Haber Kategorisindeki Bloglar

Eskiden diziler çekilirken, çekim hataları izleyicilerden gizlenirdi. En güzel çekimler, derlenip toparlandıktan sonra, izleyicilerin karşısına çıkardı. Fakat günümüzde filmlerin, dizilerin çekim hataları, filmlerin sonunda, dizilerin bölüm sonlarında veya final bölümünden sonra, gösterilmeye başlanmıştır. Çekim hatalarının eğlenceli olduğunun keşfedilmesinden sonra, televizyonlarda yayınlanmaya başlamıştır. Bu hem oyuncuların halk arasında sempati toplamasını sağlamakta hem de dizi veya filme karşı izleyicilerin olumlu duygular hissetmelerini sağlamaktadır. İzleyicilerin, çekim hatalarına karşı bu tutumu, yani çekim hatalarını izlemekten hoşlanmaları, bu sektörün de dikkatini çekmiş, onlar da, reklam  çekim hatalarını, internet üzerinden, video formatıyla yayınlamaya başlamışlardır. Sektör, elbette reklam çekim hatalarını yayınlarken, oyuncuların halk tarafından sempati toplamasını amaçlamıyor. Reklam çekim hatalarının yayınlanması, televizyonlarda veya sinemalarda gösterilmekte olan tanıtımları desteklemektedir. Onlar bu amaçla hataları yayınlamaktadır.


Devamı için tıklayınız ...

FIAT reklam kampanyalarında internete mecrasına verdiği önemi bu sefer Doblo ile devam ettiriyor. FIAT özellikle facebook gibi sosyal medya sitelerini kullanarak geniş kitlelere hitap etmeyi amaçlıyor, aynı zamanda sosyal medya siteleri yardımıyla kendi reklam kampanyaları üzerinde bir etkileşim yaratarak reklamlarının etkinliğini arttırmayı hedefliyor. Daha önce FIAT Bravo için farklı bir kampanya düzenlenmişti, bu kampanyada yine kullanıcılar kampanyaya ait siteyi kullanarak facebook üzerinden etkileşimde bulunarak katılım göstermişlerdi.


Devamı için tıklayınız ...

Bir reklam ajansı birimlerinin reklam konusunda, onca uzmanlaşmış olduğu, onca eğitim ve deneyimlerden geçtiği düşünülünce, hele bir de, her reklam kampanyasından önce, bir dizi reklam analiz çalışmaları, kreatif direktörlerin kontrolleri, gözden geçiren birimlerin birbirinden farklı uzmanlıkları ve bakış açısı da eklenince, yanlış anlaşılan reklam diye bir şeyin olamayacağı açıktır. Bilinçli olarak planlanmış ve tüketicilerin ilk karede, ne düşünecekleri belirlenmiştir. Hatta ilk kare yanlış anlaşılma üzerinden tasarlanmış ve bu yanlış anlaşılmaların kaç saniye sürdürüldükten sonra, reklamın diğer kısmını gösterecekleri belirlenmiştir. Bu bir etki güçlendirme, ürün veya hizmetin akılda kalmasını, unutulmamasını sağlama çalışmalarıdır. Bir reklam kampanyasının tüketiciler tarafından yanlış anlaşılması için, reklamın komple tasarımı izlendikten sonra, reklam ajansının planladığı mesajların dışında, mesaj vermesi halinde olabilmektedir. Yani ancak o zaman, bir yanlış anlaşılmadan söz edebiliriz.


Devamı için tıklayınız ...

İster dünya çapında bir marka olsun, ister sınırlı coğrafik alanlarda faaliyet gösteren bir firma olsun, gücüne bakılmaksızın, toplumsal uyumu zedeleyecek, her hangi bir unsurun işlendiği reklamlar yasaklanmaktadır. Yasaklanan reklamlar genellikle, şiddet, ölüm, cinsellik içerenler veya hissettirenler olmaktadır. Bununla birlikte, toplumu derinden etkileyen olayları çağrıştıran, onları andıran reklamlar da yasaklanmaktadır. Herhangi bir yaş grubuna, cinsiyete, topluluğa, toplumsal kültür motiflerinden herhangi birine saygısızlık veya onların bu motifi bozmalarına neden olacaklar da aynı şekilde yasaklanmaktadır. Bu tip reklamlardan biri Çin’de yasaklandı. Amerika’nın ikiz kulelerini çağrıştıran sigara bırakma reklamında, iki tane sigaranın ikiz kuleler gibi dikildiği, iki sigaranın da yanmakta ve üzerlerinden duman tütmekte olduğu reklamın üzerinde “No More Killing” yazmaktadır. Aslında reklam, hem sloganı itibariyle, hem de benzetme yaptığı olayla, sigaranın zararlarını tam olarak yansıtmaktadır. Fakat Amerika’da yaşanan ikiz kuleler felaketini ve felaketin insanlara yaşattıklarını çağrıştırdığı için yasaklandı. Çünkü ikiz kuleler bir terör saldırısı sonucu yıkılmış ve birçok insan yaşamını kaybetmişti. Sigara insanların ölümüne, çeşitli hastalık, sakatlık durumlarına yol açan bir ürün olduğu için, o da öldürmekteydi. İkiz kulelere benzetilmiş ve reklam bütünlüklü olarak, birbiriyle örtüşen unsurlarla işlenmişti. Hem olayı hatırlattığı için, hem terör sonucu olan bir olay olduğu için, reklam yasaklandı. Bir diğer yasaklanan reklam da, başbakan olduğu senelerde, Tony Blair’in yapmak istediği, yeni kimlik kartı uygulamasıyla ilgiliydi. Reklamda, Tony Blair’in fotoğrafına, üst dudağının ortasına, bir barkot resminin konulmasıyla Hitler’e benzetilmesiydi. Hitler döneminin özellikleri ve uygulamaları herkes tarafından bilinmektedir. Böyle bir durumda reklam, direkt şiddet mesajları veren bir reklama dönüşmekteydi. Bu yüzden bu reklam da yasaklananlar arasında yerini aldı. Üçüncü örnek te, kadın ayakkabısı üreten firmanın reklamında yaşandı. Burada da kadın ayakkabısının topuğu, bir erkeğin içinden geçmektedir, reklamın sloganı da “öldüren topuklar” olmaktaydı. Bu da hem ölüm duygusunu hem de şiddeti içerdiği için yasaklandı. Reklam bazen, çok iyi bir tespit ile tam olarak verilmek istenilen düşünceyi verebilir. Fakat çağrıştırdıkları veya hissettirdikleri de çok önemli olmaktadır. Şiddet içerdikleri için yasaklanan böyle reklam örneklerinden sonra, bir başka konudan dolayı yasaklanan reklamlardan biri, şans oyunlarıyla ilgili bir reklamdır. Burada ki reklamda, cadde üzerinde farklı yaş gruplarına mensup insanlar, ışıklarda, karşıdan karşıya geçmek için beklemektedir. Karşıdan gelen bir kamyon görünmekte ve hızını düşürmemektedir. Reklam sloganında “karşıdan gelen kamyon, en çok hangisine çarpma olasılığı vardır” demektedir. Cadde de bekleyenlerden biri de yaşlı bir kadındır. Kamyonun en fazla çarpma olasılığı, onu işaret etmekte olduğundan, reklamın yaşlılara karşı saygısızlık içerdiği gerekçesiyle yasaklanmıştır.


Devamı için tıklayınız ...

Bu sene başında Apple, Rival Android'in de içinde olduğu, mobil platformla ilgili geliştirilen kampanyaları yürüten Quattro reklam ajansını kapatma kararı aldığını açıkladı. Reklam ajansını 275 milyon dolar ödeyerek almıştı. Apple, işveren ile geliştiricilere 30 eylülden itibaren ajansın kampanya hazırlamayacağını duyurdu.

Reklam ajansı Quattro'da web sitelerinde “iAd'ın dünyadaki en iyi ajans olduğunu, gelen aydan itibaren bütün kaynaklarını iAd platformuna kanalize edeceklerini açıkladı.


Devamı için tıklayınız ...

Evet, aslında bunların hepsi bir reklam mecrası olarak kendini göstermektedir. Firmalar veya reklam ajansları, reklam tasarımları bittikten sonra, post prodüksiyon aşamasında, reklamı çeşitli formatlarda hazırlamaktadırlar. Bu formatlardan biri, internet üzerinde pek çok yere eklenebilen, indirilebilen, izlenebilen, birinden diğerine gönderilebilen reklam videosu formatlarıdır. Reklam ajansları veya reklam veren firmalar, bu tip bir çalışmayı zaten, birbirinden farklı sitelerin ve kullanıcılarının indirebilmesi, birbirlerine yollayabilmesi amacıyla yapmaktadırlar. Özellikle, reklam kampanyasının veya reklam filminin, komik, erotik, dikkat çekici, insanların beğenisini, tepkisini, dikkatini toplayan reklam karelerini video formatına çevirmektedir. İnternet üzerindeki kullanıcılar, kendilerine hoş, ilginç gelen reklam videolarını, birbirlerine yollamaya başladıklarında, reklam yayılmaya başlamaktadır. Buna da günümüzde, viral reklam mecrası denmektedir. Viral reklam uygulaması tek başına bu şekilde yapılmamaktadır tabi. Bazen reklam ajansları veya firmalar, sadece viral reklamla yayılabilecek, sadece reklam videolarını tasarlayarak hazırlamaktadır. Ama bunların dışında, reklamla ilgili herhangi olayın yaşanması da, reklamın viral yoldan dağılması söz konusu olmaktadır. Örneğin, bir reklamın kapatılmış olması, dava konusu olması, yanlış anlaşılmış olduğu iddiası, insanları çok şaşırtan, dikkat çeken bir özelliğinin olması, reklam ajanslarının planladıklarının dışında, reklamın yayılmasını sağlamaktadır. Çünkü insanlar, olaya konu olan reklamı merak etmektedir. Hem reklamı hem de onunla ilgili olayı anlayabilmek için, reklamı indirip izlemekte veya arkadaşlarına göndermektedir. Reklam videoları, bu şekilde planlı ya da plansız binlerce, hatta bazı reklamlar milyonlarca kullanıcıya, aslında tüketiciye ulaştırılmaktadır. Kullanıcılar izledikleri veya indirdikleri reklam videolarını dikkatle izlemekte ve reklamla ilgili, söz konusu olayı anlamaya çalışırken, bir yandan da reklamla ilgili, forumlarda, arkadaşlarına attıkları maillerde yorum yapmaktadırlar. Bu ise daha başka bir reklam mecrasına girmektedir. Daha doğrusu pazarlama iletişimi kapsamına girmektedir. Kullanıcılar, reklamı ve reklamdaki unsurları konuştukça, marka bilinirliğinin artmasını, ürün ve hizmet özelliklerinin yayılmasını sağlamaktadırlar. Aslında, diğer reklam mecralarında, televizyon, radyo, açık hava reklam v.b. ortamlarda, reklam hangi amaçlarla yayınlanmakta veya uygulanmaktaysa, burada da aynı amaçla reklam yaygınlaştırılmaktadır. Üstelik bu mecra, diğerlerinden çok daha etkili olmaktadır. İnternet kullanıcıları, forumlarda veya maillerinde konuştukları, izledikleri, indirdikleri reklamları unutmamaktadır. Reklam mesajlarını almakta ve bu mesajların yayılmasını sağlamaktadırlar. Yani burada reklam, tam olarak amacına etkili bir şekilde ulaşmaktadır.


Devamı için tıklayınız ...

Radyo reklamlarında seslendirmen olarak çalışıp, halk tarafından bilinen pek çok ünlü seslendirmen bulunmaktadır. Bunların kimisi yumuşak sesiyle, kimisi duyguları çok iyi yansıtabilmesiyle, güzel ve akıcı Türkçesiyle v.b. birbirinden farklı ses özellikleriyle, kendilerini göstermektedir. Kullanım biçimi açısından, radyolarda ünlenen isimler, geçmişte daha çok bilinmekteydi. Hatta bazı oyuncuların yüzleri tanınmıyordu ama sesleri biliniyordu. Bugünler de ise, televizyon filmlerinden, tanıtımlardan bilinen yüzlerin sesleri, daha çok kullanılıyor. Okan Bayülgenin, M.AliErbil, Şafak Sezer v.b. ünlülerin, televizyon mecrası için rol aldığı tanıtımların görüntüsüz versiyonları, radyolarda yayınlanabilmektedir. Bu çeşit ünlülerin seslerinin radyolarda duyulması, insanların radyo reklamlarını dikkatli dinlemelerini sağlıyor. Çünkü radyo reklamlarında tanıdık ses, tasarımda kullanılan ifadelerin bize, yakınlık hissi, aidiyet hissi vermelerini sağlıyor. “Sanki bizim evden biri konuşuyor gibi” öyleyse konuşan dinlenebilir, ona güvenebiliriz. Kararını verdirtiyor.


Devamı için tıklayınız ...

Görüntüde televizyon reklamları, mesajlarını, oyuncuların birbirlerine karşı kurdukları cümlelerle, ürün veya hizmetin, logosunun gösterilmesiyle, ürünün veya hizmetin kullanım biçimini göstermesiyle v.b. yani görünenlerle verdiği düşünülmektedir. Aslına durum hiç te öyle değildir. Televizyon reklamları, hem görsel, işitsel hem de algısal olduğu için, kurulan cümlelerde yan mesajlar, görüntülerdeki ufak şeyler bile, tüketicilerin farklı özelliklerine, toplumsal yapılarına vurgu yapmaktadır. Hissettirilerek verilen mesajlar, bilinçaltı mesajları, çok fazla planlanmaktadır. Televizyon reklamlarının kimi, ürünün veya hizmetin gücünü, saygınlığını, güvenilebilir olduğunu bir çizgi kahramanı kullanarak vermektedir. Kimisi, firmanın belli bir coğrafya çapında hizmet verdiğini, farklı bölgelerdeki veya yerlerdeki oyuncuları kullanarak vermektedir. Yani Pazar payını göstermektedir. Kimisi de ürün veya hizmet bileşenlerini kullananların, elde ettikleri güzelliği vurgulamak için, güzel simaları, fiziksel çekiciliği olan oyuncuları kullanmaktadır.


Devamı için tıklayınız ...

Reklamla ilgili yazılarda, tanımlamalarda hep hedef kitle, hedef kitlenin belirlenmesi, doğru seçilmesi, hedef kitlenin ihtiyaçları ve buna benzer ifadeler kullanırız. Peki, kimdir bu hedef kitle? Kimlerden oluşmaktadır. Firma, ürün ve markayla nasıl bir ilişkisi vardır? Öncelikle ürün veya hizmetin müşterisi hedef kitlemidir? Evet, hedef kitleyi oluşturan gruplardan biri ürün veya hizmetin müşterileridir. Bunun dışında, firmanın üretim yapması için, ona hammadde sağlayan gruplar, kuruluşlar v.b. ayrıca, bu anlamda hizmet verenler de hedef kitle tanımının içerisinde yer almaktadır. Firma, serbest piyasa ekonomisinde kendini anlatırken veya tutundurma faaliyetlerini sürdürürken, rakiplerine de çeşitli mesajlar vermektedir. Rakip olsalar da, onlarla da rekabet anlamında bir ilişkisi bulunmaktadır. Öyleyse rakipler de hedef kitlenin içindedir. Firma, piyasada üretimini ve pazarlama faaliyetlerini sürdürürken, Pazar payını arttırma girişimlerinde, yatırımcıya ve kredi sağlayanlara da ihtiyaç duymaktadır. Onlarla ilişkiler kurmakta ve bunların olumlu olarak devamını istemektedir. Tutundurma faaliyetlerini sürdürürken, bunlara da mesajlar iletmekte ve onların güvenini almaya çalışmaktadır. Bunlar da hedef kitledir. Firma, pazarda büyümeye çalışırken; yerel yönetimler, fikir liderleri, kamu yönetimi, siyasal partiler, Sivil toplum kuruluşları, ulusal veya uluslar arası örgütlerle iyi geçinmek zorundadır. Bu büyümeyi olumlu ya da olumsuz şekilde etkileyebilecek yapılardır bunlar. Fikirleriyle, uygulamalarıyla veya yapılacak çalışmaları olumsuz etkileyebilecek faaliyetleriyle, firmanın ilerleyişini etkileyebilirler. Öyleyse firmalar, bunlara yönelik te bir strateji geliştirip onları yanında tutmalıdır. Öyleyse, firmanın hedef kitlesinin içindedir bunlarda. Medya, firmanın pazarlama alanındaki eli ayağı konumundadır. Medya yoluyla, hedef kitlesinin bütün yapılarına ulaşabilmektedir. Hem medyayla ilişkilerini iyi tutmalı hem de onlara yönelik te çeşitli çalışmalar yapmalıdır. Öyleyse medya da hedef kitlenin bir parçasıdır. Çalışan kesimler, çıkar sahipleri, işletme sahipleri ve ortaklar, bayiler, toplumsal çevre gibi yapıların hepsiyle iyi geçinmek, bütün bu yapıların, onun hakkında iyi şeyler düşünmelerini sağlamak durumundadır. Pazar payını büyütebilmesi, bu tip yapıların olumsuz çalışmalarına değil, olumlu katkılarına ihtiyaç duyacaktır. Öyleyse, bunlara hitaben de çalışmalar yapmak durumundadır. Bunlar da bu firmanın hedef kitlesinin arasına girmektedir. Hedef kitle; bir firmanın, çevresinde hitap ettiği tüm kamuoyudur. Alış verişte bulunduğu, ilişkide bulunduğu veya bulunmayıp herhangi bir şekilde onu etkileyebilecek olanlar, Pazar ilerleyişinin her hangi bir noktasında etki edenler hedef kitleyi oluşturmaktadır.


Devamı için tıklayınız ...

Dışarıdan bakınca, bir de reklam filmlerini görünce, herkes reklam yazabilirmiş gibi geliyor insana. Ne var ki? İşte, ürün ve hizmet adının geçtiği, birkaç cümleden oluşan karşılıklı diyalog, bir iki espri yeterliymiş gibi. Ya da yaratıcı bir fikir, uçuk kaçık, bir de insanları şaşırtan türden olursa tamamdır. Ama işin aslı öyle değil ne yazık ki. Reklamı yazmak demek, reklam metninin içinde geçen her cümlenin verebileceği, bütün mesajları bilmek gerekiyor. Her cümle titizlikle seçilmeli; bir kere klişe olmayacak, söylenmesi kolay olacak, basit ve her düzeyden insan, ne demek olduğunu bilecek, söylemesi insanların hoşuna gidecek. Cümlenin insanlara anlattığı veya hissettirdiği mesajlar, ürün ve hizmetle ilgili olacak v.b. bunları yapmakta ne var diyebilirsiniz. Fakat bunu yapabilmek için, psikoloji, sosyoloji v.b. diğer toplum bilimlerini bilmek ve onların yöntemlerini kullanabilmek gerekiyor. Bir cümle, birbirinden farklı insanlara, farklı mesajlar verebilir. Kiminin kültürel birikimi azdır, cümle ne söylerse dümdüz anlar. Kiminin kültürel birikimi normal seviyededir, cümle bir şey anlatmasa bile, birikiminden dolayı, bir iki farklı mesajını görebilir. Kiminin kültürel birikimi fazladır, reklamcının bile farkına varamadığı, bir sürü yan anlamını, birinden farklı mesajlarını alabilir. Bütün bunları hesaplamak gerekmektedir.


Devamı için tıklayınız ...