Bir hareket, olay, davranış gerçekten yaşanmış olduğunda, ne kadar ilgimizi çekiyor öyle değil mi? Merakla izlemeye, anlamaya çalışıyoruz. İlgileniyoruz, yorum yapıyoruz, komikse gülüyoruz, dramatikse üzülüyor kimi zaman eleştiriyoruz. Reklam sektörü, insanların bu yönünü yeni yeni keşfetmeye başladı. Bu yön henüz çok az kullanılıyor. Konu, gerçekte yaşanmış olunca, bunun tasarımını yapmak ya da senaryosunu yapmak zorlaşıyor. Bazı dönemlerde bir gazete yazısında, bazı dönemlerde televizyon haber bültenlerinde veya internette, herhangi bir yerdeki billboardla ilgili, bir gazete reklamıyla ilgili, ilginç, insanları şaşırtan reklam haberlerini okuyor veya izliyoruz. Dikkat ettiniz mi? haberi yapılan, sıra dışı reklamların çoğunda gerçek yaşam var. Örneğin, geçtiğimiz aylarda, başka bir ülkede bir billboard tasarlanmıştı. Billboard, mangal kokuyordu ve bu durum, insanların ilgisini çekiyor, kokunun nereden geldiğini anlamaya çalışıyorlardı. Kokunun kaynağını anlayınca, tasarımı inceliyor, yapan firmanın adını ve sattığı ürünü unutmuyorlardı. Yine aynı şekilde, yılbaşında aşk acısı çeken birinin, yine bir firmanın billboard’una el yazısıyla sevgilisine hitaben yazdığı mektubun ortaya çıkardığı ilgi. Televizyonların, İstanbul’da bazı marka mağazalarının açılışlarında yaşanan izdihamları anlatan haberlere gösterilen yoğun ilgi, yorumlar, eleştiriler. Yine yurtdışında, bir ulusal gazetenin reklam sayfalarına konuşma bandı ekleyerek, insanları şok etmesi. Bunun dünya basını tarafından bu kadar çok konuşulması, yazılması. Aslında konu çok basit gibi duruyor değil mi? Bütün bu örneklerde reklamlar, insanların yaşamlarının içerisinde, onların birebir yaşadıkları, bildikleri, deneyimlerine ekledikleri olayları konu almış. Yukarda aşk acısı çeken şahsın dışındaki reklam örneklerinin hepsi elbette tasarlanıyor. Yani reklamcılar, yaratıcı fikirlerini tasarlıyor ve uygulanmasını sağlıyorlar. Üretilen yaratıcı düşünceler, gerçek yaşamdan ve insanlardan bağımsız olmuyor. Diğer bir ifadeyle, televizyon reklam filmlerinde izlediğimiz, temalı, kurgulu yapımlar gibi değiller. Bir yönüyle, tasarımın içerisine insanları da dahil ediyor ve reklamın gerçek bir yaşam kesiti olmasını sağlıyorlar. Belki de, marka bilinirliğini arttırmanın çok zor olduğu şu günlerde, yapılması gereken en doğru yol budur!?. Son günlerde, Aygaz markasının çekmiş olduğu “Tüpler Uzayda” reklam filmini de bunların arasına ekleyebiliriz aslında. Tabi, böyle söyleyince, insan, gerçek yaşamla ne alakası var, uzayda çekilmiş, insanların da fiziksel olarak hiçbir katkıları yok diye düşünüyor değil mi? Kullanılan ifadelere dikkat edin, gerçek yaşamda kullanılan esprilerin, dilin, algılayışın aynısı. Kamyon şoförü, kurgusal konuşturulmuyor. Gerçekte aynı meslek mensupları gibi konuşuyor. Astronotlar keza aynı, yapılan espriler yerel ve bildik. Cips reklamlarında kullanılan, “yiyin gari” mesajını ileten köylü kadın oyuncu bile, kurgusal olduğunu hissettiriyor ama Aygaz reklamının diyalogları, bunları hissettirmiyor. Yukarıda da sözünü ettiğim gibi, belki de tasarımını, kurgusunu yapacağımız, senaryosunu yazacağımız reklamları düşünürken, artık gerçek yaşamla veya insanla ilişkilendirmemiz, mümkün olduğunca onları kurgunun içerisine dahil etmemiz bizi amaçlarımıza ulaştıracaktır.

Arşiv

Etiketler