ok Arama Sonucu Bloglar

Youth Republic ajansı, gençleri hedefleyen markalara, pazarlama çözümleri üreten ajanslardan biri, gençlere yönelik araştırma, analiz çalışmaları yapıyor, elde ettiği veriler üzerine, önerilerini ekleyerek markaları yönlendirmeye çalışıyor. Geçtiğimiz günlerde Synovate araştırma firmasıyla birlikte, 2010 yılı Türkiye gençlik araştırmasını sonuçlandıran ajans, gençlerin bir gün içerisinde en az iki saat televizyon izlediğini ortaya çıkardı. Araştırma 3.119 orta öğrenimde ve üniversitede okuyanlar gençler ile 1.533 okumayan veya çalışan gençleri kapsadı. Araştırma kapsamında, bu gençlerin aileleriyle de görüşülmüş ve bir gün içerisinde, yaklaşık iki saat televizyon seyreden gençlerin, hafta sonlarında televizyonu daha fazla izledikleri, düzenli bir şekilde dizi takip ettiklerini de ortaya çıkarmış. Markalara, pazarlama konusunda çözümler sunan gençlik ajansının, PR şirketiyle birlikte gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçlarından biri de gençlerin, diziler arasından en çok, Kurtlar Vadisi ile Ezel dizilerini izledikleridir.


Devamı için tıklayınız ...

Günümüzde sinema ve televizyon öyle bir hale geldi ki sanatsal film veya önemli bir konusu olan filmleri izlemek neredeyse imkansız hale geldi. Çünkü gösteri dünyası, pazara endeksli olarak çalışmaya başladı. Tabi bu şekilde ifade edince, sanki eskiden pazara endeksli değilmiş gibi bir sonuç ortaya çıkabilir. Elbette Pazar o zaman da önemliydi. Ne kadar para kazandıkları, kazanacakları hesaplanıyordu. Yine de eskiden, filmlerin önemli bir konusu olurdu. Filmler bir şeyler anlatırdı. Küçük bir yaşantı biçimi, düşünce biçimi, deneyimlerle elde edilmiş bir sonuç, çeşitli insan gruplarının yaşamları, aşkları, çalışmaları, mücadeleleri, yaşamlarında karşılaştıkları durumlar işlenirdi. İnsanlar filmleri izlediklerinde, hem keyif alırlardı hem de bir şeyler öğrenirlerdi. Bakış açıları genişlerdi. Filmler, yaşamsal sorunları, bireyleri, kurumları anlatırdı, daha doğrusu insana dair yeni bir şeyler aktarırdı. Şimdiki sinema ve dizi filmlere baktığımızda ise, hepsi olmasa bile, bu durumun çoktan geride kaldığı görülüyor. Dizi filmler, izlenip reytingleri artsın, reklam veren firmalar diziyi mecra olarak görsün, para yatırsın diye çekiliyorlar. Televizyondaki dizi filmler, bazı sinema filmleri, sırf bu amaç çerçevesinde kurgulanıyor. İnsanların dikkatini çekebilmek için olmadık konular, sanki normalmiş gibi işleniyor.


Devamı için tıklayınız ...

Caddelerde yürürken, çoğu zaman etrafımızdaki billboardları fark etmeyiz. Çevrenin renkleri arasına karışır, uyumlu bir bütünlük sağlarlar. Sarısı, yeşili, kırmızısı… çoğu billboard için bu durum geçerlidir. Sanki şehir merkezlerinin görsel güzelliği için dizayn edilmiş gibidirler. Onlar olmadığında, merkezlerde bir çıplaklık, bir eksiklik hissederiz. Onlar mutlaka olmalıdır, çünkü ortamı daha zengin gösteriyordur. İşimiz veya o merkezlere gitme sebebimiz gereği, gözlerimiz saliselik bir zamanda, bir uçtan diğer uça geçerken, arada renk cümbüşü şeklinde kaybolur giderler. Her ne kadar uyum noktasında, çok güzel çalışılmış olsalar bile, billboardların o stratejik noktalarda durma nedenleri, çevrenin daha zengin görünmesi, etrafıyla uyum sağlaması değildir. Tam tersine, bu tip uyum gösterme durumları, onların amaçlarına ters düşüyor. Şehrin merkezi noktalarına geldiğimizde, gözlerimizin onları, çevrenin renk cümbüşünün bir parçası olarak algılaması, billboard tasarımının başarısızlığıdır. Billboard tasarımı, kendini çevre uyumundan sıyırmalı ve kendini göstermelidir. Gözlerimiz billboardların üzerinden kayıp başka bir alana yönelirken bile, tam olarak bakıp anlayamadığımız bir şeyin olduğunu bilincimiz fark etmelidir. Şehir merkezlerindeki billboardların bulunduğu noktalar, insanların yoğun olarak geçtiği, trafiğin yoğun olduğu yerlerdir. Özellikle bazı yerler, birbirlerinden uzakta olan semtlerden gelen insanların temas noktalarıdır. Bu noktalara konulan billboard tasarımlarına daha da fazla sorumluluk düşmektedir. Onlar için tasarlanan billboard reklam, çok daha dikkat çekici olmalı ve çevrenin renkleri arasından sıyrılmalıdır. İnsanların zihinleri, başka şeylerle veya günlük yaşamlarıyla ilgili işlerle, sorunlarıyla dopdolu olduğunda bile, kısa bir göz temasında, orada bir şeylerin olduğu hissini vermelidir. Tasarım, insanın tekrar bakma gereği duymasını, anlamak istemesini sağlamalıdır. Çünkü ister şehir merkezlerinde, ister ücra noktalarda veya şehir il sınırına yerleştirilenlerin, orada bulunma nedeni, tamamen estetik görünüm sağlamaları değildir. Elbette estetiğe önem verilmeli, çirkin bir görüntü, reklamın uygulanma esaslarına uymayacağı gibi reklam verenin de işine yaramayacaktır. Billboard tasarımlarının çevre unsurlarının içine gömülmesi ancak okumak veya görmek isteyince, dikkat edilince görünüyor olması, bence bir dezavantaj oluyor. Tasarım, bütün çevre unsurları arasından sıyrılarak kendini fark ettirmeli, merak uyandırmalıdır. İnsan gözü, saliselik bir zamanda temas ettiğinde, ilginç, çarpıcı bir şeylerin olduğunu fark etmeli ve dönüp bakma gereği duymalıdır. Ancak bu tip bir tasarım billboard reklam mantığıyla uyum sağlayabilir. Bu hem reklam veren firmanın amacına ulaşmasını sağlar, hem de tüketiciye iletmesi gereken mesajları etkili bir şekilde iletir. Bu tip bir tasarım, aynı zamanda tasarımcının yaratıcılığını da öne çıkararak reklamını yapar. Bu, tasarımcılar arasında geliştirilmesi gereken yaratıcılık unsuruyla ilgili rekabeti de doğurur. Birbirinden yaratıcı billboard tasarımlarının ortaya çıkmasını sağlar.


Devamı için tıklayınız ...

Tasarımcı ve uygulamacıların en sıkıcı çalışmalarından biri, tasarımı folyo malzemesine bastıktan sonra, istenilen yere uygulanabilsin diye, basılan tasarımı dekupe yani kesme işlemidir. Bu işlemde, basılan fotoğraf, resim, imajın etrafı temizlenir. Genellikle, canlıymış izlenimi yaratmak için tasarım tek başına bırakılarak, istenilen yere, yani cama, durağa, duvara v.b. yerlere uygulanır. Biz de bu tip çalışmaları gördüğümüzde şaşırmayız. Anlarız çünkü yapılan işi, bize tandık, bildik gelir. Kesilen folyo kenarları kalın ve sert olur, etrafı kirlenir, tasarım net değildir v.b. özelliklerinden anlaşılır. Şimdilerde, açık havada uygulanan tasarımlara bakıyorum, etrafı temizlenmemiş ama kullanılan folyo görünmeyecek kadar şeffaf hale gelmiş, her yerde kullanılıyor. Geçenlerde, evden, işe gitmek için yola çıktım, her zaman yürüdüğüm güzergâhı, eczane bulmak için değiştirdim. Yürürken, ilerideki durağa yaklaşmaya başladığımda, durağın ortasındaki camın tepesine tırmanmaya çalışan bir kedi gördüm. Kedi on belki onbeş metreden net olarak görülebiliyordu. Heyecanlı ve korkmuş görünüyordu. Canhıraş tırmanmaya çalışır gibiydi. Hemen altına baktığımda, dili dışarı çıkmış bir köpek, arka ayaklarını altına almış, ön ayaklarını önüne koymuş, gözlerini yukarıdaki kediye dikmiş bekliyordu. Durağa geldiğimde, camın sağ orta köşesinde kedi ve köpek mamaları satan markanın ismini ve logosunu gördüm.


Devamı için tıklayınız ...

GAP, Starbucks ve Mc Donald's gibi firmaların müşterilere ulaşmaları için yeni bir yol: facebook kullanıcılarının bulundukları yeri paylaşması

Facebook sosyal iletilerinde bulundukları yerleri paylaşmak isteyen kullanıcılar için yeni bir öneri getiriyor: yakınlardaki mağazalardan veya Starbuks ve Mc Donald's gibi isim yapmış büyük firmalardan faydalananın.

Deals adındaki yeni kurulan sosyal paylaşım ağı telefonlardaki ‘Places' uygulamasının bir uzantısı olarak bar, kafe, restoran ve alışveriş merkezlerinin reklamını sağlayacak. Artık kullanıcılar ‘Deals' uygulamasını bir mağazaya girerek ve cep telefonları veya mobil cihazlarından giriş yaparak kullanabilecekler. Bu durum, firmalara tüketicilere ulaşma imkanı sağlamakta ve onları potansiyel olarak belirli mağazalara yakınlaştırmakta.


Devamı için tıklayınız ...

Pazarlamanın aynı zamanda öğelerinden biri konumunda olan, satış noktaların yeri ve niteliği, stratejilerin geliştirilmesinde en çok önemsenen ve dikkat edilen konulardan biridir. Bu öğe, oldukça önemlidir. Firmaların ürettikleri ürün ve hizmetlerin tüketicilere satıldığı yerlerdir bunlar. Öncelikle bu tip yerlerin seçiminde, tüketicilerin yoğun yaşadıkları ve yoğunlukla gidebildikleri olmaları önemlidir. Hem ulaşım bakımından rahat, hem de rahatça alışverişlerin yapılabileceği yer özelliğinde olması gerekmektedir. Satış noktaları, bütün tanıtımların biçimlerin yapılabileceği, iç genişlikte ve çevresel genişlikte olması gerekmektedir. Bu yüzden eskiden şehir merkezlerinde, en kalabalık caddelerde, insanların yoğunlukla gittikleri yerlerde bulunmaktaydı. Günümüzde ise, şehir merkezlerinden uzaklaşmıştır. Kendine has binaları inşa etmekte olan firmalar, bir kompleks oluşturmakta ve pek çok markayı bu kompleksin içine dahil etmektedir. Bütün büyük markaların, bu tip binalarda bir satış noktası bulunmaktadır. Aynı zamanda eskiden olduğu gibi şehir merkezlerinde de satış noktaları bulunmakta fakat buradakiler, daha küçük merkezler halini almıştır. Bu tip merkezler, ürünlerin getirilmesi, taşınması, depolanması, bunlarla ilgili yapılabilecek diğer uygulamaların rahatça yapılabileceği niteliklere sahip olmalıdır. Ürün veya hizmetlerle ilgili olarak yapılabilecek bütün uygulamaların yeri ve ihtiyaç duyulabilecek hal ve hareketlerin rahatça yapılabilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda, açık hava reklam araçlarının da rahatça göz önünde olabilecekleri, tüketicilerin en çok geçtikleri veya bekledikleri yerlerde olabilmeleri önem taşımaktadır. Ürün ve hizmetlerin sergilenmesinde, istenilen dizaynların yapılabilmesine olanak tanımalıdır. Tüketici, bu merkezlerin içerisinde gezerken, bütün ürün seçeneklerini, ambalajlarını, rahatlıkla görebilmelidir. Satış temsilcisi müşteri ya da tüketiciyle rahat iletişim kurabilmelidir. İç mekan tasarım ve bilgilendirici mesajların yer alacağı afiş, poster, billboard, yönlendirme levhası gibi reklam araçlarının durabilecekleri yerlerin olması gerekmektedir. Pazarlamada satış noktalarının yeri ve niteliği, görüldüğü gibi tüketici veya müşteri ile doğru bir iletişimin kurulabilmesine olanak tanıyacak yerde ve özelliklerde olması gerekmektedir. Bu tip yerlerde kullanılabilecek bütün etki mekanizmalarının çalıştırılabilmesi, tüketicilerin satın alma davranışlarını geliştirebilmelerini sağlayacak yönlendirici mesajların iletilebilmesi gerekmektedir. Sıkıştırılmış, birçok şeyin zar zor yapılabildiği veya yapılamadığı yerler, satış olayını negatif yönde etkileyecektir. Bu yüzden pazarlama anlayışı, bu öğe üzerinde durmakta ve en uygun yerleri ve nitelikleri seçmeye çalışmaktadır.


Devamı için tıklayınız ...

22 senedir Hürriyet Gazetesinde çalışan ve birbirinden farklı görevlerle yazı işleri müdürlüğüne kadar yükselen Magazin Müdür Yardımcısı Erol Işık istifa etti. Erol Işık kendine dair yeni projeleri olduğunu, bunları gerçekleştirmek için gazeteyle yollarını ayırdığını ifade etti. Magazin Gazetecileri Dernek Başkan Vekilliğini de yapan Işık, bu görevi ise sürdüreceği söyleniyor.


Devamı için tıklayınız ...

Çevremizi saran renkler de insanlara çeşitli etkilerde bulunmaktadır. Her rengin kendine göre anlamı bulunmakta ve insana çeşitli hisleri yaşatmaktadır. Bugün reklamlarda firmalar, reklamlarının bir yerlerinde illa ki kırmızı rengi kullanmaktadır. Kırmızı renk, sıcak renklerin başında gelmektedir. Sıcaklığı ve çağrıştırdığı duygular birbirinden farklı ve oldukça çeşitlidir ama genellikle insanlara olumlu hisler vermektedir. Kırmızı renk; samimiyet, aşk, güç, heyecan ve agresiflik gibi kavramları simgelerken, insanların kan basıncını yükseltmekte ve solunumlarını hızlandırmaktadır. İnsanların çabuk karar vermelerini sağlayan kırmızı renk, beklentilerini de arttırmaktadır. Kırmızı aynı zamanda oldukça dikkat çekici bir renktir. Bu renkle birlikte kullanılan sözcükler, çabuk fark edilmektedir. Bütün renklerin arasından kırmızı en çabuk fark edilen renktir. Hâkimiyet kuran, duygusal yoğunluğu fazla olan kırmızı renk, çok fazla kullanıldığında insanların huzursuz olmasına neden olmaktadır. Fakat dağınık olarak diğer renklerle birlikte kullanıldığında olumlu yönleri daha çok olmaktadır.


Devamı için tıklayınız ...

Bilindiği gibi reklamcılık, bütün dünyada yapılmakta ve tüm toplumları etkilemeye çalışmaktadır. Her toplum, kendi bünyesinde faaliyet gösteren firmaların reklamlarından etkilenmektedir. Bunun dışında, dünya çapında faaliyet gösteren firmalar da, dünya üzerinde pek çok topluma uygun reklamları tasarlayarak, onları etkilemeye çalışmaktadır. İleri ekonomik sistemlerin bulunduğu toplumların yapısı, orta düzeyde gelişmiş toplumların yapısı, az gelişmiş toplumların yapısı birbirinden farklı özellikler göstermektedir. İleri ekonomik sistemlerin olduğu toplumların bireyleri, diğerlerine göre daha bilinçli hale gelmişlerdir. Her anlamda ileri düzeyde gelişmiş toplumlar, reklamlardan daha az etkilenmektedir. Diğer toplumlara göre bunlar, bazı etki aşamalarını daha önce görmüş ve pek çok anlamda daha bilinçli hale gelmişlerdir. Burada da tüketimin durumu aynı olmasına rağmen, bu tip toplumların bireylerini etkilemek, onların davranışlarını yönlendirmek, diğerlerine göre daha zor olmaktadır. Orta düzeyde ekonomik sistemlerin olduğu ülkelerde ise, reklamcılık ileri düzeydekilere göre, daha etkili olmaktadır. Bu tip toplumların bireyleri, henüz pek çok şeye yabancı ve ileriye doğru, daha gelişmiş yaşam standartlarını istemektedir. Reklamcılık bu anlamda, istenilen, arzu edilenleri daha çabuk tespit edebilmekte ve bunları reklam tasarımlarında kullanabilmektedir. Orta düzeyde gelişmiş ekonomik sitemlerde yaşayan toplumlar henüz, ileri düzeye göre daha az seçici olabilmekte ve bazı kullanım biçimlerinden daha çabuk etkilenmektedir. Bu tip toplumların bireylerinin, gelecekle ilgili düşünceleri, istekleri, beklentileri daha idealist kalmaktadır. Bu toplumların bilinç düzeyleri, ileri toplumlara göre, idealize ettikleri yaşam standartlarıyla eşit oranda gitmektedir. Bu yüzden reklamcılık, bu tip toplumlarda daha etkili ve daha başarılıdır. Bu toplumların bünyelerinde faaliyet gösteren firmaların Pazar ilerleyişi, hızlı ve yukarı doğru bir seyir izleyebilmektedir. Reklamlar, bilindiği gibi toplumların yapısına göre tasarlanmaktadır. İleri toplumlara uygun tasarlanan reklamlar, oldukça profesyonel olmasına rağmen az etki etmektedir. Ama burada, amatör reklam tasarımları bile kitleleri etkileyebilmektedir. Az gelişmiş toplumlarda ise reklamcılığın başarısı, kaçınılmaz olarak en yüksek düzeyde ilerlemektedir. Çünkü bu tip toplumların tüketici bilinci henüz gelişim aşamasındadır. Duygu ve düşünceleri, gelecek beklentileri, arzu ve istekleri tamamen idealist kalmıştır. Bu yüzden reklamcılık, bu tip bireyleri, daha kolay etki altına alabilmekte ve davranışlarını yönlendirebilmektedir. Dünya çapında faaliyet gösteren firmaların, bu tip toplumlar üzerindeki etkisi çok daha fazla olabilmektedir. Buradaki firmalar, tüm reklam mecralarını etkili olarak kullanabilmektedir. Burada profesyonel reklam, amatör reklam v.b. ayrımları da çok önem taşımamaktadır. Elbette ki bazı reklamlar insanların daha çok hoşuna gitmekte ve daha yüksek bir yaşam standartlarını onlara vaat ederek etkilemektedir. Fakat gene de en amatör reklam biçimleri bile bireyleri yönlendirmeye yetebilmektedir.


Devamı için tıklayınız ...

Kanal D Ana Haber ekibinde çalışan başarılı editör Yaşar Gürsoy kanalla yollarını ayırdı. Ana haber ekibinde yurt haber sorumluluğunu yapan Gürsoy, Ali Kırca ile çalışmaktaydı. Kırca ekibi, SHOW Habere transfer olunca, Gürsoy, Atv Haber Genel Yayın Yönetmenliğine getirildi. Aynı dönemde, Mehmet Barlas ile az sayıda personelin ortaya çıkardığı başarılı işlere imza attı. Bu dönemde altı çalışma arkadaşı ile birlikte, Fuat Uğur tarafından işine son verilmişti. Hemen sonra Kanal D Haberde işe başlamıştı. Şimdi ise ani bir kararla Kanal D'den de ayrıldı.


Devamı için tıklayınız ...