2010/09 Blog Arşivi

Adalet Bakanlığı, Milliyet Gazetesi yazarı Güneri Civaoğlu'nun HSYK ile ilgili yazısına cevap gönderdi. Güneri Civaoğlu, yazdığı yazıda konuyla ilgili eleştirilerini yazmış ve devamında Adalet Bakanlığının cevap vermesi halinde, ilgili cevabı seve seve yayınlayacağını söyleyerek devam etmişti. Milliyet Gazetesi yazarı Güneri Civaoğlu, köşesinde Adalet Bakanlığının gösterdiği duyarlılık için teşekkür ederek, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının bunu örnek almaları dileğinde bulundu. Yazar, Adalet bakanlığının gönderdiği açıklamasını da köşesinde yayınladı.  


Devamı için tıklayınız ...

Televizyonlarda reklamların senaryoları, son zamanlarda beklenmedik bir sonla bitirilmektedir. Aslına bakılırsa, etki açısında düşünülen bu tip bir işleyiş, izleyicilerin ilk kez gördüklerinde etkili olmaktadır. Fakat bu durum, ikinci veya tanıtım filminin tekrarlarında aynı etkiyi sağlamamakta hatta zevk alınmadan izlenmesine neden olmaktadır. Her ne kadar reklamcılar, televizyon mecrasına metni yazarken, medyanın avantajlarından yararlanmayı düşünüyor olsalar da önemli olan nokta, çekilen filmin tekrar tekrar izlenebilir olmasını sağlamanın yolunu bulmaktır. İzleyici televizyonlarda reklamların her karesinde farklı bir şey bulmalıdır. Bulduğu her şeyi gördüğünde, zevk almalıdır. Bu tip filmlerin etkisi, uzun soluklu olarak düşünüldüğünde, daha etkili olmakta ve daha derine işlemektedir. Tüketicilerin algılarına daha iyi yerleşmektedir. Diğer türde, yani senaryonun konusunun doğru etkileri oluşturacak şekilde işlenmesiyle örülen, son nokta da beklenmedik bir şekilde sonlandırılan filmler, ilk etapta, tüketicilerin dikkatini çekmektedir. Fakat bu noktada, tüketici işlenen döngüyü öğrenmiş olduğu için, bir daha izleme gereği duymamaktadır.


Devamı için tıklayınız ...

Her reklam ajansı veya sanat yönetmeninin, tasarımcının başlamasını istediği bir nokta vardır. Tasarım görücüye çıktığında, insanların bakışlarını çekecek bir şeye sahip olmalıdır. Bu bir fotoğraf, bir resim, çizim, slogan v.s. olabilir. Ama insanlar baktıkları zaman, konunun özünü ifade eden şeye dikkat kesilmelidirler. Onların gördükleri şey, reklama hâkim olan şeydir ve genellikle reklamın neden bahsettiğini, neler olduğunu az çok anlatabilen bir şey olmalıdır. Tasarımlarda fotoğraf, genellikle alanın dörtte üçünü kaplamaktadır. Başlık ise dörtte biri kadar bir alan kaplamaktadır. Geriye kalan bölümler genellikle alt bilgiler için kullanılmaktadır. Firma bilgileri, tanıtımı yapılan ürün veya hizmetin diğer özelliklerine ayrılmaktadır. Alanın dörtte üçünü kapsayan unsur, fotoğraf veya görüntü, insanların ilk dikkatini çekenler olmaktadır. İnsanlar ilk önce resim, fotoğraf veya imaja bakmaktadır. Bunların doğru seçilmiş olması halinde bu unsurlar, reklama hakim olmaktadır. Bilindiği gibi her zaman, tasarımlarda fotoğraf kullanılmamaktadır. Ama kullanılmasa bile, diğer tüm durumlarda da insanların dikkatini çekecek bir özelliğin kullanılması, reklamcılığın mantığı gereği doğru olmaktadır.


Devamı için tıklayınız ...

Kimi zaman, özellikle basılı reklamlarda, birbirine dolaşık, birbirine çok benzer sözcüklerin, birleşik sözcüklerin kullanıldığı, metnin çok uzun olduğu görülmektedir. Çok olup, birbirini pekiştirdiği sanılan sözcük güruhlarının hiçbir mantığı ve anlamı olmamakla birlikte, bu tip anlatımlar, tüketiciyi yormaktan ve sıkmaktan öteye gidememektedir. Belki de temel anlam, kısa tek bir cümle ile halk arasında ifade edilebilirken, reklamcıların halk dilinden farklı bir üslup kullanması işe yaramamaktadır. Bu yüzden en kısa, en net mümkün olan en sade ifadelerle, anlatılmak istenen anlatılmalıdır. Bununla birlikte her ne kadar, sade ve az sözcük kullanılacak olunursa olunsun dilbilgisi kurallarına kesinlikle uyum sağlanmalıdır. Bunlarla birlikte gene kullanılacak sıfatlara da çok dikkat edilmesi gerekmektedir. Önemli olan bir diğer nokta, sonuçta reklamın nihai hedefi satıştır. Bu yüzden sözcükler, ne kadar çok sündürülürse, tüketici tarafından o kadar çabuk unutulacaktır. Ama bizim burada amacımız, kullandığımız sözcüklerin veya cümlelerin unutulması değildir. Tam tersine akıllarında kalması, unutulmamasıdır. Bu yüzden bu tip uygulamaların mümkün olduğunca yapılmaması önemli olmaktadır. Bilindiği gibi, özellikle açık hava reklam araçlarına yönelik veya basılı yayınlara yönelik yapılan reklam tasarımlarında, yazıların veya sözcüklerin dikkat çekici olması için, tasarımcı, onları sündürerek kullanmaktadır. İşin kötü olan tarafı, bu tip tasarımlar inanılmayacak kadar çoktur. Özellikle, açık hava reklamlarının baskısını yapan ajansların, bu yola çok fazla gittiği görülmektedir. Belki sözcüklerin sündürülmesi, insanların dikkatini çekiyor olabilir ama kesinlikle anında unutmaktadırlar. Çünkü insan zihni, kıvrımlara, biçime yoğunlaşmaktadır. Bu yoğunluk, ne anlattığının önüne geçmekle birlikte, bu tip tasarım biçiminin çok azı, tüketicilerin zihninde kalabilecek kadar çarpıcı olabilmektedir. Bir diğer önemli olan şey de düşünce biçimidir. Reklam yazılırken, hitap edilen kitle dikkate alınarak, markanın yerine geçmek, yazma işini kolaylaştırmaktadır. Markanın yerinde olsaydınız, amacınıza bağlı olarak, hedef tüketicilerinize ne derdiniz? Neler anlatırdınız? Nasıl anlatırdınız? Onların sizinle ilgilenmesini sağlamak için neleri, kimleri kullanırdınız? İşte bu sorular yazma işini çok kolaylaştırmaktadır. Kendi evinizde ailenizle, sokakta bakkal veya mahalle arkadaşınızla, işyerinizde mesai arkadaşınızla konuştuğunuz gibi reklamı yazın. Bu, en kolay anlaşılabilen, en çok akılda kalan dil olmaktadır. Kimi reklamcılar, otoriter konuşma dilinin, normal konuşma üslubundan daha inandırıcı olduğunu düşünmektedir. Bilindiği gibi, insan doğası gereği, güçlü olanı, iktidar sahibi olanı sever ve saygı duyar. Onun gölgesine sığınmak, onun yaşamında olmasını ister. Belki normal konuşma diliyle birlikte, böylesi bir üslup kullanılabilir. Yani basit, sade, anlaşılır ama otoriter bir dille reklam yazılabilir.


Devamı için tıklayınız ...

Habertürk yazarlarından Güntay Şimşek, Uçak fotoğrafları çektiği için, Tahran'da gözaltına alındı. Habertürk televizyon kanalında Airport adlı programını yapan Yazarın gözaltına alınması, yapacağı haberle ilgili olarak Mehrabad Havaalanında kendisinin bineceği uçağın fotoğraflarını çekmesi nedeniyle gerçekleştiği ifade edilmektedir. Hava alanında 5 gazeteciyle çalışıyordu ayrıca yanlarında bir de İranlı rehber bulunmaktaydı. Hava alanı yetkilileri fotoğrafını çektiği uçağı yarım saat beklettikten sonra, yazarın bagajını indirerek, resmi ve sivil giysili iki kişinin olduğu bölüme götürüldü. Yapılan sorgudan hemen sonra ise serbest bırakıldı.  


Devamı için tıklayınız ...

Radikal Gazetesi ve Referans Gazetesinin birleştikten sonra, Eyüp Can'ın yerini aldığı Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, bütün ısrarlara rağmen istifa etmişti. Şimdilerde ise, İsmet Berkan'ın Aydın Doğan'ı kıramayarak, bir ekimden başlayarak Hürriyet Gazetesinde yazılarına başlayacağı söylentileri dolaşmaktadır.


Devamı için tıklayınız ...

Yaratıcılık denince, insanların aklına ilk önce, hiçbir veri yokken, kullanılması istenilen malzemelerin uygulama biçimleri gelmektedir. Fakat aslında bu özelliğin temel anlamı, en azından reklamcılıkta istenilen temel anlamı bu değildir. Burada istenilen durum, hiçte sanıldığı gibi basit değildir. Bu sektörün bütün süreçlerini, bugüne kadar kullandığının ve kullanamadığının öğrenilmesiyle, genelde insanın yapısını, algılarını, etkilenme durumunu gün ışığına çıkaran, bilimsel disiplinlerin tespitlerini, firmaların amaçlarını ve bu amaca ulaştırabilecek Pazar koşullarının bilinmesiyle ortaya çıkarılabilecek yaratıcılıktır. Bu noktada, firmaların veya reklam ajanslarının, hangi şeyi kullanmanızı istemelerinin değeri, sizin bulduğunuz fikirle alakalıdır. Eğer fikriniz hiçbir duruma aykırı düşmüyor ve yenilik, canlılık içeriyorsa, onların istediği değil, kendi fikrinizin önemi büyüktür. Yukarıda öğrenilmesi gereken ana konularla birlikte, bir de sektör içerisinde uzun süreli pratik deneyimlere de sahip olmanız gerekmektedir. Ancak ondan sonra yaratıcılıktan söz edebiliriz.


Devamı için tıklayınız ...

Her ne kadar televizyon reklamları, tüketicilerin bilinç düzeylerini yükseltmekteyse, firmaların pazarlardaki ilerleyişine olumlu katkılar sağlamaktaysa, toplumun çeşitli kesimlerine birbirinden farklı zararları da bulunmaktadır. Pek çok makalemizde, hep sözünü ettiğimiz gibi, insanlar günün yorgun zihinlerini dinlendirmek için, sevdikleri dizileri, beğendikleri sinema filmlerini, haberleri, faydalı programları, merak ettikleri konuları izlemek için televizyonların başına günde birkaç saat geçmektedir. Bu amaçlarla televizyon seyreden insanlar, dolayısıyla potansiyel veya hedef tüketici konumunda olarak, kendi programlarını beklerken, reklam kuşaklarını izlemektedir. Reklamlardan etkilenmekte ve yaşam biçimini ona göre kurgulamaktadır. Kendine yeni bakış açıları edinmekte ve bu bakış açısına göre seçimlerini yapmaktadır. Markaların ürün veya hizmet tanıtımları, en nihayetinde satış amaçlıdır. Tüketiciler tercih etsin, satın alsın, kullansın, bilsin, öğrensin diye yapılmaktadır. Bununla birlikte, içinde bulunduğumuz yaşam koşullarına bakıldığında, bin bir çeşit firma, ürün ve hizmet bulunmakta ve bunların hepsine ilişkin reklam tasarımı yapılmakta ve uygulanmaktadır. Bunların hepsi yukarıda söylediğimiz nihai hedefi taşımaktadır.


Devamı için tıklayınız ...

Günümüzde, eskiden olmayan büyüklükle alışveriş merkezleri açılmış, açılmaya da devam etmektedir. Eskiden her bir markanın ürününü alabilmek için mahallelerde, bulvarlarda açılmış olan satış noktalarını bulmaya çalışırdı insanlar. Fakat günümüzde, bütün markaların satış noktalarının olduğu tek bir bina içerisinde hepsine ulaşılabilmektedir. Bu tip alışveriş merkezleri, reklam sektörünün, açık hava reklam mecraları tarafından sıkça kullanılmaktadır. Reklam veren firmaların tasarımları, alışveriş merkezlerinin hemen her tarafından bulunmaktadır. Genellikle buralarda en sık kullanılan mecralar, billboardlar, yönlendirme levhaları, reklam direkleri, dönen merdivenlerde kullanılan tasarımlar, aynalı billboardlar v.b.leridir. Buradaki tasarımların hepsi, genellikle, merkez içinde satış noktası bulunan markalar ve ürünleriyle ilgili olmaktadır. Yani zaten, bu tip merkezlerde satış noktası bulunan marka reklamları bulunmaktadır. Bu tip yerler, tüketicilerin sıkça gittiği, bütün alışverişlerini yaptıkları yerlerdir. Ev gereçlerinden giyime, gıdaya hemen her ihtiyaçları için gitmektedirler. AVM’ler bir insanın ihtiyaç duyabileceği bütün ürün ve hizmetlerin satışlarının yapılabildiği komplekslerdir. Genellikle küçük bölgelerde yer almamaktadırlar. Şehir merkezlerine yakın yerlerde kurulmakta ve geniş bir arazi üzerine inşa edilmektedirler. Bu tip alışveriş merkezlerinin önlerine veya yakınlarına gelir gelmez, hemen, açık hava reklam araçları kendini göstermeye başlamaktadır. Billboardlar, çepeçevre sarmaktadır. Bununla birlikte reklam direkleri, firmaların bayrakları v.b. kendini göstermektedir. İçerilere girildiğinde, ara duvarlar, merdiven boşlukları, merdiven tutacakları, kenarlar, mağaza kenarları, açık hava reklamlarıyla donanmıştır. İnsanlar bu tip alışveriş merkezlerine giderken zaten, bir şeyleri satın almak, ihtiyaçlarını karşılamak, isteklerine karşılık bulmak amacıyla gitmektedirler. Dolayısıyla buradaki reklam tasarımları daha çok etkili olmaktadır. Ama burada kullanılan tanıtımların amaçları, insanlara veya tüketicilere, marka, ürün veya hizmeti anlatmak değildir. Daha çok onların, ilgili markanın ürün veya hizmetlerini seçmelerini sağlamaya yönelik olmaktadır. Zaten satın alma kararlarıyla gelen tüketici, bin bir türlü marka arasında gezinmektedir. İşte buradaki tanıtımlar, karar vermesi ve satın alma davranışını ilgili markadan yana kullanması yönünde mesajlar vermektedir. AVM reklamlarının etkisi çok büyüktür. Eğer üretilen tasarım bir yaratıcılık, bir yenilik içeriyorsa hele, dikkat çekmemesi mümkün değildir. Tüketiciler, bu tip iletilere dikkat etmekte, ürün veya hizmetlerin özelliklerinden hangisinin isteğine, arzularına daha çok hitap edebileceğini seçmeye çalışmaktadır. Zaten buradaki tanıtım mesajları genellikle bu yönlerde yapıldığı için etkili olmaktadır. Buradaki tek dezavantaj, bu tip iletilerin çokluğudur. Fakat yaratıcı ve yeni bir tasarım uygulandığında hemen herkesin dikkatini çekmektedir.


Devamı için tıklayınız ...

Yaklaşık sekiz gündür Edremit Özel Körfez Hastanesinin yoğun bakım servisinde tedavi edilen Vakit Gazetesinin İmtiyaz Sahibi Nuri Aykon vefat etti. Bugün öğleye doğru beyin kanaması geçiren Nuri Aykon saat 11'de yaşamını kaybetti. Nuri Aykon, Balıkesir-Edremit'e bağlı Zeytinli beldesinde toprağa verildi. Cenaze hastaneden alındıktan sonra Akçay Merkez Camisi'ne getirilerek, cenaze töreni yapıldı. Törene; Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Nuri Aykon'un eşi Meryem Aykon, oğlu Ömer ve kızı İpek Aykon ile vakit gazetesinin yöneticileri ile çalışanları katıldı.


Devamı için tıklayınız ...