Haber Kategorisindeki Bloglar
Birçok meslekte sosyal sorumluluğun sorgulandığı bir çağda yaşıyoruz. Toplum yararını gözetme, mesleklerin etik kuralları arasında ilk sırada yer alıyor. Bireyler mesleklerini icra ederken toplum için çeşitli faaliyetlerde bulunarak bunun karşılığında kendilerine yarar sağlarlar. Ancak birey faaliyetleri farklılıklar gösterdiğinden bazı meslek grupları toplumsal etki yönünden daha çok sorumluluk altındadır. Örneğin bir doktorun verdiği tıbbi bir bilgi, birçok insanı yakından ilgilendirdiği için büyük bir sosyal sorumluluk almasına neden olur. Diğer yandan bir ayakkabı tamircisinin işini sadece iyi yapması toplumsal açıdan yeterlidir.
Devamı için tıklayınız ...
Ünlü İtalyan moda devi Valentino, deri çantalarını Türkiye'de üretme kararı aldı.
Devamı için tıklayınız ...
Skyscanner tarafından yapılan bir anketin sonucunda gökyüzünde yenen en iyi yemeği Türk hava Yolları'nın verdiği belirlendi. Ankette yemekleri en çok beğenilen havayolu şirketi seçilen THY, yemekkerinin lezzeti ve sunumuyla ilk sırada yer aldı.
Devamı için tıklayınız ...
Devamı için tıklayınız ...
Paşabahçe hazırladığı yeni ‘Konuşan Paralar, Sikkeler' koleksiyonu ile Anadolu tarihinde yer alan eski objeleri gün yüzüne çıkardı.
Devamı için tıklayınız ...
Devamı için tıklayınız ...
Sağlık Bakanlığı yaptığı yeni düzenlemelerle özel sağlık kuruluşlarının tanıtımlarında yer ver verdikleri ifadelere sınırlama getirdi.
Devamı için tıklayınız ...
Televizyon yayıncılarıyla, RTÜK'ün buluşacağı Wow Zirvesi, 8 Aralık 2011 tarihinde yapılacak. RTÜK'ten yapılan açıklamaya göre; "Yeni RTÜK Mevzuatı, Yükümlülükler ve Sorun Alanları" konulu toplantı bildirisi 2 Kasım 2011'de resmi gazetede yayınlaşmıştı. Televizyon Yayıncıları Derneği üyeleri olan yayıncılarla, yapılacak toplantıda RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun konuşma yapacak.
Devamı için tıklayınız ...
Reklamlarda kısa sürede sonuç veren satış teşvik türleri vardır. Bu yol, reklamı yapılan ürünün kısa sürede tüketici tarafından fazlaca satın alınmasını hedefler. Yakın vadeli amacına ulaşan bu yolları fayda ve zararlarını göz önünde bulundurarak inceledik. İlk olarak fiyat indirimli paketlerle başlayalım. Bunlarda üretici ürünün fiyatını paket üzerinde belirtir. Örneğin “Şimdi bulaşık deterjanı X TL daha ucuz” şeklinde. Yararı paranın çekiciliğini kullanılarak, perakende piyasasında teşvikler açısından rakiplerinden bir adım daha öne geçer. Bu uygulama süratle devreye sokulabildiği gibi elde edilen sonuçta oldukça güvenilirdir. Sakıncalarına bakıldığında rakiplerinde aynı yola başvurması kaçınılmazdır, aynı tür ürünler arasında zamanla sonu gelmez bir fiyat rekabetine dönüşebilir. Ayrıca indirimli üründen faydalanmak isteyen gruplar genelde aynıdır belki sadece küçük bir fırsat avcısı grubu kalabalığa dahil olabilir. Diğer bir reklamla teşvik türüne geçersek “armağan paketler”, ürünün yanında ücretsiz verilen armağanları sıralayabiliriz. Örneğin bir mısır gevreği paketinin içinden çıkan bir kaşık gibi.Aslına bakılırsa daha önce bu ürünü kullanmayanı satın almaya itmekte etkili bir yöntemdir. Aynı özelliğe sahip ürünler arasında satın almada fark doğurabilir. Eğer armağanlar bir takım oluşturacak şekilde ise bu yöntem tekrarlanarak ürünün satışında daha uzun vadeli bir satış elde edilebilir. Bu yol ürünü diğerlerinden ayırt edici, taklit edilmesi zor bir yöntemdir. Eksi yönlerine baktığımızda ise armağan ile paketleme veya pakete iliştirme ek maliyet gerektirir. Ayrıca uygun ve ucuz armağanı seçmek hem zaman hem de maliyet gerektirir. Diğer bir reklamda teşvik türü üründen ayrı verilen armağanlardır. Mesela Bir kitap serisiyle verilen bir bardak gibi. Bu tip armağanlar boyutları nedeniyle üründen ayrı verilir. Bu tip teşvik türü incelikler gerektirir, eğer armağanın teşhiri ve duyurusu yeterince yapılmazsa satışa herhangi bir etkisi olmaz. Bu teşvik türünün bir tehlikesi de üründen satın almayanlarında bu armağanlardan faydalanmasıdır. Satışta etkili olan başka bir teşvik yolu ürünün kendi başına değeri olan bir malzemeyle piyasaya sürülmesi. Örneğin bir deterjanın sağlam bir plastik kutuda sunulması gibi. Eğer şık ve beğenilen bir sunum elde edilebilmişse tüketici tarafından dikkat çeker. Görsel etkisi olduğu için satışa etkisi büyük olur. Rakipleri tarafından taklit edilemez bir yoldur. Özel olarak teşhir edilmesine gerek yoktur. Doğru ambalaj seçimi yapılması için zaman gerekir, ayrıca maliyeti artırır. Bu nedenle riski yüksektir. Başka bir teşvik yolu ürünün miktarını artırmaktır. Fiyatta artışa gitmeden üründe artışa gidilen bu yolla tüketici daha büyük boy ürün kullanmaya yönlendirilebilir. Bu yöntemde etki sağlayabilmek için ürün miktarını oldukça artırmak gerekir. Ürün standart boy paketin içine sığdırılmamışsa yeni paket veya ambalaj için ek maliyet gerektirir. Başka bir satış teşvik türü evlere parasız dağıtılan numunelerdir. Örneğin minik paketler içindeki sıvı el sabunları gibi. Genelde yeni ürünlerde bu yola gidilir. Tanıtım açısından etkili bir yoldur. Kitlesel olarak tüketilmesi sağlanan bu ürün, rakipleri arasından seçilir hale gelebilir. Daha önce ürüne itibar etmeyenleri bu ürünü denemeye iten önemli bir yoldur. Bu yol en pahalı teşvik türüdür. Küçük pazarlar hedefleyen üreticiler için sakıncalıdır. Özel boyutlarda üretim gerektiren bu yol, dağıtım maliyeti de hesaplanınca oldukça pahalıya patlar. Ancak büyük markalar bu yolla bir satışa gidebilir. Diğer bir sistem bir ürünün yanında başka bir ürünü ücretsiz vermek. Bu yolu kuruluşların başka ürünlerini diğerlerine destek olarak kullanması olarak da bakabiliriz. Örneğin bir diş fırçasının yanında yine kendi mamulü olan diş macunu vermesi gibi. Ucuz ve sağlıklı bir yoldur. Bu yolda sakıncalı olan gelen ücretsiz ürünü kişilerin kullanmayıp yakınlarına vermesi, satışın amacına ulaşmamasına neden olabilir. Üreticinin diğer ürününü parasız dağıtmaktan duyacağı rahatsızlıklar söz konusudur. Bir diğer teknik Evlere kupon dağıtımıdır. Örneğin satın aldığınız ürüne ek olarak size 15 TL değerinde bir hediye çeki kazandırabilir. Eve dağıtımdan sonra yeni ürünlerin tanıtılması en etkili yöntemlerden biridir. Pahalı teşvik türleri arasında sayılabilir. Kuponların kullanılıp kullanılmayacağında emin olamayan üretici tam bir maliyet hesabı yapamaz. En son inceleyeceğimiz yol ise gazete veya dergilerle kupon verilmesi. Yayınlardan kuponun kesilmesini hedefler ancak basılan kupon sayısı kullanılanın yüzde birinin altında kalma eğilimindedir. Doğru yayını bulma gibi tehlikeleri vardır.
Devamı için tıklayınız ...
Dijital çağın en büyük hediyesi olan sosyal medya; hızlı iletişimi sağlayan en büyük gücümüz oladursun, milletçe var olmamızın en büyük özelliklerinden birini, bize kaybettirmek üzere. Sevdiklerimizle anında ve hızlı iletişim kurmak hepimizin çok hoşuna gidiyor fakat atladığımız büyük bir gerçek var: “dilimizi kaybetmek üzereyiz!”. Olabilecek en hızlı iletişim yolunu bile hızlandırmaya çalışan insanoğlu, Türkçe yi yozlaştırma yolunda durmadan ilerliyor. “selam” yerine “slm”, “merhaba” yerine “mrb” yazan genç nesil, artık Türkçe kelimeleri yazarken maalesef sesli harfleri kullanmaz oldu. “a,e,i,ı” gibi ünlüleri kullanmamaya o kadar alıştık ki, kelimenin içinde ünlü harf olmayışı, bizi rahatsız bile etmez oldu. Yeniden ürettiğimiz bu kelimeler yüzünden, hayatta en önemli hazinemiz olan dilimizden uzaklaşıyor, kendimizi bile ifade ederken bu anlamsız kelimeleri kullanıyoruz. Bu komik kelimeleri kısaltma olarak tanımlarken hiç rahatsız olmuyor, üstüne üstlük araya başka dillerden kelimeler katarak ortaya “mantıksız ve saçma” kelime yığınları çıkarıyoruz. Bu kötü gidişimizin sonu, dilimizi kaybetmek olacak. Zaten her şeyin çok hızlı yaşandığı, iletişim hızının en üst seviyede olduğu dijital çağımızda, neden hala bir şeyleri hızlandırmaya çalışıyoruz ki? Klavyede fazladan birkaç harfe daha basıp, vakit kaybetmeyim diyen insanlar, “dilinizi kaybetmek üzeresiniz” demek geliyor içimden. Kendilerine göre vakit kaybını önlemeye çalışan bilinçli neslin, her konuda aynı itinayı göstermesini umuyor, sahip olduğumuz en kıymetli değerlerden biri olan dilimize, gereken önemi vermelerini diliyorum. Bizim için faydaları saymakla bitmeyen sosyal medya ve içinde yer alan sosyal ağların zararlı durumlara dönüşmesini engellemeli ve Türkçemize sahip çıkmalıyız. Sosyal ağlardaki yazışmalardan gördüğüm kadarıyla, sorun sadece kısaltma adı altındaki kelimelerden değil, Türkçeyi yanlış kullanmaktan da kaynaklanıyor. Cümlenin anlamını ortaya çıkaran hiçbir noktalama işaretine dikkat edilmediğini; yazım yanlışlarının ve anlatımdaki bozuklukların farkına varılmadığını da, bu sayede çok rahat görebildim. Bu durum eğitim sistemimizdeki eksikliklerden mi kaynaklanıyor bilemiyorum ama; tüm bu yanlışlar bir araya gelince, ne kadar eksik ve bilinçsiz olduğumuzu hissediyorum.
Devamı için tıklayınız ...