"Reklamsız iş yapmak, karanlıkta birisine göz kırpmak gibidir. Ne yaptığınızı siz bilirsiniz, ama başkaları bilmez." Geçtiğimiz yüzyılda yaşamış dergi ve gazete editörü Edgar Watson Howe böyle diyor. Reklamların gerekliliği tartışmaya çok açık bir konu olmasa da, reklamların nasıl ve ne zaman gösterilmesi gerektiği çeşitli sorunlar barındıran bir konu.
Dünya Reklamcılar Federasyonu için We Are Social tarafından yapılan bir araştırmaya göre, geçtiğimiz yıl reklamlar hakkında dünya çapında 2 milyondan fazla olumsuz tweet atılmış. Hakkında en fazla olumsuz tweet atılan reklamlar, sırasıyla televizyon, internet ve radyo reklamları olmuş.
Müzik hizmeti sunan Pandora sitesi en sinir bozucu reklamlara sahip olurken, bunu YouTube ve Spotify reklamları takip etmiş. Araştırmaya göre, tweetlerin yarısından biraz fazlası kullanıcıların kendilerinin yazdığı tweetler, %37'si retweet ve onda biri de olumsuz tweetlerle hemfikir olan cevap tweetleri olmuş.
Aslında araştırmada reklamlarla ilgili olumlu 3 milyondan fazla tweet atıldığı da ortaya çıkmış. Ama burada reklam sektörünün kendini nasıl geliştireceği ve neleri yapmaması gerektiği konusunda da düşünülmesi gerektiği için, biz olumsuz özelliklerin üzerinde duruyoruz.
Araştırmaya göre, tüketicilerin en hoşlanmadığı 7 reklam türü şunlar:
1- Reklamlarla ilgili olumsuz görüş bildiren tweetlerin büyük bir kısmı, reklamlardan genel olarak rahatsızlık duyulduğunu dile getiriyor. Kullanıcılar, nereyi açarlarsa açsınlar reklama maruz kalmaktan, sık sık reklama maruz kalmaktan, reklam aralarının çok uzun olmasından ve içerikle bağlantısız reklamlardan genel olarak şikayetçi.
2- Kullanıcılar, reklamların takip ettikleri mecra için bir gelir kaynağı olduğunun farkında, ama bu, reklamların sinir bozucu olması için bir bahane değil. Araştırmaya göre, aksiyon veya drama içeriğine sahip program veya içerikler ve canlı spor organizasyonları arasındaki reklamlar en sinir bozucu olanlar. Bir kullanıcı, kendini bir programa kaptırmış giderken, pat diye içeriği kesen reklamlar yerine, içerik bağlamında kullanıcının deneyimini zenginleştirecek reklamlar daha az rahatsız edici bulunabilir ve hatta beğenilebilir.
3- Araştırmaya göre, çok sayıda marka reklam için yanlış yer, yanlış hedef kitlesi ve yanlış zamanı seçiyor. Zamanlama iyi olsa bile yer veya hedef kitlesi yanlış oluyor. Sürekli yeniden pazarlama (re-marketing) da en çok eleştirilen uygulamalardan biri. İnternette yeniden pazarlama, bir siteye girdikten sonra artık akşama kadar o siteyle ilgili reklamları girdiğimiz başka sitelerin banner alanlarında görmemiz olayı oluyor.
4- Tüketicilere göre, reklamlar tüketicileri zaman zaman aldatıyor. Tüketicilerde ürünün yanıltıcı biçimde abartıldığı ve kendilerine yalan söyleniyor olduğu hissini uyandıran reklamlar sevilmiyor. Zaten günümüzde sosyal medya sayesinde böyle öğelere sahip reklamlar saniyesinde afişe ediliyor ve markayla olumsuz etkileşim içine girilmesine sebep oluyor. Markaların güvenilir algılanması için, reklamlarının dürüst olması ve ürün veya hizmetler hakkında dürüst değerlendirmeler sunulması gerekiyor.
5- Aynı reklamın çok sık görülmesi ve çok uzun süren reklam araları en çok şikayet edilen konular arasında bulunuyor. Bu konuda reklamların içeriği çok fark yaratmıyor ve bir program veya internette okunan bir yazı arasında hep aynı reklamın görülmesi veya çok sık reklam görülmesi, reklamın içeriği nasıl olursa olsun sevilmiyor.
6- Çeşitli algoritmalar kullanılarak üretilen ve akıllıca olduğu düşünülen internet reklamları sinir bozuyor. İçerikle alakası olmayan reklamlar ve ayrıca yanlış, genel veya kişisel tercihler hesaba katılmayarak yapılan hedeflemelerle kullanıcıların karşısına çıkan reklamlar sevilmiyor.
7- Kalitesiz reklamlar sevilmiyor. Markaların, niteliği nicelikten üstün tutarak reklam hazırlamaları ve yayınlamaları gerekiyor. Markalar, reklamlarını tüketicilerin karşısına çıkarmadan önce, çeşitli testlerle kullanıcıların ne kadar etkileşimde bulunacağı ve reklamın içerik deneyimlerine artı bir değer katıp katmadığı gibi konular hakkında bir fikir sahibi olmalı.