Snapchat, görüntülenme başı 2 sent alacağı 10 saniyelik reklamlar satmaya hazırlanıyor. Instagram gibi Snapchat'i de standart gönderiler yaparak reklam amaçlı kullanan firmalar vardı, ama platformun kendisine ait bir reklam formatı yoktu.

Bilindiği gibi Snapchat, gönderilen içeriklerin 24 saat veya kullanıcının belirlediği bir süre sonra yok olduğu bir platform. Bu geçici olma özelliği sebebiyle, Snapchat reklamları için "ephemeral advertising" ifadesi kullanılıyor. Ephemeral, "geçici, kısa ömürlü, fani" anlamları olan bir kelime.


Devamı için tıklayınız ...

Markaların reklam ajansı seçerken güncel olaylara hızlı biçimde tepki verebilme yeteneğine önem verdikleri bilinen bir gerçektir. Çeşitli olaylar ve trendlerle ilgili iyi içerik üretme yeteneği ve bunu hızlı bir şekilde yapabilmek önemli olsa da, üzerinde konuşulan her konuda her markanın yorum yapmasının doğru, işe yarar ve anlamlı olup olmadığı tartışmaya açık bir konudur. Çünkü bir konunun çok konuşuluyor olması, o konunun markamızla ilgili olduğu anlamına gelmez. Sosyal medya reklamları kullanıcılar için kolayca tatsız hale gelebiliyor, çünkü hiç kimse sosyal medya platformlarına reklam görmek veya izlemek için girmiyor. Bu yüzden sosyal medya reklamlarının bir tür değer katıcı özelliğe sahip olması ve "fazlalık" olarak görülmeyecek şekilde tasarlanması gerekiyor. Yani parazit reklamlar yapılması değil, konuyla ilgili iyi içerikler sağlanması gerekiyor. İnternet kullanan herkesin hatırlayacağı gibi, bir süre önce bir elbisenin sarı-beyaz mı yoksa mavi-siyah mı olduğu konusu Twitter'ı kasıp kavurmuştu. Birçok marka da Twitter'daki #thedress hashtagi altında tweetler atmıştı. Bu tweetlerden bazıları çok güzel, taşı gediğine koyan, mizahi, yaratıcı ve akıllıcayken, bazıları da laf olsun diye atılmış tweetlerdi. Mesela Adobe, Adobe renk uygulamasını kullanarak elbisenin rengi hakkında tweet atan bir kullanıcıya cevap vererek konuya dahil olmuştu. Bu tweet hiç yapay durmadığı için gayet güzel olmuştu; çünkü kullanıcı zaten Adobe uygulamasını bir tür otorite görerek, "Elbisenin rengi budur" demek amacıyla öyle bir tweet atmıştı. Bu durumda da Adobe'a sadece buna cevap vermek kalmıştı. Hashtag altındaki başarılı bir başka reklamı da teknoloji dergisi Wired yapmıştı. Wired, bir nörobilimciyle çalışarak hemen bu göz yanılsamasını bilimsel olarak açıklayan bir yazı hazırladı, bu yazıdan hashtag altında bahsetti ve bu yazı, derginin kendisinde yayımlanan bazı yazılardan daha çok görüntülendi. Bu içerik, insanları güncel bir konuda bilgilendirdiği ve hem konuyla hem de derginin içeriğiyle bağlantılı olduğu için çok başarılı oldu. Bununla birlikte, birçok firma da sadece "Biz de bir şey yazmış olalım" havasında tweetler attı. Mesela bir göz kızarıklığı ve alerjisi ilacı markası, "Gözlerinize güvenmeyin, bu elbise beyaz-sarıdır" diye ne anlama geldiği bile meçhul bir tweet atmış. Bir fırın da, benzer şekilde "Beyaz-mavi ekibinden misiniz yoksa mavi-siyah ekibinden mi? Ne düşünürseniz düşünün, herkes bizim fırınımızın ekibinde" demiş, fotoğraf olarak da kalın sarı bir örtü içine konmuş ve beyaz bir başka örtüye sarılmış baget ekmekler koymuş. Şimdi bu başarısız hashtag reklamı örneklerini başarısız yapan şey, diyaloğa hiçbir değer katmamaları ve yapay durmaları. Yani bu tweetler, konuyla ilgili okunması hoş yorumlar ve hashtagle yapılan hoş etkileşimler olmaktan ziyade, ambulansın arkasına takılıp kırmızı ışıkta geçmeye çalışan arabalar gibi popüler bir hashtagden yararlanmaya çalıştığı, popüler bir hashtag altında görünmeye çalıştığı çok belli olan tweetler. Ve kullanıcılar, sosyal medya deneyimlerine bir şey katmayan, sadece bir pazarlama hamlesi olduğu çok belli içeriklerden fazla hoşlanmıyor. Popüler bir hashtage reklam amaçlı bir yorum yazıp yazmamak söz konusu olduğunda, konunun markamızla ne derece ilgili olduğu veya ne derece ilgili hale getirilebileceği üzerine düşünmemiz gerekir. Markamızla konu arasındaki bağlantı, doğrudan bir bağlantı olmak zorunda değildir ve yaratıcılığımızı kullanarak bir bağlantı da kurabiliriz. Yani "Biz telefon satıyoruz, o zaman bir elbise hakkında tweet atmamalıyız" diye düşünmemeliyiz; ama bir telefon firması olarak bir elbise hakkında yorum yapacaksak, yaratıcı bir format düşünmemiz gerekir. Hatta bu konuda bir adım ileriye giderek, firmamızın elindeki satış ve içerik davranışları gibi verilerle bağlantılı bir anahtar kelime listesi hazırlayabilir ve bu listeyle bağlantılı güncel haber veya konular hakkında içerik hazırlamayı düşünebiliriz. Böylece zaten bizimle bir şekilde ilgilenme potansiyeli olan kullanıcılara hitap etmiş oluruz. Bu tür bir yaklaşım, her konuda çok da anlamlı ve işe yarar olmayabilen içerikler sağlamaktan muhtemelen daha faydalı olacaktır. İnternette popüler olan herhangi bir konuya dahil olurken, markamızın vereceği mesaj üzerine düşünmeliyiz ve bu mesajın içeriğimizdeki diğer öğelerden daha ön planda olmasını sağlamalıyız. Hem bizim hem de kullancıların vaktinin boşa gitmemesi için, konu başlığı veya hashtag altındaki diyaloğa bir değer katan, yaratıcı, faydalı, ilginç veya insanların okuyunca hoşlarına gidecek bir içerik üretmemiz gerekir. "Herkes bir şey yazmış, biz de yazalım", sosyal medyada bir içerik yazmak veya yayımlamak için bir gerekçe olarak görülmemelidir. Nihayetinde, marka olarak kurduğumuz her tür iletişim, tüketicilerin dikkatini veya güvenini kazanmamıza veya kaybetmemize yol açabilir.  


Devamı için tıklayınız ...

Markalar sosyal medyayı pazarlama ve reklam yapmak için kullanıyor; ama tüketicileri belirli yerlere ve mağazalara yönlendirme fırsatını kaçırıyor. Bu yüzden, tüketiciler bir ürün veya hizmete nereden ulaşabileceklerini öğrenmek için sosyal medya platformlarını bırakıp Google, Bing ve Yahoo'dan arama yapmak zorunda kalıyor.

PlaceCodes adlı lokasyon bazlı mobil pazarlama firması CEO'su, markaların ürünün sadece reklamını yapmakla yetindiğini ve ürüne ulaşma işlemini tüketicilere havale ettiğini söylüyor. Arama motorları üzerinden ürüne nereden ulaşabileceklerini arayan tüketiciler, arama reklamları aracılığıyla gördükleri rekabetçi teklifler sebebiyle sürekli yeniden, yeniden ve yeniden yönlendiriliyorlar.


Devamı için tıklayınız ...

Avustralya'da tenis oynamayı teşvik eden, tenis oynama alanlarına yatırım yapan ve tenis oyuncularını geliştirmeyi amaçlayan Tennis Australia, son reklamında tenisin her yaşta oynanabilecek bir oyun olduğunu vurgulamış. Bunun için de, insanların gençken yaptığı ama belirli bir yaştan sonra yapamadığı sporları kullanmış.

Reklam, Cummings & Partners -Avustralya reklam ajansı tarafından düşünülmüş.


Devamı için tıklayınız ...

Dijital reklam teknolojileri firması Rocket Fuel tarafından 38.151 banner reklam üzerinde 6 aylık bir süre içinde yapılan bir araştırma, banner reklamların tasarımıyla etkinlik derecesi arasındaki bağlantıyı tespit etmeye çalışmış.

Bilmeyen arkadaşlarımız varsa, "dönüşüm oranı"nın reklam hedefimizi gerçekleştirme oranı olduğunu da belirtelim. Bu hedef satış yapma, bir siteye üye kazandırma, indirim kuponu almak için insanların bir platforma kayıt olmasını sağlama vb. olabilir. Yani biz "%60 indirim için X sitesine üye ol" diye bir banner reklam tasarladıysak, burada hedefimiz siteye üye olunmasını sağlamaktır. Bu reklama 100 kişi tıklamış ve X sitesine 12 kişi üye olmuşsa, bizim reklamımızın dönüşüm oranı %12'dir.


Devamı için tıklayınız ...

Vestel'in Anneler Günü için düşündüğü "Küçük Ev Aletleri ve Elektrikli Süpürgelerde %33 İndirim" kampanyası reklamında, dışarıdan satın alınabilecek tüm yemekleri evinde yapabilen bir anne kullanılmış. Reklam, BLAB reklam ajansı tarafından düşünülmüş.

 


Devamı için tıklayınız ...

Instagram'daki yorum ve capslerin neredeyse yarısı emoji içeriyor. Bu yüzden de Instagram hesaplarının çok takip edilmesini isteyen markaların, emojilerle iletişim kurma ve kendini ifade etme konularında düşünmesi gerekiyor.

Instagram'ın yaptığı bir analize göre, emojiler harflerle yazılan kısaltmaların da yerini alıyor. Instagram Veri Takımı yazılım mühendislerinden Thomas Dimson'a göre, bu trend bu hızda devam ederse Instagram'daki yazıların büyük bölümü emojilerle kaplı hale gelecek. Bu ihtimali göz önünde bulunduran Instagram, emoji kullanımını semantik açıdan incelemeye başladı. Mesela ayakkabıyla ilgili emojiler, çantayla ilgili içeriklerde sıkça kullanılıyormuş. Mayolu emojiler de su ve deniz canlılarıyla ilgili içeriklerde bol bol kullanılıyormuş.


Devamı için tıklayınız ...

Hedefleme teknolojisindeki gelişmeler, markalar ve reklam ajanslarının daha kesin biçimde hedeflenmiş ve daha küçük çapta kitlelere ulaşmasını mümkün kılıyor. Daha küçük çapta bir kitle, aynı zamanda bu kitleye yönelik belirli bir reklam alanı için reklamcıların birbiriyle daha çok mücadele etmesine de sebep oluyor. Bu yüzden, o alanı herhangi bir biçimde değil de, olası en iyi biçimde değerlendirmenin önemi de artıyor.


Devamı için tıklayınız ...

İnternet Reklamcılık Bürosu (Internet Advertising Bureau, IAB)'nun bir araştırmasına göre, reklam ajansı yöneticilerinin %68'i dijital video reklam bütçelerinin önümüzdeki 12 ay içinde artmasını bekliyor. Ama her tür firmanın bütçesi dijital video reklamı yapmaya yetmeyebilir ve internette video reklam yapmadan da görsel tanıtımlar yapabiliriz.

Görsel hikaye anlatımını iyi yapmak için biraz sanat ve biraz da pazarlama stratejisi gerekir. Bazı reklam ajansları sosyal medyada etkin isimlerle stratejik ortaklıklar kurarak, hem marka farkındalığını hem de ürünlerinin kaliteli ve otantik algılanma düzeyini artırmayı hedefliyorlar. Mesela bazı restoranlar, Instagram'da çok sayıda takipçisi olan üyelerle anlaşarak, yemeklerinin fotoğraflarının yayınlanmasını sağlıyorlar. Bu, reklam dünyasındaki masraflar göz önüne alındığında pek çok restoran için çok ucuza gelen bir taktik.


Devamı için tıklayınız ...

Foxy Asso Ultra marka kağıt havluları için "1 yaprak yeter" sloganıyla hazırlanan görsel reklamlarda, kağıt havluların yüksek emiciliği anlatılmış. Görsel reklamlar, Lowe Pirella (Milan, İtalya) reklam ajansı tarafından hazırlanmış.  

 


Devamı için tıklayınız ...