Televizyon reklamları, en çok çocukları etkilemektedir. Özellikle genç nüfuslu ülkeler açısından değerlendirildiğinde, çocukları direkt olarak hedef kitle olarak belirlemektedir. Onlarca yerli ve yabancı firmalar, ürettikleri ürün ve hizmetlerin satışını yapabilmek için, çocukları etkilemeye çalışmaktadır. Bu noktada çocukların bilgileri değerlendirme, algılama özellikleri düşünüldüğünde etkilenme durumları, tanıtımların içeriğine bağlı olarak sorun olarak ortaya çıkabilmektedir. Kimi çocukların sosyalleşmesini sağlayıp, sözcük dağarcıklarını geliştirirken, kimisi de çocukların psikolojik sorun yaşamalarına neden olmaktadır. Reklam bilindiği gibi, zaten bir etkiler mecrasıdır. Hedef kitlelerini etkilemek için insanın özlemlerini, beklentilerini, algı düzeylerine göre, bilinçli olarak tasarlar ve sunar. Böyle bir durumda yapılan tasarımları, algı düzeyleri henüz tam olarak oturmamış çocukları, en çok etkilemekte ve yönlendirmektedir. Çocuklar izlemektedirler. Hızla değişen renkli görüntüleri dikkatlerini çekmekte ve onların başlıca bilgi kaynağı olmaktadır. Bu filmlerde gördüklerini ebeveynlerinden istemekte ve alınmadığı zaman sorun yaşayabilmektedirler.   Çocuklar doğumlarından itibaren tüketici olarak hayata başlamaktadırlar. Üretim noktasında ve yaratım noktasında, tam olarak gelişmedikleri için, bu gelişimleri boyunca, sadece tüketerek süreci tamamlamaktadırlar. Aileler ise, çocukların isteklerini önemsemekte ve onları mutlu etmek için, istediklerini yapmaktadırlar. Aileler kendi çocuklarının, hem sosyal yaşantılarında, hem de gelişimleri boyunca, herhangi bir şeyin eksikliğinden kaynaklı, sorunlu veya özentili olmalarını istemedikleri için bunu yapmaktadırlar. Bu ise, çocukların aile ekonomisini ele geçirmelerine neden olmaktadır. Sektör, işin başında, toplumsal araştırmalarından zaten bu bilgileri edinmektedir. Ayrıca ebeveynler için üretilen çok çeşitli ürün ve hizmet, çocuklar için de bulunmaktadır. Bununla birlikte, çocuklara ait olan mallar düşünüldüğünde, aile ekonomisinde, çocukların isteklerine göre ayrılan pay oldukça yüksek olmaktadır. Bu yüzden televizyon reklamları, çocukları hedef kitle olarak belirleyebilmektedir. Çocuklar ve gençler, bir toplum ekonomisinin itici güçleri noktasında yer almaktadırlar. Onları etkilemek ve yönlendirmek diğer insanlara nazaran daha kolay olduğundan, yetişkinleri hedef alan filmlerde bile onları kullanmakta ve ebeveynlerinin satın alma kararlarını etkilemelerine neden olacak mesajları iletmektedir. Televizyon reklamlarından etkilenen çocuklar, gereksiz tüketime yönlenerek, sağlıksız beslenmektedir. Her ne kadar anne baba, tükettiklerinin sağlıksız olduğunu, kendi evlerinde yapılan yiyeceklerin daha sağlıklı olduğunu söylese ve bu noktada onları mantıken ikna etse de, etki altında kalan çocuklar, onları talep edebilmektedir. Verilen mesajlar doğrultusunda hareket eden çocuklar, tanıtımdaki büyünün, malı tüketirken veya tükettikten sonra olmadığını gördüklerinde psikolojik sorun yaşamaya başlamakta ve sağlıksız davranışlar geliştirmektedirler. Onlar tanıtımlarda gördükleri her şeyin gerçek olduğunu zannetmektedirler. Yukarıda da söz edildiği gibi, hedef tüketicileri etkilemek için pek çok yöntem kullanılmaktadır. Örneğin her hangi bir malla ilişkilendirilen bir çizgi kahramanın yaptıklarını, malı alıp kullandıktan sonra, yapamadığını öğrendiklerinde hayal kırıklığına uğrayabilmektedirler. Tanıtımda çizgi kahramanı malla ilişkilendirilmiş ve gerçek üstü şeyler yapmaktadır. Çocuklar malı aldıklarında, bunu, görememektedirler. Bu ise onların gelişimlerinin sosyal ve psikolojik alanlarında sorun yaşamalarına neden olmaktadır. Çocuklar yapılan bütün etkilere karşı korunmasızdır. Onların, etkileri yaratan tüm mekanizmalar tarafından korunmaya ihtiyaçları bulunmaktadır. Televizyon reklamları, ürün ve hizmet üreten firmalar açısından muazzam bir Pazar halini almaktadır. Bu Pazar büyüdükçe, aileler için sorun olmaktadır. Tanıtımlar ise sürekli ve yeni ihtiyaçları belirlemektedir. Çocukların ise, kendi ihtiyaçları olan gerçek gereksinimlerini, filmde ayırt etmeleri mümkün olmamakta veya oldukça zor olmaktadır. Hele küçük yaşta ki çocuklar, televizyon reklamlarını izlediklerinde, henüz algıları gelişim aşamasında olduğu için, yoğun bir karmaşa gibi gelen görüntüler, onların algılarının gelişimini olumsuz yönde etkilemekte, bozulmalarına neden olmaktadır. Hem ülkemizde hem dünyada, sosyal sorumluluk ilkesinden hareketle, tüketicilerin korunması adına ahlak yasaları geliştirilmiştir. Günümüzde televizyonların etkisinin yaygınlaşmasıyla beraber bu konuya olan eğilim de artmaktadır. Bu sektörün büyüklüğü ve etkileri, kullanım biçimleri, insanların endişe içinde izlemelerine neden olup, farklı yönlerini düşünmelerini sağlamaktadır. Bu konu kapsamında, Uluslar arası Ticaret Örgütünün ortaya koyduğu Reklam özdenetim Esasları,  çocuklara ilişkin tanıtımlarda, özen gösterilmesi gereken ilkeler aşağıdaki gibidir; a)                  Ayırt edebilme; kullanılmak istenen bir malzeme varsa ve bunun başka bir şeyle karıştırılma olasılığı bulunuyorsa, bunun açıkça tanıtım olduğunu belirtilmesi ile ayırt edilmesinin sağlanması, b)                  Şiddet: şiddetin teşvik edilmesine neden olacak bir yaklaşımın sunulmaması, c)                  Toplumsal; bir ürüne sahip olmanın veya olmamanın bir kişiye farklı bir misyon yükleyeceğine yönelik yaklaşımların sunularak toplumsal değerlerin sarsılmamasının sağlanması. d)                  Güvenlik; çocukları tanımadıkları insanlarla ilişkiye girmelerini sağlayacak, onları tehlikeli bir duruma sokacak, herhangi bir görsel öğe veya sunum içermemesi, e)                  İkna; Ürün ve hizmetlerin alınmasına yönelik yapılan ikna mesajlarında, doğrudan çocuklara yönelik mesajların verilmemesi, f)                   Gerçeğe uygun sunum: ürünün gerçek özellikleri gösterilmelidir. Ebadının, fiyatının, dayanıklılığının, performansının doğru olarak verilmesi, g)                  Fiyatı; ürün ve hizmet fiyatının çocukların yanlış yorumlamalarına sebep olabilecek şekilde verilmemesini kapsamaktadır.  

 

Arşiv

Etiketler