Özellikle televizyonda seyirciler tarafından çeşitli ihtiyaçların giderilmesi için bir mola muamelesi gören reklam kuşaklarında yer almanın etkililiği sıkça tartışmalara konu olan bir durum. Bu kuşakların etkililiğini arttırmak için televizyon kanalları arasında ortak protokoller imzalandı, farklı reklam uygulamaları yapılmaya başladı, özellikle reytingi yüksek programlarda reklamların görünür hale gelmesi için birçok yöntem kullanıldı. Ne kadar sıkıcı olsa da reklamlar ve dolayısıyla markalar yayıncı kuruluşlar için en önemli gelir kaynaklarından birisi. Bir dizinin yayına devam edip etmeyeceğini aldığı reyting belirliyor. Reyting yüksek, reklam alma oranı yüksek, reklam fiyatı yüksek. Ancak bütün bunlar görünür olmak konusunda yeterli olmayabiliyor. Reklamverenin onca parasına mal olmuş bir reklam, seyirci tarafından hiç görülemeyebiliyor. Oysa reklamın varlık sebebi ürünleri tüketicilerin zihninde bilinir kılmak. Görmediğimiz bir şeyi nasıl hatırlayabiliriz? Reklam kuşakları herkes için çok eğlenceli olmayabiliyor. Hele de bir haftadır merakla beklediğiniz dizinin en önemli sahnesinde size ‘ben geliyorum’ bile demeden karşınıza çıkan “pervaneli masaj koltukları” gibi bir ürünün markasını öğreniyor ama ona düşman muamelesi edebiliyorsunuz. Bunun bir sakıncası yok, ürüne yönelik olarak ‘dostuna yakın ol, düşmanına daha yakın’ atasözü doğrultusunda satın alma davranışı gerçekleşmişse zaten reklam amacına ulaşmış demektir. Bu durumda aynı stratejiyi devam ettirerek tüketicilerde benzer düşmanca hisler uyandırmanın da bir sakıncası olmadığı sonucuna varmak pekala da mümkün olabilir. Çok sevdiğim klasik bir tanımdır Prof. Erol Mutlu Hocamın reklam tanımı. “Reklam, bir ürün ya da hizmet satmak üzere tasarımlanan ikna edici mesajlardır.” Yıllarca anahtar kelime ‘ikna’ oldu ve yıllarca izleyicileri hiçe sayan milyonlarca reklam içeriği dolaşıma sokuldu. Üstelik bu reklamların ikna edicilikleri insanları mekanikleştiren bir anlayışı dahi içeriyordu. Günümüzde de bu tanımda yer alan “ikna” kelimesine odaklanmış reklamlar mevcut. İzleyiciye bir ürünü benimsetmek için onu bazen rahatsız edebilecek kadar üzerine gitmek üzerine kurulmuş stratejiler hala mevcut. Ancak günümüzde özellikle sosyal medyanın da sağladığı bir özellik olarak markalara ulaşabilme olanağı var. Belki henüz emekleme aşamasında ancak böyle kalmayacağı ortada. Bu tanımda artık anahtar kelime olarak yer alan kelime ‘ikna’ değil, ‘mesaj’. İçinde bulunduğumuz iletişim anlayışı içerisinde, markaların tüketicileriyle kurdukları ilişki giderek daha fazla önem kazanıyor. Evet, geleneksel medyada bir süre daha farklı reklam uygulamalarına, reklam kuşaklarına, farklı adlar altında yapılan reklamlara hepimiz maruz kalacağız. Doğrudan iletişimin teknoloji yüzünden giderek azaldığı gibi bir izlenim söz konusu olsa da, sosyal ağlarda iletişim birbirinden oldukça farklı özneler tarafından kuruluyor ve devam ediyor. Reklamveren açısından mesajın önemli olmasının altında yatan da bu. Markaların hedef kitlelerine ulaşmak için onlara gönderebileceği mesajlar sınırlı oysa kullanıcıların kendi aralarında süregelen mesaj alışverişleri çok daha fazla. Ve bu mesajlar markalara dair olduğunda, kullanım pratikleri, satın alma tecrübeleri gibi deneyimlenmiş davranışları içeriyor. Reklamlar açısından tek taraflı akışı durduracak olan da bu mesaj alışverişi olacak gibi görünüyor çünkü bir şekilde ikna edilen tüketici, memnuniyeti kadar memnuniyetsizliğini de dile getirmekten çekinmiyor.


Devamı için tıklayınız ...

İçecek sektörünün güçlü markası Efes Grubu iletişim hizmetleri konusunda Tribeca İletişim Danışmanlık ile çalışmak üzere anlaştı. Tribeca İletişim Danışmanlık Mart 2011 tarihi itibariyle şirketin kurumsal iletişim çalışmalarından sorumlu olacak. Efes Pilsen kısa bir süre önce LOWE İstanbul ile de yollarını ayırmış ve TBWA ile çalışmak üzere anlaşmıştı.

‘İş Ortağı' sıfatıyla hayatında yer aldığı şirketlere medya ilişkileri, kriz, içerik ve etkinlik yönetimi gibi alanlarda kurumsal iletişim ve entegre pazarlama iletişimi gibi hizmetler sunan Tribeca İletişim Danışmanlık, 14 yıldan bu yana Borusan Holding, Petrol Ofisi, Fujitsi, Deloitte Türkiye gibi şirketlere hizmet veriyor.


Devamı için tıklayınız ...

Yaşadıkları şehirleri uygun fiyatlarla keşfetmeleri için üyelerine cazip fırsatlar sunan Grupanya dün kullanıcılarına oldukça değişik bir teklif sundu. Sabah siteye giren kullanıcılar, ay yüzeyinde 10 dakikalık bir yürüyüş teklifi ile karşılaştılar. Üstelik ay yüzeyinde yapılacak olan bu 10 dakikalık yürüyüş yüzde 75indirim fırsatıyla sunuluyordu. 3 gün 3 saat 54 dakikalık bir yolculuğun ardından atmosfersiz ve düşük yerçekimli ortamda bolca eğlence vaat eden bu yürüyüşün fiyatına ay yüzeyinde satın alınacak olan kum, taş, çakıl ve toz dahil değildi. Bu teklif için önerilen fiyat da çoğu kişinin gerçekten de ilgisini çekecek kadar avantajlıydı; 150 milyar dolar yerine sadece 30 milyar dolar.


Devamı için tıklayınız ...

Dünyaca ünlü modacı Karl Lagerfeld Diet Cola ile bir kez daha işbirliğine giderek Haziran 2011'de satışa sunulmak üzere üç farklı şişe tasarladı. Çizgi, yıldız ve puantiye desenli şişelerden oluşan koleksiyon prizma şeklinde özel bir kutu ile satışa sunulacak. Bu şişelere uygun olarak tasarlanan eşarp, çanta, üst gibi çeşitli aksesuarlar ise haziran ayında başlatılacak bir dijital oyun ile sahiplerini bulacak.


Devamı için tıklayınız ...

Televizyon severlerin birbirleriyle fikirlerini paylaşabilecekleri dikkatseyircivar.com sitesi 16 Mart tarihinden bu yana yayında. Site televizyon izleyicilerinin birbirleriyle iletişim kurabilecekleri, fikir alışverişinde bulunabilecekleri bir sosyal ağ olarak geliştirildi.

Siteyi benzerlerinden ayıran en önemli özellik televizyon programlarının ağırlıkta olması, arşivleme ve profesyonel raporlama olanağı sunması. Amaç kullanıcıların özgün fikirlerini paylaşabilecekleri bir ortam yaratmak, reyting ölçümlemelerine katkı sağlamak aynı zamanda da seyirci görüşlerini profesyonel programcılara iletmek.


Devamı için tıklayınız ...

Bir süre önde telif sorunu nedeniyle erişimi durdurulan fizy.com sitesi tekrar yayında. Turkcell'in satın aldığı müzik portalı yerli yabancı birçok şarkıyı kullanıcılara ücretsiz olarak sunmaya devam edecek.

Turkcell Ürün ve Servis Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cenk Bayraktar, bütün dünya gibi Türkiye'de de dijital müzik pazarının giderek büyüdüğünü ancak bu alanda yüzde95'e varan oranlarda korsan müzik olduğunu söyledi. 2005 yılından beri sektörün büyümesi ve korsana karşı mücadelenin öncülüğünü üstlenen Turkcell'in kullanıcı ve dijital müziğin yasal çerçevede kalmasında önemli rol üstlendiğini söyleyen Bayraktar, fizy.com'a, “Daha fazla hayat” sloganı doğrultusunda destek verdiklerini de belirtti. Bayraktar ayrıca ilerleyen günlerde kullanıcılara müzik deneyimlerini iyileştirecek yeni servisler sunulacağının da haberini verdi.


Devamı için tıklayınız ...

Toshiba WL768 3D televizyonu ile 2011 iF Ürün Tasarımı Ödülü'nü almaya hak kazandı. 25 tasarım uzmanının oluşturduğu uluslararası jüri Toshiba'yı değerlendirdiği 2756 ürün arasından seçti. Toshiba Avrupa Görsel ürünler Pazarlama Başkanı Sascha Lange, iF Tasarım Ödülü'nün tüm markaların sahip olmak istediği bir ödül olduğunu ve bu ödülün WL 768 televizyonlarının üstün teknoloji ve etkileyici tasarım anlayışının da bir göstergesi olduğunu söyledi.


Devamı için tıklayınız ...

İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2 ay içinde İstanbul'da Web TV'nin test yayınlarına başlayacak. Yayınlarını İstanbul'un birçok farklı noktasından yapacak olan televizyonda gündem, ekonomi, yol durumu, kültür sanat etkinlikleri gibi haberler yer alacak. İBB yayının bütün toplu taşıma sistemlerinde gerçekleştirilmesini hedefliyor. Vapur, otobüs, metro, tramvay, taksi ve metrobüsler de bu doğrultuda kırılma ve çalınmaya karşı korunaklı ekranlarla donatılacak.


Devamı için tıklayınız ...

Pazar diye tabir ettiğimiz kavram günümüzde global bir hale geldi. Online alışveriş alışkanlıklarının da yaygınlaşmasıyla birlikte pazarın coğrafi sınırları neredeyse tamamen ortadan kalktı. Pazar büyüdü ancak bu beraberinde ürünler açısından rekabet şartlarını zorlaştırdı. Aynı ya da benzer işlevlere yönelik olarak üretilmiş birçok ürün piyasada mevcut, hatta aynı markanın birbirine çok benzeyen ancak farklı adlar taşıyan ürünleri dahi var. Bu noktada tüketicilerde satın alma davranışını oluşturan en önemli şey, ürünlere daha doğrusu ürün markalarına atfedilen sosyal ve duygusal anlamlar. Pazarda satın alma davranışını asıl oluşturan şey markaların taşıdıkları değerlerdir. Sağlıklı, eğlenceli, prestijli, sağlam, lezzetli, dinamik, sportif, modern, klasik… Aklınıza gelebilecek birçok atfedilebilir sıfat… Tüketiciler açısından bakıldığında ürünler değil markalar farklıdır. Çünkü bu markalar onların satın alma davranışlarının altında yatan farklı duygularına hitap ederler. Her davranış ve her seçim farklı bir ihtiyacı giderme arzusundan doğar. Maksat susuzluğu gidermekse, bunun için yapılabilecek en iyi şey su içmektir. O zaman neden suyun dışında yüzlerce içecek çeşidi pazarda mevcut? Ya da neden birbirinden farklı bunca ambalaj mevcut? Susuzluk bedensel bir ihtiyaç olabilir, ama her içecek çeşidi faklı bir ihtiyacın giderilmesine yardımcı olur. Reklam ve pazarlama açısından bakıldığında da tüketicilerde satın alma davranışını oluşturmak için yürütülecek olan faaliyetlerde göz önünde bulundurulması gereken tüketicilerin mevcut bir ürünü satın alma sebeplerini doğru bir şekilde değerlendirmektir. Bu en başta mevcut konumlandırmanın doğru yapılıp yapılmadığını gösterir. Her ürünün bir işlevi vardır ancak satın alma tercihlerinde tüketicilerin asıl dikkat ettiği bu işlevlerden öte duygusal ve sosyal faydalardır çünkü markalar onları kullanan kişilere dair bir şeyler söylerler. Tüketicilerin satın almaya yönelik ihtiyaçlarını doğru kavrayabilen ürünlerin marka değerleri de artar. Marka değerinin artması her zaman fiyatın da artması anlamına gelmez. Bir marka kendini rakiplerine göre “daha ucuz” olarak da konumlandırabilir. Bu tamamen onun hedef kitlesi ile kurmuş olduğu ihtiyaçların giderilmesi konusundaki bağdır. Hepimiz tercih ettiğimiz markalara dair zihnimizde belli imajlar yaratırız. Bir marka da bu imajları ne kadar doğru tespit eder ve hedef kitlesiyle bu imajlara uygun bir iletişim kurarsa, hem marka değeri hem de tercih edilme oranı açısından rakiplerine göre avantaj kazanır.


Devamı için tıklayınız ...

ABD'nin California Eyaleti'nde küresel bilişim şirketlerinin toplandığı ve Silikon Vadisi olarak bilinen bölgede şirketler arasında mevcut birçok dava sürüyor. Teknolojinin gelişimi beraberinde yeni ürünler kadar, şirketler tarafından açılan farklı patent davalarını da getiriyor. Bu davalarda en çok taraf olan şirketler Apple, Google, Microsoft, LG, Sony gibi dünya devleri. Sön dönemde en çok davalık olan şirket Apple, Google Microsoft tarafından bazı fonksiyonları kopyalamakla suçlanıyor. Bunun yanında özellikle küçük şirketler dünya devlerinin patentlerini izinsiz kullandıkları suçlamasıyla mahkemelere başvuruyor.


Devamı için tıklayınız ...