerin bir kısmına veya tümüne sahip olması anlamına gelen dikey bütünleşme türü. Giriş aşaması (Introduction stage): Reklam sektöründe tanıtımı yapılan ürünün yaşam evresi içerisinde satışların artış hızının yavaş ve karların düşük olduğu yeni bir ürünün pazara sunulduğu ilk dönemdir. Giriş engeli (Entry barrier): Yeni firmaların perakende pazarına girmelerini zorlaştıran koşullar. Gizli müşteri (Mystery shopper): Marka sahibi tarafından müşteri memnuniyetini, satış standartlarını ve hizmet anlayışını denetlemek amacıyla, genellikle bağımsız kuruluşlara yaptırılan belirlenmiş senaryolar ile satış noktalarını ve bayileri müşteriymiş edasıyla ziyaret edip, ona karşı sergilenen tutumu raporlayan kişi. Gondol (Gondola) : Ortada bir ada şeklinde yerleştirilmiş sırt sırta raflarla oluşturulmuş tezgâh. Halkla İlişkiler (Public relations): Firmanın marka, logo ve ürün yada hizmet bilinirliliğini sağlayarak halkın taleplerini anlayıp, şirketi ona göre yönlendirmek için gerekli raporları hazırlamakla yükümlü olan organ. Hatırlatıcı reklâm (Reminder advertisements): Bir ürün için daha önce verilen bilgileri ve eğitimleri tekrarlayarak hatırlatma ve akıllara kazıma çabasıdır. Hedef Pazar (Target market): Hedeflenen müşteri grubu. Hırsızlık (Shoplifting): Ürünün satışının yapıldığı yerden bedelinin ödenmeden gizlice alınması işi. Hipermarket (Hypermarket): Gıda ve gıda harici her türlü ürünün bir arada bulunduğu düşük fiyatla satış yapılan çok büyük ölçekli perakende alışveriş mağazasıdır. Hizmet (Services): Banka, hastane, doktor, eğlence yerleri, okullar gibi kuruluşların verdiği her zaman karşılığında bir bedel ödenmeyen elle tutulamayan, gözle görülemeyen ürünler. Hizmet perakendecisi (Service retailer): Ürünün ulaştığı en son müşterilere hizmet satan perakendeci işletme. İleri doğru bütünleşme (Forward integration): Bir firmanın üretimden tüketime müşteriye doğru olan daha küçük işletmelerin bir kısmına veya tümüne sahip olarak gerçekleştirdiği dikey büyüme türü. İlişki pazarlaması (Relations marketing): Sahip olunan müşterilerde marka, logo veya ürüne karşı bağlılık yaratmak ve bu bağlılığı sürdürmek amacıyla planlanan pazarlama çalışmaları. İndirim mağazası (Discount store): Sınırlı bir hizmet anlayışı ile çeşitli malları indirimli fiyatlarla satan perakende mağaza. İskonto (Discount): Yılın belirli zamanlarında talebi ve ya peşin satışları artırmak için liste fiyatı üzerinden yapılan indirim. İtiraz (Objection): Potansiyel bir müşterinin ürüne sahip olma isteğine direnmesi. İtme stratejisi (Push strategy): Aracı kurumlar için yapılan ve onları ürünleri daha fazla alarak stoklamaları için teşvik eden tanıtım, tutundurma, indirim, prim vb. etkinlikleri içeren stratejidir. Jenerik ürün (Generic product) : Genel ürün olarak isimlendirilen ürünler. Kalite (Quality): Bir ürünün müşterinin beklentilerine cevap vermesini sağlayacak özellikleri. Kapatma (Closing): Potansiyel müşterinin ürünü alma kararını verdiği an. Satışın gerçekleştirilmesi. Kapsam (Coverage): Hedef pazarda yer alan ve belirlenen kanaldan verilen reklâmın ulaşabileceği potansiyel müşterilerin teorik sayısı. Kâr (Profit): Bir işletmenin ürettiği veya sattığı ürün ya da hizmet için yaptığı masrafların elde ettiği gelirlerden çıkarılmasından sonra elinde kalan kısmı. Karşılaştırmalı reklâm (Comperative advertisements): Bir markanın rakiplerine göre güçlü yönlerini öne çıkaran reklâmdır. Katalogdan perakende satış (Catalog retailer): Müşterilerle posta yolu ile katalog, broşür türü reklam ortamlarıyla doğrudan iletişime geçen ve mağazası olmayan perakende satış türü. Kategori (Category): Müşterinin birbirlerinin yerine geçebilir olarak gördüğü aralarında herhangi bir bakımdan benzerlik bulunan ürünlerin tamamı. Kategori katili (Category Killer): Sadece tek bir kategoride yer alan ürün çeşitlerinin tamamını ucuz fiyatla bir arada satan perakendeci. Kategori - Yaşam döngüsü (Category life cycle): Bir ürün kategorisinin zaman içindeki satış seyrinin değişmesidir. Kiraz toplama (Cherry picking) : Satışın yapıldığı yere gelerek sadece çok büyük indirim ile satılan ürünü satın alan müşteriler. Kitle pazarlama (Mass marketing): Bir temel ürünü, müşteri kategorileri ve ihtiyaçları ayırımı gözetmeksizin büyük miktarlarda pazara sunma stratejisi. Kolayda mallar (Convenience goods): Sık sık ve kolayca satılan ucuz tüketim malları. Komisyon (Commission): Aracı olunan alışverişten yada başkası adına yapılan satıştan satışların belirli bir yüzdesi gibi sabit bir formüle bağlanmış pay. Konsinye mallar (Consignment goods): Perakendecinin nihai satışı gerçekleştirene kadar ödemesini yapmadığı, satamadığı takdirde tedarikçisine iade ettiği mallar. Konserve sunuş (Canned presentation): Potansiyel müşterilerin tamamına üzerinde değişiklik yapılmadan söylenen standart satış mesajı. Konumlandırma (Positioning): Müşteride marka ve ürün için kendini rakiplerinden ayrı tutacağı imaj yaratmak üzere yapılan tanıtım, tutundurma ve satış geliştirme programının tasarlanması ve uygulanmasıdır. Kooperatif reklâm (Cooperative advertising): Bir tedarikçinin ürünlerinin promosyonunun bedelinin tamamının veya bir kısmının kendisi tarafından karşılanması şeklinde yürütülen tanıtım programıdır. Kooperatif satın alım (Cooperative buying): Aynı satıcıdan toplu olarak çok miktarda yapılan alımlar için bir grup perakendecinin ortaklaşa çalışmasıdır. Kota (Quota): Uluslararası ticarette ithaline ya da ihracına izin verilen ürünün miktar veya değer olarak sınırlandırılmasıdır. Kredi (Credit) : Perakendeci, toptancı, banka, ya da diğer kuruluşlar tarafından müşterinin kullanımına tahsis edilen para ve ya müşteriye ödeme yapabilmesi için zaman tanıma Kupon (Coupon): Daha önceden belirlenmiş ürünlerin fiyatında indirim sağlayan basılı kâğıt. Kurumsal reklâm (Institutional advertising): Bir işletmenin kurum olarak imajını ve felsefesini tanıtan, akıllarda yer etmesini sağlayan reklâm. Kültür (Culture): Bir toplumun üyelerinin Tarihi, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün manevi inanç ve değerleri. Liste fiyatı (List price): İşletme tarafından belirlenmiş ve yazılı olarak bulunan ve ya satış elemanı tarafından son satış fiyatı olarak ifade edilen fiyat. Lojistik fonksiyonlar (Logistic functions): Değişik ürünlerin bir araya getirilerek depolanması, gruplandırılarak müşteriye sunulması hizmetleri. Mal (Goods): Bir işletme tarafından pazarlanmak üzere üretimi yapılan fiziksel, kimyasal, estetik, sosyo-psikolojik vb. özellikleri taşıyan şey. Maliyete dayalı yöntem (Cost oriented method): Malın üretim bedeline sabit bir yüzde ekleyerek satış fiyatının belirlenmesi yöntemidir. Marka (Brand, Trade Mark) : Bir ürünü (mal veya hizmetin) benzeri rakiplerinden ayıran, ürünün fayda ve kalitesinin sembolü olan, hatırlanmasında katkıda bulunan, isim, resim, terim ve ya logo şeklindeki kimliğidir. Marka bağımlılığı (Brand loyalty): Müşterinin devamlı olarak bir üründe aynı markayı satın almayı sürdürme isteği. Marka genişletme (Brand extension): Var olan marka ismini piyasaya yeni çıkan bir ürün için kullanmak. Marka imajı (Brand image): Markanın genel algılanması. Marka hakkındaki bilgilerden ve geçmiş deneyimlerden oluşan markanın genel görünümünü ifade eden inançlar dizisi. Marka ismi (Brand name): Müşteriler arasında markanın sözlü olarak dile getirilebilen kısmı. Marka işareti (Brand mark) : Bir markanın resim, grafik gibi logo şeklinde hafızalara kazınan kısmı. Marka Yöneticisi (Brand manager): Firmanın mal ya da hizmet politikasında en basit anlamda pazarlama fonksiyonlarını planlar, geliştirir ve yönetir. Merchandising (Merchandising): Perakende işletmede hangi ürünlerin ya da ürün hatlarının bulundurulacağına ilişkin kararların tamamıdır. Mevsimlik indirim (Seasonal discount): Mal ve ya hizmete talebin düştüğü dönemlerde yapılan fiyat indirimidir. Mevsimlik mal (Seasonal goods) : Talep edilmeleri yıl içinde dönem dönem dalgalanmalar gösteren mallar. Miktar ıskontosu (Quantitiy discount): Çok büyük siparişlerde birim fiyatta yapılan indirimdir. Moda (Fashion) : Özgün olarak uzun süreli eğilim gösterilen ticari mal kategorisidir. Müşteri bağlılığı (Customer loyalty) : Müşterinin tercihini sürekli olarak aynı mağazadan yana kullanması. Müşteri hizmeti (Customer service): Malın ve ya hizmetin satılmasından sonra da devam eden müşteri memnuniyetini arzulayan bir dizi perakende satış aktivitesi. Müşteri hizmetleri bölümü (Customer service department): Müşterinin ürün ve ya aldığı hizmet ile ilgili her türlü başvurularını ve şikâyetlerini değerlendiren ve cevaplayan bölüm. Müşteri iadeleri (Customer returns): Müşterilerin hasarlı, kusurlu olması veya uygun olmaması nedeniyle geri getirdikleri malların miktarıdır. Müşteri satın alma süreci (Customer buying process): Müşterinin mal veya hizmeti satın alırken ihtiyaç hissetmesi, araştırması, alternatifleri değerlendirmesi, seçimini yapması, satın alması ve satın alma sonrası gibi aşamalardır. Müzakere (Negotiation): Taraflar arasında sürdürülen pazarlık süreci. Nakit ıskontosu (Cash discount): Müşteriye nakit ve peşin ödemesi karşılığında yapılan indirim. Net fatura fiyatı (Net invoice price): Bütün indirimler yapıldıktan sonra ki fatura tutarı toplamı. Net kâr (Net profit): Bir firmanın bir dönem için satıştan kazandıklarından yapılan harcamaların ve varsa zararların çıkarılmasıyla ortaya çıkan kar. Net satışlar (Net sales): İade ürünlerin maliyetlerinin ödenmesinden sonra satıcının elinde kalan satıştan kazanılan kazançların toplamı. Niş pazarlama (Niche marketing): Pazarlama stratejilerini yeni, el değmemiş ve karlı bir pazar bölümünü ele geçirmek için sistemli olarak kullanmak. Olgunluk aşaması (Maturity stage): Üretilen mal ve ya hizmetin satışlarındaki artışın durduğu, stabil olduğu ve giderek azalmaya başladığı dönem. Oligopol (Oligopoly): Pazarın büyük bir kısmının az sayıda büyük firma tarafından kontrol edildiği rekabetçi pazar yapısı Operasyonel planlama (Operational planning): Bir yıl ya da daha az bir zaman dilimindeki hedeflerin ve stratejilerin oluşturulması. Oportünist (fırsatçı) planlama (Opportunist pricing): Mal ve ya hizmetin fiyatını rakiplere göre daha aşağı çekerek müşteri elde etme girişimidir. Organizasyon pazarlama (Organization marketing): Kar amacı bulunmayan bir organizasyona üye, bağış verenler ve gönüllüler bulmak için planlanan ve uygulanan reklam. Outlet mağaza (Outlet store): Üretici firmanın ve ya büyük mağazalar zincirine sahip bir markanın ürün bedelinin altında fiyatlarla satış yapan perakende mağazası. Outlet merkezi (Outlet center): Sezon dışı ve/ veya ihracat fazlası ürünlerin bedelinin altında fiyatlarla satıldığı üretici firmaların kendi mağazalarının bulundukları alışveriş merkezi. Outsourcing (Outsourcing): Şirket içi faaliyetlerin yine şirket çalışanları tarafından yürütülürken bu faaliyetlerin etkinlik, hız, kalite, maliyet vb. sebeplerle dışarıdan daha küçük işletmelere sözleşmeyle yaptırılmasıdır. Ödeme hesapları (Accounts payable): Stokta bulundurulan mallar karşılığında hammadde sağlayan işletmelere borçlu olunan paranın miktarı. Ölçek ekonomisi (Scale economy) : Bir perakende mağazanın büyüklüğü ve iş hacmi sebebiyle sahip olduğu maliyet avantajları. Ön sipariş (Advance order): Satın alma sezonundan önce verilen sipariş. Özellikli ürünler (Speciality goods): Bir müşterinin özel çaba harcayarak aradığı ve satın almak istediği ürünlerdir. Özellikli ürün mağazaları (Speciality store): Özellikli ürünleri sınırlı sayıda ve birbirini tamamlayacak şekilde elinde bulunduran ve üst düzeyde hizmet sunan mağazalardır. Özel markalama (Private branding): Üretici firmanın değil de toptancı veya perakendeci firmanın adı ile satılmak için üretilen ürünlerdir. Pazar (Market): Üretimi yapılan bir ürünü ya da hizmeti satın alma talebinde bulunan ve satın alma gücüne sahip olan kişiler ve kurumlar. Pazar geliştirme stratejileri (Market growth strategies): Hali hazırda üretimi yapılmış ürünleri yeni pazarlar bularak satmayı ve böylece büyümeyi amaçlayan stratejiler. Pazar (piyasa) fiyatı (Market price): Müşteri tarafından gerçekte ödenen fiyattır. Pazar payı (Market share): Bir üretici firmanın ürünlerinin satışının kendisi ile aynı ya da benzer ürünlerin tüm satışına yüzdesel olarak oranı. Pazar potansiyeli (Market potential): Pazardan beklenen toplam talep. Pazar testi (Market test): Üretimi yapılmış bir ürünün beklentilere cevap verip vermeyeceğinin denenmesi amacıyla belirli sayıda pazara sürülmesi. Pazara nüfuz etme stratejileri (Penatration strategies) : Bir işletmenin pazarda var olan ürünlerine yenilerini ekleyerek sahip olduğu müşterilerle büyümeyi amaçlayan strateji. Pazarlama karması (Marketing mix): Pazarlama yöneticisinin kontrolü altında ürün, fiyat, yer ve tutundurmayı içeren ve hedeflenen pazardan istenen tepkiyi elde etmek amacıyla kullanılan pazarlama stratejisidir. Pazarlama planı (Marketing plan): Belirlenen hedef pazara yayılmak için planlanan belirli bir strateji. Pazarlama verimliliği (Marketing productivity) : Pazarlama faaliyetlerinin yapılan tüm harcamalara oranı. Perakendeci (Retailer): En son alıcıya satış yapan aracı kişi ya da kuruluş. Periyodik yeniden sipariş sistemi (Periodic reorderin systems): Stokların gözden geçirildiği ve eksik siparişlerin verildiği dönemlerin değişmediği buna karşın sipariş miktarının değişebildiği bir stok yönetim sistemi. Prestij fiyatlandırma (Prestige pricing): Hedef kitlenin ürünün fiyatının çok düşük olduğunu düşünmesi sonucu mal ve ya hizmeti satın almak istememesi varsayımına dayanan fiyatlandırma sistemi. Proaktif strateji (Proactive strategy): Bir ürün geliştirmek için uygun fırsatları araştırmak amacıyla büyük kaynakların ayrıldığı iddialı yenilik stratejisidir. Promosyon (Promotion): Firmaların ürün ve ya hizmet hakkında müşterilerini bilgilendirmek ve satın alma isteği uyandırmak için yaptığı aktiviteler. Psikolojik fiyatlandırma (Psychological pricing): Ürün bedelinin müşteriye daha cazip gelmesi için uygulanan bazı taktiklerdir. Psikolojik ihtiyaçlar (Psychological needs): Müşterilerin bir mal satın alarak, alışveriş yaparak veya bir ürüne sahip olarak hissettikleri kişisel tatmin duygusu ile bağlantılı ihtiyaçlar. Psikografik bölümlendirme (Psychographic segmentation): Hedef kitlenin sosyo- ekonomik durumlarına, kültür seviyelerine bağlı olarak yapılan pazar bölümlendirmesidir. Referans grup (Reference group): İnsanların inançlarını, duygularını ve davranışlarını kıyaslamak için temel aldığı bir veya daha fazla sayıda insan. Rekabet analizi (Competition Analysis): Rakip firmaların başarılı olmak için uygulayacakları yöntemleri ve yetenekleri incelemek. Rekabetçi davranış (Competitive rivalry): Bir firmanın rakiplerinin faaliyetleri karşısında verdiği tepkilerin sıklığı ve yoğunluğu. Rekabetçi reklâm (Competitive advertisements): Bir markanın rakipleri karşısında özelliklerini ve üstünlüklerini ön plana çıkararak tanıtımını yapan ve üstünlük sağlamayı amaçlayan tanıtımdır. Rekabetçi üstünlük (Competitive advantage): Rakiplerine göre kalite, tasarım, maliyet, zaman gibi bir durumda orijinal olan ve üstünlük sağlayan farklılıklardır. Rekabete yönelik fiyatlandırma (Competitive oriented pricing): Bir firmanın ürünlerinin fiyatlarını belirlerken ürün maliyeti ile talep edilme oranlarını değil de rakiplerinin fiyatlandırmasını temel alması. Reklam (Advertising): Belirlenen hedef kitleye ürün veya hizmet hakkında bilgi vermek ve bu ürün veya hizmetin satın alınmasını sağlamak amacıyla tanımlanan organizasyonlar tarafından çeşitli tanıtım mecralarının kullanılmasıyla bir ücret karşılığında yapılan kişisel olmayan iletişim türüdür. Tanıtım ajansı (Advertising agency): Ürün ya da hizmetinin tanıtılmasını isteyen firmalar adına tanıtım kampanyalarını planlayan ve hazırlayan firma. Tanıtım Kampanyası (Advertising Campaign): Tanıtım planının hazırlanması, bütçesinin belirlenmesi, uygulanması, yayınlanması ve denetimi işi. Tanıtım Bütçesi (Advertising budget): Kampanyanın tamamlanabilmesi için gerekli olan kaynakların tümü. Ortamı (Advertising media): TV ve sinema gibi görsel, radyo gibi işitsel, gazete, dergi, katalog, broşür gibi basılı, billboard, pano vb. gibi açık hava, interaktif ve daha pek çok tanıtım mecralarıdır. Üretimi (Advertising production): Basılı yayın için başlık, metin, görüntü, slogan, logo şeklindeki tanıtım öğelerinin düzenlenmesi, görsel mecralar için film senaryosunun hazırlanması ve çekilmesi, seslendirilmesi vb.işidir. Sabit giderler (Fixed costs): Satış hacmi ne olursa olsun aynı zaman dilimlerinde değişmeyen harcamalar. Satıcının pazarlık gücü (Bargaining power of vendors): Az sayıda satıcının belirli bir pazarda satılan malların kontrolünü elinde bulundurabilme gücü. Satın alma davranışı (Buying behaviour): Müşterilerin bir mal veya hizmet satın alırken içinde bulundukları davranışlar. Satın alma gücü (Purchasing power): Potansiyel bir müşterinin bir malı satın almak için sahip olduğu mali güç. Satın alma koşulları (Terms of purchase): Satıcıyla müşteri arasında satın alma anlaşmasına eklenebilen indirimler, nakliye maliyetleri vb. koşullardır. Satın alma süreci (Buying process): Müşterilerin mal veya hizmet satın alırken yaşadıkları sürecin tümü. Satış alanı (Selling space): Ürünlerin teşhiri, satıcı ile müşteriler arasındaki etkileşimin gerçekleşmesi ve ürünün etkili sunumu için ayrılan alan. Satış analizi (Sales Analysis): Firmanın sahip olduğu tüm satış verilerinin bir araya getirilerek sınıflandırılması, karşılaştırılması ve üzerinde analitik olarak çalışılmasıdır. Satış koşulları (Term of sale): Satıcıyla müşteri arasında satın alma anlaşmasına eklenebilen ek ödemeler, nakliye, satış sonrası ve iade politikası vb. koşullardır. Satış kotası (Sales quota): Satış personelini teşvik için kullanılan satış hedefi. Satış maliyeti (Sales costs): Bir firma için bir hesap dönemi içinde satılan malların üretimi veya temini için yapılan toplam harcama. Satış planı (Sales plan): Satış amaçlarının ve stratejilerinin biçimsel olarak ifadesidir. Satış promosyonları (Sales promotion): Belirlenen zamanlarda mağazanın müşteriler tarafından ziyaret edilmesinin sağlanması ve/veya alışveriş yapmaya teşvik edilmesi için tüketicilere teklif edilen özendiriciler. Satış süreci (Sales process): Potansiyel müşterinin satın alma kararı vermesini sağlamak için satış elemanının uyguladığı bir dizi etkinlik. Satış verimliliği (sales productivity): Satış personelinin genel olarak saatlik veya günlük satışlar üzerinden ölçülen etkinliği. Satışçı (Salesman - salesperson): Potansiyel müşterileri ve onların taleplerini araştıran, firmanın satış politikana uygun olarak ürün ya da hizmetleri sunan, müşteriyi satın almaya ikna eden profesyonel iş insanıdır. Self servis perakendeci (Self service retailer): En alt seviyede hizmet veren perakendecidir. Soğuk tarama (Cold canvassing) : Potansiyel bir müşterinin telefon rehberi veya diğer kaynaklar aracılığıyla belirlenip telefonla aranması. Sosyal çevre (Social environment): Bir firmanın sosyo- ekonomik düzeyde var olan potansiyel müşterileri. Sosyal sınıf (Social class): Gelir düzeyleri, refah, beceri ve güçleri ile birbirlerine denk olan insanların oluşturduğu grup. Sosyal sorumluluk (Social responsibility): Bir işletmenin kendi karar ve davranışlarından dolayı topluma karşı sahip olduğu yükümlülükler. Stratejik ortaklık (Strategic partnership-alliances): Her iki tarafın da kâr elde etmek amacıyla anlamlı ve büyük yatırımlar yaptıkları uzun süreli beraberlik. Stratejik pazarlama (Strategic marketing): Belirli stratejileri kullanarak devam ettirilen pazarlama çalışmaları. Stratejik pazarlama planlaması (Strategic marketing planning): Pazarlama amaçlarının ve yöntemlerinin geliştirilmesi. Sunum (Presentation): Müşteri arzularının tespitinden sonra satış elemanının müşteriyi ürün hakkında bilgilendirmesi ve ikna etmesi için sözel ve görsel olarak yaptığı iletişim çabası. Survey (Survey) : Yüz yüze görüşme, telefon, posta veya bunlardan birkaçı ile anket formu doldurularak yapılan bir bilgi toplama yöntemidir. Sürdürülebilir rekabetçi üstünlük (sustainable competitive advantage): Bir firmanın rakiplerine oranla sahip olduğu ve uzun bir müddet koruyabileceği açık olarak belli üstünlük. SWOT analizi (SWOT Analysis): Bir işletmenin güçlü ve zayıf olduğu yönlerinin ve karşılaştığı fırsatların ve tehlikelerin sistematik değerlendirilmesi. KEFE: Kuvvetli-Eksik-Fırsatlar-Engeller Tahmin (Forecast): Belirli dönemler için satışların ulaşabileceği seviyenin sistematik ve bilimsel olarak hesaplanması ve bu konuda öngörüde bulunmak Talep (Demand): Bir ürün ve ya hizmetin potansiyel müşteriler tarafından satın alınma isteği. Tam rekabet (Pure competition): Pazarda pek çok satıcının birbirine benzer ürünlerle birbirleriyle rekabet etmesi. Tatmin (Satisfaction): Bir mağazanın sattığı ürün veya verdiği hizmet ile ilgili olarak müşteri memnuniyetinin ne derece karşıladığının satış / tüketim sonrası değerlendirilmesi. Tedarikçi (Vendor): Bir perakendecinin müşterilerine sattığı malları temin ettiği üretici veya toptancı firma. Tek fiyat perakendeci (One-price retailer): Satış alanında bulundurduğu bütün ürünleri tek sabit bir fiyatla satışa sunan dükkân. Tek fiyat politikası (One-price policy): Belirli bir dönemde bütün müşterilerin belirli bir mal için aynı fiyatı ödemesine yönelik fiyatlandırma politikasıdır. Tele pazarlama (Telemarketing): Bir ürün veya hizmetin müşterilere telefon açılarak, anlatılarak ve sipariş isteyerek satılması. Ticari rüşvet (Commercial bribery): Bir tedarikçinin satın almayı teşvik etmek amacıyla alıcıya para ve ya hediye teklif etmesi. Toplama (Collecting): Bir dağıtım kanalı tarafından pazarda potansiyel müşterilerin taleplerinin belirlenmesini ve ilgili kaynaklardan bunların temin edilmesini ifade eder. Aynı zamanda dağıtım kanalının taşıma, depolama, bilgi-haber işleme vb. gibi dağıtım etkinliklerini gerçekleştirmesi de gerekebilir. Toptancı (Wholesaler): Üretilen malların fazla miktarlarda satın alınarak depolanmasını ve nakliyesini gerçekleştiren daha sonra küçük miktarlarda perakendeciler ve ya endüstriyel kullanıcılara yeniden satan bir ticari kuruluştur. Tutundurma Faaliyeti (Promotional activity): Bir markanın bilinilirliğinin sağlanarak, tanıtılması, kabul görmesi ve yayılmasını sağlayacak aktivitelerin tümü. Tutundurma (Promotion): Markanın reklâm, kişisel satış, satış özendirme faaliyeti, tanıtma, ilan veya duyuru, tüketici ilişkileri ve halkla ilişkiler olarak özetleyebileceğimiz kendini ifade etme çalışmalarıdır. Tüketici (Consumer): Mal veya hizmetleri kendisi ve/veya ailesi için satın alan kişi. Tüketici davranışı (Consumer behaviour): Maddi- manevi olarak insanların alış-veriş etkinliklerinin gösterdiği değişkenlik. Tüketici hareketi (Consumerism): Bireyleri tüketici olarak sahip oldukları haklarını tehlikeye atacak uygulamalardan korumak amacıyla tasarlanmış ve hükümetler, işletmeler, sivil toplum kuruluşları ve benzeri bağımsız organizasyonlar tarafından yürütülen etkinliklerdir. Tüketici kabul süreci (Consumer acceptence process): Müşterinin ihtiyacının farkına vararak, bu konuda bilgi edinme, değerlendirme yapma ve mümkünse deneme sonucu kabul veya ret safhasıdır. Tüketim ürünleri (Consumer goods): Nihai tüketiciye satılan mallar ve hizmetler. Uluslar arası pazarlama (International marketing): Ürünlerini uluslar arası pazarlarda satmayı amaçlayan ve değişik ülkelerdeki pazarlama farklılıklarını da dikkate alan firmaların geliştirdikleri pazarlama yöntemleri. Uyumlu fiyatlandırma (Adaptive pricing): Pazar içinde büyük yere sahip rakipler tarafından yapılan fiyat değişikliklerine karşılık olarak gerçekleştirilen fiyatlandırma taktiği. Ürün (Product) : Satışı yapılan ve müşterinin satın aldığı malların, hizmetlerin veya fikirlerin tamamı. Ürün geliştirme stratejileri (Product development strategies): Sahip olunan müşterilere yönelik yeni ürünler geliştirilerek gerçekleştirilen büyüme stratejileri. Ürün hatları (Product lines): Aynı Pazar ortamında, aynı hedef kitleye hitap eden, benzer ihtiyaçları karşılayan, birlikte kullanılabilen, aynı dağıtım kanalını kullanan ve belirli bir fiyat aralığında bulunan birbirleriyle bağlantılı kabul edilen ürün grupları. Ürün karması (Product mix): Bir firmanın pazara sunduğu ürün hatlarının sayısıdır. Ürün müdürü (Product manager): Bir ürünün üretiminden pazara sunulmasına kadar geçen aşamalardaki faaliyetleri ve çalışanları yöneten kişi. Ürün reklâmı (Product advertising): Reklâm verenin hedef kitleyi etkilemek için yaptığı reklâm. Ürün yaşam evreleri (Product life cycle): Bir ürünün giriş, gelişme, olgunluk ve gerileme olarak dört aşamadan meydana gelen yaşam süreci. X kuşağı (X Generation): 1965–1976 yılları arasında doğmuş ve bir kuşak olarak ortak davranışlar ve yaşam beklentileri sergileyen insanlar. Yaşam tarzı (Life style): İnsanların yaşamak için kendilerine has olarak yaptıkları davranışların tümü. Yaşam tarzı perakendeciliği (Life style retailing): Müşterilerin yaşam tarzlarına hitap edecek şekilde geliştirilen perakende biçimi. Yaşlanma: Bir malın stokta bekletilme süresi. Yeni ürün (New product): Firma tarafından Pazara yeni sürülen ürün. Yeniden sipariş noktası (Reorder point): Stokta yeni bir sipariş verilmesi gerekliliğini gösteren düzey. Y kuşağı (Y Generation): 1977–1998 yılları arasında doğmuş ve bir kuşak olarak ortak davranışlar ve yaşam beklentileri sergileyen insanlar. Yoğunluk – yığılma (Congestion): Belirli bir bölgede sorun yaratacak şekilde insanların ya da araçların sayısının artması. Yuppies: Şehirli genç profesyoneller. Zaman serileri analizi (Time series analysis): Gelecek tahminlerinde bulunmak için geçmiş bilgilerin kullanıldığı istatistiksel yöntem.
Devamı için tıklayınız ...