zaman Arama Sonucu Bloglar

Facebook 15 Aralık tarihi itibariyle yeni uygulaması “zaman tüneli”ni hizmete soktu. Bu uygulama profil sayfasında oluşturulan bir “hayat özetini” içeriyor. Bir çeşit özgeçmiş de denebilecek “zaman tüneli” isteğe bağlı hazırlanıyor, istenirse gizleniyor, istenirse paylaşılıyor.


Devamı için tıklayınız ...

Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Saray'ında 25.yılını kutlayan Zaman Gazetesi, sektörde çeyrek asrı geride bırakmanın gururunu yaşıyor.


Devamı için tıklayınız ...

Pilot bölge seçilen Bolu'daki uygulaması tamamlanan e-kimliklerin bir yıllık bir geçiş sürecinin ardından 3 yıl içerisinde tüm vatandaşlara verileceği açıklandı. TÜBİTAK tarafından Ar-Ge sürecini tamamlanan akıllı e-kimliklerle ”tek kart-tek şifre dönemi” başlayacak.  Bu kimlikler sayesinde e-devlet projesindeki tüm işlemler yapabilecek, e-imza atılabilecek, ATM'lerden para çekilebilecek. E-kimlik kartı ayrıca pasaport olarak da kullanılabilecek.


Devamı için tıklayınız ...

Kadınlar çantalarında önemli pek çok şey taşır… Önemli ya da önemsiz oluşu da elbette kendilerine göre değişir. Reklamlar da komik, absürd, abartılı derecede saçma olabilir… Yani bir reklam sunduğu ürünün niteliklerini türlü şekilde ortaya koyabilir. Tıpkı bir kadının çantası gibidir zaman zaman reklamlar, içinden pek çok şey çıkabilir. Ve bunlar makyaj malzemesi, mendil, ayna, cüzdan, telefon gibi günlük hayatta faydalı şeyler olsa da oldukça farklı nesneler de hanımların çantalarında bulunabilir. Birinin çantasından kap kacak çıkabilir, bazıları kedi köpek maması taşır, bazıları saç şekillendiricisinin dahi yanında olmasını tercih edebilir ya da atıştırmalık bir şeyler mutlaka bulunabilir… Reklamlar kadınların çantaları gibidir. Birinde yeni bir kampanya, diğerinde rakiplere birazcık belden altı bir gönderme ile övünülen başarılar, sezonluk indirimler, piyasada biz de varızlar, şuralardayım yanınızdayım, kapınızdayımlar… Bir ürünün söylemek istediği her şeydir reklamlar ve bazı şeyleri de kendine saklaması kadar doğal bir şey yoktur. Yeri geldiğinde çanta açılır ve içinden paylaşılmak, söylenmek istenenler çıkar. Her kadının çantasında taşıdıkları kendince önemlidir. Ancak onun önemsedikleri karşısındakiler açısından tamamen değersiz olabilir. Bu noktada devreye duyular girer. Eğer karşınızdaki için çantanızdan çıkaracağınız malzeme değersiz ise, ona ihtiyaç duymuyorsa, merak etmiyorsa o zaman o nesnenin bulunduğu yerde kalması ve onu merak edecek, ona ihtiyaç duyacak bir kişi ile karşılaşıncaya kadar orada kalması daha doğrudur. Çanta metaforunu uzatıp gidebilirim ancak bu yazıyı yazma amacım Perwoll reklamlarıydı. Gerçi sadece Perwoll değil, ülkemizde de Ayşe Teyze karakteri ile reklam kampanyalarını sürdüren Ace Çamaşır Suyu da çantadan çıkan deterjanlar ile oldukça ilgi çekiyordu. Perwoll son olarak Beyaz Sihir reklamıyla ekrana geliyor. Bir kadın sahilde beyaz elbisesiyle salına salına yürürken, beyazlar içindeki bir çift de kadının elbisesinin yeni mi eski mi olduğunu tartışıyor. Erkek elbiseyi daha önce de gördüğünü söylerken, kadına göre ise elbise beyazlığından ötürü yeni olmalı. Tartışma uzun sürmüyor ve çiftin yanına yaklaşan kadın, çantasından Beyaz Sihir şişesini çıkararak, elbisenin yeni olmadığını, Perwoll ile yıkandığını açıklıyor. Sahil güzel, kadın güzel, elbise güzel… Her şey güzel de, sahilde sıcakta yürüyen bir kadın o sıcak ortamda çantasında neden o deterjanı taşıyor olabilir? Elbisesinin neden o kadar beyaz olduğunu merak edebilecek birileri her an her yerde karşısına çıkabilir diye mi?


Devamı için tıklayınız ...

Benim daha fazla tercih ettiğim tanımıyla “zaman bozanlık” yani anakronizm meydana geliş tarihi kesin olarak bilinen bir olayın, yaşadığı zaman belli olan bir kişinin farklı bir tarihte gerçekleşmiş ya da yaşanmış olarak gösterilmesi olarak tanımlanıyor. Bir bilgi eksikliğinden kaynaklanabildiği gibi bir amaç doğrultusunda bilinçli olarak da yapılabiliyor. Anakronizme en sık verilen örneklerden birisi Nasrettin Hoca’nın Timur fıkraları. Ayrıca anakronizmin sözlü edebiyatta ozanları farklı zaman dilimlerinde yaşatmak amacıyla da ortaya çıktığı bilgiler arasında. Bir tarihteki rakamların yerini değiştirmek, ait olmadığı halde, bir döneme farklı bir dönemin özelliklerini bir diğer dönemde kullanmak da anakronizm olarak tanımlanabilir. Anakronizm, bilinmeden yapıldığında kişilerin zor durumda kalmasına neden olsa da, bilinçli yapıldığında bir amaca hizmet eder. Bugün mediacatonline.com sitesinde bir anakronistik reklam örneğine yer verilmiş. Uygulama ülkemizde de yayınlanan “How I Met Your Mother” adlı dizide gerçekleştirilmiş. 2006 yılında çekilmiş olan dizinin bir bölümünde, 2011 yılında yayınlanan “Bad Teacher” isimli sinema filminin afişi yer alıyor. Böylece de bir ürün yerleştirme reklamı, anakronistik hale geliyor. Bunda çok da bir sakınca yok, ne de olsa dünyanın her yerinde ülkemizde de olduğu gibi bazı programlar, filmler, diziler tekrar şeklinde yayınlanabiliyor. İzlendiği ölçüde reklam alıyor ve ürün yerleştirme reklamları da buna dahil oluyor. Anakronistik reklamların izleyicilerin zaman algısıyla oynama, yani zaman algılarını bozma özellikleri nedeniyle eleştirilebilirler. Ancak en azından Amerika’da kullanılmaya devam edecek. Üstelik de yer bazlı olarak da uyarlanarak. Dizideki söz konusu uygulama, sadece New York’taki izleyicilere sunulmuş. Ayrıca, ürün yerleştirme konusunda oldukça deneyimli olan Entertaintment Weekly, Amerika’da eski programlara ürün yerleştirmek için 20th Television ile bir anlaşma yapmış. Ürün yerleştirme reklamları ülkemizde de yakın zamanda serbest bırakıldı. Pek çok dizide artık senaryoya entegre edilmiş uygulamaları görebiliyoruz. Halen televizyonların en çok izlenen ve dolayısıyla reklam alan programları olarak dizilerin zaman zaman tekrarları da yayınlanıyor. Yine yıllardır popüler olan Hababam Sınıfı gibi filmler de hala yayınlanabiliyor. Bu noktada anakronistik reklam uygulamalarının ülkemizde de gerçekleştirilmesi olası olabilir. Yeter ki bilinçli uygulamalar gerçekleştirilsin. Birçoğumuzun hafızasından Hollywood tepelerindeki çanak anten görüntüsü hala silinmemişken, 70’li yıllara ait bir filmde bir bilimkurgu filminin afişini görmek yeni bir şok etkisi yaratabilir.


Devamı için tıklayınız ...

Alışverişi yaparken iyi de, bir şekilde alınan ürünün iadesi söz konusu olduğunda yazık ki pek çok yerde sorun ortaya çıkıyor. Faturanın ibrazının talep edilmesinden daha doğal bir şey yok, ancak bazen bunu öyle şeyler takip ediyor ki, insanın boşverip gidesi geliyor. Migros’un son reklam filmini izlerken, ister istemez kendi geçmiş deneyimlerim aklıma geldi. Migros, sorgusuz sualsiz iade garantisini tanıttığı yeni reklam filminde Çocuklar Duymasın dizisinde canlandırdığı “Taş Fırın Erkeği Haluk” tiplemesiyle bir fenomen haline gelen Tamer Karadağlı yer alıyor. Dizide canlandırdığı karakterle paralel olarak benzer bir tavırla aldığı ürünleri iade etmek isteyen Haluk, kendisine sorulmasa da gerekçelerini sıralıyor. Haluk “Limon çok ekşi, kıvırcık çok kıvırcık, kelebek makarna da uçmuyor…” diye şikayetlerini belirtirken görevli de gayet sakin bir şekilde “İade alalım” diyor. Fatura ibraz edilmesi gerektiğini de, “Fişiyle birlikte getirirseniz, Havuç’u da iade edebilirsiniz” esprisiyle belirten reklam mesajını doğru şekilde aktarıyor. Haluk’un bahaneleri akıldan çıkacak gibi değil, bu bahanelerle dahi alınan ürün iade edilebiliyorsa demek ki birçok kişi satın almış olduğu ürünü bir sorun yaşamadan iade edebilir. Migros’un “Sorgusuz sualsiz iade garantisi” hizmetini reklamlarına taşımış olması yerinde olmuş. Bir önceki reklam filminde “İyi Tarım” ürünlerini bu kez Haluk ve Meltem çiftiyle anlatan Migros, hem sağlığa, hem de müşteri memnuniyetine verdiği önemi ortaya koyması açısından iki reklam filminde de dikkat çekiyor. Reklamlar inandırıcılık açısından çok da yüksek bir orana sahip değiller. Bu yüzden, müşteri memnuniyeti, hizmet, indirim gibi kavramları kullanırken sadece söylem değil eylem de gerekiyor. Migros söylemde gerçekleştirdiği bu uygulamayı uygulamada gerçekleştirebiliyor mu, önemli olan bu. Bir tüketici olarak daha önce deneyimlerim ışığında söyleyebilirim ki, Migros reklama konu ettiği hizmetini aynen uyguluyor. Böyle bir hizmeti tüketicilere etkili bir reklam diliyle sunmakta geç bile kalmış denebilir. Zaman zaman reklamları yaratıcılıktan yoksun olduğu, ünlülere çok fazla yer verdiği, klişelerden öte gitmediği gibi gerekçelerle eleştirsek de, Migros’un son reklam filmi, mesajı kısa ve öz aktarıyor. İlham verecek bir reklam filmi olmayabilir, ancak verilen hizmete vurgu yaparken kullanılan karakter ile de son derece uyumlu. Bu hizmet kötüye kullanılabilir mi? Onun da önlemi mutlaka alınmıştır diye düşünüyorum.


Devamı için tıklayınız ...

Zaman Gazetesi, 25. yılını kutlamaya hazırlandığı günlerde okurlarına aynı zamanda da 1 milyonu aşan tirajı için teşekkür ediyor.

Geçtiğimiz hafta gazetenin satış rakamlarının 1 milyon sınırını aşmasının ardından hazırlanan reklam filminde son 25 yılın önemli aktörleri görüntüleriyle yer alıyor. ‘1 Milyon Teşekkür' sloganı ile ekrana gelen reklam filmi, çeyrek asıra damga vurmuş olan pek çok ismi izleyicilere hatırlatıyor. Ekrana gelen isimler arasında Smiley karakterinden, Darth Vader'a, Mesut Yılmaz'dan George Bush'a, Azra Akın'dan Prenses Diana'ya kadar pek çok isim yer alıyor.


Devamı için tıklayınız ...

Facebook Mart ayı içerisinde gerçek zamanlı reklam yayınlamak üzere harekete geçti. Bu yeni reklam modeli Dünya genelindeki kullanıcıların yüzde 1'i üzerinde test ediliyor -ki bu da 6 milyon Facebook kullanıcısı demek-. Şimdiye kadar bu uygulamaya yakın olarak “sponsorlu hikayeler” olarak adlandırılan reklam çalışmaları yapan Facebook, bu uygulamada kullanıcıların markalar ile kurdukları etkileşimi sayfa yan bandında reklam olarak yayınlıyordu.


Devamı için tıklayınız ...

Reklam ajansının müşterisi için hazırladığı uçuk ve kaçık fikirlerin her zaman kullanılabilir olmadığı geleneksel medyanın aksine, bu yeni medya çoğumuz için farklı deneyimler içeren bir alan. Dünyanın her yerinden farklı insanlar her gün bilgisayarlarından ve mobil cihazlarından internete bağlanıp, neler olup bittiğine göz gezdiriyorlar. Bütün bu insanlar, müzik dinliyor, televizyon izliyor, gazete okuyor, mesajlaşıyor, alışveriş yapıyor ve işlerini yürütüyorlar. Herkes buradaysa bir reklam ajansının da yeri burası. Sosyal medya anlayışı birçok özelliğinden dolayı yeni olsa da, onu bu kadar cazip kılan asıl şey, devamlı olarak yenilenmesi. Yenilenirken de farklı uygulamalara olanak tanıması. Bu tıpkı her gün bir şeyler keşfeden öğrenme çağındaki çocukların heyecanına benziyor. Uygulamaların sınırının sürekli genişlediği bir evren de, yaratıcılıktan beslenen bir reklam ajansı için gerçekten de çok heyecan verici.


Devamı için tıklayınız ...

İnteraktif yarışmalar arasında dünya çapında prestij sahibi bir yarışma olan Interactive Media Awards telekomünikasyon kategorisinde Üstün Başarı Ödülü Superonline'ın oldu. Superonline “Kaybedecek Zaman Yok!” sloganıyla yürütülen, fiber optik internet hizmetini evlere kadar götüren kampanyaya özel hazırlanan internet sitesi ile bu ödüle layık görüldü.

Interactive Media Awards, Interaktif Medya Komseyi (IMC) tarafından düzenleniyor ve Dünya çapında web tasarımcı, programcı gibi web profesyonellerini temsil eden IMC kar amacı gütmeyen bir kuruluşlar kategorisinde yer alıyor. Yarışma kapsamında değerlendirmeye alınan kategoriler de, e-ticaretten haberciliğe, sağlıktan eğlenceye kadar çeşitlilik gösteriyor.


Devamı için tıklayınız ...