Ürün yönetimi, belirli bir ürün veya hizmetin satışının yapılabilmesi için, çeşitli aktivitelerin yerine getirilmesiyle, ürün veya hizmetin satışının sağlanması ve kazanç elde edilmesidir. Günümüzde müşteri özellikleri, istekleri, beğenileri gün geçtikçe farklılık göstermektedir. Ürün yönetimi, müşterilerin bu her geçen gün farklılık gösteren özelliklerinin tanımlanarak, ürün ve hizmetlerin onlara göre konumlandırılmasıdır. Ürün yönetiminde, ürünün sunulacağı pazara uygun stratejiler oluşturulup satış ekibi eğitilir. Firmanın olanakları dâhilinde Pazar, rakip firmaların ürün ve tanıtımları incelenerek, izlenir ve bunlara alternatif stratejiler oluşturulur. Ürün yönetiminde satış ekibi diğer ekiplerle ve yöneticiyle diyalog halindedir. Satış hedefleri, tanıtım bütçesi, materyallerin hazırlanması, tanıtımların etkin kullanımı, ürünlerin bölgelere dağıtımı, satış – stok seviyesi ürün yönetimi kapsamında yapılan uygulamalardır. Bunlarla birlikte, yeni kampanya önerilerinin oluşturulması ve sonuçların değerlendirilmesi, ürünlerin tekil ve çoğul satışı, ihale stratejilerinin oluşturulması, tanıtım kadrolarının birbirleriyle koordinasyonun sağlanması, ürün ve yenileme eğitimlerinin verilmesi de ürün yönetiminde yapılan görevlerdir. Bütün bu karışık görevler ürün yönetiminde yapılmaktadır. Gün geçtikçe değişen müşterinin isteklerinin, beklentilerinin hesaplanarak yapılmasını gerektirmektedir. Bu yüzden ürün yönetimini yapan yöneticinin, sürekli açık bir algıyla, araştırma, gözlemleme, kontrol ve takip yapması gerekmektedir. Her değişen şarta, her değişen müşteriye uygun, satış stratejilerini geliştirmesi, sorunların çözümünde etkin rol oynaması gerekmektedir. Ürün yönetimi, ürün yöneticisi tarafından yapılmakta ve bütün bu faaliyetler onun bilgisi, deneyimi altında gerçekleştirilmektedir. Pazar değişkenlerinin görülebilmesi, müşterinin Pazar değişkenlerine bakış açısı, en çok hangi değişkenden etkilendikleri, ürünün ilgili değişkenlerle endekslenmesi veya ilişkilendirilmesi v.b. konular ürün yöneticisinin görevidir. Bu görev günümüzde, bazen marka yöneticisi ile aynı anlamda kullanılmaktadır. Fakat aslında ikisi aynı anlamda değildir. Markanın aslında bir ürün olması, bu iki ifadenin birbirine karıştırılmasına neden olmaktadır. Marka bir üründür, fakat her ürün bir marka değildir. Yani bazı ürünler marka haline gelmemiştir. Kısaca ürün yönetimi, bir ürünün performansını arttıran faaliyetlerin, bir yönetici tarafından yapılması ve takip edilmesidir. Bu faaliyetler içinde, yukarıda belirtilenlerin dışında, ürünle ilgili reklam, promosyon, ürün geliştirme, Pazar araştırmaları, firma içinde satın alma, imalat, dağıtım, satış ve muhasebe faaliyetlerin koordineli bir şekilde yapılması ve geliştirilmesi de bulunmaktadır. Bütün bunlar ürün yöneticisi tarafından yapılmaktadır.
Devamı için tıklayınız ...
Reklam eksenini, tüketicilerin aklında kalmasını istediğimiz ürün veya hizmetlerin, marka özelliğinin veya düşüncesinin saptanması olarak tanımlarsak, yerinde olacaktır. Şu durumda, radyo tanıtım ekseninin saptanması ilkin, firmanın tanıtımı verme biçimiyle ilgili olarak görünmektedir. Eğer radyo reklamı bütünlüklü bir kampanyası dâhilinde verilmekteyse, zaten eksen belirlenmiş olmaktadır. Yani herhangi bir ajans tarafından, geniş çaplı bir kampanya hazırlanmış ve diğer mecralarda uygulanmaktaysa, radyo bu ekseni, ajansın diğer kampanyalarda ki ekseniyle aynı olacaktır. Fakat herhangi bir ajansın, kampanya dâhilinde verilmeyip, tarafından, sadece radyolar için verilecek bir tanıtım istenmekteyse, bu durum, eksenin belirlenmesini gerekli kılmaktadır. Bu durumda, ürün ve hizmetlerle ilgili veya markalarla ilgili hangi özelliğin, tüketicilerin aklında kalması isteniyorsa, bunun üzerine bir ön çalışma yapmak gerekmektedir. Tanıtımın ön çalışması, malın tüketici hedef kitlesi, rakip ürün ve hizmetlerin etkinlikleri ve özellikleri, tüketicilerin satın alma davranışlarını etkileyen özellikleri, ürün veya hizmetlerle ilgili diğer tutundurma faaliyetleri, tüketicilerdeki firma imajı, kurumsal itibarı gibi konuların göz önünde tutulması gerekmektedir.
Devamı için tıklayınız ...
Tüketici algıları, tamamen o andaki bekleyişlerine ve içinde bulundukları duruma bağlıdır. Bu hem rasyonel hem de psikolojik etkiler için geçerlidir. Bir gün içerisinde, insanların karşılaştıkları uyarıların sayısı milyonları bulmaktadır. Kişi, bunlardan sadece işine yarayan, eksikliğini hissettiği uyarılara karşı duyarlı davranmaktadır. Milyonlarca uyarandan, sadece ihtiyacı kadarını alabilmektedir. Televizyon reklamları, insanların yalnız oldukları veya kendi aile bireyleriyle birlikte oldukları gün ve saatlerde izlenebilmektedir. Ayrıca yanında, başka bireyler olsa bile, tüketici algısı kendi kültürel birikimiyle bu filmleri, gene tek başına izlemektedir. Dolayısıyla televizyon reklamlarının etki unsuru olarak kullandığı pek çok değişken, bazen işe yaramayabilir. Bazen de hemen etki edebilir. Örneğin, bir kişinin giysi eksikliği bulunmaktaysa, televizyon reklamlarında gördüğü giysi tanıtımları daha çok dikkatini çekecektir. Araba, gıda, iletişim cihazları v.b. pek çok ürün için geçerlidir. Bu durum, onların duygu durumlarında da aynı seyri izlemektedir. Örneğin, Sevgi eksikliği, sosyal çevre eksikliği v.b. eksiklikler hissediliyorsa, bu tip unsurların işlendiği yapımlar dikkatlerini çekmektedir. Ürün veya hizmetle ilgilenmeseler bile, ürün ve hizmetle özdeşleştirilen bu tip duygu durumlarını tüketici algılamaktadır. Televizyon reklamlarının, diğer mecralar arasında en çok tercih edilen mecra olmasını sağlayan etkenlerden biri de bütün bunları gösterebilmesidir. Yani televizyon reklamları, hem görsel hem işitsel hem de algısal unsurları birlikte verebilmektedir. Duyguları hissettirebilmektedir, bununla birlikte, sosyal davranışlardaki ifadeleri ve bunların etkilerini, davranış biçimlerini ve onların yansımalarını, konforu, rahatlığı, kaliteyi, kullanım kolaylıklarını, ürün bileşenlerinin faydalarına kadar her türlü özelliği, tüketicinin algılamasını sağlayan bir mecradır. Bütün bu gösterimler, tüketici algılarıyla buluştuğunda, tüketicinin içinde bulunduğu psikolojik durumuna veya rasyonel durumuna hitap eden en ufak bir unsur algılanmasını sağlamaktadır. Bütünüyle yani bütün mesajlarıyla algılanamamaktadır belki, fakat içinde en ufak bir unsurun, tüketicinin zihnini kurcalaması, ürün veya hizmeti hatırlamasını sağlamaktadır. Ayrıca ürün ve hizmetle birlikte verilen, etkilendiği özelliğiyle birlikte hatırlamaktadır. Tüketicinin bu mecrayı bu şekilde algılamaya başlaması, ürün ve hizmetle bağ kurmasını sağlamakta veya kurulabilecek bağ için zemin oluşturmaktadır. Zaten bu mecra yapımlarının izleyiciler üzeride ne tür etkiler yapabildiği, geçmişten günümüze araştırma konusu olmuş ve halen net verilerin elde edilememesinin sebebi, tüketicilerin televizyon izlerken, dört duvar arasında nasıl tepki verdiğinin bilinememesidir. Bu tip bilgiler ise, psikoloji biliminin verilerinden yararlanarak çıkarılan bilgilerdir. Temel anlamda, bu gösterimleri izleyen tüketicilerin analiz edilmesinden elde edilen sonuçlar değildir. Tanıtım analiz çalışmalarının verileri, tüketicilerin bu tip testleri cevaplarken ki durumuna bağlı olabildiği için, kesin olmayabilmektedir.
Devamı için tıklayınız ...
Reklam ajansları, sektörün uzman kuruluşlarıdır. Fikirleri üreten, senaryo haline getirip mesajlarını tasarlayan, yayınlanacağı medyayı seçen ve yayınlanmasını sağlayan kuruluşlardır. Tanıtımın güçlerinin farkında olan, firma temsilcilerinin çoğunun, normalde kabul ettikleri gerçek, ajansların, bu işi baştan sonra kadar, dışarıdan herhangi bir müdahaleye veya yardıma gereksinim duymadan yapabilecekleridir. Bu hakikaten de öyledir. Tanıtım konusunda uzmanlaşan, bununla ilişikli olan bilimsel disiplinlerin verilerini, nerede nasıl kullanmaları gerektiğini bilen, markaların üretiminden satış aşamasına kadar, yapmaları gerektiği düzenlemeleri bilen onlardır. Çünkü hizmet verecekleri toplumu en iyi şeklide araştıran, onunla ilgili çeşitli deneyimlere sahip olan, dolayısıyla tüketici toplumunu en iyi bilen onlardır. Firma ise, çoğunlukla, tüketici toplumunun özelliklerini tam olarak bilmezler. Onları etkileyen unsurların, etki değişkenlerinin neler olduğu konusunda, daha az fikre sahiptirler. Burada bütün firmalardan bahsedilmemekle beraber, genelde izlenen bir politika ve sektöresorun olarak yansıyan bir konudan bahsedilmektedir.
Devamı için tıklayınız ...
Bilindiği gibi reklam sektörü, tüketicilere doğru mesajlarla seslenebilmek için, pek çok araştırmadan, pek çok bilimsel disiplinden yararlanarak, disiplinler arası metotla, reklam tasarımı yapmakta ve mesajlarını belirlemektedir. Son zamanlarda en çok psikoloji biliminden yararlanan reklam, tüketicilerin ürün ve hizmetlerle aralarında, duygusal bağları kurmaya özen göstermektedir. Fakat diğer alanlarda yapılan araştırmaların sonuçlarına bakılırsa, bu tip reklam tasarımları veya üreticilerin ürün ve hizmetlere kimlik kazandırarak, tüketicilerin bunları benimsemelerini sağlaması, gene de reklamı amaçlarına istenildiği şekilde ulaştıramamaktadır. Bu konuda reklam başarısız olmamaktadır. Belirli kazanımlar elde etmektedir. Hatta kimi markalar, belirgin özelliklere sahip tüketici kitlesine bu yöntemlerle sahip olmuş ve dünya çapında bir marka haline gelmiştir. Ama bu tip örnekler, gene de azdır. Çünkü bilimsel disiplinlerin veya reklam analiz çalışmalarının sonuçları, tüketicinin hangi zaman aralıklarında, hangi güdülerle, satın alma kararını verdiğini kesin olarak ortaya çıkarabilmiş değildir. Reklamda duygu unsurlarının kullanılmasıyla oluşturulan bağ, kimi zaman tüketicinin bu kararı vermesini sağlamaktadır. Fakat kimi zaman somut ihtiyaçlar üzerinde de tüketici satın almaktadır.
Devamı için tıklayınız ...
Reklamda duyusal motiflerin kullanımı, son zamanlarda gelişen bir konudur. Ekonomik sistemlerin büyümesiyle ortaya çıkan, tüketicilerin ihtiyacından fazla ürün ve hizmet üretimi, bunların geçmiş dönemlerden çok daha fazla tanıtıma ihtiyaç duyması, bunların satılmasının gerekmesi reklamda duygusal motiflerin kullanılmasını gerekli kılmıştır. Bilindiği gibi reklam, üretici ile tüketici arasında kurulan iletişim köprüsüdür. Onlar reklam vasıtasıyla birbirleriyle iletişim kurar, birbirlerinin davranışlarından haberdar olur, birbirlerini etkileyerek, her bir taraf, kendi alanında ki ilerleyişini sürdürür. Üreticiler, uzun zamandır tüketicilerin rasyonel kararlarla satın alma davranışını göstermediklerini bilmektedirler. En azından tek başına rasyonel kararların etkili olmadığını, bazen duygusal nedenlerden ötürü satın alma davranışını gösterdiklerini bilmektedirler. Tüketiciler kimi zaman, arzularına, isteklerine uygun olan, aynı zamanda kendisiyle marka arasında oluşan bir çeşit duygusal bağdan dolayı satın almaktadırlar. Bütün bunlar yıllardır tüketiciler üzerinde yapılan araştırmalardan ortaya çıkmıştır. Psikoloji ana bilim dalının, insanların davranış modelleri üzerinde yaptığı araştırmalar, güdü ve güdülenme araştırma ve bunların sonuçları, reklam sektörü tarafından yakın zamandan itibaren kullanılmaktadır.
Devamı için tıklayınız ...
Reklam profesyoneli, hem aldığı eğitim hem de uzun yılların vermiş olduğu deneyimlerle ikna gücünü kullanmaktadır. Hem tüketicilerin yapısını, toplumsal yapıları, diğer reklam ajanslarının çalışma biçimini ve mantığını, bugüne kadar yapılan reklam çalışmalarını bütün ayrıntılarıyla bilmektedir. Tüketicileri ikna etmenin yöntemlerini profesyonel olarak kullanmaktadır. Bu tip reklamcılar, bağımsız çalıştığı için de daha bağımsız düşünebilmekte ve başka etkileri üzerinde taşımamaktadırlar. Reklam ajanslarına bağlı olarak çalışanlarda, reklam verenleri kaybetmemek için, onların fikirlerini işleme üzerinde daha çok çalışmaktadırlar. Bazı değişkenlere bağlı olarak bu çalışma tarzı, bazen yapılmalıdır. Çünkü firmaların amaçları, ne istedikleri, geçmiş deneyimleri çok önemli olmaktadır. Fakat gene de reklam fikri, senaryosu reklamcılar tarafından bulunmalı ve yazılmalıdır. Ama ne yazık ki, kimi firmalar, reklam fikrini de kendisi bulmakta ve işlenmesi için reklam ajansına dayatmaktadır. Reklam ajansları da, reklam verenin işini kaybetmemek için, onların işlerini, istedikleri şekilde yapmayı uygun görmektedir. İşte reklam profesyoneli bütün bu etkilerden bağımsız olarak reklam fikrini ve senaryosunu üretmekte ve oldukça yaratıcı işler çıkarmaktadır.
Devamı için tıklayınız ...
Sosyal web sitesi olan Facebook'un üye sayısı da, reklam gelirleri de çok yükseldi. Mart ayında yapılan tahminler ve daha sonra eMarketer'in raporunda verdiği bilgilere göre, bu sene 1-1.1 milyar dolar olan gelirler 1.2 doları geçecek.
2008 de elde ettiği gelirleri ikiye katlayan 2009 da da 700 ile 800 milyon dolar civarındaki kazancını, arama motoru Google gibi reklam verenlerden kazandığı tahmin ediliyor. eMarketer, sosyal sitenin üç yıllık reklam gelirlerine ilişkin tahmin de ortaya çıkarmış.
Devamı için tıklayınız ...
Herhangi bir tanıtım kampanyasından sonra, genellikle bütün mecralar için geçerli olan, ölçme zamanlaması, yapılan tanıtımın amacına ve ürünün niteliklerine bağlıdır. Tanıtımın amacı hemen satışını gerçekleştirmek istediği bir ürün veya hizmet ise ve bunların fiyatı, tüketicilerin üzerinde düşünmelerini sağlayacak kadar yüksek ise, etkinlikleri bittikten sonra, tüketicilerin ilgili firmaya geri dönüşlerine göre yapılmalıdır. Tüketicilerin firmaya geri dönüşlerinde araştırma, sorgulama, niyet daha doğrusu yaklaşımlarına göre, başarı ölçülebilmektedir. Tüketicilerin hemen satın alma davranışını bu noktada göstermeleri için, tanıtım etkinliği bittikten sonra daha uzun bir zamanın geçmesini beklemek gerekmektedir. Bu bekleme, tüketicilerin yüksek maliyeti ödeme noktasında ki düşünme paylarına ayrılmalıdır. Diğer durumlarda, gazetelere verilen tasarımlar, kurumsal imaj için verilmekteyse, etkinliği bittikten kısa bir süre sonra ölçümlerinin yapılması mantıklı olabilmektedir. Amaç, savunma, sosyal sorumluluk, kurumsal değer yaratma v.b.'ler ise de etkinlik bittikten sonra gazete reklamları ölçülebilir.
Devamı için tıklayınız ...
Yazarlık ile reklam metin yazarlığı, birbirini etkileyen iki farklı alandır. Kimi yönde olumlu kimi yönde olumsuz olan bu etkiler, tamamen yazarın bilgi birikimine ve aradaki ayrımları veya olumlu olumsuz etkileri nasıl alabildiği ile alakalı olarak, ortaya yeni bir kimliği çıkarmaktadır. Normal metin yazarlarının, insanları etkileme, onları belirlenmiş davranışları göstermeleri için harekete geçirme amacı taşımazlar. Onlar, işleyecekleri konuyu derinlemesine araştıran, algılayan, ifadesi güçlü, algıları açık insanlardır. Normal metin yazarları, önemli olduğunu düşündükleri konular hakkında, insanların farkına varmalarını, algılamalarını, yaşamlarına veya yaşam görüşlerine değişik açılardan bakmalarını sağlama amacı taşırlar. Onları yaşamın veya yaşanmışlıkların, ince ayrıntıları hakkında aydınlatırlar. Hangi konuyu işlerse işlesin, insanların bakış ufkunu genişletmeye çalışırlar. Ama onlar, konuları işlerken, insanların verilen bilgilerle, etkileyici unsurlarla, yaşamla veya yaşanmışlıklarla aktarılan düşünceler doğrultusunda, hareket etmelerini beklemezler. İnsanlar normal metin yazarlarını okurken, bağımsızdırlar. Kendi deneyim ve bilgi birikimleri doğrultusunda, yazarın da yardımıyla okuduklarını, kendi istedikleri şekilde yorumlamaktadırlar.
Devamı için tıklayınız ...