Mahmut Engin Karaca Yazıları

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'na bağlı Reklam Kurulu, bankaların müşterilerden tahsil ettiği çeşitli masraf ücretlerini geri almak için danışmanlık hizmeti verdiğini öne süren 2 firma için toplam 75 bin TL idari para cezası verme ve reklam durdurma kararı aldı. Bakanlık'tan yapılan açıklamada, firmaların, tüketicilerin bilgi eksikliğini istismar ettiği, sadece avukatların yapabileceği hukuki belge düzenlemesi işlemleri yaptığı, aldatıcı ve yanıltıcı tanıtımlar yaptığı ve danışma hattını arayan tüketicilerden kredi kartı bilgileri dahil olmak üzere kişisel bilgiler istediği belirtildi. 


Devamı için tıklayınız ...

YouTube, reklam görmek istemeyen kullanıcılar için paralı üyelik hizmeti sunmayı planlıyor. Üyelik ücreti hakkında herhangi bir bilgi verilmezken, hizmetin birkaç ay içinde kullanıma sunulması bekleniyor.


Devamı için tıklayınız ...

Ipsos ve TRUSTe tarafından 1 hafta içinde 1000 kişiyle yapılan bir araştırmaya göre, ABD'deki akıllı telefon kullanıcılarının %68'i, hedefli reklam yapılması amacıyla telefonda ne yaptıklarının takip edilmesinden endişe duyduklarını belirtmiş. Katılımcıların üçte biri, kendilerine internet reklamları ve şahsi hedefleme konularında bir ölçüde kontrol imkanı sunan AdChoices kullanma veya hedefli reklam görmeme seçeneği sunulursa, hedefli reklam konusuna daha ılımlı bakabileceklerini belirtmiş.


Devamı için tıklayınız ...

Dove, Twitter ve Microsoft Research ile birlikte çalışarak, kadınların sosyal medyada kendileri hakkında nasıl konuştuğunu görmek için bir araştırma yapmış. Sonuç olarak da, 2014 yılında kadınların görünümleri ve güzellikleri konusunda beş milyondan fazla olumsuz içerikte tweet attığını bulmuş.

Dove, sosyal medya kampanyasını Oscar Ödülleri süresince yoğun biçimde yürütmeyi düşünse de, şimdiden Twitter'da duyurular yapmaya başlamış. Dove ABD Pazarlama Müdürü, günümüzde kadınların kendileri hakkında olumsuz şeyler söylemeye olumlu şeyler söylemekten %50 daha fazla eğilimli olduğunu ve bir sonraki kuşak kadınların daha özgüvenli olmalarını sağlamaya çalıştıklarını ifade ediyor. Kampanyanın amacının, kadınların kendilerini internet üzerinde daha pozitif ve özgüvenli biçimde ifade etmeleri yönünde bir değişim yaratmak için gücün kendilerinde olduğunu anlatmak olduğunu da ekliyor.


Devamı için tıklayınız ...

Reklam sektöründe birçok kişi, mecra kullanım oranı ile bu mecralardaki reklamların etkili olma ve izleyicilere ulaşma oranının aynı şey olduğunu düşünüyor. Ancak böyle bir durum söz konusu değil.

Diyelim ki, siz bir reklam ajansı çalışanısınız ve sık sık şu anki en geniş tüketici grubu olan Y kuşağının medya alışkanlıkları üzerine bir şeyler okuyorsunuz. Okuduğunuz şeyler aşağı yukarı şunlardır: Y kuşağı alışveriş merkezlerine gitmiyor, arkadaşlarıyla buluşmuyor, televizyon dizilerini internetten izliyor ve hayatları bir dijital ekran üzerine kurulu. Birbirleriyle dijital cihazlar üzerinden mesajlaşmayı seviyorlar, sosyal medya platformlarına fotoğraf ve video yükleyip duruyorlar.

Peki, bu hedef kitlesine reklamlarla ulaşmayı garantilemek için nasıl bir mecra seçimi yapardınız? Çoğu reklam ajansı, kullanıcılar hangi mecrada çok vakit geçiriyorsa, reklam bütçesini o mecraya kaydırmayı düşünüyor. Her yerde rastladığımız haber şu: X reklam ajansı da, reklam harcamalarını mobil ve dijital video gibi yeni kanallara aktarmayı planlıyor, çünkü "herkes orada."

Maalesef konu bu kadar basit değil.

Mecra kullanım oranı karşılaştırmaları, reklam sektörü için yanıltıcıdır; çünkü, okuduğumuz mecra kullanım araştırmalarının hemen hepsi, reklam formatlarını desteklemeyen (en azından anlamlı olabilecek oranda desteklemeyen) faaliyetleri içermektedir. Mesela, dijital mecrada geçirilen vaktin büyük bölümü e-posta ve mesajlaşmayla geçiyor. Bu faaliyetlere reklamlar nasıl entegre edilebilir, bunun üzerinde çalışıldığı doğru. Ama mobil mesajlaşmayla televizyonun aynı reklam fırsatını sunduğunu düşünmek doğru değildir. Bunların aynı kapıya çıktığını düşünmek, bir kişinin daktilo başında bir şey yazmak için ayırdığı vaktin, bir moda dergisi okumak için ayırdığı vaktin yerine geçebileceğini iddia etmek gibi bir şeydir. Bu mecraların, reklam mecrası olma açısından hiçbir benzerliği yok ve tek ortak noktaları, kullanıcılar tarafından kullanılıyor olmaları.

Gittikçe popülerleşen ve kullanım oranı artan dijital medya, aslında "eski medya"dan (eski medya dediğimizde, internetten önce var olan tüm mecraları kastediyoruz) çok daha az reklam yayınlama fırsatı sunuyor. İnsanlar, sevdikleri programları televizyondan değil internetten izliyor olabilirler ve bu yüzden televizyon izlenme oranları düşmüş olabilir. Ama, internetteki video reklamların izleyicilere ulaşma oranı, televizyon reklamlarının izleyicilere ulaşma oranından daha fazla değil.

İnternette izlenen videoların büyük bir kısmında reklam gösterilmiyor. Reklam gösterilen videoların izleyiciye ulaşma oranıysa, televizyondaki reklamların izleyiciye ulaşma oranının küçük bir miktarına eşdeğer. Mesela, ABD'nin en popüler televizyon kanallarından biri olan CBS'te çok seyredilen 30 dakikalık bir televizyon dizisi süresince yayınlanan reklamların izleyicilere ulaşma oranı, YouTube'un bütün videolarındaki reklamların bir hafta boyunca izlenerek ulaşacağı orana ancak denk geliyor.

Dijital reklamcılık oranlarının gittikçe arttığı doğru. Ama dijital reklamcılık, görünürlük ve "bot"ların sebep olduğu sahte görünürlük konularında hala bir çözüme varmış değil. Buna rağmen, reklam dünyasında sanki dijital ve mobil cihazlar haricindeki bütün reklam mecraları artık ömrünü doldurmuş gibi gerçeği yansıtmayan bir yaklaşım var.

Peki, bu yaklaşımı nasıl düzeltebiliriz? Her şeyden önce, reklam sektörünün, her bir mecranın reklam yayınlama ve izleyiciye ulaşma kapasitesi üzerinde oturup düşünmesi gerekiyor. Bunu yaparken de fazlasıyla basite indirgenmiş kullanım istatistiklerini göz ardı etmesi gerekiyor. İkinci olarak, reklam harcamaları konusunda akıllıca kararlar vermek için, her bir mecranın özelliklerini ve reklam yayınlama formatlarını objektif biçimde karşılaştırmak ve hedef kitleye ulaşma ve istenen sonuca varma kapasitesini değerlendirmek durumundayız.

Bir dijital mecranın çok kullanıcısı var diye, reklamın bu kullanıcılara ulaşıp ulaşmayacağını objektif biçimde değerlendirmeden bu alanlara milyarlar akıtmak, çok akıllıca bir bütçe planı olmayabilir.  

Diyelim ki, siz bir reklam ajansı çalışanısınız ve sık sık şu anki en geniş tüketici grubu olan Y kuşağının medya alışkanlıkları üzerine bir şeyler okuyorsunuz. Okuduğunuz şeyler aşağı yukarı şunlardır: Y kuşağı alışveriş merkezlerine gitmiyor, arkadaşlarıyla buluşmuyor, televizyon dizilerini internetten izliyor ve hayatları bir dijital ekran üzerine kurulu. Birbirleriyle dijital cihazlar üzerinden mesajlaşmayı seviyorlar, sosyal medya platformlarına fotoğraf ve video yükleyip duruyorlar.


Devamı için tıklayınız ...

Bildiğimiz gibi, 2014 yılında Facebook çeşitli gizlilik ihlali davalarıyla karşılaştı. ABD'de Facebook'a açılan toplu davada, kullanıcıların özel mesajlarının pazarlama firmalarına verildiği iddia edilmiş, İsviçreli bir internet güvenliği firması da bu iddiayı doğrulamıştı. Avusturya'da da bir hukuk öğrencisi, Facebook'un kişisel bilgileri paylaştığını iddia ederek firmaya bir dava açmış ve Facebook'un kullanıcı başına 500€ ödemesini talep etmişti; ki bu davanın ilk duruşması 9 Nisan 2015'te Avusturya'da görülecek. 


Devamı için tıklayınız ...

New York Üniversitesi Stern School of Business profesörleri tarafından 6 aylık bir süre içinde 62 film üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, bir film, gösterim tarihinin üç hafta öncesinden itibaren sinema odaklı websitelerinde ne kadar çok konuşuluyorsa, gösterime girdiğinde o kadar çok gişe hasılatı elde ediyor. Film hakkındaki yıldız derecelendirmeleri ve Sinema Filmleri Derneği'nin verdiği notsa izleyiciler üzerinde pek etkili olmuyor.


Devamı için tıklayınız ...

Lukas Lindemann Rosinski (Almanya) reklam ajansı tarafından Mercedes için hazırlanan görsel reklamlarda, sürücüler kör noktalara karşı uyarılıyor. Reklamların sloganı, "Yan aynanızın görmediğini görün". Reklamlarda, kör noktalardan en çok zarar gören kesim olan motorsiklet ve bisiklet sürücülerinin kullanıldığını görüyoruz.  

 

 


Devamı için tıklayınız ...

Criteo'nun 2014 yılı 4. çeyreği için yayınladığı Mobil Ticaret Raporu'na göre, dünyada yapılan e-ticaret faaliyetlerinin üçte biri mobil cihazlar üzerinden yapılıyor. Akıllı telefonlar gittikçe daha popüler hale geldiği için, bu rakamın önümüzdeki yıllarda daha da artması bekleniyor.

Rapora göre, mobil cihaz üzerinden yapılan alışveriş oranı, tabletlerden yapılan alışveriş oranını geçerken, normal bilgisayarlarda yapılan alışveriş oranına da yaklaşmış durumda. Genellikle daha büyük ekranlı cihazlardan alışveriş yapıldığı varsayıldığı için, firma bu veriyi bir sürpriz olarak değerlendiriyor.


Devamı için tıklayınız ...

Bir e-posta attıktan sonra, e-posta içeriğimizdeki konuyla veya kelimelerle bağlantılı reklamlar görmeye başlarız. Veya birkaç dakika önce girdiğimiz bir websitesinin ürünleri hakkındaki reklamlar, günün ilerleyen saatlerinde başka websitelerinde sürekli karşımıza çıkar. Bu yazımızda, bu hedefleme yöntemiyle ilgili zaman zaman yapılan ve fazla hedeflemenin etkisiz olabileceği yönünde bir eleştiriyi paylaşmak istiyoruz:


Devamı için tıklayınız ...