t Arama Sonucu Bloglar

Bu günlerde en büyük sosyal paylaşım sitelerinden biri olan Facebook'taki bazı reklamlar ziyaretçiler trafından oldukça ilgi çekmeye başladı. Örneğin sitede yer alan reklamda 45 yaşında olan erkeklere übedava iPad verileceğini duyuruyor. Fakat burada yer alan yaş ve cinsiyet seçimi biraz ilginç Çünkü aslında iPad reklamı o anda sayfadaki reklamı gören kullanıcının yaşını otomatik okuyor ve ona göre yaş kriterlerini değiştirip aynı reklamı. 26 yaşındaki bayanlar veya 18 yaşındaki erkeklere de, kendi yaşları ve cinsiyetleri ile görmelerini sağlıyor.


Devamı için tıklayınız ...

Her toplumun kendine özgü, geçmişten günümüze getirdiği, gelenek, görenek, ahlaki değerleri, insanlara ve toplumlara bakış açısı v.b. süre giden değerleri bulunmaktadır. Bu genel özellikler dâhilinde her toplumun kendine özgü; beğenileri, algılarının yanında davranış kalıpları, giyim tarzları, yemek tarzları, eğlence tarzları v.b. özellikleri vardır. Bunların hepsi toplumdan topluma farklılık göstermektedir. Bütün bunlar ekonomik yapılanmalarının da birbirinden farklı olmasını beraberinde getirmektedir. Bilindiği gibi reklam tasarımları belirli araştırmalarla işe başlamaktadır. Bu noktada reklamcıların çalışma yapacakları toplumun yapısını çok iyi tanıyor olmaları gerekmektedir. Verecekleri mesajların algılanabilmesi, kendine yer bulabilmesi, tepki toplamaması için bu yapıyı en ince ayrıntılarına kadar araştırıp, buldukları tüm özellikleri göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Her ne kadar pazarlama teknikleri dünya çapında benzer olsa da, ince ayrıntı gibi görünen pek çok öğe yapılan işin negatif sonuçlanmasına yol açabilir. Marka ve tanıtım ajansları, Pazar oluşturmak istedikleri veya pazarlarında satışlarını arttırmak istedikleri toplumun yapısına göre reklam mesajlarını tasarlamak zorundadır. Örneğin; dünya çapında markalaşmış firmaların, günümüzde daha bölgesel veya yerel çalışmaya başlamaları düşündürücüdür. Bu durum geçmiş deneyimlerinde, farklı özelliklere sahip toplum pazarlarında, araştırma veya deneyimlerle tespit ettikleri, toplumların kültürel yapısının hesaba katılması en güçlü ihtimallerden biridir. Bu yüzden her toplum yapısına göre çalışmalarını yapmaya başlamış olmaları muhtemeldir. Her toplum alıştığı, bildiği, beğenilerine hitap eden, yaşamlarını, kendi kültürel yapısı içerisinde, kolaylaştıracak ürün ve hizmetleri kullanırken daha rahat hareket eder. Ürün ve hizmetler pazarda kendilerine daha kolay yer bulur, sürekliliği sağlarlar. Her toplumsal yapının kabul sınırlarında olan, ürün ve hizmetlerin içerdiği özellikler çok az farklılık gösterebilirler. Reklam firmaları zaten bu özelliği, toplum yapısını yavaş yavaş değişime hazırlayarak, ürüne Pazar oluşturmak için kullanmaktadır. Kısaca reklam tasarlanırken, hangi toplum yapısına hitap edecekse, ilgili kültürün özelliklerini kullanmalıdır. Geliştirici göndermeleri, onları tepkisine yol açarak değil, tam tersine onların dikkatlerini beğeni ile çekebilecek, çarpıcılıkta hazırlamak ve sunmak durumdadır. Toplumların kültürel yapısı hesaba katılmadan tasarlanan çalışma başarısızlığa mahkûmdur. Firma veya markaların hem prestij kaybına yol açar hem de pazarda yer bulmasına engel olur.


Devamı için tıklayınız ...

Google  arama motoru tıklama başı maliyet reklamlarında kazancını arttırmaya devam ediyor. 31 mart itibariyle şirketin 1. 3 aylık dönem  içinde  kayıtlı brüt karı 6.77 milyar$ olarak gerçekleşti  bu sonuca göre  2009 yılının aynı dönemine göre %23′lük bir artış sağladığı açıklandı.

Google’ın karlılık ve kazanç  performansını hesaplayan finansal analizciler, 1.71 milyar$ tutarındaki Google ortaklarına ödenen adsense ve reklam payı ödemelerini Bu dönemde gerçekleşen karın içinde değerlendiriyorlar. Bu durumda Google’ın ilk çeyrek dönem brüt karı $5.06 milyar olarak gerçekleşmesiyle finansal analizcilerin daha önceden tahmin ettiği $4.95 kar rakamından  biraz daha yüksek gerçekleşti. İlk 3 aya ait net kazanç ise $1.96 milyar olarak hesaplandı 2009 yılındaki $1.42 milyar net kar’a göre  %38′lik bir artış gerçekleşti. Bir defaya mahsus özel maliyetler dikkate alınmadığında, elde edilen bu kar bir lot hisse için $6.76 kazanç anlamına geliyor.

Dönem karlarının kamuoyuna açıklanmasından sonra Google’ın finans yetkilisi Patrick Pichette finans çevrelerine,  ”insan kaynaklarına, ürünlere ve aktif varlıklara aynı şekilde yatırım yapmaya devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.

Google  arama motoru tıklama başı maliyet reklamlarında kazancını arttırmaya devam ediyor. 31 mart itibariyle şirketin 1. 3 aylık dönem  içinde  kayıtlı brüt karı 6.77 milyar$ olarak gerçekleşti  bu sonuca göre  2009 yılının aynı dönemine göre %23′lük bir artış sağladığı açıklandı.


Devamı için tıklayınız ...

Türkiye’de reklam harcamaları gün geçtikçe artmaktadır. Sektörlerin ve ekonominin büyümesi ile paralel giden tanıtım sektörü, gittikçe daha fazla firma, kurum ve kuruluş tarafından kullanılmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde bu tip harcamalar sektörler arası ilişkiyle orantılı olduğu kadar ekonominin izlediği yolla da alakalıdır. Sektöre giden harcamaların artış göstermesi sorunu ise ekonominin büyümesi ile paralellik göstermektedir. Geçtiğimiz sene Türkiye’de reklam harcamaları 2.7 milyar TL ye ulaştı. Bu sene ise ekonominin durumuna bağlı olarak daha da büyümesi beklenmektedir. Türkiye’de gıda, iletişim, kozmetiğin öne çıktığı ve en çok harcamanın bunlara yapıldığı görülmektedir. Son yıllarda reklamcılık dijital alanlara kaymaya başlamıştır. Yapılan araştırmalar Türkiye’deki reklam harcamalarının en çok televizyon kanallarına gittiğine dikkat çekmektedir. Ülkemizde televizyon kanallarının ticari bir alan olarak daha çok öne çıkması, insanların televizyon başında en az 4-5 saatini geçirmesi bu alanda ki tanıtımların daha fazla önem kazanmasına neden olmuştur. Dolayısıyla firmalar televizyon mecralarına daha fazla bütçe ayırmaya başlamışlardır. Toplam mecra harcamalarının yüzde 40'ı televizyon kanallarına yapılmaktadır. Toplam 3 milyar 675 milyon YTL'lik yatırım içindeki payı 1 milyar 442 milyon YTL'ye ulaşmıştır. Türkiye’de bu tip harcamalara ilişkin yapılan araştırma ve yorumlara bakılacak olursa; Financial Times (FT); Türk ekonomisinde ki mecra harcamalarındaki yükselişe dikkat çekti. İngiliz FT; ülkede tanıtım harcamalarının 2004 yılında % 40 büyüyerek 1.27 milyar dolar olarak gerçekleştiğini, bu sene bu tip harcamaların % 25 artışla 1.6 milyar dolar olması beklendiğe işaret etti. Türkiye'de hâlâ tanıtım harcamaları GSMH'nin yüzde 0.5'ine denk geliyor. Bu oran Doğu ve Orta Avrupa'da yüzde l ila 2 arasında değişiyor. Sadece Bulgaristan'da bu oran yüzde 0.92" diye yazdı. Dünya Reklam Verenler Federasyonu Direktörü tarafından yapılan açıklamaya göre; Türkiye’deki diğer sektörlere rağmen ayrılan bütçelerin 2 haneli rakamlarla büyüme göstereceğini, 2008 yılı sonu itibariyle, dünyadaki tanıtım harcamasının 700 milyar USD civarında gerçekleştiğini, 2009 da ise %3 daralma gösterdiğini, bu yıl ise büyüme beklediklerini ifade etti. WFA direktörü; tanıtım payında, teknolojik şirketlerin çok hızlı büyüdüğünü, banka ve sigorta şirketlerinin onu takip ettiğini, ayrıca havacılık sektöründe korkunç bir rekabetin gerçekleşmeye başladığı ifade edildi. Türkiye Reklam(RVD) Verenler Derneği başkanı Ahmet Pura ise; 2009 yıl sonu itibari ile 2.7 milyar TL ile harcama yapıldığını, 2008 den 2009’a sektörün %15 daralma gösterdiğini ifade etti. Fakat bu yılki büyüme ile yine 3.2 milyar TL ye çıkacağını belirtti. RVD Başkan Yardımcısı Hakan Turalı; Türkiye’de son zamanlarda tanıtımların sanal ortamlara kaymaya başladığını söyledi. Sanal ortamların 36 milyon abone ile büyük bir potansiyel oluşturduğunun altını çizdi.


Devamı için tıklayınız ...

Yaşadığımız ekonomik krizin etkisi ortadan kalkmaya başladığında, firmaların reklama ayırdığı bütçe artmaya başladı. Medya takip merkezi’nin araştırma sonuçlarına göre, geçen senenin ilk çeyreğine nazaran televizyon reklamları %22 oranında arttı. Araştırma sonuçlarındaki reklamlara bakılınca olumlu hava hissedilmekle beraber, orada dikkat çeken telekomünikasyon alanındaki rekabet olmaktadır.


Devamı için tıklayınız ...

Uluslararası Seyahat Satış Pazarlama Birliği tarafından verilen "Adrian Ödülleri", New Otelde düzenlenen törenle dağıtıldı. Reklamcılık, halkla ilişkiler ve e-pazarlama kategorilerinde birçok ülkeden 1100 proje ödülü almak için yarıştı.

New York Kültür  Tanıtma Ataşeliği'nin, New York Times Meydanında dev dijital ekranlarda, 2009 Haziran'da 1 ay gösterdiği Türkiye reklamı, reklamcılık konusunda, gümüş ödülü aldı. Öykü Reklam Ajansının hazırladığı  medya alımı Global Advertising Strategies firması tarafından yapılan proje bu ödül için yarıştı. New York Times Meydanında, Haziran 2009 boyunca bu reklam günde 200 kez yayınlandı.


Devamı için tıklayınız ...

RTÜK Kanun Tasarısı’nın ‘Belirli Ürünlerin Ticari İletişimi’ başlıklı 12’inci maddesinde yapılan değişiklikle televizyonlarda  ilaç reklamlarının yapılabilmesinin önü açılıyor. Sağlık Bakanlığı ve bazı sağlıkçı yetkililer yapılmak istenen düzenlemeye karşı olduklarını açıkladı.

Başta Sağlık Bakanlığı ve bazı sağlıkçılar ise ilaçların televizyonlarda reklamına karşı olduklarını belirtti. Türk Eczacıları Birliği Genel Başkanı Erdoğan Çolak, Meclis’e gönderilecek olan televizyonlarda yapılabilecek ilaç reklamlarına ait RTÜK Kanun Tasarısı ile ilaçlarla ilgili televizyon reklamlarının önünün açılacak olmasına tepki gösterdi ve bu sağlıksız girişimin bir an önce geri çekilmesini talep ettiklerini açıkladı.


Devamı için tıklayınız ...

 Kurulduğundan beri 2,5 yıl geçmesine rağmenTwitter firması “tweet” adı verilen kısa tekst mesajları ile her gün milyonlarca ziyaretçi tarafından kullanılmasına rağmen  ciddi anlamda gelir elde edemedi.

Facebook ve sosyal medya sitelerinden sonra ardından son dönemde internette yıldızı parlayan mikroblog sitesi Twitter da gelir elde etmek için yeni bir reklamcılık modeli uygulamaya karar verdi.


Devamı için tıklayınız ...

Reklam; insanları, hayatın sonsuz karmaşık yapısı içinde sezinlenmesi zor işaretleri çözmeleri istemekte ve işaretler çözümlenirken, kişilerin birbirinden farklı yapılanmaları, donanımları hesaba katılarak, gidebilecekleri noktalara o ürünleri yerleştirerek, onlara doğru yönlendirmektedir. Bireyler insanlığın doğumundan bu yana, bireylerinin yapısal gelişimlerine bağlı olarak, farklılık göstermekle beraber, toplumsal kabul ve beğeninin de içinde bulunduğu, yaparken gereğine inandıkları yaşam pratiklerini mutluluk olarak nitelendirmiştir. Çağlar boyunca, mutluluk ve özlemlerini gerçekleştirebilecekleri yöntem ve yolları denemiş, denemeye devam etmektedir. Yaşam pratikleri, tıpkı bir güdü gibi, mutluluk kurguları üzerine şekillenmiş halde devam etmektedir. İlk zamanlarda, insanlığın içerisinde yaşadıkları ekonomik sistemler, ürün ve hizmetleri ihtiyaç olduğu kadar üretmekteydi. İnsanların o zamanki özlemleri; Sevgi, saygınlık, paylaşım v.b. bireysel ve toplumsal içerikli özellikleri içeriyordu. Ürün ve hizmet anlayışı ise; ihtiyaç duydukları ve açıklarını kapatabildikleri kadarını kullanmaktaydılar. Fakat ekonomik sistemlerin gelişimiyle beraber üretimin artmaya başlaması, sektörlerin büyüme arzusuyla beraber, ihtiyaç fazlasını üretmeye başlamasıyla durum değişmeye başladı. Zaten sektörlerin gelişimiyle, insanın yapısal durumu, özlemleri hissedişleri, gelecek kurguları çeşitli sosyal bilimler tarafından belirlenmeye, tanımlanmaya başlamıştı. İnsanların tüketeceğinden fazla üretimin olması yani montaj hattı sisteminin yaşamlarına girmesiyle fazla ürünlerin pazarlarda belli kar marjlarıyla satılması gerekliliğini doğurdu. Bu gereklilik, firmaların kitlelerini daha fazla tüketime özendirmesini gündeme getirmiştir. Üretim fazlasını satabilmek ve büyümek adına ekonomik sistemler, insanın yapısal durumunu kullanma yolunda yol kat etmeye başladı. İnsanın en temel özlemlerini, ütopyalarını çözümleyerek başladıkları bu yolda, bu özlemlerin içerisine nüfuz ederek değişime uğratabileceğini keşfetti. Bunu yapabilmesinin çeşitli yolları vardı; bunlardan biri, insanlığın doğumundan bu yana, bilinmeyene karşı hissettiği hem korku, hem merak hem de yüceltme duyguları idi. Bunlar tarihi, mitolojik, dinsel sistemlerin gelişim araştırma ve tarihlerinden anlaşılmaktaydı. Ekonomik sistemler, pragmatist bir yaklaşımla bunları kullanabileceğini biliyordu öyle de yaptı. Ekonomik sistemlerin keşfettiği; ihtiyaç fazlası üretimini, ihtiyaçları olmadığı halde onlara pazarlama teknikleriydi. Günümüz bilim dallarının geldiği nokta itibariyle; insanoğluna dair bilinmeyenin azaldığını görmüştür. Hem sosyal hem psikolojik özelliklerinin ayrıntılarda değişim gösterdiğini, temelde benzer etki merkezlerinin varlığını tespit etmiştir. Bu Pazarlama teknikleri çok ileri teknolojik araçlarla yapılabilmektedir; görsel, işitsel algılara, zihinlere kadar hitap edebilir noktalara gelmiştir. Bütün bu bilgiler ışığında, ekonomik sistemler faydacı bir yaklaşımla, ilerleyen teknolojinin tüm araçlarını kullanarak, insanların özlemlerinin, hayallerinin içine nüfuz ederek, kendi üretim fazlası ürünlerine doğru yönlendirmeye başlamıştır. Burada bahsettiğimiz özellik, reklam sektörünün ihtiyaç yaratma özelliğidir. Her ne kadar bunların başarısı düşünüldüğünde, yani üst ekonomik sistem mantığı ile düşündüğümüzde, ihtiyaç yaratma özelliği çok önemli ve iyi gibi görünse de, toplumsal olarak düşündüğümüzde oldukça zararlı ve gereksiz kalmaktadır. Reklam, küçük bir yaşantı kesitinin içine; pek çok insanın özlemini duyduğu varsayılan bir hissi, gelinen sosyal yeri veya elde edilen yaşam standardını koymaktadır. Bunların kurgusunu yaparken, içine kendi ürettiği ürünü dair işaretler koyarak, sanki bunları elde etmenin, ürüne endeksli olduğunu, sözle veya hissettirerek toplumlara verir hale gelmiştir. İnsanlar her ne kadar ilgili hislerinin veya elde etmek istediklerinin, o ürünle elde edilemeyeceğini zihninde algılasa bile, kendi özlemlerinin yansımalarını görmek, izlemek onları mutlu etmektedir. Kısa süreli de olsa özlemlerinin yansımalarının içine konan o ürün, ister istemez aklında kalmakta ve onu istemektedirler. Yani özlemleri ve hayalleri tüketim merkezli hale dönüşmektedir. Pazarlama tekniklerinden biri olan reklamı öyle ustaca kullanmaya başlamışlardır ki; insanların çerçevelerinde olmadığı halde, yaşam standartlarının buna elvermeyeceği halde, ilgili ürün veya hizmeti satın aldırır hale getirmiştir. İnsanlar bütün yabancılıklarına karşın, standartlar arasında gidip gelir olmuşlardır. Bu ise, insanın bir tür karmaşa içerisinde yaşamını sürdürmesine neden olmaktadır. Kendine ait olmayanı kullanır, kendini içinde tam olarak hissetmediği bir standartlar karmaşasının içine sürüklenmiştir. Bu durum, mutsuz, ne istediğini bilmez, nereye gitmekte olduğunu algılayamaz, tatminsiz, her mecraya sürüklenir insan toplumlarının oluşmasını getirmiştir. Şimdilerde ekonomik sistemler, insanlara düşlerini yaratmakta ve onları gerçekleştirebileceklerini iletmektedir. Ama onları gerçekleştirebilmek için çalışmaları gerektiğini, gene aynı kulvarlar kullanılarak, alttan alta vermektedir. Tanıtım filmleri bu pratiğin uzantısıdır. Daha değişik bir ifadeyle anlatmak gerekirse; Yaşadığımız devirde, insanlara sadece yaşamlarını idame ettirmek için değil, reklamda gördükleri ürün ve hizmetleri kullanabilmek için çalışmaları öğretilmektedir. Artık o ürün ve hizmetler insanların hem hedefleri hem de sonuçları olmaya başlamıştır. Baudrillard’a göre bu, ücretli çalışanlar için bir güdü gibi gibidir. Tüketim ideolojisi, kapitalizmi yasallaştırmaya ve dolayısıyla, insanların fantezileri ne kadar gerçekse, gerçek yaşamda da bir o kadar gerçek bir tüketici olmaya motive etmektedir. Günümüzde her şey tüketim malzemesine dönüşmüştür. Milyonlarca yıldır süre gelen değerler sistemi dâhil olmak üzere, bütün değerler tüketilir hale gelmiştir.


Devamı için tıklayınız ...

İnternete reklam vermenin bir başka avantajı da maliyettir. İnternete reklam vermek için çok büyük mali kaynağa gerek olmadığını önemle ifade ediyoruz, İnternet küçük işletmelerin de uluslararası tanıtım ve reklam yapabileceği bir mecradır, bu da işini geliştirmek isteyen küçük yatırımcılar için reklam maliyetlerinde büyük avantajdır.


Devamı için tıklayınız ...