Türk Eczacılar Birliği (TEB) belirlenen ilkeler kapsamında reçetesiz ilaç reklamı yapılmasının önünü açan yasa tasarısının içerdiği riskleri Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e aktarmak amacıyla Çankaya Köşkü'ne çıkacak.
TEB'den yapılan yazılı açıklamada, ilaç reklamlarının ilaç tüketimini arttırarak toplum sağlığını bozacağı vurgusu yapıldı. Düzenlemenin halkın ve eczacıların değil ilaç firmalarının lehine olduğunu söyleyen TEB Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmelerini kamusal sorumluluk çerçevesinde gerçekleştireceklerini ve yıllardır olduğu gibi bütün ilaç reklamlarına karşı çıkacaklarını da açıklamada belirtti.
Devamı için tıklayınız ...
Bir reklam ajansı için sadece etkin, işlevsel ve ilgi çekici bir web sayfasına değil aynı zamanda da bir ajans bloğuna sahip olmak, sarf edilen emek ve zamanın karşılığını verecektir. Ajansların en iyi pazarlama araçlarından birisi, merkezine bir blogun yerleştirildiği Web 2.0 kullanım sistemidir. Web günlüğü olarak da tabir edilen blogların sağladığı faydalara gelirsek:
Öncelikle bloglar reklam ajanslarının çift taraflı iletişim kurmasına da olanak sağlar. Üstelik yazmanın etkin bir anlama ve anlatma biçimi olduğu anlayışına bakınca, bu blogların gerekliliği daha iyi anlaşılmış olur çünkü yazmak anlatabilme kabiliyetini geliştirir. Bir paradigma haline gelebilen yeni iş süreçleri içinde reklam ajansı için doğru olan davranış biçimi müşterileri avlamak değil, onların reklam ajansları bulmalarını kolaylaştırmaktır. Bloglar potansiyel müşterilere de ulaşmak noktasında reklam ajansı için yardımcı pozisyondadır ve ilişki kurma sürecinde iletişimin kopmamasını sağlarlar. Geleneksel medyanın tek taraflı yüzeysel ilişkisinin tersine sahip olduğu blog vasıtasıyla bir reklam ajansı müşterisiyle konuşabilir. Profesyonel iş ilişkisi kurulduğunda konuşma üstünlüğü müşterinindir, bu sürece kadar reklam ajansları da bloglarında kendilerini anlatabilir.
Devamı için tıklayınız ...
‘Bir tek ben mi sıkılıyorum’ dediğimde, ‘sen kimsin’ diyenlerin de çıkması muhtemel olsa da, diyeceğim yine de… Bir tek ben mi sıkılıyorum? Her gün televizyonda aynı yüzleri görmekten, fragman, tekrar, magazin derken ezberlediğim dizi sahnelerinde gördüğüm ünlülerden artık çok sıkıldım. Hele de televizyonların en sevdiğim kuşakları olan reklam kuşaklarında da karşıma çıktıklarında daha da fazla sıkılıyorum. Yok, mu başka kimse oyunculuk yapabilecek? Daha yeni yüzler, daha marka imajına daha uygun ama ekranlara biraz ara vermiş ünlüler ya da? Vardır ama bir kez popüler olmaya görsün birisi… Ne tekliflerin ardı arkası kesiliyor, ne de bu teklifler muhatapları tarafından reddediliyor. İşte durum ortada, “Fatmagül’ün suçu ne?” dedik, bağrımıza bastık, sevdik, beğendik, Beren Saat Rexona’yla ikinci kez anlaştı, Turkcell Fatmagül’ün yengesi rolündeki Esra Dermancıoğlu ile popüler kültürün nimetlerinden faydalandı, İş Bankası geride kalır mı? Hemen Fatmagül ve ailesinin ev sahibinin oğlu rolündeki Emre Yetim ile ekranda yerini alıverdi. Bankamatik’in İş Bankası’ndan en azından gişe memuru konusunda eksik olduğunu biliyorum ama kendi suçumun ne olduğunu hala anlayabilmiş değilim. Öyle ya, bir suçum olmasa, televizyonun karşısına oturduğum anda hep aynı yüzleri görmek durumunda kalmazdım. Reklamları seviyorum, belki suçum bu olabilir. Yaratıcı, basit reklamları seviyorum. Hatta basit reklamları daha da çok seviyorum. Samimi olanları, dürüst olanları… Beren Saat’in Rexona kullandığına inanabilirim ama Garanti Emeklilik reklamlarında oynayan oyuncuların geleceklerine bugünden yatırım yapmak isteyen kişiler olduğuna beni kimse inandıramaz. Hepsinin zaten yer aldıkları yapımlarla şimdiden geleceklerini garantilemiş olmaları gerektiğini düşünüyorum. Eğer öyle değilse zaten bir yatırım danışmanına ihtiyaçları var demektir, bunu da onlara ING Bank pekala sağlayabilir. Ne de olsa, dev leke toplarına ve yine insanı dövülmüşten beter eden iddialı konuşma tarzlarıyla leke çıkarıcı testlerine gönderme yapan turuncu temalı iki reklamı tam olarak ne olduğunu anlatamasa da, reklam banka reklamı olduğuna göre bu bankanın bir yatırım uzmanı mutlaka olmalıdır. Ama burada bir noktanın altını çizmeliyim, belki de ben anlayamadım ne demek istediklerini, çünkü sıklıkla yüzleri, isimleri, sesleri karıştırabiliyorum. Her yerde görünce tabii, doğal bir durum oldu artık bu benim için. İtiraf etmeliyim, geçen gün aynı restoranda karşılaştığımız, karşılıklı masalarda oturduğumuz orta yaşlı hanımın beni tanımazdan gelmesi biraz incitti beni. Oysa onun da oynadığı dizilerden, katıldığı sabah – öğlen – akşam kuşağı kadın programlarından, magazin kuşaklarında verdiği beyanatlardan ve nihayetinde oynadığı reklamda ekrandan bana bilgelikle ürününü anlatmasından dolayı artık beni tanımış olduğunu düşünüyordum. Ne yazık ki tanımamış… Sen kimsin bakışlarıyla görmezden geldi beni… Üstelik de başını çevirme şeklinden artık ilgiden sıkıldığını da güzelce ifade etti… Oysa ben onu ara sıra gördüğüm zamanlarda hayranlık duyuyordum… Şaka bir yana, üne kavuşan insanların yüzlerini çabuk eskitmemeleri gerektiğini düşünüyorum. Özellikle reklam için tercih edilen ünlü yüzler popülaritelerinden dolayı tercih edildiklerinde markaların inandırıcılık değerini de düşürüyorlar. Büyük paraların döndüğü bu sektörde bir reklamın inandırıcılığa sahip olmamasını da önemli bir başarısızlık sebebi olarak görüyorum.
Devamı için tıklayınız ...
1999 yılında hobi olarak başladığı modellik kariyerine, 2001 yılında Amerikan Vogue Dergisi'ne kapak olmasıyla devam eden, 2002 yılında Victoria's Secret defilesinde yer alan ve Pirelli Takvimi'ne de poz veren Karolina Kurnikova reklam çekimi için Türkiye'ye geliyor.
Kurkova, dünyaca ünlü moda öncüsü markaları ve bu markalara ait koleksiyonları müşterileriyle buluşturan Brandroom'un 2011 İlkbahar – Yaz koleksiyonu reklam kampanyası için modellik yapacak. Demsa Group Kreatif Direktörü Ceyda Balaban tarafından styling'i gerçekleştirilecek olan çekimlerin fotoğrafları Nihat Odabaşı tarafından çekilecek.
Devamı için tıklayınız ...
Promosyonda pek çok yaratıcı fikirle karşılaşmış olsak da, Güney Kore'de bir bankanın yaptığı uygulama oldukça farklı. S-Line adı verilen bir ürünle birleştirilen bankacılık hizmetinin işleyişi oldukça basit.
Müşteriler bir S-Line hesabı açtırıyorlar, banka da bu kişilere yaktıkları kalori ile paralel olarak artan bir faiz oranı uyguluyor. S-Line Güney Kore dilinde kum saati görüntüsü anlamına geliyor ve Korelilerin son dönemde neredeyse takıntı haline gelen fit ve ince görünme kaygılarını yansıtıyor. Eğer bir müşteri bir yıl içinde ağırlığının beşte biri oranında kilo verir ya da bir spor salonu üyeliğine sadık kalırsa da banka bu kişilere özel oranlar uyguluyor.
Devamı için tıklayınız ...
Dijital Teknolojiler üreten Gemalto şirketinin geliştirdiği yeni bir teknoloji Facebook'un SIM yongaları üzerinden çalışmasına olanak sağlıyor. Uygulama bir SIM araç kutusu ile çalışıyor ve Facebook kullanmak için gereken tüm özellikle mevcut. Yeni verilerde kullanıcıya uyarı mesajı gönderilmesi gibi özellikler de uygulama ile gerçekleştirilebiliyor.
Uygulama Facebook ile beraber geliştirildi, akıllı telefonlardaki kadar geniş kapsamlı olmasa da, durum güncelleme, dürtme ve arkadaşlık talebi gönderme özellikleri kullanılabiliyor. Ancak fotoğraf gösterme, slayt geçişlerinde efekt gibi özellikleri kullanmak mümkün değil.
Devamı için tıklayınız ...
Dünyanın en önemli sinema ödülleri sayılan Akademi Ödül Töreni'nin 83'üncüsü 27 Şubat'ta Kodak Theatre'de gerçekleşecek ve Oscar'lar sahiplerini bulacak. Oscar'ın provası olarak kabul edilen gösterilen İngiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi (BAFTA) ödüllerinin de Londra'daki düzenlenen bir törenle verilmesinin ardından Oscar'a bir adım daha yaklaşıldı. 12 dalda Oscar'a aday gösterilen The King's Speech BAFTA ödüllerinde de en iyi film ödülünü aldı.
Devamı için tıklayınız ...
İnternet arama motoru Google şu ana kadar pek çok uygulamaya imza attı. Geliştirdiği pek çok uygulamalardan bazıları, G-mail, Google Earth gibi, popüler oldu ve dünya çapında kullanıcıların ilgisini çekti, bazıları ise sadece bir uygulama ismi olarak kaldı. Google'ın son uygulamalarından birisi dünya çapındaki 17 sanat müzesini bir araya getirerek kullanıcılara sunan, Google Art Project adlı sanal müze projesiydi.
Devamı için tıklayınız ...
Bu bir akademi ödülü değil belki; ancak GSMA Global Mobil Ödüllerinin sonuçları heyecanla bekleniyordu. 15 Şubat 2011'de Barselona'da gerçekleştirilen GSMA 16. Global Mobil Ödüllerinde Cornetto ‘En İyi Mobil Reklam Kampanyası' kategorisinde birinci sıraya yerleşti.
Cornetto'ya ödül kazandıran proje ‘Çok Oyunculu İnteraktif Bina Projeksiyon Oyunu' oldu. Bu oyun, 15 gün içerisinde yaklaşık olarak 3 milyon kişi tarafında izlendi, 3500 kişi tarafından da oynandı. Oyunun en önemli özelliği ise, mobil iletişim teknolojileri ve interaktiviteyi bir araya getirmesi açısından dünyada türünün il ve tek örneği olmasıdır. Proje daha önce, Mobil Pazarlama Birliği, Doğrudan Pazarlama Ödülleri ve Marketing Intelligence and Excellence Awards (MIXX) tarafından da birincilik ödüllerine layık görüldü.
Devamı için tıklayınız ...
Değişen sosyo – ekonomik şartlar ve ilerleyen teknoloji ile birlikte her sektörün olduğu gibi reklam ajansları da iş planlarını bu yeni düzene uyarlamak ya da değiştirmek zorunda. Bu süreçte bir ajansın iş planında genellikle merkezde oturtulması gereken tamamlayıcı parça olarak sosyal medya ve içerdiği uygulamalar oluyor.
Bir reklam ajansının bu yeni mecrada etkili olabilmesi için yapması gereken çalışmaların başında niş hedef kitleyi doğru tanımlanması gerekiyor. İkinci nokta ise yeni düzende reklam ajanslarının daha fazla dinleme gerekliliği olması. Dinlemenin bir reklam ajansına sağlayacağı en önemli fayda, muhtemel müşterilerin pazarlama çalışmaları sırasında yaşamış oldukları hayal kırıklığı ve karşılaştıkları engelleri de anlamaya olanak sağlaması. Şeffaflık bir reklam ajansı için çok önemlidir. Ayrıca bir müşterinin başarısının reklam ajansının başarısından daha fazla ön planda tutulmalıdır. Başarının anahtarı zaten bu cümlenin içinde; bir reklam ajansının müşterisine bunu doğru yansıtabilmelidir. Hiçbir reklam ajansı müşterisi olmadan başarılı olamaz. Müşterinin olduğu yerde müşteri ilişkileri de vardır. İletişimi doğru sağlayabilen reklam ajansları bir adım öndedir çünkü insanlar bildikleri, güvendikleri ve hoşlandıkları kişilerle çalışmak isterler. Sosyal medya birçok kişiye ve firmaya olduğu gibi reklam ajanslarına da yakın ilişki kurabilme olanağı sağlar. Bir reklam ajansının müşteri karşısında kendini konumlandırırken bir pazarlama ortağından ziyade, pazarlama lideri olması her zaman için çok önemlidir. Çünkü reklam herkesin bildiği ama özünde kimsenin bilmediği bir şeydir. Müşteriler ortaklık değil, bu konuda önderlik isterler. Reklam ajansı da bu önderliği doğru bütçeyi, doğru kanallara, doğru zaman ve mesajla doğru şekilde ileterek gerçekleştirecektir. Ve son olarak genellikle çok da konuşkan olmayan reklam ajanslarının artık biraz daha konuşkan olması ve daha sıkı bir iletişim kurmaya çalışması gerekiyor.
Devamı için tıklayınız ...