Yaklaşık sekiz gündür Edremit Özel Körfez Hastanesinin yoğun bakım servisinde tedavi edilen Vakit Gazetesinin İmtiyaz Sahibi Nuri Aykon vefat etti. Bugün öğleye doğru beyin kanaması geçiren Nuri Aykon saat 11'de yaşamını kaybetti. Nuri Aykon, Balıkesir-Edremit'e bağlı Zeytinli beldesinde toprağa verildi. Cenaze hastaneden alındıktan sonra Akçay Merkez Camisi'ne getirilerek, cenaze töreni yapıldı. Törene; Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Nuri Aykon'un eşi Meryem Aykon, oğlu Ömer ve kızı İpek Aykon ile vakit gazetesinin yöneticileri ile çalışanları katıldı.
Devamı için tıklayınız ...
Geçen sene Habertürk Gazetesi tarafından transfer edilen Bekir Coşkun gazeteden ayrılıyor. 9 Eylül 2009'da Hürriyet Gazetesinden transfer olan gazetecinin, bu süre zarfında, yazıları ve performansından gazete yönetiminin memnun olmadığını, 3. Sayfa haberlerinde bile varlık gösteremediğini düşünmesinden kaynaklı olarak, yazarla yolları ayırma karar aldığı belirtilmektedir. Gazete yöntemi, bu sıkıntıyı kendisine ilettiklerini fakat buna rağmen, yazarın yazılarında bir ilerleme göremediklerini belirttikleri söylenmektedir. Bu nedenlerle Habertürk Gazetesi, yazarın sözleşmesini yenilemedi.
Devamı için tıklayınız ...
Tüketici reklamda ne söylendiğini anlamıyorsa inanmamaktadır. Bu yüzden reklam mesajların, her kesimin anlayabileceği dille aktarılması, genel ifadelerin altının doldurulması gerekmektedir. Bunun dışında, tüketici yılardır süregelen mesajlara alışmış, çoğu mesaj, ona ilgi çekici gelmemektedir. Çoğu reklam da zaten, bildik yöntemleri kullanmakta ve birbirine benzer mesajları iletmektedir. Günümüzde tüketicinin bu tip iletilere alışkın olması, tanıtım mesajlarının dikkatini çekmemesine neden olmaktadır. Tüketicinin ilgisini çekebilmek için mesajların, görüntülerin, imajların orijinal olması, canlı unsurlardan bahsetmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde insanların dikkati çekilebilmekte, ne söylendiğini, bahsedilen şeyin ne olduğunu anlamaya çalışmaktadırlar. Diğer bir değişle yenilik içermelidir. Yenilik kelimesinin anlamı itibariyle, yeni olanla birlikte, farklı şekillerde de anlaşılabilmektedir. Şu şekilde, birçok elbiseniz vardır. Yeni bir elbise almak istersiniz. Fakat aldığınız şey, sizde olanlardan farklı değildir. Aşağı yukarı aynı stil, aynı çizgide üretilmiştir. Buradaki yeni, belki de kumaşın hiç kullanılmamış olması, eski markadan farklı bir marka tercih etmiş olmanızdır. Onu üzerinize giydiğinizde, çevreniz yeni elbisenizi ancak düzgün duruşu ve uyumuyla fark edebilecektir.
Devamı için tıklayınız ...
Açık hava reklamları yoğun ve yalnız olan mecralardır. Onların diğer mecralarda olduğu gibi destekleyici unsurları bulunmamaktadır. Yani radyo mecralarında, arka fonda müzik, televizyon mecrasının hareket halinde olan görselleri, basılı mecralarda sürekli okunabilme, istenirse tekrar görülebilme özelliği yoktur. Açık hava reklamları, tek başlarına, yoğun ilgiyi üzerlerinde toplayabilen araçlar olmaktadır. Bu yüzden bu alan tanıtımları dalgın, aceleci v.s. gibi farklı zihin yapısında bulunan tüketicilerin görebileceği, onların dikkatlerini çekebilecekleri ebatlarda kullanılmak durumundadır. Bu onların dezavantajlarından birini oluşturmaktadır. Bu mecra tanıtımlarının en büyük avantajlarından biri de tüketicileri ayırmaksızın her kesimi, herkesi etki altına alabilmesidir. Onlar bulundukları alana giren bütün tüketicilere hitap ederler. Ama ulaşılmak istenilen, belirli bir alanda bulunan tüketicilerin olması halinde, belirli mahallelere, semtlere, kentlere, merkezlere konulabilmesiyle Ancak, bir ayırım yaptırılabilmektedir. Diğer avantajlarından birisi de, tüketicilerin bu tip araçlardan kaçma şanslarının olmayışıdır. Yolu oradan geçen herkesin bu tanıtımlara maruz kalacak olmasıdır. Diğer avantajlarından bir diğeri de, örneğin, televizyon tanıtımları bütün ülkeye yayın yapmaktadır. Firmanın şu bölge, bu mahalle seçme şansı bulunmazken, yerel televizyonları tercih etmesi halinde bile, ilgili televizyonun yayın yaptığı çerçeveye hitap etmek durumunda kalmasıdır. Fakat açık hava reklamları, istenildiğinde belirli bir caddeye, mahalleye, parka, bütün bir il’e bütün ülkeye uygulanabilmektedir. Bu özellikleri, firmaların, stratejik noktalardaki tüketicilerine ulaşma şansını yüzde yüz vermektedir. Üstelik bu şansı verirken, tüketicilerin tanıtım mesajlarını alabileceklerine dair garanti de vermektedir. Çünkü o bölgede bulunan hiçbir tüketicinin açık hava reklamlarından kaçma şansı bulunmazken, araçların yukarıda sayılan özelliklerinden dolayı da etkilemektedir onları. Bu mecralar, hep bahsettiğimiz gibi tümden açık hava da olmak durumunda da değildir. sinema salonları, metro istasyonları, hava alanları, kapalı stadyum v.b. yerlerde de aynı etkileri yapmakta ve önemlerini korumaktadırlar. Gözümüzün ulaşabileceği hemen her yerde kullanılabilen, açık hava reklamlarının en çarpıcı mecralarından biri hareketli tanıtımlar olmaktadır. Bunlar, hareketli araçların da üzerine uygulandığında, araç hareket halinde olduğu için, daha fazla tüketici tarafından görülebilmektedir. Hareket, her zaman insanların dikkatini çeken bir özelliktir. İnsan, ister istemez harekete dikkat etmekte ve onu anlamaya çalışmaktadır. Bu yüzden, hareket etme özelliğine sahip bu mecralar avantajlı olmaktadır. Üstelik hareketli olanlarında yaratıcılığın da bir sınırı, çerçevesi bulunmamaktadır. Burada yaratıcılık anlayışının kapıları ardına kadar açıktır.
Devamı için tıklayınız ...
Suat Bey, son zamanlarda bazı yabancı reklamcıların, Türk reklamcılığını eleştirdiği görülmektedir. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sizce Türkiye’de reklamcılık ne aşamada? Suat Şafak; Doğrusunu isterseniz, Türkiye reklamcılığı ile diğer ülkelerde ki reklamcılığın birbirinden çok farklı seviyelerde olduğunu düşünmüyorum. Global reklam ajanslarının reklamcılığı ile Türkiye’deki pek çok reklam ajansının işleri birbiriyle yarışabilecek düzeyde yaratıcılık ve kalite içermektedir. Fakat ben, bu eleştiri durumunu şöyle yorumluyorum. Bence yabancı reklamcılar, Türk toplumunu ve özelliklerini yeterince tanımamaktadır. Kendi bakış açıları ve kendi toplumlarına yönelik bilgileri çerçevesinde konuşmaktadırlar. Bizim reklam ajanslarımız ise, toplumsal özellikler ve koşullar çerçevesinde fikir üretmektedir. Evet, belki de bazı global reklam ajansları, bizim ülkemiz için de reklam tasarımları yapmaktadır. Ama farkındaysanız, hiçbir global reklam ajansı, Türkiye toplumuna yönelik tasarımlarını tek başına yapmamaktadır. Mutlaka bir Türk reklam ajansıyla birlikte faaliyet yürütmektedir. Bu durum, reklamcılığın başlangıç aşamalarında bile böyleydi. Dikkat edin, ilk kurulan reklam acentesi bile ortaklıydı. Şimdilerde Türk reklamcılığı uluslar arası reklamcılarla yarışır hale gelmiştir. Hatta bazı ajanslarımızın çalışmaları, en çok bilinen, köklü ajansların işlerinden daha kaliteli, daha yaratıcı bulunarak ödüllere layık görülmektedir. Türkiye’de yapılan reklam çalışmalarının yaratıcı olduğunu söylediniz, bu ister televizyon, radyo, ister açık hava reklamları olsun, sizce yeterince yaratıcı mıdır gerçekten? Suat Şafak; elbette, bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi, bizim ülkemizde de bazı reklamlar yaratıcılıktan yoksun, kötü veya olumsuz içeriklere sahip olabilmektedir. Bu durum, şu anlama gelmiyor sadece, ülkemizde birbirinden başarılı reklam çalışmaları da yapılmaktadır. Bugün ülkemizde, dünya reklam ajansları sıralamasına girenler bulunmaktadır ki bu tip ajansların ismiyle ya da başka yollarla sıralamaya girdikleri düşünülemez. Reklamcılık, diğer sektörlerden farklı özelliklere sahiptir. Burada başarılı, yaratıcı olmayan bir reklam ajansının bırakın dünya sıralamasına girmesi, piyasada yaşama şansı bile yoktur. Evet, kimi reklamcıların işleri oldukça yaratıcı unsurları üreterek, firmaları amaçlarına ulaştırabilmekte ve ses getirmektedir. Sizce bir reklamcı nasıl olmalıdır? Suat Şafak; çook zeki olmalıdır. İnsan yapısını, algılama biçimlerini, zihin yapısını iyi tanıyor olmalıdır. Halkla ilişkilerinde çok başarılı biri olmalıdır. Reklamcı, iyi bir dinleyicidir, önce algılar, sonra kişileri ve durumları çözümler, açıkta kalan ve tatmin edilmiş yanları düşünür ve bulur. Kişilerin istek ve arzuları tespit eder. Ondan sonra konuşmaya başlar. Ama konuşmaya başladığında, onu dinleyenler; evet işte budur aradığım der. Peki, sizce reklamcının eğitimli olup olmaması sektördeki başarısını ve yaratıcılığını etkiler mi? Suat Şafak; elbette ki eğitim çok önemlidir. Bir reklamcının eğitimsiz ama başarılı olması düşünülemez. Ayrıca, başka yönde eğitim almış olup reklamcılıkta başarılı olmak ta çok kolay değildir. Bir kere, toplum bilimleriyle ilgili ayrıntılı bilgi sahibi olması gerekmektedir. Bununla birlikte, psikoloji, sosyoloji, iletişim, insan bilimleriyle ilgili de çok fazla veriye haiz olması gerekmektedir. piyasa da bu tip eğitimleri veren çok ta fazla özel kuruluş bulunmamaktadır. Bunlar ancak yüksek öğrenim kurumlarından öğrenilebilmektedir. Dolayısıyla reklamcının buralardan mezun olması gerekmektedir. Ama ben şunu demiyorum. Bazı insanlar çok yaratıcıdır. Çok ta zekidir. Bu anlamda bir eğitimden geçmemiştir, kişisel sektör deneyimlerinden mükemmel fikirler üretebilmektedirler. Ama her halükarda, bu tip kişilerin fikirleri, eğitim almış reklamcıların işlemesine ihtiyaç olmaktadır. Peki, reklam veren firmalar reklam ajansı seçerken nelere dikkat etmelidir? Suat Şafak; ben kesinlikle yapılan işin kalitesine bakılmasını uygun bulurum. Reklam ajansı ne kadar büyük ne kadar ünlü olursa olsun, oradaki uzmanların işe yoğunlaşma biçimi, işi aldıklarında duydukları heyecan ve coşku önemlidir. Bunlar, reklam veren firmaya cesaret verecektir. Bununla birlikte, reklam verenle aynı kaygıları taşımaları, belirlenmiş amaçlara ulaşmak için yaptıkları işlerin ciddiyetleri, araştırma ve tasarımlarındaki özen önemlidir. Zaten bu özellikler yaratıcı fikirlerin oluşmasını sağlayacaktır. Türk reklam sektöründe sizi en çok rahatsız eden reklamlar hangi içeriklere sahip olanlardır? Suat Şafak; Ben çocuklara yönelik ürünlerin reklamlarını bazen abartılı ve zararlı buluyorum. Bu tip reklamlar, büyüme çağındaki çocukların beslenme alışkanlıklarını negatif yönde etkiliyor. Sonra, reklamlarda cinsel örüntülerin de abartıldığını düşünüyorum. En çok sevmediğim şey ise, toplumsal ahlak ve toplumsal bakış açılarına uygun düşmeyen reklam örüntüleridir. Reklamda orijinal fikir, yaratıcı fikir size ne anlatmaktadır? Suat Şafak; bunu anlatabilmek için tek bir özellik yeterli sanırım. İnsanların reklamı ilk gördüklerinde, geri dönüp bir daha bakma gereği duymalarını sağlayanıdır. Ama bu bir daha bakma durumu, olumsuz şok anlamında değildir. Merak, güzellik, hoşluk, ilginçlik, dikkat çekicilik bağlamındadır.
Devamı için tıklayınız ...
Her ülkede birbirinden farklı özelliklere sahip, pek çok reklam ajansı vardır. Kimisi, dünya çapında reklam yapmakta, kimisi de yerel olarak çalışmaktadır. Kimi reklam ajansı, isminden dolayı iş almaktadır. Kimisinin ise ismi çok popüler değildir ama kaliteli iş yapmaktadır. İsimleri bilinen, popüler reklam ajansları elbette ki o noktaya gelebilmek için geçmişte, yaratıcı, başarılı reklam kampanyaları yapmış ve bu vesileyle bilinmektedir. Bu tip reklam ajansları, bir süre sonra otomatik olarak piyasadaki en büyük işleri çekmektedir. Bu tip ajansların kalitesi, bir süre sonra belirli standartlara oturmakta ve kurallar, koşullar çerçevesine girmektedir. Yani yaratıcılıkları daha geriden, isimlerini takip etmektedir. Bu yüzden, bu konuda dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri, ajans, uzman seçimleri yaparken, isimden çok yapılan çalışmaların kalitesine dikkat edilmesidir. Reklamcıların kimisi çok iyidir, kimisi eh, az çok iyidir, kimisi ise kötüdür. İyi reklamcı, firmayı teşvik eder, aynı heyecanı paylaşır, aynı süreci benzer coşkularla paylaşır. Bu tip reklamcılarla çalışmanın başarısı ve zevki kaçınılmaz olarak kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Devamı için tıklayınız ...
Televizyon reklamları, bilindiği gibi, her kesim tarafından izlenmektedir. Her insan, günün birkaç saatini televizyonların başında geçirmektedir. Günümüzde televizyon reklamlarının eğlenceli hale gelmesiyle birlikte, insanlar reklam kuşaklarını, reklamlardaki olayları, konuları, kişileri ilgiyle izlemektedir. Televizyon reklamlarında işlenen konular çerçevesine, ünlü oyuncuların veya sevilen kişilerin ağzından çıkan reklam mesajları, tüketicilerin algılarına hitap edebilmektedir. Televizyon reklamlarının en önemli avantajlarından birisi tekrarlanabilmesidir. Tüketiciler, aynı reklamı birden fazla, birbirinden farklı kanallarda izleyebilmektedir. Bu durum, onların reklam mesajlarına yönelik algılarının pekişmesini sağlamaktadır. Televizyon reklam mecrası, hemen her tür reklam tasarımını yayınlayabilmesi açısından da önemli olmaktadır. Reklam cıngılları, karşılıklı diyaloglarla verilen konulu reklamlar, sadece görüntülerden oluşan reklamlar, müzik, efekt v.b. destekleyici unsurlarla kullanıldığında, birbirinden yaratıcı reklam filmleri yapılabilmektedir. Üstelik televizyon reklamlarında yaratıcılığın sınırı yoktur. İster hayal ürünü ister gerçek olaylar olsun, hemen her şeyi üretmek ve filme çekmek mümkündür. Televizyon reklamlarının firmalar açısından, dezavantajlarında en önde geleni, maliyetinin yüksek olmasıdır. Bu mecra için tasarlanan reklamlar, saniye saniye ücretlendirilmektedir. Ayrıca bu maliyet, reytingleri yüksek kanallar tarafından da daha yükseltilmektedir. Film çekimlerinin maliyeti, reklam ajansının maliyeti de bunlara eklenmektedir. Durum böyle olsa da zaten, televizyon reklamlarını yaptıran firmalar, küçük ya da orta ölçekli olmamaktadır. Bu mecrayı kullanan reklam veren firmalar, ya global çapta çalışan firmalar olmakta veya ülkede büyük bir Pazar payına sahip olmaktadır. Yani televizyon reklamlarına ayrılan bütçe, yüksek olsa da bu tip firmalara çok fazla dokunmamaktadır. Tek zarar, orta ölçekli veya küçük ölçekli firmaların, bu mecrayı kullanamıyor olmasıdır. Büyük markalar, yüksek bütçelerle bu mecrayı kullanıyorlar ama bunun karşılığını da kat kat geri alabiliyorlar. Çünkü televizyon reklamları sayesinde markaları tanınmakta, satış noktaları bilinmekte, fiyatlarını ve ürün veya hizmet özelliklerini duyurabilmektedirler. Televizyon reklamlarının pekiştirici unsurları da alabildiğine geniş olabilmektedir. Televizyonun görsel, algısal, işitsel olması sebebiyle, sözle ifade edilemeyen pek çok iletim, farklı tasarımlarla tüketicilere verilmektedir. Yani işitselle birlikte üretim gösterilebilmekte ve ürün veya hizmetin hangi koşullarda üretildiği anlaşılmaktadır. Ya da davranış, hareket, mimik, gösterge, işaret veya ibarelerle çeşitli mesajların tüketiciler tarafından algılanabilmesi sağlanabilmektedir. Zaten reklam mecraları arasında en çok kullanılan televizyon mecrasıdır. Reklam verenler, en çok bu mecrayı yukarıda ki özelliklerinden ve etki gücünden dolayı tercih etmektedirler.
Devamı için tıklayınız ...
Geçmişten günümüze açık hava reklam mecraları, firmalar tarafından çokça kullanılmaktadır. Açık hava reklam mecralarının en başta gelenleri; billboard, bina giydirme, araç giydirme, reklam levhaları, reklam dubaları, reklam duvarları, durak giydirmeleri, outdoor Tv. Megalight, silindir kule, reklam direkleri, reklam şapka veya tişörtleri. v.s.dir. Firmaların, açık hava reklam mecralarını bu kadar çok tercih etmelerinin en önemli nedeni, en kısa sürede tüketiciye ulaşabilmeleridir. Açık hava reklam araçları da kendi içlerinde, önem derecelerine ayrılmaktadır. Örneğin, tüketicilerin en çok dikkatini çeken, reklam mesajlarını en kısa ve en etkili yoldan ileten araçların başında billboard reklam aracı gelmektedir. Billboardlar hem en etkili reklam mecrası hem de en çabuk tüketiciyle karşı karşıya gelenidir. Açık hava reklam mecraları, tüketicileri televizyon reklamlarından bile daha kısa sürelerde yakalayabilmektedir. Çünkü tüketiciler, günün birkaç saatini televizyonların başında geçirmekteyse, en az on saatlerini açık havada geçirmektedir. İşlerine gider gelirken, sosyal faaliyetlerde bulunurken v.b. bunları dışarıda yapmaktadırlar. Tüketicilerin dışarıdaki yaşamlarına hitap eden açık hava reklamları, onları durakta, araçta, yürürken, otururken, çalışırken, beklerken yakalamakta ve reklam mesajlarını iletmektedir. Açık hava reklam araçlarının bu kadar kısa sürede tüketicilere mesajları iletmesi nedeniyle, firmalar, bu tip araç reklamlarını belirli tarihler arasında, duyurmak istedikleri kampanyalarını, indirimlerini, müşterilerine özel olarak yaptıkları uygulamaları için kullanmaktadır. Açık hava reklam araçları, tüketicileri etkilemektedir. Zaten, bu tip araçlara uygun yapılan tasarımlar da reklamın diğer mecralarından farklı yapılmaktadır. Açık hava reklam araçlarında cümleler kısa, öz, anlaşılır, net olmak durumundadır. Görüntü karmaşası, birden fazla duyuya hitap ettiği için tüketicinin algılarını zorlayan unsurlar bulunmamaktadır. Tasarımlarda söylenmek istenilen yani tüketicilere verilmek istenilen reklam mesajı en direkt olarak, etkileyici ve çarpıcı biçimde kullanılmaktadır. Tüketiciler belki televizyonlarda gördükleri reklamlar üzerine, bir sürü değerlendirme yaptıktan sonra, ürüne veya hizmete yönelmektedir ama açık hava reklam araçlarında gördüğü reklam, ilgisini çekmekteyse, anında karar verebilmektedir. Yani açık hava reklam araçları, tüketicilerin davranışlarını da en hızlı biçimde etkileyen, yönlendiren araçlar olmaktadır. Kimi billboardlardan, kimi tabelalardan, kimi levhalardan, kimi duvarlardan kimisi de duraklardan mesajlarını vermekte ve tüketiciyi yönlendirmektedir. Açık hava reklam araçlarının tüketiciyle karşılaşma saniyeleri, karşılıklı etkileşim içinde geçmektedir. Bu yüzden firmalar en çok bu araçlara önem vermekte ve hangi reklam mecrasını kullanırsa kullansın onunla birlikte açık hava reklam araçlarını da kullanmaktadır.
Devamı için tıklayınız ...
Reklamcı, reklam sektörünün birbirinden farklı meslek türünde ister eğitim almış, ister sektörün içinden yetişmiş olan, reklamın bütün süreçleri hakkında bilgi ve beceri sahibi olan kişilerdir. Reklamcılar, firmaların hangi amaçlar doğrultusunda reklam yapmak istediklerini bilen, onları bu amaçlarına yaklaştırmak için, neler yapılması gerektiğini, ne tip araştırmaların, firmalarla ilgili olarak yapılacak reklam çalışmalarının önünü açabileceğini, reklam sektöründe kullanılan bütün reklam mecralarını, mecraların özelliklerini, her birinin etki gücünü, her reklam mecrasına yönelik en iyi reklam tasarımını bilen, bu anlamlarda uzmanlaşmış kişilerdir. Bu noktada grafik tasarımcılar, web tasarımcılar, endüstriyel tasarımcılar, sanat yönetmenleri, kreatif direktörler, yönetmenler, danışmanlar birer reklamcıdırlar. Reklamcı, firmalar ile tüketici kitlesi arasında iletişimin kurulabilmesinden sorumludurlar. Onlar her iki tarafın diline hâkimdirler. Tüketicilere nasıl seslenilmesi gerektiğini, hangi etki unsurları kullanarak tüketicileri etkileyebileceğini bilen ve bu dilin tasarlanmasında aktif rol alan kişilerdir. Reklamcılar, hedef kitlenin araştırılması konusunda da uzmandırlar, tüketicilere yönelik yapılan araştırma sonuçlarında, verilen cevapların ne anlama geldiğini, cevapları verenlerin isteklerini, arzularını, beklentilerini algılayabilen, bunlara yönelik yapılan reklam tasarımlarının nasıl bir şey olması gerektiğini tespit edebilen kişilerdir. Yukarıda saydığımız meslek gruplarının hepsi, çok iyi reklamcı olmayabilirler. Bunlardan bazıları sadece kendi alanlarında uzmanlaşmış olabilmektedirler. Ama bazı kişiler hem kendi alanlarında hem de reklam mecralarının hepsinde uzmanlaşarak, bir reklam ajansının bütün reklam süreçlerini kontrol edebilecek derecede uzmanlaşmaktadır. İşte asıl reklamcı bu tip kişilere denilmektedir. Yukarıda sayılan mesleklerin dışında, reklam sektöründe çalışan, reklam sektörünün farklı alanlarında faaliyet gösterenlere de kimi zaman reklamcı denilmektedir. Ama bir kişiye reklamcı diyebilmek için, bütün süreçlerde uzmanlaşmış olması gerekmektedir. Genellikle, sanat yönetmenleri, kreatif direktörler, sanat yönetmenleri reklamın bütün süreçlerine hakim olabilmektedir. Bu tip uzmanlar, reklam ajanslarının bütün işlerinin gidişatını, yapısını, tasarımlarını, reklam mesajlarını denetleyen, kontrol eden insanlardır. Kısaca reklamcı, bir firmanın kuruluşundan, pazardaki bütün ilerleyişinde ki reklam süreçlerini bilen, takip edebilen, ne yapılması gerektiğini bilen kişilerdir. Hem tasarım anlamında birebir kendisi de tasarım yapabilirken, tasarımcıların işlerini de değerlendirebilmektedir.
Devamı için tıklayınız ...
BP markası, Meksika Körfezinde, sızıntı nedeniyle meydana getirdiği kirliliği temizlemeden kendi markasını temizliyor. Yüz milyon dolarlık bütçeyi televizyon reklamlarına ayıran marka, bununla kalmayıp google reklam mecrasını da yoğun olarak kullanmaya başladı. bugüne kadar, BP'nin google reklamlarına ayırdığı bütçe 57 bin dolardı. Bu bütçe aylık olarak ayrılmaktaydı. Haziran ayında yaptığı google reklamlarına ise 3.59 milyon dolar ayırdı. bu haliyle devam ederse, bu yılın bitiminde, google reklam verenlerinin en başına geçeceği de söylenmektedir.
Devamı için tıklayınız ...