2010/10 Blog Arşivi

Reklamcılık sektörü yıllardır, özendirme mantığını tasarımlarında kullanmaktadır. Birbirinden farklı özelliklere sahip kitlelerin istediklerini, arzuladıkları unsurları ustalıkla kullanmakta, birbirinden farklı her kitleye, onlara özgü seslenmektedir. Kimine en sevdikleri ünlü yüzün sesinden sesleniyor, kimine en çok sahip olmak istediği marka ürünlerinin sahiplerinin sesinden mesajlar iletiyor, davranışlarını yönlendirmeye çalışıyorlar. Tüketici grupları, birbirinden farklı özellikler sergiler derken, gelir düzeyleri birbirinden farklı olanlar, kültürel birikimleri farklı olanlar v.b.leri kastedilmektedir. Bu ve buna benzer grupların istekleri, arzuları, şimdiki zamanda sahip oldukları çoğu zaman belirlenmiştir. Onlara en çok hitap eden, isteyebilecekleri bütün unsurlar reklamlarda kullanılmaktadır. Tüketiciler, genellikle kendilerinde olmayan ama olmasını arzuladıkları özelliklere daha çok dikkat etmektedir. Fiziksel güzellik, lüks evler, arabalar, tekstil üzerine ünlü tasarımcılarının üretimlerin, en beğendikleri özelliklere sahip sosyal çevre v.b. pek çok unsur, onların dikkatini çektiği için verilen mesajları dikkatle dinlemektedirler. Reklamlarda bunlarla ilgili mesajlar, eşyalar, kişiler, hikâyelerin kullanılması hoşlarına gidiyor ve izliyor, inceliyorlar. Eğer bunlardan bir tanesinin onların üzerindeki etkisi fazlaysa, markayı, kullanılan sloganları, tanıtımın temasını unutmuyorlar. Bu yüzden reklamların, toplum analiz çalışmaları yapılmadan tasarlanması doğru değildir. Özellikle günümüzde, tüketici istekleri sürekli değişmektedir. Yukarıda sözü edilen birbirinden farklı özelliklere sahip kitlelerin bile, o kendilerine has arzuları, sektörlerin gelişimiyle birlikte yine kendine has olarak değişiyor. Bu noktada, analizlerin önemi daha da fazlalaşmaktadır. Analizler, tüketicinin her gün değişen isteklerinin, arzularının nabzını tutabilir. Tabi bu söylenen, analizlerin fokus grupları dışında yapılan tekniklerin kullanılması halinde önemli olmaktadır. Analizlerin, doğal gözlemlerle yani bilimsel tekniklerin kullanılmasıyla yapılması, isteklerin, beklentilerin, özentilerin tespit edilmesi esnasında hedef grupların hiçbir etki altında olmaması, elde edilen bilgilerin daha gerçekçi olmasını sağlamaktadır. Kişiler kendilerinde olmayan ama olmasını istedikleri, birbirinden farklı şeylere özenebilirler. Bunları elde edebilmek için, onların işlendiği reklamlara dikkat edip, istedikleri şeylerin elde edilebilmesini sağlayan herhangi bir yol veya öneri bulduklarında ise bunu kullanırlar. Bunlar, giyim, bakım, araç-gereç, barınma, sosyalleşme kavramların altına girebilecek bütün ürünler ve görünümler için geçerlidir. Tek sorun onların özendiklerini onlara sunarken, kullanılacak sloganların ve reklamlarda kullanılacak diğer unsurların doğru seçilmesi, mesajların anlaşılır ve dikkat çekici olmasıdır. Bütün bunlar yapıldıktan sonra, tüketiciler sunulanı çoğunlukla kabul etmektedirler.


Devamı için tıklayınız ...

YouTube'un Canlı Video Reklamlarını yayınlamaya başlamasıyla birlikte, Google, reklam gösteriminde daha fazlasını yapabileceğini bütün dünyaya kanıtlıyor. Google sektörde dünyada lider olduğunu bir kez daha gösterdi. Reklam yayınlamanın google için yıllık iki buçuk milyar dolarlık bir sektör olması bir yana google şimdi sıkıcı reklam gösterimlerinde standart görüntülemeden daha fazlasını yaparak sınırları zorluyor. Eğer geçen perşembe günü (28 ekim) YouTube'a girdiyseniz neden bahsettiğimi biraz olsun görmüşsunüz demektir. Bahsettiğim şey Ubisoft'un "Just Dance 2" programı reklam kampanyasının bir parçası olarak bir banner'daki canlı video. YouTube Google'ın en büyük görüntüleme alanı ve bu nedenle de reklam görüntüleme alanında yapmak istediği şeyleri denediği bir test platformu. Ubisoftun reklamı hoş bir salon hilesi fakat insan merak ediyor: videonun kayıt değil de canlı olmasını kim umursar ki? Canlı video kesinlikle etkileyici ve akıllıca bir teknik yetenek. Dünya bir süredir YouTube'un izole edilmiş banttan yayınlar yerine canlı yayına başlamasını bekliyor ki zaten YouTube geçen ay bazı yayın kuruluşlarıyla beraber canlı yayın denemeleri yapmıştı. Amma ve lakin; bunu yapabilecek yeteneği ve kaynağı olduğunu göstermeyi bir kenara bırakırsak soru şu: iyi de neden? Canlı video yayını spor programları ve konferans yayın için önemli olabilir fakat başka birçok alanda çok da faydalı olduğu söylenemez. Youtube'un güzelliği şu ki istediğin videoyu istediğin zaman izleyebilirsin ki bunlar neredeyse hiçbir zaman canlı değildir. Ve eğer kaydedilmiş bir videoyu gösterebilmek zor ve bundan para kazanmak daha zorsa bunu canlı yayınla yapmak çok daha zordur. Yine de bannerlara ve reklamların yayınlanma teknikleri ile ilgili olarak teknolojiyi kullanarak bazı yeni düşünceler üretme ve yaratıcılık konusunda Google'ın takdir edilmesi konusunda hemfikiriz. Fakat YouTube reklama canlı yayın eklemede dünyada ilk değildi; geçen ay Google ürün yönetiminden sorumlu Başkan Yardımcısı Neal Mohan ve Medya Direktörü Barry Salzman'ın verdiği konferans AdAge.com ve diğer bazı sitelerdeki reklam bannerı üzerinden canlı yayınlamıştı.


Devamı için tıklayınız ...

Günümüzde pazarlama ve iletişimin kanalları farklılaşıyor. Markalar, dijital gelişmeleri kullanarak sanal ortamlarda, bloglarda, oyunlarda tüketicileriyle bir araya geliyor. Hem daha az para harcıyor bu iş için hem de tüketicileriyle birebir iletişim kuruyorlar. Sadece bunlar da değil, markalar, artık hemen herkese her yerden ulaşabiliyor. Örneğin, internetten herhangi bir filmi, diziyi izlerken, oyuncuların giydikleri herhangi bir şeyin üzerine tıklayabiliyorsunuz. Tıkladığınızda ürünü satan markanın pazarlama sitesi önünüze açılıyor ve ürünü hemen satın alabiliyorsunuz. Birkaç gün sonra da satın aldığınız ürün kapınıza geliyor. Facebook, Twitter, youtube gibi siteler vasıtasıyla da tüketicilerle iletişim kurabiliyorlar. Markalar bunlarla da yetinmiyor, cep telefonlarını da kullanarak mesaj atıyor ve ürettiği ürün ve hizmetlerine ilginizi çekmeye çalışıyor. Görüldüğü gibi bütün dijital ortamlar bu alan tarafından kullanılmaya başlandı. Bugün markalar tarafından en çok kullanılan televizyon reklam mecrası, uzun dönemler boyunca, tüketicileri en çok etkileyen medya araçlarından biriydi. Ama bu dijital ortamlar piyasaya çıktığından beri, pek çok ülkede televizyon, markalar açısından geride kalmaya başladı. Üstelik ülkemizde de bu yöndeki gelişmeler hızla sürüyor. Ülkemiz, Avrupa online pazarlamada, en hızlı büyüyen dördüncü Pazara sahip olduğu açıklaması da, 2009 AdEx raporunda belirtilmekteydi. Online ortamların kullanıcı sayısı gün geçtikçe artarken, bu alanları kullanarak alışveriş yapan tüketici sayısı da aynı oranda artış gösteriyor. Bu alanların bu kadar çok kullanılmasının en önemli nedenlerinden biri, tabi ki markaları ilgilendiren herkesin bu ortamlarda bulunması olmuştur. Tüketiciler, benzer ürün ve hizmet üreten diğer markalar yani rakipler, markaların ortakları oralarda bulunuyor. Markalar buralarda esas hedef kitleleriyle buluşabiliyor, yaptıkları reklamlara yönelik ölçümleme çalışmalarını yapabiliyor, çok az bütçe harcayarak büyük geri dönüşler alabiliyorlar. Dijital ortamları kullanmanın en büyük avantajı da, markaların değişiklikleri, günün koşullarına göre yaptıkları ayarlamaları anında güncelleyebilmesi ve bu güncellemelerin de aynı anda tüketicilerle buluşması olmuştur. Bir diğer avantajı da, sadece global markaların değil, küçük, orta, büyük ölçekli bütün firmalar tarafından kullanılabilmesidir. Tabi bütün bu konular, buradan bakılınca çok kolay işler gibi geliyor insana. Ama aslında durum sanıldığından daha karmaşıktır. Dijital ortamlarda yer alabilmek, milyonlarca marka arasından sıyrılıp pazarlama yapabilmek çok zor. Çünkü burası, deryalar kadar geniş bir alan ve bu yüzden, markaların işini kolaylaştıran interaktif ajanslar kuruldu. Bu ajanslar sayesinde markalar birbirinden etkili kampanyaları hazırlatıp tüketicilerle buluşturuyor.


Devamı için tıklayınız ...

Evet, aslında yapılabilir. Bugün hem dünyada hem de Türkiye’de birbirinden farklı yüzlerce reklam kampanyası düzenleniyor. Bunların hepsinin amaçlarına ulaştığını düşünmek mümkün değildir. Bazıları başarılı olabiliyor ama bazıları belirlenen amaçların yanına bile yaklaşmıyor. Büyük bütçeler ayrılan, fakat doğru bir strateji oluşturulmamış veya yanlış mecra seçimleri yapılmış, yanlış hedef kitle belirlemeleri yapılmış, belirlenen kitlenin özellikleri yanlış analiz edilmiş pek çok kampanya bulunmaktadır. Günümüzde bile bu tip kampanyalar, firmalar tarafından yapılmaya devam ediliyor. Bununla birlikte küçük ölçekli firmalar, özel olarak bu işe bütçe ayırmadan da reklam yapabilir. Bazen basılı medya yani gazeteler, dergiler, bedava ilan almaktadırlar. Bunlar kaçırılmadan değerlendirilebilir. Firmaların veya içinde çalışan yöneticilerin, uzmanların kartvizitleri bu amaç için tasarlanabilir. Gene aynı kişilerin araçlarına şeffaf sticker baskı yapılabilir. Firmanın vitrinlerinin dışarıya bakan tarafları kullanılabilir. Bulunduğu binanın uygun yerleri, yaratıcı bir fikirle insanların dikkatini çekebilecek şekilde değerlendirilebilir. Antetli kağıtlar, dosyalar v.b. kullanılabilir. Bunların dışında, bilindiği gibi radyo reklamı oldukça düşük bir bütçe ile yapılabiliyor. Ayrıca, sektörel dergiler, diğer basılı medya araçlarına göre oldukça düşük maliyetle bunları alabiliyor. Firmanın üretimine uygun sektöre hitap eden bir dergi veya gene aynı kitleye hitap eden radyo istasyonu seçilerek buralara tanıtım verilirse, bunların maliyeti küçük ölçekli firmaların rahatlıkla karşılayabileceği, özellikle bütçe ayırmadan yapabilecekleri türden oluyor. Bunun dışında, seçilen radyo istasyonu eğer ulusal değilse, yerel radyo ise daha da ucuza tanıtım tasarlanabiliyor. Aynı şekilde yerel bölge gazeteleri de kullanılabilir. Firmaya ait ilanlar, broşürler v.b. tasarım örnekleri bulunuyorsa, firma yetilileri veya çalışanlar, gittikleri her yere bunları götürebilirler. Gittikleri yerlerdeki panolara, ilan tahtalarına v.b. uygun yerlere iliştirebilirler. Gene aynı şekilde, hedef kitlenin gittiği yerler yani fuarlar, seminerler, paneller, v.s. olan yerlere gidilebilir ve eldeki tanıtım ilanları, broşürler, ilanlar elden geldiğince çok kişiye verilebilir. Bu ve buna benzer pek çok yöntem, günümüzde ulusal çapta yapılan pek çok reklam kampanyasından daha karlı sonuçların elde edilmesini sağlayabilir. Bunların etkin bir şekilde, sürekliliği sağlanarak yapılması halinde, elde edilen müşteri, bunların sayısı, daha kaliteli olacaktır. Bunlarla birlikte, firmanın internet sitesi de kullanılabilir. Hem site tasarımı bu amaçla düzenlenir hem de üyelerin izinleri alınarak, onlara belirli zamanlarda etkin tasarımlar ve ürün, hizmet mesajları gönderilebilir. Görüldüğü gibi özellikle tanıtıma bütçe ayırmadan da reklam yapılabilir.


Devamı için tıklayınız ...

Birçok firma, reklam vermek istediği zaman, nerelere verebileceğini bilememektedir. Daha doğrusu özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin çoğu, böyle bir karar vermek istedikleri zaman, bu işin uzmanlarından yardım almadan, kendi birimleri bünyesinde karar vermeye çalışmaktadırlar. Çok az kuruluş, bu işin uzmanlarına gitmektedir. Bu durum, daha çok reklamcılık alanında danışmanlık yapan ajansların, bunu, ücrete tabi tutmasından ve firmanın bu ücreti boşa ödenmiş para olarak görmesinden kaynaklanıyor. İşletmelerin veya firmaların reklamın katkılarını, onların Pazar paylarına olan etkisini bilememesi, zaman kaybetmelerine neden olurken, kendi birimleri bünyesinde böylesi can alıcı bir kararı vermeye çalışmaları, seçecekleri reklamcılık mecranın yanlış olma ihtimalinin yüksek olmasını da beraberinde getiriyor. Firmalar, seçmeleri gereken mecraları, daha doğru bir ifadeyle, bu işe ayırabilecekleri bütçe çerçevesinde yapabilecekleri tanıtım stratejisini bu işin uzmanlarına yaptırmalıdır. Kuruluşlar bu tip davranışları gösterirlerken genellikle, satış ve pazarlama konusunda uzman olduklarını, tüketicilere ulaşma ve onların davranışlarını etkileme noktasında, hiçbir uzmanın kendilerinden daha iyi olduğunu kabul etmemelerinden kaynaklanmaktadır. Onlar, pazarlama, satış, gibi alanları reklamla karıştırıyorlar. Bu sektör onlardan farklı bilgileri, birikimleri, uzmanlıkları gerektirmektedir. Bir pazarlama uzmanı ne kadar iyi olursa olsun, bir reklamcı gibi değerlendirilemez. Etkileyebilir, müşteri ile kurulabilecek iletişim kanallarını seçebilir, faaliyet gösterebileceği pazarı, hedef kitlesini seçebilir. Ama kesinlikle, kitle iletişim araçlarından, açık hava araçlarından ve reklamın diğer mecralarından nasıl seslenmesi gerektiğini, hangi göstergelerle hareket etmesi gerektiğini bilemez. Bunları, bu işin uzmanları bilebilir. Bunun dışında, küçük bir bütçeyle etkili tanıtım hazırlayıp, hangi mecradan doğru tüketici kitle ile buluşturulabileceğini de saptayamaz. Bu yüzden, firmaların ayırabilecekleri, küçük bir bütçe dahi olsa, bu sektörün uzmanlarıyla birlikte ne yapabileceklerini belirlemeleri gerekiyor. Sektör uzmanları, küçük bir firmanın etkili reklamının nasıl yapılabileceğini, hangi avantajlara ve dezavantajlara sahip olabileceğini, hangi koşulları, araçları, malzemeleri v.s. kullanabileceğini seçebilecek ve onu bulunduğu yerden yukarılara taşıyabilecek bilgi ve birikime sahiptirler. Her işletmenin veya firmanın, sürekli bu konuda danıştığı bir tanıtım ajansına sahip olması gerekiyor. Bu gereklilik, günümüzde Pazar ortamından kaynaklanıyor. Rekabet ortamının gittikçe daha çok kızıştığı, ürün ve hizmetlerin çeşitlenmeye devam ettiği, tüketicilerin veya müşterilerin istek, beklentilerinin sürekli farklılık gösterdiği bir Pazar ortamında, şirketlerin kendi birimleri içerisinde tanıtım stratejileri çizmeleri onlara fayda sağlamayıp, bu alana ayırdıkları bütçenin boşa harcanma ihtimalini de yükseltmektedir.


Devamı için tıklayınız ...

Son zamanlarda, rekabetin artması, en küçük firmaların bile, bu alanla ilgili stratejiler oluşturarak pazara girme ihtiyacı hissetmesi, bu alanda verilen eğitimlerin önemini arttırdı. Buna yönelik olarak pek çok eğitim kuruluşu, kolları sıvayarak, bu dalın farklı açılarıyla ilgili dersleri, kursları vermeye başladı. İş dünyasının yoğun bir rekabete girmeye başlaması, insanların da bu alanda kariyer yapma imkanlarının önünü açtı, firmalar bu alandaki uzmanları, daha çok arar hale geldi. Ayrıca bu işin eğlenceli ve cazip oluşu da insanları çekiyor. Bu alanda kişiler, doğru bir pazarlama eğitimi ile işe başladıklarında, onları tatmin edebilecek kazanç ta elde edebiliyorlar. Yüksek öğrenim kurumlarının bu alanla ilgili verdiği eğitimlerin dışında olan, özel kurum ve kuruluşların; modern pazarlama anlayışı, etkin, etkili biçimleri vermesi, ilgili kişileri çekiyor. İyi bir öğrenimden sonra, çok geniş bir alanda olan iş imkanlarının kapılarını da açıyor. Günümüzde, işsizlik herkesin sorunu haline gelmişken, yaşam koşulları zor, gittikçe de daha zor olmaya başlamışken, bu alan daha da cazip olmaya başladı. Bu kurslarda, hedef Pazar tanımlama, SWOT analizleri, klasik ve modern pazarlama eğitimleri, sürekli değişen tüketici yargıları, günümüzde uygulanan teknikler ihtiyaç sahiplerine verilmektedir. Bugünlerde en çok dikkat çeken konu da, bu eğitimleri alanlar arasında, küçük ve orta ölçekli firmaların çokluğudur. Bu sevindirici bir durum olarak görünürken, hepsinin büyüme, global marka haline gelme istekleri ve bunların çokluğu, içinde yaşadığımız koşullar düşünülünce, şaşırtıcı olmaktadır. Bu tip pazarlama eğitimleri, bu işi yapmak isteyenleri pek çok konuda aydınlatırken, insanların yapıları hakkında bilgi veriyor, onlarla iletişim kurma, satın alma kararlarını etkileme yöntemleri, yani satış teknikleri, stratejilerin oluşturulabilmesi gibi konularda eğitmektedir. Ülkemizde bu tip eğitimlerin yoğunluğu daha çok büyük kentlerde bulunabilirken, yavaş yavaş diğer kentlerde de açılmaya başlamış, bu sektörün sivil toplum kuruluşları, bazı üniversiteler, bazı dershaneler veya bazı firmaların kendileri, eğitimleri verebilmek için çalışmalar yapmaya başlamıştır. Pazarlama eğitimleri, genellikle bu alanla ilgili herhangi bir yüksek eğitim kurumundan mezun olmamış kişilere, bu alanda çalışan veya çalışmak isteyen, küçük, orta ölçekli firma sahiplerine veya yöneticilerine hitap etmektedir. Bu alanın değişen yüzünü henüz tanımayan ama daha önce bir yüksek öğrenim kurumundan mezun olanları da ilgilendirmektedir. Aslında, bu konularla ilgili internet üzerinden eğitim veren pek çok adres bulunmaktadır. Pazarlama eğitimi adı altında değil de, kısa makalelerin, yazıların, haberlerin, tartışmaların, yorumların bulunduğu pek çok adres pazarlama eğitimi niteliği taşımaktadır. Fakat herkesin bildiği gibi, internet gibi ortamlar, kişileri kendi hareketlerinde bağımsız bırakıyor. Ama kurslar veya kurumlar, kişileri disipline ederek eğitim verdiği için çok daha fazla tercih edilmektedir.


Devamı için tıklayınız ...

Reklam filmleri, bilindiği üzere, televizyon kanalları, sinema ve internet mecraları için çekilmektedir. Bunların en yaygın izlenenleri, televizyon tanıtım filmleridir. Televizyon mecrası için çekilen filmler; karşılıklı diyalogların gerçekleştiği reklam filmleri, animasyon filmleri, cıngıllar, sadece görüntü ve yazılardan oluşan reklam filmleri, spotlar, oyuncularla birlikte eşyaların animasyonuyla oluşturulan reklam filmleri ve bu şekilde birbirinden farklı tasarım yapısı ve teması olan onlarca tür filmler olmaktadır. Günümüzde en çok televizyonlarda yayınlandıklarında, en çok izleyiciye sahip olmaktadır. İnsanlar, günlerinin yoğunluğuna bağlı olarak, her gün, en az birkaç saatlerini televizyonların başında geçirmektedirler. Burada sözünü ettiğimiz insanlar, genellikle çalışan kişiler olmaktadır. Çocuklar, sabah saatlerinde ve akşam saatlerinde, televizyon kanalarının kendilerine uygun yayın yapanlarını izlemektedir. Ev hanımları, özellikle gündüz saatlerinde, televizyonlarını sürekli açık tutmaktadır. Dolayısıyla televizyon tanıtımları hemen her kesim tarafından, farklı saatlerde, ama mutlakta izlenmektedir. Reklam filmleri, genellikle ajanslar tarafından tasarlanmaktadır. Firmanın amaçları ve ihtiyaçları doğrultusunda, ajanslar, yapım firmasıyla birlikte, oyuncu ve tanıtım ajansından destek alarak, filmleri hazırlamaktadırlar. Filmlerin, metin yazarlığını, ajanslarında çalışan, metin yazarları, sanat yönetmenleri ve film yapımcıları yapmaktadır. Kimi zaman ortaklaşa, kimi zaman metin yazarı veya sanat yönetmeni tarafından yazılmaktadır. Metnin yazılmasından sonra, senaristler, onu senaryo haline getirmektedir. Filmin çekimlerini, yapım yani prodüksiyon firması yapmaktadır. Oyuncu ve tanıtım ajansı da, filmde kullanılmak istenilen ünlüleri, tiyatro oyuncularını, sinema sanatçılarını, dansçıları, mankenleri, normal ve belirli bir özelliğe sahip olan insanları temin etmekte ve kullandırmaktadır. Aynı ajans, filmde kullanılması istenilen araç ve gereçleri temin etmekte ve kullandırmaktadır. Bunlar aynı zamanda sinemalarda da yayınlanmaktadır. Vizyonda olan filmler başlamadan önce, belirlenmiş sürelerde yayınlanıyorlar. Aynı şekilde, internet mecrasında da, filmler yayınlanmakta ve kullanıcıların beğenisine sunulmaktadır. Günümüzde, bu amaçla yapılmış videolar gündemde dolaşmaktadır. Bilindiği gibi filmlerin çekimleri bittikten sonra, post prodüksiyon çalışmalarında, tanıtımın farklı mecralarda gösterilebilmesi için, cd’leri, video’ları ve internette gösterilebilmesi için gerekli, bütün formatları hazırlanmaktadır. Tanıtım videoları şekline getirildikten sonra, bu videolar hem ilgili firmaların resmi web sitelerinde hem de kişiden kişiye dağılmasını sağlayarak ta yayınlanmaktadır. Tanıtım filmlerinin eğlenceli olması, içeriğinde toplum tarafından sevilen ünlülerin kullanılması, tüketicilerin isteklerini hedef almaları izlenmelerini sağlamaktadır. Hemen bütün mecralardan, tanıtım filmleri izlenmektedir. Ayrıca her geçen gün, tanıtım filmlerinde kullanılan teknoloji geliştirilmekte ve yeni unsurlarla tüketicilerin dikkatlerini çekmektedir.


Devamı için tıklayınız ...

İnsanların büyük bir çoğunluğu satışın doğuştan gelen bir yetenek olduğuna inanmaktadır. Oysaki pazarlamada satış öğrenilebilen bir beceridir. Beceriler bilindiği gibi geliştirilebilen özelliklerdir. Geçmişten bu yana müşteri temsilcileri, pazarlama uzmanları, satış temsilcilerinin toplumda bıraktığı izlenimler, bu meslekle ilgili düşüncelerin, birbirinden farklı olmasını sağlamıştır. Toplumun büyük bir çoğunluğu, bu işin doğuştan gelen bir yetenekle yapılabileceğini düşünürken, az bir kısmı, bu işin tekniklerinin öğrenilmesi halinde, herkes tarafından yapılabileceğini düşünmektedir. Bu iş için, öncelikle bir kişinin geçmişinde, satış deneyiminin olması şarttır. Bununla birlikte, bununla ilgili geniş bir bilgisinin olması gerekmektedir. Özellikle son zamanlarda, bu konu ile ilgili araştırmaların, tüketici özellikleriyle ilgili bilgilerin verildiği, onlarla iletişim kurma yollarının, onları etkileme biçimlerinin v.b. daha pek çok konunun işlendiği, eğitimler verilmektedir. Özellikle pazarlama eğitimleri veren kuruluşlar, bu öğenin öğrenilmesiyle çok ilgilidirler. Bunlardan birine giderek, bu eğitim alınabilirken, aynı zamanda, internet üzerinde de pek çok bilgi ve makale bulunmaktadır. Belli bir alt yapı zaten varsa, yani bunlarla ilgili deneyim ve bilgi bulunuyorsa, geliştirilmesi için bu tip eğitimlerin veya araştırma yazılarının okunması, uzmanı veya kişiyi geliştirebiliyor. Bununla birlikte, günümüzde, pazarlama alanında gittikçe artan rekabet var. Firmaların ürettikleri ürün ve hizmetler gittikçe çeşitlenmektedir. Aynı şekilde, tüketiciler her geçen gün biraz daha bilinçli hale gelmekte ve istekleri de aynı oranda değişmektedir. Yani uzmanlarının müşteri kazanması, gün geçtikçe zorlaşmaktadır. Bütün bu durumlar, satış kavramının, yeteneğinin veya edinilmesinin değerini, firmalar açısında oldukça önemli hale getirmeye başladı. Zaten bu durumun fark edilmesiyle birlikte, piyasada, bununla ilgili yani satış ve satışçı kavramlarını anlatan yayınlara ilgi de artış göstermeye başladı. Gittikçe uzmanlar, bunun bir yetenek olmadığını, öğrenilebileceğini, buna ilişkin tekniklerinin öğrenilmesi halinde, ilgili deneyimlerin de gerçekleşebileceğine, deneyimlerden sonra, kişilerin bu işi yapabileceklerine dair inançları artmaya başlamıştır. Zaten gerçekte de durum öyledir. Pazarlama iletişimiyle ilgili bilgi sahibi olduktan sonra, ilgili toplum yapısı, sosyo-kültürel özellikler yapılan araştırmalardan öğrenilebilmektedir. Müşteri davranışı, istek ve arzuları, beklentileri, onları etkin dinleme yöntemleri, karar vermelerini etkileyen unsurlar, almalarını istedikleri ürün ve hizmetlerin faydalarını onlara sunma, onları ikna etme yöntemleri, davranışları yönlendirme teknikleri, onlarla iletişimin nasıl kurulması gerektiğine yönelik teknikler öğrenilebilir. Bunların hiçbiri, doğuştan gelen bir yetenek değildir ve öğrenilemez değildir. Fakat bir konuşma kabiliyeti gerekmektedir. Ama bu kabiliyet dilin kullanımıyla ilgili, sözcük dağarcığı ve ifade biçimi ile ilgilidir. Bilindiği gibi bunlar da öğrenilebilen, hatta en temel eğitim kurumlarının verdiği dersler arasında yer alan konulardan biridir. Kısaca bunların hepsi öğrenilebilir.


Devamı için tıklayınız ...

Bugün pazarlama ve reklam onlarca mecradan onlarca tanıtım yapmaktadır. Bunların çoğu, ürün ve hizmetleri tanıtmakta, yeni üretimlerini, kalıplarını, düşüncelerini de tüketicilerin beğenilerine sunulmaktadır. Eskiden olduğu gibi, bugün de pazarlamanın nihai hedefi değişmemiştir. Ama eskiden tüketici yönlü olmayan üretim biçimleri ve teknikler, bugün ana düşünce haline gelmiştir. Ürün ve hizmetler, tüketicilerin isteklerine, beğenilerine hitap edecek şekilde üretilmekte ve bu şekilde önlerine sunulmaktadır. Ama burada önemli olan durum şudur; herkesin kullandığı markalar, beğendiği ürün ve hizmetler, yaşamının bir parçası haline getirdiği şeyler bulunmaktadır. Günümüzde markalar, tanıtım yaparken, sürekli değişimden bahsetmekte, bu nokta üzerine vurgu yapmaktadır. Çünkü firmaların başka seçenekleri kalmamıştır. İnsanların kullandıklarını, beğendiklerini, istediklerini değiştirmelerini sağlamak zorundadır. Eğer tüketicileri değişime ikna edemezse, eski markalar konumlarını koruyacak, kendileri de aynı noktalarda duracaktır. Tüketicileri değişime ikna etmenin birbirinden farklı yollarını arayan pazarlama ve reklam, bu noktada sürekli çözümler üretmektedir. Bugün ürün ve hizmetlerin faydaları önemli olmaktadır. Faydayı kullanabilmek için ise, alışkanlıkların değiştirilmesi gerekmektedir. Bunu şu örnekle somut hale getirebiliriz. Çocuklar, ellerini sık sık yıkamayı sevmezler. Ama köpüklü olan ürünleri, köpüklerle oynamayı severler. Çocuklara yönelik tanıtım tasarımlarında, bu öğe üzerine durulsa, ellerini sık sık yıkmayı sevdirip, daha sonra, bunun bir alışkanlık haline gelmesini sağlamaları, sabun firmalarının satışlarını arttıran bir etken olarak görülecektir. Yani insanların alışkanlıklarını değiştirebilmek için, hem insanların sevdiği, yapmaktan hoşlanabilecekleri unsurları bulmak, hem de ürünlerin bu anlamda ki faydalarına vurgu yapmak değişimi beraberinde getirebilir. Buna yönelik Eczacıbaşı markası, köpük sabunu üretmiş ve buna yönelik çocukları etkileyecek, ellerini sık sık yıkamayı alışkanlık haline getirmelerini sağlayacak tasarımlarla tüketicilerinin karşısına çıkmayı planlıyor. Diğer firmalar da ürün ve hizmetleri için buna benzer düşünce sistemini kurarlarsa pazarlama ve reklam çalışmaları daha başarılı olacaktır. İşte bu tip yollar, insanların eski alışkanlıklarını bırakıp, yeni ürünleri, yeni markaları denemelerini sağlayabilir. Bu örnek diğer tüm üretimler için geçerli olabilir. Sorun, sadece, üretilmiş ürün ve hizmetlerin en önemli faydalarından birini öne çıkarmaktır. Tüketicilerin yaşamlarına alabilecekleri yolları göstererek, bu yolların, onların yaşam standartlarını yükseltebileceğini, daha iyi koşullarda yaşamalarını sağlayabileceğini kanıtlayarak anlatmak. Bu tip reklam ve pazarlama yöntemleri, yine pek çok unsur ile ilişkilendirilerek verilebilir. Önemli olan, reklam mesajlarının doğru olmasıdır. İnsanların yaşamlarına yeni girecek olan alışkanlığın, eskisinden daha iyi olduğunu onlara göstermek, onları bu anlamda ikna etmek, başarılı pazarlamanın yöntemlerinden birini oluşturabilir.


Devamı için tıklayınız ...

Televizyon tanıtım filmlerinin, insanın pek çok duyusuna hitap etmesi, bir bakıma mesajların işini zorlaştırmaktadır. Çünkü televizyon reklam mesajlarını, başka tarafa veya başka anlama çekecek pek çok etken bulunmaktadır. Televizyon, insanın hem görsel hem işitsel hem de algısal duyularına hitap etmektedir. Bu durum, televizyon reklam mesajlarının tasarlanması esnasında, her öğeye birden çok açıdan dikkat edilmesi, her üç öğenin, anlattıklarını başka yöne kaydırmaması için tasarlanması gerektiğini ortaya çıkarmaktadır. Görsel öğeler ile işitsel öğelerin tasarlanması, tanıtım fikrinin ortaya çıkarılmasından sonra kolay olabilmektedir. Fakat verilmesi tasarlanan mesajların algılara gidiş biçimi, insanlara neyin neleri çağrıştıracağı konusu reklamcıları zorlamaktadır. Bu yüzden, televizyon reklam mesajlarının bazıları, gene uzman ajanslar tarafından tasarlanmış olmasına rağmen, hatalı mesajları iletebilmektedir. Kurgusu yapılan bir filmin mesajları, ne kadar özenle tasarlanırsa tasarlansın, bazen farklı anlamlara gidebilmektedir. Gerçi, reklamcıların özelliklerini tespit ettiklerini düşündükleri, hedef kitlenin algıları, bazen onların farkında olmadıkları şekilde çalışmakta ve verilen mesajları, istenildiği şekilde değil, kendilerince alabilmektedirler. Televizyon reklam mesajlarının algılanması, kişiden kişiye, sınıftan sınıfa, düzeyden düzeye ve buna benzer pek çok unsura göre değişmektedir. Her ne kadar mesajlar, görsellerle, sözlerle ve başka etki unsurlarıyla da güçlendirilmiş olsalar bile, gene de toplum tarafından nasıl algılandığının tam bir tespiti yapılamamaktadır. Hatta tanıtım için toplumsal analizlerin verileri bile, olandan farklı verileri gösterebilmektedirler. Çünkü tüketiciler, televizyon tanıtım filmlerini evde izlemektedirler. Dört duvar arasında, onların bu tip kuşakları izlerken nasıl tepki gösterdikleri, anlatılanları nasıl algıladıkları reklamcılar tarafından tam olarak bilinmemektedir. Bilimsel disiplinler, toplumsal analizler etkili yöntemler kullansalar da, göstergelerinden farklı etkiler olabilmektedir. Tüketiciler, evde bu tasarımları izlerken farklı veya oldukları gibi davranmaktadır fakat analizlerde, anketleri cevaplarken yeterince samimi ya da gerçekten tercihlerini veya isteklerini tam olarak ifade edip edemedikleri ciddi bir tartışma konusudur. Toplum bilimcilerin, felsefecilerin v.b. düşünce insanlarının, tespiti mümkün olmayan unsur olarak gördükleri konuların arasında da bu olmaktadır. Tüketicilere soru yöneltildiğinde, sorunun cevabının alınması esnasında, doğruluğunu değiştiren pek çok etken bulunmaktadır. Tüketicinin hangi psikolojik etkilerle bu cevapları verdiği, kendini ve isteklerini, beklentilerini, arzularını yeterince tanıyıp tanımadığı yine reklamcılar tarafından bilinmemektedir. Kimi insan, isterim dediği pek çok unsuru istememektedir veya firmanın şunu yapması halinde, satın alırım dediği pek çok konu, onun satın alma davranışını etkilemeyebilmektedir. Gerçekte isteklerini ve kendini tanımayan, binlerce kişi bulunmaktadır. Dolayısıyla televizyon reklam mesajları hazırlanırken, elde olan verilerle hareket edilmekte ve filmde, konu bütünlüğünü destekleyen unsurlar kullanılmaktadır.


Devamı için tıklayınız ...