Haber Kategorisindeki Bloglar

Günümüzde pek çok firma, kurum ve kuruluşun üretimiyle ilgili problemleri bulunmaktadır. Ürettikleri ürünün ömrü tükenmiştir. Pazarlama ile ilgili sorunları ortaya çıkmaya başlamış, hem mali açıdan hem de Pazar ilişkileri açısından çeşitli kayıplar yaşamaya başlamışlardır. Firmalar bu tip kayıpları durdurmak veya eski durumu canlandırmak için pek çok pazarlama yöntemine başvurmaktadır, fakat kesinlikle başarılı olamamaktadır. Pek çok firma yöneticisi veya sahibi, bunun farkına bile varamamaktadır. Ürettikleri ürünün ömrünün tükenmiş olabileceğini, bu kayıplar dönemini durdurmanın tek yolunun yeni bir ürün veya onda herhangi yenilik olabileceğini düşünmemektedir. Ama bilindiği gibi her mamulün bir ömrü bulunmaktadır. Mamul veya ürün ilk çıktığında, tüketicilerin ilgisini çekmekte benimseyerek veya deneme amacıyla satın almaktadır. Bu durum, ister firmanın başarılı tanıtım, pazarlama kampanyaları vasıtasıyla olsun, ister doğru konumlandırmalarla olsun, bir noktaya kadar başarılı olabilmektedir. Fakat günümüz pazarlarında, daha önce de pek çok makalede bahsettiğimiz gibi, hem teknoloji hızla gelişmekte hem de benzersiz bir ürün bulunmamaktadır. Her firmanın mamullerin benzerleri, üstünleri veya daha altta kalanları bulunmaktadır. Firmaların, hem kendi mamullerinin Pazar durumunu sürekli kontrol ederken, diğer yandan benzer veya aynı mamullerin Pazar durumlarını da kontrol etmek durumundadır. Bu durumlar gözlem altında tutulurken, tüketicinin, firmanın mamul ilgili düşünceleri, isteklerini, beklentilerini de hesaba katmalıdır. Uzun seneler boyunca, aynı özellikte, aynı bileşenlere sahip bir mamulü, tüketici ne kadar sahiplenirse sahiplensin, daha iyisini istemeye başlayacaktır. Eğer bağlı olduğu firma, bu isteğini yerine getiremiyorsa, başka bir firmaya gitmesi kaçınılmaz olacaktır. Her gün yeni mamulün çıktığı, bileşenlerinde her dönem değişiklik yapılarak piyasaya sürülen çeşitler, bunlarla birlikte sunulan ek hizmetler, ortaya çıkmaya başladığı anda, yenileme veya yeni mamul üretme yoluna gitmelidir. Halkla ilişkiler, reklam veya şöyle diyelim pazarlama iletişiminin bütün stratejileri, ne kadar başarılı yapılırsa yapılsın ürünün ömrü tükenmişse, onu kurtaracak tek şey yeniliklerdir. Yenilikler hem piyasadaki rakiplerle mücadelede etkin olarak kullanılabilir hem de tüketicilere çağın çok gerisinde kalan mamulü kullandığı hissi yerine, güncel, yaşam standartlarına uygun mal ve hizmetleri kullandığı hissini verecektir. Çünkü eğer firma, yenilik veya farklılık yaratmazsa, tüketici kendi seçimlerinde bu yenilik veya farklılığı yapacaktır.


Devamı için tıklayınız ...

Televizyon reklamlarıyla ilgili yapılan, hatırlanma oranı araştırmalarında, reklam genellikle hatırlanıyor, fakat filmde rol alan ünlü isim hatırlanmıyor. Daha doğrusu, reklam kampanyasındaki ünlü ismin simasını biliyorlar ama adını bilmiyorlar gibi sonuçlar çıkmaktadır. Bunun nedenleri araştırıldığında, ünlü simaların daha önce oynadıkları dizilerin, sinema filmlerinin jeneriklerinin okunmuyor olması, aynı zamanda, oyuncuların performanslarının insanları yeterince etkilemediği, yani isimlerini öğrenme gayretini gösterebilecekleri kadar etkilenmedikleri gibi sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte, Cem Yılmaz’ı ve oynadığı reklam herkes tarafından hatırlanıyor. Elbette, insanların ünlü oyuncu Cem Yılmazı hatırlamasının nedeni, sinema filmleri veya dizi filmler değildir. Reklamdaki Bu oyuncunun hatırlanmasının nedeni komedyen olmasıyla ilgilidir. Bilindiği gibi, insanların mizaha olan ilgisi, diğer tüm konulardan farklıdır. İnsanlar, hangi durumda olurlarsa olsunlar, komik olan unsurlara karşı ilgili olmaktadırlar. Mizah, müzik, v.b. unsurlarla ilgisi olmayıp, sinema filmlerinden, dizilerden isimleri çok iyi bilinen ünlüler de bulunmaktadır. Örneğin, Kıvanç Tatlıtuğ, Beren Saat gibi oyuncular, hem fiziksel güzellikleriyle etkilediği için hem de oynadıkları dizi veya sinema filmlerinin konularından etkilendikleri için bilinmektedirler. Özellikle, aşk, entrika, konfor, zenginlik, cinsellik içerikli filmler konu itibariyle de hatırlanmakta, oyuncuları da bilinmektedir. Firmalar, reklam filmleri için oyuncu seçerken, tanıtım filminin hatırlanması için ünlü simaları kullanmaktadır. Bunun dışında nedenleri de bulunmaktadır ama en önemli nedenleri, tanıtımın akılda kalıcı bir etki bırakmasıdır. Yapılan oyuncu seçimlerine baktığımızda ise, kullanılan oyuncuların çoğunun, bu özelliği bulunmamaktadır. Bu noktada ya firmalar eksik araştırma yapmakta veya ismin biliniyor olup olmamasına önem vermemektedir. Firmaların, isimlerin biliniyor olup olmamasına önem vermemesi, marka uyumu ve oyuncu ününün uyuşmasıyla ilgili olarak, seçim yapmış olma ihtimalini insanın aklına getiriyor. Eğer ünlü isimlerin biliniyor olmasına özen gösterselerdi, çok iyi bilinen, hiç akıldan çıkmayan ünlü isimleri kullanabilirlerdi. Dışarıdan bakıldığında, markaların reklamın hatırlanması için, her ne kadar her şeyi yapabilirler gibi görünse de, bu tablo bunu göstermemektedir. Seçilen oyuncuların markayı veya markanın ünlüyü, gölgede bırakmaması gerektiği konusunu önemsedikleri ve buna göre seçim yaptıkları anlamına gelmektedir. Demek ki yapılan araştırmalar, yeterli olmakta ve markalar yani firmalar bilinçli olarak, bu tip oyuncuları tercih etmektedirler. Elbette şu unsur da insanın aklına gelmiyor değildir. İsimleri bilinen pek çok oyuncunun fiyatı, çok yüksek olabilmektedir. Bu neden de firmaların veya markaların seçimlerini etkiliyordur.


Devamı için tıklayınız ...

Geçmişten günümüze insanlar, sosyal ilişkilere ihtiyaç duymuşlardır. Bunların devamını sağlamak için yeni bilgileri edinme ve yeni koşullara uyum sağlamak için, ilk zamanlardan bu yana, iletişimi kullandılar ve kullanmaya devam etmektedirler. İnsanlar iletişim vasıtasıyla kendilerini, karşıdakileri, diğerlerini ifade etmekte ve anlatabilmektedirler. Bununla birlikte, iletişim sayesinde, öğrenmekte ve öğretebilmektedirler. İnsanın teknoloji ile buluşması yeni bir şey değildir. İlk çağlardan bu yana, temel gereksinimlerini karşılayabilmek için aletler üretmeye başlamış, ilk ürettiği aletle ilgili bilgilerini saklamış ve yenisini üretirken, sakladığı bilgiler üzerine inşa etmiştir. Yani bilgi teknolojileri, insan yaşamına yeni giren bir kavram değildir. İlk çağlardan bu yana, sürekli insanın elinde, yeniden yeniye ilerleyen bir unsurdur. İnsan yaşamının temel taşlarından biri olan bilgi teknolojilerinin gelişimi ve değişimi, insanların birbirleriyle veya çevreleriyle olan iletişimleri vasıtasıyla hızla ilerlemektedir. Yalnız günümüzde olan farklılık, eskiden bilgi teknolojilerinin gelişimi için, gerekli olan iletişim, bugün teknolojinin gelişimiyle birlikte, iletişimi de içine almıştır. İnsanlar günümüzde, bilgi teknolojileri sayesinde birbirleriyle veya çevrelerindeki diğer unsurlarla iletişimi sağlamaktadır. Eskiden kişiden kişiye aktarılabilen bilgi, bilgisayarlar ve onların ağları sayesinde, tek bir yerde depolanmaya başlamıştır. Milyonlarca insan, bu bilgi depolarına hızla erişebilmeye başlamıştır. Gene, eskiden açık hava veya kitle iletişim araçlarını kullanan reklam, bugün insanların bilgiye erişebildikleri ve milyonlarcasının aynı anda girebildiği, bu teknolojik gelişimi kullanmaya başlamıştır. Yani interneti. Markalar, eskiden ulaşım ve dağıtım kanallarıyla insanlara ulaşabilirken, bugün teknoloji sayesinde gelişen, internet ortamını kullanarak, aynı anda hem de birebir iletişim kurarak, bütün göstergelerini iletebilmekte istediği reklamı yapabilmektedir. Markalar bilgi teknolojilerini kullanarak, hem internet üzerinden hem de cep telefonları üzerinden reklam yapabilmektedir. Bu yüzden hem reklam ajanslarının yüzü değişmiş hem de reklamın tasarlanma biçimi ve aktarımı farklılaşmıştır. İnternet üzerinden insanlar, markaların bütün mamullerinden haberdar olabilmekte, onlarla iletişim kurabilmekte ve reklamlarını görebilmektedir. İnsanlar başlangıçta ki temel gereksinimlerini, teknolojik aygıtlar üzerinden elde etmeye başlamış ve bu durum, gittikçe yaygın ve insan yaşamının bir parçası haline gelmiştir.


Devamı için tıklayınız ...

[caption id="attachment_1165" align="alignleft" width="220" caption="başarılı-satıcı"][/caption] Pazarlama mesleğini yapan uzmanların en önemli özelliklerinden biri, olumlu düşünmeleridir. Çünkü satıcı, özellikle de ülkemizde her zaman geri çevrilme, reddedilme durumuyla karşı karşıya gelebilir. Bu durum, normalde insanların moralini bozar ve pazarlama konusunda olumsuzluklar yaratırve satıcıların yaptıkları işe inançlarını yitirmelerine neden olur. Olumlu düşünme hali, satıcı için aslında hayati bir önem taşır. Bu düşünce sayesinde kaç kere geri çevrilirse çevrilsin, o satabileceğine inanmaya devam eder. Bu inanç, birinde, ikisinde olmasa bile, üçüncüsünde mutlaka satış yapmasını sağlar. Bununla birlikte olumlu düşünme, müşteriyle karşı karşıya geldiğinde, pazarlamacının diğer davranışlarına da yansır ve müşterinin düşüncelerini de olumluya çevirir. Eğer satıcı kararlı bir hal alarak, görüşmelerini yaparsa, müşterinin ona güven duymasını sağlar. Kararlılık, insanın dış görünüşünü, mimiklerini, sözlerini, ses tonunu değiştirir. Onların da olumlu olması karşısındakine güven verir. Başarılı bir satıcının iyi bir düş gücüne sahip olması da onları, başarılı kılan etkenler arasındadır. Hayal gücü, yeni davranış biçimlerini, ideal beklentilerin oluşmasını, pazarlama alanında yapılabilecek heyecan verici işlerin ortaya çıkarılmasını sağlar. Bunun pazarlamacıda bulunması, normal bir müşteriyi gerçek bir alıcı haline dönüştürebilecek kadar etkili olabilir. Tabi eğer doğru kullanılırsa. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, bunun için uzmanın yaptığı işe inanması gerekmektedir. Onun işine güvenmesi, kendini motive etmesine yardımcı olacaktır. İnanç, zaten motivasyonu doğuran bir unsurdur. İyi bir motivasyon, onunla gelen etkileri karşısındakine yansıtacaktır. İyi bir motivasyon ve inançla, müşteriyle kurulan iletişimin yolları, çok çabuk bulunabilmektedir. Kolay iletişim kurabilmek, samimiyeti, içten gelen düşünce ve duyguların konuşulabilmesine olanak tanır. Pazarlama elemanı, bunları doğru kullanabildiğinde, mutlaka satışı gerçekleştirecektir. Tabi bunlarla birlikte, satıcının etkin dinleyebilme ve gözlem yapabilme yeteneğine sahip olması gerekmektedir. Karşısındaki iyi dinlemeye çalışırken, konuşan kişiyle empati kurarak, yani kendini onun yerine koyarak düşünebilmesi ve vereceği cevapları ona göre ayarlayabilmesi gerekmektedir. Bunu yapabildiğinde, karşısındaki ona güven duyacak, önerilerine açık olacaktır. Zaten, bütün bunlar, satış elemanının dürüst, vaatlerini yerine getiren biri olması halinde, gerçekleşebilmektedir. Etkin dinlemede ise açık bir zihnin olması çok önemlidir. Çünkü müşterinin isteklerini, arzularını onu engelleyen nedenleri ortaya çıkarabilmesine olanak sağlayacaktır. Bunları fark edebilmek ve satış yapmak için canlı ve açık bir zihin şarttır.


Devamı için tıklayınız ...

Girişimci olabilmek için, Pazar ortamının iyi araştırılmış olması gerekir. Aklınızdaki fikirle ilgili olarak çalışan, aynı iş üzerinde çalışan, firmaların varlığı veya yokluğu, varsa bunların Pazar durumu, çevresel bütün pazarlama koşullarının araştırılması gerekir. Ondan sonra, aklınızdaki iş fikriyle ilgili, pazarın açıkları, girebileceğiniz pazarlar, küçük veya büyük, orta, onların araştırılması, dağıtım kanalları veya satış noktalarının bulunması işi kolaylaştıracaktır. Girişimci, kurmak istediği işle ilgili pazarı ve pazarın değişkenlerini araştırmalıdır. Güven ve sorumluluk duygularına sahip olması, işin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesini getirecektir. Bunların dışında, girişimcinin çevresindeki ilişkileri, mümkün olduğu kadar geniş tutması ve bunların çıkar gruplarından oluşması, işe başlama aşamasında işe yaracaktır. Bunlara ek olarak, çeşitli referanslara sahip olması da gereken özellikler arasında bulunmaktadır. Kendi sermayesi, sermaye oluşturabilecek kişiler veya ortamların tespit edilmesiyle, işi kurmaya başlamak için yeterli sebeplerdir. İş kurulduktan sonra, müşteriler ile uzun vadeli ve kalıcı ilişkiler kurulmaya çalışılır. Pazara girildiğinde, eğer tutarlı bir yol izlenip, işlerin düzenli bir şekilde yapılabilmesi sağlanırsa, az ya da çok pazarda yerinizi aldınız demektir. Müşterilerle olan ilişkiler, yakın çevreyle ilişkilerden farklı olmamalıdır. Yani doğal ve rahat olmalı, gerilimli olmamalıdır. İş yerinde de bu tip bir ortam oluşturulmalıdır. Bu her zaman için, daha fazla iş yapmanızı sağlar. Müşteriye, arzularını, isteklerini, beklentilerini gerçekleştirebilme düşüncesinde ve arzusunda olduğunuzu göstermeniz, onların size daha sıcak bakmasını sağlayacaktır. Bazen bunlar çok konuşmadan da yapılabilir. Çok konuşmak hiçbir zaman çok olumlu sonuçlar vermez. Bıktırarak veya bir an önce, böyle bir ortamdan kaçması gerektiğini düşündüğü için, satın alma davranışını göstermesi bir kazanç değil, daha çok bir kayıptır. Bu yüzden, onu sıkmadan, mutlu olmasını sağlayacak iletişim biçimini tespit edip buna göre davranmak gerekir. Sadece müşterinin isteklerini, arzularını gerçekleştirme isteğinden kaynaklı davranışlar, onun kazanılmasını sağlar. Bununla birlikte, girişimci yaptığı işe inanmalı, üretimine ve mamullerinin faydalarına inanarak pazarlama iletişimi yürütmelidir. Bu onun müşterileriyle olan ilişkilerinde, başarılı olmasını sağlayacaktır. Girişimcinin işleri, satışları, çalışanları, firma çevresindeki fayda gruplarını, pazarı sürekli izlemesi gerekmektedir. Olan en ufak bir değişimde de, bunlara yönelik çözümler veya yeni yollar üretmelidir. Sürekli izleme, olabilecek veya doğabilecek riskleri önceden görebilmeyi sağlar. Bununla birlikte, yapılması gerekenlerin görülmesini kolaylaştırır.


Devamı için tıklayınız ...

Toplam kalite yönetimi, işletmelerin sadece ürettiği mamullerle ilgili değildir. Bu tanımlama, pazarlama iletişiminin bütün öğelerinin çalışmalarında yapılan sürekli yenilik, en iyi seviyeleri ifade ederken, buna ek olarak yapılan çalışmaları da ifade etmektedir. İşletmeler pazarlara girerken, pazarlama stratejileri oluşturarak işe başlamaktadır. Bu stratejiler, işletmelerin kuruluş aşamasından itibaren, tüketici yönlü olarak düşünülerek yapılmaktadır. Kurumla ilgili çalışmalar, mamullerin bileşenleri, ambalajı, stili, rengi, gireceği Pazar ortamları, dağıtım kanalları, halkla ilişkileri, satış personelinin çalışma biçimi, iletişim yani reklam kanalları, rakiplerin durumları, firma çalışanlarının maksimum performanslarını kullanabilecekleri koşulların oluşturulması v.b. pazarlama iletişimi ve buna ek çalışmaların hepsindeki kalite kastedilmektedir. Bu yüzden kalite yönetimine toplam eklenmiştir. Yani hepsinin başarılı, en iyi şekilde, teknolojik ve yeni yaşam biçimlerine uygun olması hedeflendiği için Toplam kalite yönetimi denmiştir. Elbette bütün bunlar, hedeflenen kitle ve onun özellikleri hesaplanarak yapılmaktadır. Toplam kalite yönetimi, Müşterilerin yani tüketicilerin istek ve arzularını, beklentilerini maksimum düzeyde, yerine getirmeyi amaçlamaktadır. Bunun için tüketici veya müşterilerin güvenini kazanmayı da hedefler. Bunlarla birlikte, önemli olan diğer unsurlar, işletmenin çalışma prosedürlerinin daha iyi olmasını sağlama, az hataların yapılması, maliyetlerin düşük olması, işletmenin az borç altına girmesi ve avantajları kullanmasını da hedeflemektedir. Bütün bunlar, aynı zamanda işletmenin vizyon ve misyonu olarak ortaya çıkmaktadır. İşletme bunların yayılması, geniş kitleler tarafından bilinmesi için gönüllü çalışmaları da destekler. Tanınma ve bilinme adına, sürekli araştırmalar ve analizler yapar, bunların verilerini veya sonuçlarını kullanarak yeni kararlar ve çalışmalar yaparak, en iyi seviyeleri yakalamaya çalışırlar. Sürekli iyileştirme, tüketici isteklerini sürekli gerçekleştirme çabası, çalışanların katılımı, bilimsel verilere veya nesnel araştırmalara dayalı, karar verme mekanizmaları, karşılıklı faydaların, işletmenin bütün çıkar çevresinde aranması da toplam kalite yönetimin, aynı zamanda bugünkü pazarlama iletişiminin anlamında bulunmaktadır. Tüketici yönlü pazarlamada, toplam kalite yönetimi, en üst düzeyde performans göstererek, çalışanların, tüketicilerin, işletme çevresindeki fayda gruplarının beklentilerini karşılamaya çalışırken, alınan kararlar, işletmenin kendi içerisinde ki karar mekanizmasınca, tek başına alınmaz. Kararlar daha çok, tüketicilerin istekleri ve beklentileri çerçevesinde gerçekleştirilir.


Devamı için tıklayınız ...

Sürekli gelişmeye devam eden teknoloji, toplumsal yaşamları, olayları, yeni grupları, yeni bakış açılarını geliştirip değiştirmektedir. Bireyleri, bireylerin tercihlerini, yaşama bakış açılarını, isteklerini, arzularını biçimlendirmektedir. Reklam, geçmiş yıllardan bu yana tüketici ile firma arasında kurulan iletişim köprüsüdür. İşletmeler ürettikleri ürün ve hizmetleriyle ilgili tanıtım tasarımlarını bazen kitle iletişim araçlarını kullanarak, bazen açık hava reklamlarını kullanarak iletmektedir. Tüketiciler, gördükleri tasarımlarla iletilen mesajlara, olumlu ya da olumsuz tepkiler vererek işletmelere, üreticilere tepkilerini veya etkilerini göndermişlerdir. Bu döngü senelerdir bu şekilde devam ederken, Pazardaki büyüme de hesaba katıldığında, tanıtım ve reklam mesajları da her geçen gün artmış, yeni mecralar bulunmuş ve onlar da tüketilmiştir. Pazarlama iletişiminin bütün öğeleri, insanın, teknolojinin gelişimiyle edindiği yeni hal ve yaşam biçimlerine etki etmeye çalışmakta, yaşamlarına nüfuz etmek istemektedir. Fakat her geçen gün büyüyen Pazar, tanıtımları da arttırmış, onlarca kullanım insanların gözünden, algılarından, dikkatinden kaçmaya başlamıştır.


Devamı için tıklayınız ...

Pazarlama ile ilgili araştırmalar yapılırken, Pazar ortamı araştırmaları kapsamında, rakiplerin durumlarıyla ilgili çalışmalar da yapılmaktadır. Pazara yeni girecek olan firmanın, rakiplerinin Pazar paylarını, yaptıkları reklam ve tanıtım çalışmaları, dağıtım kanallarını, ürün ve hizmetlerini, bunların bileşenlerini, satış sonrası hizmetlerini, halkla ilişkiler stratejilerini, tüketicilerin rakip firmalar ile ilgili düşüncelerini, isteklerini, önerilerini v.b. bütün konular araştırılmaktadır. Böylece pazarın rekabet ortamına girecek olan firma, neyle karşı karşıya olduğunu bilerek, bunlara uygun pazarlama stratejileri geliştirerek girmektedir. Rakiplerinin güçlü yönlerini, zayıf veya eksik oldukları yönleri bilerek, bu güçlü ve eksik kalan yönleriyle kendi üretimini, ürün ve hizmetlerini karşılaştırmaktadır. Rakipleriyle kendini karşılaştırdığında, güçlü farklar, etkileyici unsurlar, zayıf yönler, eksik yönler ortaya çıkarılmakta ve bunların nasıl tolere edilebileceğine yönelik çözümler düşünülmektedir. Rakip yönlü pazarlamada, yeni giren firmanın rekabet edebilmesi için, bütün bunların ortaya çıkarılmış olması gerekmektedir. Aksi halde, rakip firmaların çalışmaları, onun pazara girişini engelleyecektir. Bu durumlarda, diğer firmalara yönelik yapılan araştırmalar ve sonuçları, yeni girenin reklam ve tanıtım işlerinde kullanabileceği unsurları da gün ışığına çıkarmaktadır. Tüketicilere verilebilecek mesajlar, onların yeni ürün ve hizmetleri kabul etmelerini, benimsemelerini sağlayacak nedenlerin kullanılabilmesini kolaylaştıracaktır. Bununla birlikte, araştırmaların verileri, yeni firma, ürün ve hizmetlerinin hangi Pazar ortamına nereden, nasıl girebileceğini, hangi dağıtım kanallarını veya satış noktalarını kullanabileceğini ortaya çıkarmaktadır. Rakip yönlü pazarlama anlayışının tam olarak tespit edilebilmesi, pek çok konuyu açığa çıkarmakta ve firmanın pazara girişini eksiksiz planlayabilmesini sağlamaktadır. Kimi zaman bu tip veriler, kuruluş aşamasından iyi bir Pazar payına sahip olana kadar izleyebileceği bütün yolları, kullanabileceği bütün reklam unsurlarını önüne sermektedir. Rakip yönlü anlayış, zamanla, rekabet ortamında diğer firmaların yapabilme olasılığı olan çalışmalara da alternatif çalışmaların yapılabilmesinin önünü açmakta, gösterebilecekleri açık veya zayıf yönlerin cevapları üretilebilmektedir. Pazarlama iletişimi çalışmalarının en iyi taraflarından bir olan bu araştırmalar, firmalar için bulunmaz, şanslı ortamların oluşabilmesini sağlamaktadır. Özellikle firmanın risk durumlarına girmemesini, güvenli ve emin adımlarla ilerleyebilmesini sağlamaktadır.


Devamı için tıklayınız ...

Hem pazarlama anlayışında hem de reklam ve tanıtım çalışmalarında, halkla ilişkiler birimlerinin görevlerinde, en önemli konulardan biri müşterilerle ilişkiler olmaktadır. Çünkü günümüzde, pazarlama anlayışının temelinde, tüketici yönlü bir anlayış bulunmaktadır. Bu anlayış çerçevesinde, müşteri diğer adıyla tüketicinin beklentileri, istekleri, şikâyetleri, arzularının tatmin edilip, sadık bir müşteri haline dönüştürülmesi amaçlanmaktadır. Reklam sektörünün neredeyse bütün çalışmaları, firmaların bu mecralarda ilettikleri bütün mesajlar, tüketici sadakati ve sürekliliğini sağlama amacı taşımaktadır. Doğru olarak gerçekleştirilen her davranış, memnuniyetsiz bir tüketiciyi, markaya bağlı hale getirebilmektedir. Bunun belirlenebilmesi için, şikâyetlerin etkin bir şekilde izlenmesi ve tüketicilerin de etkin olarak dinlenmesi gerekmektedir. Şikâyet ettikleri konuların çözümleri veya onlara gösterilebilecek alternatiflerin kendilerine bildirilmesi hem sempati yaratır hem de tüketicinin güven duymasını sağlar. Aslında pazarlamada bu, aynı zamanda birebir etkileşimi en iyi şekilde yaratan çalışmalardan biridir. Öyle ki bazen, müşterilerin dinlenmesi, onların gözlenip izlenmesi, en iyi araştırma verilerinden bile daha iyi sonuçların üretilmesini sağlayabilmektedir. Tüketiciler, iyi hissettikleri yerlerde bulunmak isterler, önemsenmek günümüzde en çok istenilen, arzu edilen durumlardan biridir. Tüketicilerin önemsendiklerini düşünmeleri, firmayı, markayı, ürün ve hizmeti sahiplenmelerini de beraberinde getirecektir. Eğer şikâyetlerinin, önerilerinin dikkate alındığını, bunlar için bir şeylerin yapılmak istenildiğini hissederlerse, onlara cevaplar verilirse, tüketicinin sadakati sürekli olacaktır. Kimsenin kimseyi ciddiye almadığı, herkesin, her kesimin ancak kendi yaşamsal problemleriyle uğraştığı bu dönemlerde, etkin dinleme insanları etkilemektedir. Belki de eskiden, insanları kimin dinlediği, kimin önemsediği fark yaratıyordu. Fakat toplumların bugün geldiği nokta itibariyle, insanların çoğu yalnızlaşmıştır. Çoğunun yaşadığı temel sorunlardan biri, önemsenmemek, ilgi görmemek, kimsenin onları dinleyemiyor olmasıdır. Pazarlama anlayışı çerçevesinde bunun yapılması zaten gerekmektedir. Bu yüzden insanlar, kuaförle, berberle, bakkalla, kahveciyle v.b. aslında, yaşamında çok önemli yerlere sahip olmayan insanlara bağlılıklarını sürdürmektedir. Bu işletmelere olan bağlılıkları, sırf bu temeller üzerine dayanmaktadır. Bunlar, tüketicilerini etkin bir şekilde dinliyor, onları önemsiyor, onların mutlu olmalarını sağlamaya çalışıyorlar. Bu yüzden günümüzde, pazarlama iletişiminde, müşteri ilişkilerinin temellenmesi gereken iki ana etmen, etkin dinleme ve onları önemsemek olmalıdır. Bunları yaşadıkları zaman, onlar da firma, marka ve hizmetlerine cevap vermektedirler. Bağlılıklarıyla, sürekli satın alma davranışlarını göstermeleriyle bunu yansıtmakta ve bu ilgileri, çalışma biçimini çevreleriyle paylaşmaktadırlar.


Devamı için tıklayınız ...

Bu soru, pazarlama iletişiminde, tüketici odaklı üretim biçiminin sorularından biridir. Eskiden firmalar, tüketicinin ihtiyaçlarını ve isteklerini düşünmeden üretim yapabilmekteydi. Çünkü ne Pazar bu kadar büyümüştü, ne de pazardaki ürün ve hizmetler bu derece çeşitlilik kazanmıştı. Eskiden her şey satılabilmekteydi. Nerede ürettiğiniz, üretim teknolojiniz, dağıtım kanallarınızın önemi çok fazla yoktu. İnsanlar üretilen her şeyi alabilmekteydi. Fakat günümüzde pazarlar, hem her toplumda hem de dünya çapında birer dev haline gelmiştir. Binlerce ürün veya hizmet, birbirine benzer veya farklı olarak üretilmektedir. Tüketici geniş bir mal yelpazesinde seçim yapabilmektedir. İşte bu yüzden firmaların üretim biçimi değişmiş, tüketici odaklı üretim mantığı benimsenmiştir. Artık tüketicinin istekleri, arzuları, ihtiyaçları öne çıkarılmakta ve bunlara yönelik üretimlere ağırlık verilmektedir. Artık hangi ürünü üretirsem satarım sorusu sorulmaktadır. Yukarıda bahsettiğimiz, üretim biçimi, yeri, teknolojisi v.b. koşullara da gittikçe daha çok önem verilmektedir. Çünkü tüketici bilinçlenmiş ve bu tip unsurları önemsemektedir. Günümüzde ne üretirseniz satamayabilirsiniz. Tüketici odaklı pazarlama anlayışı, tüketicinin istek ve arzularının hesaba katılmasını gerektiren bir anlayış olmakla birlikte, ürünü üreteceğiniz yer, kullanacağınız teknoloji, gireceğiniz Pazar, pazarın koşulları, kullanacağınız dağıtım kanalları çok fazla önem taşımaktadır. Çünkü Pazar büyük bir rekabet alanı haline gelmiştir. Hatta toplumların gelişmişlik düzeyleri bu anlamda oldukça ileri bir hal almıştır. Rekabet bile oldukça güç olmaktadır. Bu yüzden önce hangi ürünü üreteceğinizi çok iyi tespit etmeniz gerekmektedir. Üretilecek olan malın Pazar koşullarını, tüketicilerin bu tip bir mala karşı tutumlarını, isteklerini, beklentilerini bilmeniz gerekmektedir. Ürettiğiniz malın rakiplerini, onların Pazar koşullarını, mallarının eksik ve üstün yönlerini tanımanız gerekmektedir. Malı ürettiğiniz teknolojinin ileri olması fayda sağlayan unsurlar arasındadır. Bütün bunlar ciddi ve ayrıntılı araştırmalar sonucunda elde edilmelidir. Yani doğru yöntemlerin kullanıldığı bir Pazarlama araştırmaları, Pazar araştırmalarının yapılması gerekmektedir. Hangi tüketici, hangi ürünü üretirsem satın alır mantığı kullanılarak pazara girilmektedir. Hali hazırda pazarlarda faaliyet gösteren firmalar için bile satış ve rekabet oldukça zor bir haldeyken yeni bir firmanın durumu daha da zor olmaktadır. Bu ancak yaratıcı bir pazarlama stratejisiyle çözülebilmektedir. Doğru araştırmalar, doğru uygulamalarla desteklendiğinde, bir firmanın Pazar payına sahip olması mümkün olmaktadır. Belki bir niş pazarla başlanmakta veya birkaç niş Pazar seçilerek girişler yapılmaktadır. Ama bugün de yeni bir firmanın pazara girişi imkânsız değildir.


Devamı için tıklayınız ...