2015/01 Blog Arşivi

"Çevre dostu" olarak nitelendirilen Smart arabalarının yeni bir reklamı, Smart arabalarının normal arabalarda olan özelliklere sahip olmasına rağmen normal arabalardan çok daha az yer kapladığını, arabayla zip dosyaları arasında bağlantı kurarak anlatmış. 


Devamı için tıklayınız ...

Pazarlamacılar ve reklam ajansları, çoğu zaman tüketicilerden önce kendi reklam kampanyalarından bıkarlar ve sırf değişiklik olsun diye kampanyayı değiştirirler. Ancak bunun, güçlü bir marka oluşturulması sürecinde olumsuz etkileri olabilir. Bazı markalar, yıllardır görünüş, tarz ve mesaj açısından birbiriyle tutarlı reklam kampanyaları ile karşımıza çıkmaktadır. Nike'ın "Just Do It" sloganının, yazmasa bile her Nike reklamında tematik olarak karşımıza çıkması gibi. Bu tür başarılı markaların sadece reklam kampanyaları değil, logo kullanımından ambalaj tasarımına, websitelerinden marka genişletme hamlelerine kadar pazarlama uygulamalarının her bir parçası ve müşterileriyle nasıl etkileşim içine girdikleri de birbiriyle tutarlıdır. Bu çeşit markaları uzun süre takip ederseniz, teknolojiyle birlikte ortaya çıkan yeni iletişim platformlarını kullanmak adına güncellemeler yaptıklarını görürsünüz, ama bunlar sadece markayı tüketicilerin zihninde "taze" tutmak ve biraz da zamanı yakalamak için yapılmış şeylerdir. Bazen, zamanın ruhuna göre marka yenileme (re-branding) kampanyaları yapmak gerekebilir. Reklam kampanyalarınızda verdiğiniz mesajı, "farklı olmak" veya "göze çarpmak" adına değiştirmek hoş bir fikir gibi de durabilir; çünkü, hepimizin bildiği gibi, reklamcılık sektörü sürekli olarak değişiyor ve kendini yeniliyor. Bundan sonra başlayan süreci hepimiz biliriz: Yeni bir reklam veya pazarlama müdürü alınır, bu kişi yeni bir reklam ajansıyla anlaşır ve birden yeni bir kampanya yapma ihtiyacı doğar. Genellikle, "Tüketiciler en son reklamımızdan artık sıkıldı" diye düşünülür. Ama bir de şöyle düşünün: Firmanıza ait pratik uygulamalarda çok da etkili ve işlevsel olmayacak bir değişiklik, yıllardır yatırım yaptığınız ve önceki kampanyalarınızda ortaya koyduğunuz değeri terk etmek anlamına geliyor. Bunun sonucunda da geriye, tüketicilerin zihninde hiçbir şeyle eşleşemeyen uyumsuz kampanyalar ve parçalara bölünmüş bir marka kalıyor. Aslına bakarsanız, tutarlılık, markaların bir vaadidir. Ya da en azından öyle olmalıdır. Tutarlılık, marka kimliğinin bir parçasıdır ve tüketicilere güven duygusu verir. İnsanlar, kendilerine tanıdık gelen şeyleri ister. Markanın verdiği mesajların tutarlı olması, tüketicilerin markanın değeri, güvenilirliği ve sağlamlığı hakkında net bir görüş oluşturmasını mümkün kılar. Mesela, MasterCard markasını düşünün. Marka, 1997'de yapılan ilk reklamında "Paha Biçilmez" sloganını kullanmıştı. Reklamda, bir baba oğlunu beyzbol maçına götürür, oğluna bir sosisli sandviç ve içecek alır ve oğluyla geçirdiği bu vakit "paha biçilmez"dir: "Paranın satın alamayacağı şeyler vardır. Geri kalan her şey için, MasterCard". MasterCard'ın bütün kampanyalarında hala bu slogan kullanılıyor. Yani o ilk reklam kampanyası 17 yıldır devam ediyor ve artık 200'den fazla ülkede geçerli. "Paha Biçilmez" sloganı, sosyal medya diye bir şeyin olmadığı zamanlarda viral bir sosyal kampanyaya dönüşmüştü diyebiliriz. MasterCard'ın reklam ve pazarlama müdürleri değişiyor, ama o slogan ve kampanyanın özü değişmiyor. MasterCard'ın şimdiki Global Pazarlama Müdürü Raja Rajamannar, "Paha Biçilmez" kampanyasının özünü koruyor; ancak, bu kadar uzun bir kampanyanın fazla kanıksanıp bayatlamaması için bazı hamleler yapılmasının bir sakıncası olmadığı görüşünde. MasterCard'da ilk işe başladığında, "Paha Biçilmez" ifadesini bir reklamcılık platformundan daha kapsamlı bir pazarlama platformuna çevirmenin iyi olabileceğini düşünmüş ve bunun için de dikkatini insanların hayatındaki paha biçilmez anlardan, paha biçilmez deneyimlere çevirmiş. MasterCard'ın ilk kez 2013'te tüketicilere sunduğu "Paha Biçilmez Sürprizler" platformu, şanslı müşterileri ünlü müzisyenler, şefler ve sporcular gibi kişilerle buluşturmayı amaçlıyor. Rajamannar'a göre, uzun süreli bir kampanyanın özünde basit ve evrensel bir gerçekle birlikte, değişen şartlara uyumluluk ve biraz da sezgisellik olmalı. Yani, kültürel bir fenomen yaratılmalı ve bu fenomen sürekli taze tutulmalı.  


Devamı için tıklayınız ...

Pazarlamacılar, reklam ajanslarının verileri, teknolojiyi ve sosyal medyayı daha iyi bilmesini ve kullanmasını istiyor. Ama bunun karşılığı olan ücreti ödemek istemiyor.

ABD'li bir pazarlama danışmanlığı firmasının Aralık 2014'te tamamladığı bir araştırmaya göre, pazarlama yöneticilerinin reklam ajanslarıyla çalışırken en sık karşılaştıkları sorunlar şunlar: Yenilikçi olunmaması, kibir, umursamazlık ve organize çalışılmaması.


Devamı için tıklayınız ...

İyi bir reklamcı olmak ve kaliteli bir reklam ajansında çalışmak istiyorsanız, işini severek yapmak ve yaratıcı olmak konularını ciddiye almanız gerekiyor. Çünkü reklam ajansları, yeni personel işe alacakları zaman işini tutkuyla yapan ve yaratıcı kişileri tercih ediyor. İşini severek ve tutkuyla yapan personel, daha enerjik ve yenilikçi oluyor. Bunların yanında, sorunlarla karşılaşıldığında bunları çözebileceğine inanmaya daha eğilimli oluyor. Bu da kaçınılmaz olarak, o reklam ajansının yüksek enerji, yenilikçi fikirler ve çok iyi işlerle dolmasına yol açıyor. Reklamcılık konusunda tutkulu bir personeli işe almak, bir kazan-kazan durumudur: Hem personel hevesli olduğu için kendini çok hızlı geliştirebilir, hem de reklam ajansı her şeyi öğrenmeye ve iyi yapmaya hevesli birinden normalden kat kat fazla yararlanabilir. Zeka ve yaratıcılık, reklam ajanslarının personel alımında en çok önem verdikleri bir başka değer. Zeki ve yaratıcı kişiler hem yeni fikirler bulmakta, hem de bu yeni fikirleri uygulamaya geçirmekte daha hızlı davranabilir. Her şeyin birbirine bağlı olduğu bir internet çağında, fikirler birer ticari eşya olarak görülmektedir ve zeka da bu eşyaların en iyi nasıl kullanılabileceğini, en doğru biçimde bulmaya yarar. Kısacası, işini tutkuyla yapan ve yaratıcı bir personel yelpazesine sahip bir reklam ajansı, çok sağlam bir temel üzerinde oturuyor demektir. Ve reklam ajansları bu gerçeği çok iyi bilir. Peki, Gençlik mi Deneyim mi? Deneyim konusunda ise büyük ve küçük reklam ajanslarının yaklaşımları farklılık gösteriyor. Küçük reklam ajanslarının çok deneyimli personelin maddi taleplerini karşılama imkanı olmayabiliyor. Dolayısıyla, daha genç olan ve yetenekli olduğu kendini belli eden adaylar tercih ediliyor. Bu açıdan bakıldığında, küçük reklam ajanslarının işin abc'sini sindire sindire öğrenmek ve kendini geliştirmek için daha elverişli olduğu düşünülebilir. Büyük reklam ajanslarının da yetenekli ve genç adaylara kapısı açık olmakla birlikte, deneyimli reklamcıların tercih edilmesi daha sık rastladığımız bir uygulama. Deneyimsiz adaylar genellikle staj kapsamında çalışabildiği ve stajın içeriği ve süresi de değişebildiği için, stajda adayın kendine ne katabildiği ve kendisini ne kadar gösterebileceği tartışmaya açık bir konu. Ancak kesin bir şey var ki, reklamcılık sektöründe dijital reklamcılığın gittikçe daha çok yer kaplaması, yeni teknolojileri doğal olarak takip eden ve neyin ne olduğunu daha kolay kavrayabilen gençlerin, reklam ajansları tarafından eskisinden daha sık tercih edilmesine sebep oluyor. Tabi şu da var: Gençlik, "imkansız" kavramının çok yürürlükte olmadığı bir dönemdir. Deneyimlerimiz gelişirken, ön yargılarımız da gelişir ve zihnimiz belirli bir formatta çalışmaya başlar. Bu açıdan baktığımızda, deneyimin olumsuz tarafı, bizi etrafımızda olup bitenlere daha dar kapsamlı bakmaya itmesidir. Dolayısıyla, deneyimli bir reklamcı, bir fikrin neden hayata geçirilemeyeceğine dair onlarca fikir sayabilir. Ancak bir genç, olaylara ve fikirlere "Neden Olmasın?" diye yaklaşma eğilimindedir. Yenilikçilik, reklam ajanslarını diğerlerinden öne çıkaran bir değer olduğu için, gençlerin bu açıdan avantajlı oldukları bile söylenebilir. Tabi, genç bir adaya bu şekilde bakmak için, bir reklam ajansının insan kaynakları departmanının da yenilikçi olması gerektiğini burada ilave etmemiz gerekir.  


Devamı için tıklayınız ...

Bildiğimiz gibi, hashtagler sosyal medya kullanıcıları tarafından yoğun biçimde kullanılıyor. Hashtaglere genellikle mobil cihaz kullanıcıları daha çok yöneliyor ve bu kullanıcılar, hashtagler üzerine kurulu reklam kampanyalarından etkilenmeye son derece açıklar. Hashtagler, tüketicilerin -özellikle mobil cihazlar aracılığıyla- iletişim kurması ve bir şey paylaşmasında önemli bir rol oynuyor. İnternet üzerinde günde 18 milyardan fazla paylaşım gerçekleştiriliyor ve hashtagler de size anlamlı gelen ve hoşunuza giden bir şeyi başkalarına göstermenin en çok kullanılan yollarından biri.


Devamı için tıklayınız ...

Çinli e-ticaret devi Alibaba, Çin'in en büyük dijital reklamcılık firmalarından biri olan AdChina'ya ait hisselerin bir kısmını satın alarak, Alibaba sitesine reklam sağlanması konusunda AdChina ile çalışacağını bildirdi. Anlaşmanın finansal içeriği ve satın alınan hisse miktarı hakkındaysa bilgi verilmedi.


Devamı için tıklayınız ...

Petplan isimli İngiliz evcil hayvan sigortası firması, Ocak 2015 tarihli reklamında sahip olduğumuz evcil hayvanların hayatımıza neşe ve canlılık kattığını ve bunun karşılığında bizim de onlara iyi bakarak onlar için sigorta yaptırmamız gerektiği mesajını veriyor. Firmanın farklı sigorta paketleri kedi, köpek, at, tavşan ve egzotik hayvanları kapsıyor. Ayrıca hayvanlarla bağlantılı iş yapılan sektörler ve meslekler için de özel sigorta paketleri var.


Devamı için tıklayınız ...

Bilindiği gibi, Google ve Facebook'un gelirlerinin yarısından fazlası dijital reklamlardan sağlanıyor ve akıllı telefonların gittikçe daha fazla kullanılmasıyla, mobil reklamcılık da gittikçe daha fazla önem kazanıyor. Ancak mobil reklamcılığın 3 temel sorunu var: Yetersiz yenilik, yetersiz ekran, yetersiz veri. Bunlar tamamen aşılmadan kullanıcılar için ücretsiz olan ve reklam geliriyle ayakta duran platformların çok başarılı olması zor görünüyor.


Devamı için tıklayınız ...

ABD'li bir pazarlama teknolojileri platformu olan Unruly'nin yaptığı araştırmaya göre, ABD'de en çok mizah ve mutluluk öğeleri içeren video reklamlar paylaşılıyor. Firma, mutluluk kavramı daha evrensel olduğu ve mizahın algılanmasında farklılıklar olabileceği için, çok paylaşılan bir video reklam için mutluluk temasının daha garantili bir yol olduğunu ifade ediyor.

Paylaşımda bulunan kullanıcıların %61'i video reklamları Facebook aracılığıyla paylaşırken, Twitter, Google Plus, Pinterest ve e-posta da paylaşım için kullanılan kanallar arasında bulunuyor.


Devamı için tıklayınız ...

Reklam ajansı seçmeye çalışan bir firmaysanız, kendinizi samanlıkta iğne arıyormuş gibi hissedebilirsiniz. Birkaç reklam ajansıyla görüşmüşseniz ve hepsi çok güzel sunumlar yapmışlarsa, seçim işi daha da zorlaşır. Tahmin edebileceğiniz gibi, yanlış bir seçim size para kaybı olarak dönerken, iyi bir seçim de satışlarınızın artmasına sebep olacaktır. Her şeyden önce, neden bir reklam ajansına ihtiyaç duyduğunuzu net olarak belirleyin. Reklam ajansından ne amaçla kampanyalar veya reklamlar tasarlamasını isteyeceksiniz? Bir satış hedefi gerçekleştirmek için mi, yoksa piyasaya sunmayı düşündüğünüz yeni bir ürün mü var? Veya insanları bir sosyal sorumluluk benzeri projeyle mi etkilemek istiyorsunuz? Küçük bir firmayken, bir markaya dönüşmek ve markanıza uygun sloganlar ve değerler yaratılmasını mı istiyorsunuz? Ne istediğinizi bilir ve net olarak ifade edebilirseniz, reklam ajansı da size daha net geri dönüşler yapacaktır. Doğru reklam ajansını bulmak için, önce kapsamlı bir araştırma yapmanız gerekir. İnternet tabi ki günümüzün en çok kullanılan arama platformu, ancak yerel iş dünyası dergileri de size bu konuda yardımcı olabilir. Çevrenizde reklamlarını çok beğendiğiniz bir firma varsa, onların reklamlarını kime yaptırdıklarını da araştırabilirsiniz. Bu ön araştırmadan sonra yapmanız gereken şey, hangi reklam ajanslarının ürün veya sektörünüz hakkında bilgi ve deneyim sahibi olduğunu bulmak olmalıdır. Bu konuda bilgi sahibi olmak için, ajansın websitesini inceleyebilirsiniz. Ama şunu da aklınızda tutun: Daha önce sektörünüzde bir reklam kampanyası tasarlamamış olup, farklı sektörler için çok iyi işler çıkarmış, geniş kapsamlı çalışan birçok reklam ajansı da vardır. Reklam ajansının portföyündeki reklam kampanyalarını akıllıca bulmuşsanız ve bu kampanyalar hoşunuza gittiyse, o reklam ajansını da "Görüşülecekler" listenize eklemenizde bir sakınca yoktur. Gözünüze kestirdiğiniz reklam ajanslarına belirli bir formatta hazırladığınız soruları e-posta olarak gönderebilirsiniz (veya tercihinize göre bunları yüz yüze de görüşebilirsiniz). Reklam ajansına, sizin pazarlama hedeflerinizle ilgili ne gibi fırsatlar ve zorluklar gördüğünü sorun. Standart, her yerde rastlayabileceğiniz cevapları veren, size çok geç cevap veren veya sizin hayal ettiğiniz kapsam veya tarzla ilgisiz cevaplar veren reklam ajanslarını eleyin. Ajansa mutlaka daha önce yaptığı işleri görmek istediğinizi söyleyin ve daha önce reklam tasarladıkları firmalarla görüşmeyi de deneyin. Eğer bu son dediğimizi yapabiliyorsanız, reklam ajansının firmayla ilişkisini ve belirttikleri iş teslim tarihlerine ne derecede dikkat ettiklerini mutlaka sorun. Bir başka önemli mesele bütçe. Reklam ajansına bütçe yönetimini nasıl yaptığını sorun. Mümkünse reklam bütçenizi ajansla birlikte belirleyin. Bu konuyu atlarsanız, imkanınızın el verdiğinden daha dar kapsamlı veya daha az kaliteli bir reklam elde edebilir veya tam tersine, bütçenizi aşan bir fiyatla karşılaşabilirsiniz. Unutmayın ki, bütçeniz ve çalışmayı düşündüğünüz ajansın boyutu ve çalışma kapsamı arasında doğru orantı vardır. Bütün bunları yaptıktan sonra elinizde birkaç reklam ajansı ismi kalacaktır. Artık, bu reklam ajanslarıyla yüz yüze görüşme zamanı. Siz onlara gidebilir veya onları kendi ofisinize çağırabilirsiniz. İyi bir reklam ajansı, ilk görüşmenizde sizin amaçlarınızı olabildiğince detaylı anlatmanıza izin verir ve bu da sizi ve firma hedeflerinizi anlamaya çalıştığının bir göstergesidir. Yani, ilk görüşmede konuşmacı siz olacaksınız. Ondan sonra, konuşma sırası ajansa gelecektir. Mümkünse, reklam kampanyanız üzerinde çalışacak sorumlu personelle tanışın, çünkü birlikte çalışacağınız reklam ajansı artık sizin iş ortağınızdır. Reklam kampanyanız boyunca bu kişiden belirli bir konuda bilgi almak isteyebilir veya aklınıza gelen yeni fikirleri paylaşıp görüşmek isteyebilirsiniz. Yaklaşımını, ofis atmosferini (veya ajans kültürünü) , tavırlarını beğenmediğiniz ve kendinize uygun bulmadığınız ajansları elemeyi düşünebilirsiniz. Ancak, müşteri olarak siz de ulaşılabilir bulduğunuz bir reklam ajansıyla fazla içli dışlı ve kankavari davranışlar içine girmemelisiniz. Bu sefer de reklam ajansı sizi "münasebetsiz" bulup sizden soğuyabilir. En son aşamadaysa, mutlaka sezgilerinize de kulak verin. Bir reklam ajansıyla pek çok konuda anlaştınız ama içinizin ısınmadığı, kafanıza takılan, içinizin rahat olmadığı bir ayrıntı var. Alternatifleriniz varsa, o reklam ajansıyla çalışmamayı tercih edin.  


Devamı için tıklayınız ...