Yayıncılığın düzenlenme tarihine bakıldığında yavaş işleyen süreçler göze çarpar. Yayıncılığın geçmişi, ağır ilerleyen bir kağnı gibidir. Bu nedenle düzenlemelerin konması, yasal çerçevenin çizilmesi vakit almıştır.
Düzenleyiciler, genel olarak ulusal çıkarlar doğrultusunda belli başlı kültürel standartları korumaya çalışan kurumlar olmuştur. Kamuya güven vermek zorunda olan bu kurumların verdikleri kararlar her zaman tartışılmıştır. Kültürel farklılıklar, ülkelerin yayın yapma ve yayını alma bakışını etkilemektedir. Bu nedenle düzenleyici kurumların köklerinden gelen dünya görüşü o ülkenin düzenleyicisinin standartlarını belirler. Geleneksel görüşün yanısıra bürokratik çıkarlar, uygulamalarda sonuca yön veren etkenlerdendir. Son yüzyılda medya sektörünün önemli bir güç haline dönüşmesi, ekonomik boyutu ve istihdam oranı göz önüne alındığında bu iş kolunun düzenlenmesinin ne kadar önemli bir sorun olduğu karşımıza çıkar. Diğer yandan gelişen teknoloji ve dijital medya uçsuz bucaksız deniz gibidir. Gelişmiş Avrupa ülkelerinin yayınları uzun yıllardır düzenleyiciler tarafından denetlenmektedir. Fransa'da ‘Yayıncılık Yüksek Konseyi', İtalya'da, ‘Parlemento Yayıncılık Gözleme Komitesi ve Almanya'daki ‘Eyalet yayıncılık Kurulları' gibi. Bu kurumların hemen hemen hepsinin birbirinden farklı örgütsel yapısı vardır. Her ülke yayıncılığı denetlemek ve düzenlemek için farklı yöntemler kullanır. Yasama ve yargı desteği alan bu kurumlar birer ortak çalışma alanıdır. Bu kurumlar, sadece denetleyip cezalandırmaz, aynı zamanda yasalarla yayının çerçevesini belirler. Yayının kurallarını ortaya koyar. Türkiye'ye baktığımızda Radyo Televizyon Üst Kurulu RTÜK'ün kurulma tarihi Mayıs 1994'tür. RTÜK'ün kuruluşu devlet televizyonundan özel televizyonlara geçiş sürecine denk gelir. RTÜK, yasalarla yayın ilkelerini belirler. Üst Kurulun örgüt yapısı, 9 üye ve bir başkandan oluşur. Kurum, ileri teknoloji kullanır ve televizyonları başkent Ankara'dan denetler.