t Arama Sonucu Bloglar
Stokları artan, ürünleri beklemede olan, satışları azalan firmaların çoğunun ilk düşündüğü şey, satışları arttırmak için fiyat kırmaktır. Aslında bu tip kararların çıktığı üreticilerin, kararlarını etkileyen yönetici kadrolarının da çalışma mantığını ve koşullarını sorgulamakta yarar bulunmaktadır. Çünkü pazarlamacıların çoğu, satışları arttırsa da fiyat kırmanın doğru bir yöntem olmadığını bilmektedirler. Bu tip kararları veren yönetici veya pazarlamacıların çoğu, genellikle, üst yönetimlerinin kendilerinden, kısa dönemde satış arttırma çözümlerini bulmalarını istemelerinden veya beklemelerinden kaynaklanmaktadır. Hâlbuki bu yöntem, firmanın Pazar payını arttırmaz. Üretici firmanın, kar elde etmesini de sağlamaz. Sadece kısa süreli satış miktarını arttırır. Bunun üzerine fiyat kırmak için ayrılan bütçe de cabası. Hâlbuki fiyat kırmak için ayrılan bütçe, reklam yatırımları olarak kullanılsa çok daha iyi sonuçlar elde edilebilecektir. Çünkü reklam yatırımı olarak kullanılması halinde, ürüne veya hizmete dair bir imaj yaratılacaktır. Günümüzde imaj pek çok yöntemden çok daha etkilidir. İşletmelerin, ürün satışlarının artması için, fiyat kırmaları çok kısa bir süreliğine başarılı olmaktadır. Yani fiyatının uygun olmasından kaynaklı olarak, tüketici, alıştığı veya satın almayı tercih ettiği ürünlerden vazgeçip, bu tip bir ürünü denemektedir. Fakat denedikten sonra, eski alışkanlıklarına devam etmekte ve denediği ürüne, bir daha dönmemektedir. Firma, kısa süreli olarak, ürünlerini satmayı başarmaktadır. Ama kar elde etmeden, ayrıca bu satışlar, firmanın Pazar payını da etkilememektedir. Ama reklam yapsalar, hem tüketicinin tercihlerini değiştirebilmeyi başarabilmekte hem de kurumsal itibarını güçlendirmektedir. Ürüne yönelik oluşturulan imajı, reklam yaparak, tüketicilerin zihinlerine işleyebilir. Belki satışlar daha uzun vadede olacaktır ama sadık bir tüketici kitlesine sahip olarak, bunların gittikçe artmasını sağlayarak hem satış miktarını hem Pazar payını arttırabilir hem de kar elde edebilir. Reklam yoluyla, ürüne yönelik oluşturulan imaj, kalıcı olacaktır. Tüketicileri ortak paydalar da tutacak ve onların yaşamlarının bir parçası haline gelecektir. Reklam yoluyla marka oluşturulacak ve bu marka gene reklamla sağlamlaştırılacaktır. Firmalar, ürünlerinin satış miktarının artması için, fiyat kırmakla birlikte, bağlı oldukları reklam ajansının ücretini de düşürme yoluna gitmektedir. Fakat bu, firmalar için olumlu bir gidişat olmamaktadır. Reklam ajansına ödenen paranın azalması, reklamcıların motivasyonunu arttırmayacak azaltacaktır. Bu durum daha az yaratıcılık, daha az özgün fikir, daha az başarılı reklamlar demektir. Kimsenin bilmediği, duymadığı bir markanın satışları artmayacaktır. Bir markanın, reklamsız satış yapabilmesi için, ürünlerinin günümüzde bulunmayan ve kesinlikle tüketicilerin aradıkları özelliğe sahip olması gerekmektedir. Ancak böyle bir marka, tüketiciden tüketiciye yayılarak satış yapabilir ki bu da uzun vade demektir. Günümüzde böyle bir ürün artık yoktur, firmalar reklam yaparak satışları arttırmak ve rakipleriyle mücadele etmek zorundadır. Bunlar ise sadece reklamla yapılabilmektedir.
Devamı için tıklayınız ...
Günümüzde sinema filmleri, üç boyutlu izlenebilecek şekilde çekilmektedir. Sinema filmleri başlamadan dağıtılan gözlüklerle, üç boyutlu izleme olanağı seyirciye verilmektedir. Özellikle son zamanlarda vizyona giren ve en fazla izlenen sinema filmleri arasında, Avatar üç boyutlu olmasıyla dikkatleri çekmektedir. Bilindiği gibi günümüzde, sinema filmlerine gelen yeni bir özellik, reklam sektörü tarafından kullanılabilirken, sinema sektörü de aynı şeyi yapabilmektedir. Yani tasarım anlamında, her iki sektör birbirinden faydalanabilmektedir. Reklam filmlerinin türleri, birbirinden farklı özelliklerde, pek çok çeşitte tasarlanmaktadır. Gerçek insanların oynadığı, animasyon filmleri, çizgi karakterlerin insanlarla birlikte oynadığı pek çok reklam filmi hazırlanmaktadır. Sinema sektöründeki üç boyut, yüksek maliyetini hesaba katmazsak, rahatlıkla geliştirilip çekimler, bu özellikte olurken, teknoloji, üç boyut olayını, televizyonlara taşımaya başlamıştır. Özellikle, son teknolojik ürün olan LCD televizyonların bazıları, üç boyutlu filmlerin gösterilebilmesini sağlayacak teknolojiye sahip olmaktadır. Bu demektir ki zamanla üç boyutlu reklam filmleri çoğalmaya başlayacak, belki de bir süre sonra, üç boyutlu reklam, normal hale gelecektir.
Devamı için tıklayınız ...
28 Ağustos ve 12 Eylül tarihleri arasında İstanbul'da Sinan Erdem Spor Salonu'nda gerçeleşecek 2010 FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası Türkiye'den birçok değerli markanın ve firmanın sponsorluğunda gerçekleşecek. Şampiyonanın genel sponsorluğunu BEKO üstlenirken, Garanti Bankası, Turkcell, THY, Ülker, Mercedes-Benz ve TOBB ana sponsorları oldular.
2010 FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası için hazırlanan logoda Kültür Bakanlığı tarafından Türkiye'yi yurtdışında tanıtma amaçlı hazırlanan lale ve Türkiye yazısı, Ay Yıldız ve Basketbol topu ile birleştirildi, logonun yanında Van kediside 2010 Şampiyonasının resmi maskotu ilan edildi ve bununla ilgili resmi görseller hazırlandı. "Dev Buluşma" (Giant Get-Together) sloganı ile beraber hazırlanan resmi 2010 FIBA Basketbol Şampiyonası görsellerinde ülke takımlarından seçilen sporcular Türkiye'de bulunan önemli tarihi eserler ve binalar ile birlikte yayınlandı (Ortaköy Cami vb.). Bu şekilde hazırlanan resmi kimlik çalışmaları ile beraber 2010 FIBA Basketbol Şampiyonasına ülkemizin ev sahipliği yaptığı ön plana çıkarıldı.
Devamı için tıklayınız ...
Reklamın iyisi kötüsü olmaz mantığı bir noktada, istenilen yani ulaşılmak istenilen son noktayla ilgilidir. İstenilen, insanların ismi, ürünü, markayı öyle ya da böyle bilmesi ise, evet burada reklamın iyisi kötüsü olmaz, bu yolda işlenebilecek her tür konu mubahtır. Ama bir de, insan ister istemez şunu düşünüyor tabi, ismin bilinmesi ne kazandırır ki? Bu şuna benzemekte; bir kişi, çeşitli küçük kazançlar elde etmek için, nasıl olduğu önemli olmayan bir şekilde, bir olayla, reklamla gündeme gelir ve toplum tarafından ismi, cismi bilinir. Gündeme geldiği olay, eğer çok garip, tuhaf, kötü bir olaysa toplum bu kişiyi merak etmeye başlar. Ama toplumun bu merakının beğeni, özenti, sevgi, saygı v.b. kavramlarla bir alakası yoktur. Toplum, genelde bu tip kişilerin, nasıl olup ta bu halde olabildiklerini merak etmeye başlar. Konu olan reklam veya olaydaki normal davranışların veya olayların olamayışlarının nedenlerini aramak, anlamak ister. Bu aslında çok güçlü bir merak güdüsüdür. Toplumun bu merakını bilen ve reyting elde etmek isteyen çeşitli reality Şov’lar da bu tip insanları hemen bulur ve konuk eder. Konu tuhaf davranışlarıysa, reality Şov’lar bu tuhaflıkları yeniden yaptırmak ve toplumun ilgisini çekmek ister. Konu her neyse, topluma onu moda mod yaşatmak ister. Toplum da bunları algılayabilmek için izler, okur ve dinler. Ama toplumun şöyle bir özelliği de vardır. İlgili olayı anlayabildiği ve düşüncelerinde onu, yerine oturtabildiği an, unutur ve hiçbir şekilde ilgilenmez. Hatta bu yüzden bazı Reality Şov’lar, bu tip kişilere başka tuhaflıklar, gariplikler yaptırarak, toplumun aynı merakını tetiklemek ve eski reytinglerine kavuşmak ister. Bu durum firmaların, ürün ve hizmet reklamları için de geçerlidir. Toplum bir şekilde reklamın etkisi altında kalır. Ürünü merak eder, inceler, onunla ilgili bilgi alır ama bunlar, satın alma davranışlarını göstermeye yönelik değillerdir. Onların bu ilgisi, tamamen meraktır. Belki merakın yoğunluğu, bazı kişilerin satın alma davranışlarını göstermesini sağlayabilir. Ama bu bir defaya yöneliktir. Merak giderilir bir şekilde, ürünü alarak veya bilgi edinerek. Peki ya sonra? Firma, ne kadar kötü, garip, tuhaf bir reklam yaparsa yapsın aynı merakı yakalayabilir mi? Çünkü artık toplum neyin ne olduğunu bilmektedir. Kötü reklam, çok kötü hissettirir ve unutulmaz, tuhaftır merak uyandırır, farklıdır ilgi çeker, yenidir bilme istemini uyandırır. Ama bunlar tatmin edildikten sonra, firmanın diğer kötü reklamları işe yaramaz. Yani aynı etkileri uyandırmaz. Bunun için reklamın iyisi kötüsü olur. Reklam iyi olmak, faydacı, güvenilir, işlevsel, teknolojik olmak zorundadır. Günümüzdeki topluma hitap etmeli ve onların kabul sınırlarında yaşamayı becerebilmek zorundadır. Hitap ettiği kitlesine yaşattığı rahatlık, kolaylık v.s. diğer kitleler arasında fark yaratmalıdır ki, kitlesi sürekli artış göstersin veya satın almaya devam etsin.
Devamı için tıklayınız ...
Eskiden diziler çekilirken, çekim hataları izleyicilerden gizlenirdi. En güzel çekimler, derlenip toparlandıktan sonra, izleyicilerin karşısına çıkardı. Fakat günümüzde filmlerin, dizilerin çekim hataları, filmlerin sonunda, dizilerin bölüm sonlarında veya final bölümünden sonra, gösterilmeye başlanmıştır. Çekim hatalarının eğlenceli olduğunun keşfedilmesinden sonra, televizyonlarda yayınlanmaya başlamıştır. Bu hem oyuncuların halk arasında sempati toplamasını sağlamakta hem de dizi veya filme karşı izleyicilerin olumlu duygular hissetmelerini sağlamaktadır. İzleyicilerin, çekim hatalarına karşı bu tutumu, yani çekim hatalarını izlemekten hoşlanmaları, bu sektörün de dikkatini çekmiş, onlar da, reklam çekim hatalarını, internet üzerinden, video formatıyla yayınlamaya başlamışlardır. Sektör, elbette reklam çekim hatalarını yayınlarken, oyuncuların halk tarafından sempati toplamasını amaçlamıyor. Reklam çekim hatalarının yayınlanması, televizyonlarda veya sinemalarda gösterilmekte olan tanıtımları desteklemektedir. Onlar bu amaçla hataları yayınlamaktadır.
Devamı için tıklayınız ...
FIAT reklam kampanyalarında internete mecrasına verdiği önemi bu sefer Doblo ile devam ettiriyor. FIAT özellikle facebook gibi sosyal medya sitelerini kullanarak geniş kitlelere hitap etmeyi amaçlıyor, aynı zamanda sosyal medya siteleri yardımıyla kendi reklam kampanyaları üzerinde bir etkileşim yaratarak reklamlarının etkinliğini arttırmayı hedefliyor. Daha önce FIAT Bravo için farklı bir kampanya düzenlenmişti, bu kampanyada yine kullanıcılar kampanyaya ait siteyi kullanarak facebook üzerinden etkileşimde bulunarak katılım göstermişlerdi.
Devamı için tıklayınız ...
Bu sene başında Apple, Rival Android'in de içinde olduğu, mobil platformla ilgili geliştirilen kampanyaları yürüten Quattro reklam ajansını kapatma kararı aldığını açıkladı. Reklam ajansını 275 milyon dolar ödeyerek almıştı. Apple, işveren ile geliştiricilere 30 eylülden itibaren ajansın kampanya hazırlamayacağını duyurdu.
Reklam ajansı Quattro'da web sitelerinde “iAd'ın dünyadaki en iyi ajans olduğunu, gelen aydan itibaren bütün kaynaklarını iAd platformuna kanalize edeceklerini açıkladı.
Devamı için tıklayınız ...
Radyo reklamlarında seslendirmen olarak çalışıp, halk tarafından bilinen pek çok ünlü seslendirmen bulunmaktadır. Bunların kimisi yumuşak sesiyle, kimisi duyguları çok iyi yansıtabilmesiyle, güzel ve akıcı Türkçesiyle v.b. birbirinden farklı ses özellikleriyle, kendilerini göstermektedir. Kullanım biçimi açısından, radyolarda ünlenen isimler, geçmişte daha çok bilinmekteydi. Hatta bazı oyuncuların yüzleri tanınmıyordu ama sesleri biliniyordu. Bugünler de ise, televizyon filmlerinden, tanıtımlardan bilinen yüzlerin sesleri, daha çok kullanılıyor. Okan Bayülgenin, M.AliErbil, Şafak Sezer v.b. ünlülerin, televizyon mecrası için rol aldığı tanıtımların görüntüsüz versiyonları, radyolarda yayınlanabilmektedir. Bu çeşit ünlülerin seslerinin radyolarda duyulması, insanların radyo reklamlarını dikkatli dinlemelerini sağlıyor. Çünkü radyo reklamlarında tanıdık ses, tasarımda kullanılan ifadelerin bize, yakınlık hissi, aidiyet hissi vermelerini sağlıyor. “Sanki bizim evden biri konuşuyor gibi” öyleyse konuşan dinlenebilir, ona güvenebiliriz. Kararını verdirtiyor.
Devamı için tıklayınız ...
Görüntüde televizyon reklamları, mesajlarını, oyuncuların birbirlerine karşı kurdukları cümlelerle, ürün veya hizmetin, logosunun gösterilmesiyle, ürünün veya hizmetin kullanım biçimini göstermesiyle v.b. yani görünenlerle verdiği düşünülmektedir. Aslına durum hiç te öyle değildir. Televizyon reklamları, hem görsel, işitsel hem de algısal olduğu için, kurulan cümlelerde yan mesajlar, görüntülerdeki ufak şeyler bile, tüketicilerin farklı özelliklerine, toplumsal yapılarına vurgu yapmaktadır. Hissettirilerek verilen mesajlar, bilinçaltı mesajları, çok fazla planlanmaktadır. Televizyon reklamlarının kimi, ürünün veya hizmetin gücünü, saygınlığını, güvenilebilir olduğunu bir çizgi kahramanı kullanarak vermektedir. Kimisi, firmanın belli bir coğrafya çapında hizmet verdiğini, farklı bölgelerdeki veya yerlerdeki oyuncuları kullanarak vermektedir. Yani Pazar payını göstermektedir. Kimisi de ürün veya hizmet bileşenlerini kullananların, elde ettikleri güzelliği vurgulamak için, güzel simaları, fiziksel çekiciliği olan oyuncuları kullanmaktadır.
Devamı için tıklayınız ...
Reklamla ilgili yazılarda, tanımlamalarda hep hedef kitle, hedef kitlenin belirlenmesi, doğru seçilmesi, hedef kitlenin ihtiyaçları ve buna benzer ifadeler kullanırız. Peki, kimdir bu hedef kitle? Kimlerden oluşmaktadır. Firma, ürün ve markayla nasıl bir ilişkisi vardır? Öncelikle ürün veya hizmetin müşterisi hedef kitlemidir? Evet, hedef kitleyi oluşturan gruplardan biri ürün veya hizmetin müşterileridir. Bunun dışında, firmanın üretim yapması için, ona hammadde sağlayan gruplar, kuruluşlar v.b. ayrıca, bu anlamda hizmet verenler de hedef kitle tanımının içerisinde yer almaktadır. Firma, serbest piyasa ekonomisinde kendini anlatırken veya tutundurma faaliyetlerini sürdürürken, rakiplerine de çeşitli mesajlar vermektedir. Rakip olsalar da, onlarla da rekabet anlamında bir ilişkisi bulunmaktadır. Öyleyse rakipler de hedef kitlenin içindedir. Firma, piyasada üretimini ve pazarlama faaliyetlerini sürdürürken, Pazar payını arttırma girişimlerinde, yatırımcıya ve kredi sağlayanlara da ihtiyaç duymaktadır. Onlarla ilişkiler kurmakta ve bunların olumlu olarak devamını istemektedir. Tutundurma faaliyetlerini sürdürürken, bunlara da mesajlar iletmekte ve onların güvenini almaya çalışmaktadır. Bunlar da hedef kitledir. Firma, pazarda büyümeye çalışırken; yerel yönetimler, fikir liderleri, kamu yönetimi, siyasal partiler, Sivil toplum kuruluşları, ulusal veya uluslar arası örgütlerle iyi geçinmek zorundadır. Bu büyümeyi olumlu ya da olumsuz şekilde etkileyebilecek yapılardır bunlar. Fikirleriyle, uygulamalarıyla veya yapılacak çalışmaları olumsuz etkileyebilecek faaliyetleriyle, firmanın ilerleyişini etkileyebilirler. Öyleyse firmalar, bunlara yönelik te bir strateji geliştirip onları yanında tutmalıdır. Öyleyse, firmanın hedef kitlesinin içindedir bunlarda. Medya, firmanın pazarlama alanındaki eli ayağı konumundadır. Medya yoluyla, hedef kitlesinin bütün yapılarına ulaşabilmektedir. Hem medyayla ilişkilerini iyi tutmalı hem de onlara yönelik te çeşitli çalışmalar yapmalıdır. Öyleyse medya da hedef kitlenin bir parçasıdır. Çalışan kesimler, çıkar sahipleri, işletme sahipleri ve ortaklar, bayiler, toplumsal çevre gibi yapıların hepsiyle iyi geçinmek, bütün bu yapıların, onun hakkında iyi şeyler düşünmelerini sağlamak durumundadır. Pazar payını büyütebilmesi, bu tip yapıların olumsuz çalışmalarına değil, olumlu katkılarına ihtiyaç duyacaktır. Öyleyse, bunlara hitaben de çalışmalar yapmak durumundadır. Bunlar da bu firmanın hedef kitlesinin arasına girmektedir. Hedef kitle; bir firmanın, çevresinde hitap ettiği tüm kamuoyudur. Alış verişte bulunduğu, ilişkide bulunduğu veya bulunmayıp herhangi bir şekilde onu etkileyebilecek olanlar, Pazar ilerleyişinin her hangi bir noktasında etki edenler hedef kitleyi oluşturmaktadır.
Devamı için tıklayınız ...