t Arama Sonucu Bloglar

Günümüzde, tanıtım türleri olarak değerlendirilen hareketli, hareketsiz tanıtımlar, birbirinden farklı etki gücüne sahip olarak, izleyen tüketicilerin karşısına çıkmaktadır. Televizyonlarda hareketli reklam, ana çatıyı sağlayan sözlerin, görüntülerin, etki arttırıcı olarak kullanılan müziğin efektlerin araç ve gereçlerin birlikte kullanıldığı tanıtım türü olmaktadır. Bu tip tanıtım filmleri, günümüzde pek çok firma tarafından aynı şekilde veya birbirine yakın şekilde tasarlanmakta ve yayınlanmaktadır. Bugün televizyonlarda olan tanıtımların büyük bir çoğunluğu, bu türde tasarlanmaktadır. Tüketiciler bu tip filmleri, her gün izlemekte ve kiminin etkisi altında kalmakta kimin ise farkına bile varamamaktadır. Televizyonlarda hareketli reklamların birbirine benzemesinin nedeni, konularının aynı olması değildir. Burada sözünü ettiğimiz farklılık, genel görüntü itibariyle olandır. Yoksa bugün, televizyon kanallarında gösterilen tanıtımların hem konusu, hem amacı, hem de hedefleri v.b. pek çok ayırıma sahip olarak tasarlanmaktadır. Fakat ne yazık ki bu genel görüntü benzerliği, tüketicilerin algılarında aynı gibi görünmelerine neden olmaktadır. Bu tip tanıtımlarda çarpıcılık veya farklılık ancak, tasarımda kullanılan oyuncuların dikkat çekmesiyle veya bu tip filmler için tasarlanmış, oldukça çarpıcı, farklı sloganların olmasıyla diğerlerinden ayrılabilmektedir. Televizyonlarda hareketli reklamlar, 15.20.30.45 ve 60 saniyelerde yayınlanmaktadır. Hareketsiz televizyon reklam tanıtımları, genellikle belirlenmiş sürede verilen görüntüyle birlikte, seslendirmenin yapıldığı veya müziğin de olduğu filmlerdir. Hareketsizler, hareketlilerden daha çok dikkat çekmekte ve izlenmektedir. Çünkü bu tip tasarımlarda mesajlar, çok net olarak verilmektedir. Ayrıca, mesajlar kısa ve yalın olmaktadır. Hareketsizin mesajları veya seslendirme başlayana kadar, tanıtım zaten belirli bir merak uyandırmaktadır. İzleyiciler olayı anlayabilmek için bütün dikkatlerini, çıkan görüntülere vermek ve mesaj yayınlandığında da istenilen ve tüketicilere yansıtılmak istenilen bütün, tamamlanmış olmaktadır. Ama televizyon kanallarında bu tip tanıtımlar oldukça az olmaktadır. Çünkü tanıtımın tasarlanması esnasında kullanılması gereken görüntü çok önemlidir. Bu ister fotoğraf ister bir yerin çekimiyle elde edilen bir görüntü olsun, uygun bir görüntünün bulunması çok zor olabilmektedir. Gerçekten, böyle bir tanıtım filminin, etkili görüntüleri yakalayıp bunları çekebilmesi veya bulabilmesi, apayrı bir yaratıcı zihni gerektirmektedir. Bu yüzden karşılıklı diyalogların, müziğin, seslendirmelerin, efektlerin birlikte kullanıldığı filmler daha çok tasarlanmaktadır. Televizyonlarda hareketli reklam, tasarlanması en mümkün olan tanıtım türlerinden biri olmaktadır. Televizyonlarda, yayınlanan farklı türlerde tasarımlar da olmaktadır. Ama en genelde bu iki tür dikkat çekmektedir. Bant tanıtımları da dikkat çekicidir. Burada da, bilgisayar desteği ile alt-üst-yanlardan verilen veya filmin, programın herhangi bir yerinde oluşturulan görüntülerle bant tanıtımları yapılmaktadır.


Devamı için tıklayınız ...

Bu reklam türü, son zamanlarda daha fazla konuşulmaya başlanan, reklamın önemli türlerinden biridir. Bilinçaltı reklamcılık, filmlerde, dizilerde veya çeşitli programlarda çok kısa süre içerisinde, izleyicilerin farkına varmadıkları, ancak bilinçaltıyla algılayabildikleri şekilde yayınlanan reklamlardır. Bunlar o kadar kısa sürelerde verilmektedir ki insanlar, reklamı tam olarak algılayamadan geçmektedir. Zaten bilinçaltı reklamları, televizyon ve sinema, dergiler gibi kitle iletişim araçlarında kullanılabilmektedir. Çok kısa, insanların algılayamayacakları sürelerde verilen bilinçaltı reklamlarının insanları etkilediği, bu tip reklamların daha çok sattığı, çeşitli araştırmalardan anlaşılmaktadır. Örneğin; Amerika'da bu tip araştırmalardan birini, Jim Vicary yapmıştır. Aslen sosyolog olan Vicary, bir sinema salonu ile anlaşmakta ve ikinci bir sinema makinesiyle, perdeye “Coca-Cola için, patlamış mısır yiyin” mesajlarını, algılanamayacakları sürelerde yansıtmıştır. Vicary, bunu yaz boyunca sürdürmüş ve ikinci film makinesinin çalıştığı gecelerde, Coca-Cola ve patlamış mısır tüketiminin belirli oranlarda artış yaptığını kanıtlamıştır. Bunun dışında bilinçaltı reklamcılıkta kullanılan mesajların, insanlara daha farklı duyguları hissettirdiği ve bu yüzden daha çok etkilediği düşünülmektedir. (mayer 2004)


Devamı için tıklayınız ...

Pazarlamada tüketiciye yönelik tutum, günümüzde neredeyse pazarlamanın temelini oluşturmaktadır. Pazarlamanın bu anlayışını ilk olarak deneyen firma, General Electric olmuştur. Bu, tüketici odaklı pazarlama anlayışıdır. Tüketicilerin istekleri, beklentileri, ihtiyaçları firmaların hem kendi yapılanmalarında hem de diğer tüm faaliyetlerinde temel olarak alınmış ve ona göre düzenlenmiştir. Bu noktada firmalar, her çalışan kişinin müşterinin hizmetinde olmasını sağlamaktadır. Firma çalışanları, kendi ürünleriyle ilgili faaliyetlerde müşteri gibi düşünmekte ve davranmaktadır. Müşterilerin ürün ve hizmetleri alırken neleri düşündükleri, nasıl davrandıkları, satın alma kararlarını nasıl verdikleri onları nelerin motive ettiği gibi konuların hepsi, araştırılmakta veya gözlenmektedir. Firmalar bu araştırmaların veya gözlemlerin sonuçlarına göre belirledikleri hedef müşterilerine hizmet sunmaktadır. Günümüzde bu durum sürekli değişmektedir. Yani, günümüz toplumu gün geçtikçe değişmekte ve müşteri talepleri de aynı seyri izlemektedir. Bu durum günümüz firmalarının, müşteri odaklı olarak kendilerini yapılandırmaları ve faaliyetlerini onlara göre düzenleyebilmeleri için, sürekli onları araştırmasını gerekli kılmaktadır. Günümüz pazarlama stratejilerinin müşteri odaklı olarak geliştirilmesi, oldukça etkili olmaktadır. Firmalar bu noktada, hedef veya var olan müşterilerini analiz etmektedir. Hem kendi üretimini, hem de ürün ve hizmet özelliklerini, hem de çalışanlarını müşterilerinin memnuniyetine göre düzenlemekte veya yapılandırmaktadır. Bunu başarılı olarak yapabilen firmaların hem güçlü hem de büyük bir Pazar payına sahip olduğu görülebilmektedir. Firmaların, eski ve sürekli müşterileri üzerinde odaklanması, bu anlayışın önemli noktalarından biridir. Eski müşterilerin ihtiyaçlarının, isteklerinin veya onların tüm beklentilerinin karşılanarak tatmin edilmesi, hem firmanın daha sonraki satışlarını etkilemekte hem de yeni müşterilerin olmasını sağlamaktadır. Bu, firmaların başlı başına, yeni müşterilerin olmasını sağlamak için, çaba sarf etmesinden daha etkin bir yol olarak kullanılmakta ve daha az bir maliyetle sağlanmaktadır. Müşteri odaklı pazarlama anlayışı, firmaların daha kolay yol almalarını sağlayan bir anlayıştır. Sürekli değişen müşteri istekleri, arzuları, beklentileri tespit ederek, firmaların ürün ve hizmet özelliklerine, bunların yüklenmesi, müşteriyle karşı karşıya geldiklerinde herhangi bir ters etkinin olmamasını ve müşterinin kesin satın alma davranışını göstermesini mümkün kılmaktadır. Müşterilerin ürün ve hizmetleri, hem ekonomik açıdan, hem görüntü hem de kullanım biçimi, onlarla birlikte sunulan diğer avantajlar, cezp edici diğer firma faaliyetleriyle birlikte kendisine uygun bulması, ürün ve hizmetleri kullanmasını sağlamakta ve firmaya kendini daha yakın hissetmektedir. Bu tip durumlarda müşteriler, kendilerini kendilerine ait bir alandaymış gibi hissetmekte ve rahatça karar vermektedirler.


Devamı için tıklayınız ...

Komşu olduğumuz ülkeler ile ticaret kapasitelerini geliştiren ve ihracatlarını arttıran Türk firmaları, Rusya, Ukrayna, Mısır, Suriye, İran, Cezayir ve Irak gibi ülkede reklam veriyor. Gazete ve billboard ağırlıklı olmak üzere reklamlar birçok farklı mecrada yayınlanıyor. Bunun yanında Türk firmaların verdiği TV reklamlarında da artış gözlendi. Yurtdışında gerçekleşen fuarlarda başlayan bu reklam kampanyaları dergi reklamlarına kadar devam ediyor.


Devamı için tıklayınız ...

Hem pazarlamanın hem de reklamın amacı, müşteri çekmek veya tüketicinin ilgilenmesini sağlamaktır. Bu ise, geçmiş yıllardan günümüze kadar gelen tartışma konularından bir tanesidir. Bu konunun, her zaman güncel olmasının tek nedeni de, ekonomik sektörlerin ilerlemesi sonucu, toplumun sürekli değişmesi, yeni yapılanmalara sahip olmasıdır. Bununla birlikte toplum bireylerinin diğer bir değişle tüketicilerin veya müşterilerin isteklerinin, arzularının, beklentilerinin, beğenilerinin de bu değişimleri takip ederek, her geçen gün farklılık göstermesi olmaktadır. Durum böyle olunca, hem pazarlamanın hem de reklamın sürekli tüketicilerin veya müşterilerin durumu analiz etmeleri gereğini ortaya çıkarmaktadır. Günümüzde, tüketici analizleri bilimsel tekniklerle yapılırken, hem onlardan hem de bugüne kadar olagelen, ünlü pazarlamacıların veya reklamcıların deneyimlerinden çeşitli sonuçlar çıkmaktadır. Buna göre müşteri nasıl çekilir konusu, pek çok yönden aydınlatılmış olmakla birlikte, hala değişime devam eden toplum ve bireylerinin gözlemlenmeye ve her seferinden yeniden analiz edilmeye ihtiyaçları vardır. Ama genel anlamda yapılması gereken önemli konular buna rağmen bulunmaktadır.


Devamı için tıklayınız ...

Bilindiği gibi reklam, tüketicilerin satın alma kararlarını etkilemekte ve diğer tutundurma faaliyetlerine destek vermektedir. Reklam, tüketicilerin satın alma kararını vermelerini iki şekilde etkilemektedir. Kısa süreli veya uzun süreli, sürekli satın alma durumunu yaratma amacı taşımaktadır. Eğer reklam, uzun vadede satın alma kararını etkileme amacı taşımaktaysa, tüketicilerle iletiştim kurduğunda, uzun vadeli ikna yöntemi kullanmaktadır. Böyle bir amaç için, firmanın kurumsal markasını oluşturmaya çalışarak, imaj reklamları ve kurumsal reklamları tasarlar ve onlara sunar. Tüketicilerin marka ile aralarında duygusal bağların oluşmasını sağlar. Tüketicilerin, marka, ürün ve hizmete yönelik sempati ve güven duygularını oluşturmalarını sağlar. Tüketicilerin, satın alma kararını vermeleri bu noktada çok acil değildir. Zamanla ve daha sağlam zeminlerle markaya bağlamaya çalışarak, ileriki süreçlerde satın alma kararlarının sürekliliğini sağlar. Yani burada reklam satın alma kararından önce, aslında markalaşma yoluna katkı sunmaktadır. Reklam verenin markalaşma yolunda ilerleme kat etmesi, zaten tüketicilerin satın alma kararlarıyla ilgili olmaktadır.


Devamı için tıklayınız ...

Reklam, pazarlama iletişiminin sadece bir öğesidir ve genellikle reklamın iletişim amacı, pazarlamanın diğer öğelerini desteklemesidir. Reklam, potansiyel tüketicilerin marka, ürün ve hizmetlerinden haberdar olmasını sağlayarak, onları sadık bir müşteri haline getirmeye çalışır. Bunun için lazım olan iletişim faaliyetlerini gerçekleştirir. Bu, reklamın iletişim amaçlarından sadece bir tanesidir. Reklam, marka, ürün ve hizmetler hakkında, tüketicilerin tutumlarının pozitif olmasını sağlar veya var olan olumlu tutumları daha fazla güçlendirmeye çalışır veya negatif tutumları pozitif yöne çekmeye çalışır. Reklam, tüketicilerde ürün, hizmet veya markaya yönelik ilginin ortaya çıkmasını ve oluşturduğu ilgiden sonra, ürün, hizmet veya markaya sahip olma isteğinin oluşmasını sağlar. Bütün bunlar, diğer tutundurma faaliyetlerine destek olur ve tüketicilerin satın alma kararlarını etkiler. Reklamın iletişim amaçları burada son bulmamaktadır. Reklam, tüketicilerle kurduğu ilişkileri daha sonraki aşamalar için de sürdürür. Örneğin, tüketicilerin satış sonrasında, markanın verdiği çeşitli hizmetlerden faydalanmasını sağlayarak, satın alma eyleminin devamını getirmeye çalışır. Reklamın iletişim amacı, tüketicilerin reklamları görmeleriyle tepki vermelerini sağlamak değildir. Reklam ilk etapta, tüketicilere marka, ürün ve hizmetlerle ilgili etkin, anlamlı bilgiler vermektedir. Bunlar, günümüzde reklamın benimsediği görüşler doğrultusunda, tüketicilerin ihtiyaçları, istekleri, arzuları dâhilinde planlanmaktadır. Reklam, tüketicilere marka, ürün ve hizmetlerle ilgili anlamlı bilgileri vererek, tüketicinin markaya ilgi göstermesini sağlar. Diğer bir değişle, satın alma durumuna ortam hazırlar. Gerekli ortamın oluştuğunun fark edilmesi halinde, (bu ortam, reklamla ilgili tüketici tutum ve düşüncelerinin ölçülmesiyle aşağı yukarı belirlenmektedir) reklam bu sefer, tüketicilerin istek duymalarını sağlama yönünde çalışmalar yapmaya başlamaktadır. Tüketicilerin, marka ürün veya hizmete sahip olma isteğini uyandırmak için, faydalarını, kullanım kolaylıklarını, hissettirdiklerini öne çıkararak bunu oluşturmaya çalışır. Bu noktada da reklam, satın alma davranışını zorlamaz. Yönlendirmez. Çünkü burada amaç tüketicilerde isteğin oluşturulmasıdır. Tüketicilerde gereken isteği oluşturup oluşturmadığı, gene reklamla ilgili tüketici tutumlarını ölçerek belirlemektedir. Her iki aşamada reklam, amaçlarını gerçekleştirmiştir. Şimdi sıra, tüketicilerin satın alma eylemini gerçekleştirmelerini sağlamak için, tutundurma faaliyetlerine destek vermek olmaktadır. Yani tüketicilerin satın alma kararını vermelerini sağlayamaya çalışmaktadır. Genellikle reklamın amaçları bunlar olmaktadır. Reklamın amaçlarını aşama aşama gerçekleştirmeye çalışması, rastgele değildir. Bunlar geçmişten günümüze oluşturulan ve reklamın iletişim amaçları noktasında benimsenmiş modellerdir. Reklamın iletişim modelleri, geçmişten günümüze, toplumun yapısında oluşan değişikliklere göre yeniden biçimlendirilmekte ve kullanılmaktadır.


Devamı için tıklayınız ...

1930 yılı reklamcılık sektörü için sıkıntılı bir dönem olarak gerçekleşti. 1946 yılı ise tanıtım araştırmalarının tekrar başladığı, AIDA VE DOGMAR modellerini içine alan, tüketici davranış modelleri üzerinde durulduğu yıl olmuştur. 1950 yılında, İlk araştırma çalışmalarının ve sonuçlarının gelişim gösterip sektör tarafından benimsenmesiyle, pek çok ajans kendi bölümleri arasına araştırma birimini de eklemiştir. Ama kimi reklam ajansları, bugünde olduğu gibi, araştırmaları, piyasada faaliyet gösteren ve aralarında anlaşmaların olduğu araştırma kuruluşlarını kullanarak yapmışlardır. 1960 yılında ise, bu sefer üretici firmalar (yani firmalar) Pazar araştırmaları ve tüketici davranışlarını araştırmak için, kendi bünyelerine bu tip araştırma birimlerini katmaya başladılar. Firmaların, bu birimleri kendi bünyelerine katması, ajanslarda bulunan birimlere olan ihtiyacı azaltmış ve onların araştırma birimlerini azaltmasını sağlamıştır. Bazı reklam ajansları da, kendi bünyelerinde bulunan araştırma birimlerini, ajanstan ayırarak, onları farklı bir şirket haline getirerek, bağımsız çalışmalarını sağlamışlardır. (Tungate, 2008)


Devamı için tıklayınız ...

1940 ile 1950 yılları, televizyonun toplumların yaşamına girdiği yıllardır. Aynı zamanda, tam bu dönemde, Bill Bernbach, Leo Burnett, David Ogilvy gibi reklamcıların ortaya çıktığı dönemlerdir.


Devamı için tıklayınız ...

Reklamcılık sektörünün, insanın düşüncelerinin nasıl şekillendiğini veya ortaya çıktığını anlamaya ve buna yönelik unsurların ortaya çıkarılması için araştırma yapan, teori üreten psikoloji ile yakın ilişkileri vardır. Reklamın bütün mecralara yönelik tasarımlarında kullanılan, oldukça önemli unsurlardan biridir psikoloji. 1994 tarihinde, Mattelart'a göre, Sigmund Freud'tan önce insanların davranışları içgüdülerle açıklanmaya çalışılmaktaydı. Buna göre insanlar marka kavramına yönelik önerilere açıklık, taklit ve sempati unsurlarını içgüdüsel olarak yapmaktaydı. 1920 yıllarında, bu değerlendirmeler davranışçılığın öne çıkmasıyla uyarıcı-tepki ya da etki-tepki teorisi ile farklılık göstermiş, sebep-sonuç ilişkisini ortaya çıkarmıştır. Buna göre çözümlemeler, tüketici-mesaj arasında olan ilişki, tepkinin kaydı ve hatırlanma durumuna dönüşmüştür. Bunların ortaya çıkarılmasıyla, araştırmalar daha ayrıntılı olarak sürdürülmüştür.


Devamı için tıklayınız ...