Sosyal medya, geleneksel mecralara göre daha etkin olan kullanıcıları ve yenilikçi yaratıcı uygulamalara olanak veren yapısıyla, her geçen gün büyümeye devam ediyor. Başlıkla pek uygun görünmüyor olsa da bana göre sorunun cevabı ilk cümlede gizli; evet, reklamın reklamı yapılır, ama etkisi tartışılır. Klişe bir cümle haline gelen “internette tıklanma rekorları kıran bir video…” gibi cümleleri hepimiz sıklıkla duyuyoruz. Televizyonda kaç kişiye ulaştığı bilinmeyen bir reklamı yüklendiği video paylaşım sitesinde ya da sosyal ağda birçok kişi izleyebiliyor. En güncel örnek olarak, Shift.Delete.Net’te yer alan bir habere göre Avea’yı vermek mümkün. Avea’nın Eylül 2010 – Haziran 2011 tarihleri arasında yayına giren 25’in üzerindeki reklam filmi 30 milyondan fazla izlenmiş. Henüz kısa bir süre önce yayımlanmaya başlamış ve Reklam Özdenetim Kurulu tarafından revize edilmeleri konusunda uyarı almış olsalar da, Ata Demirer’in canlandırdığı “Vampir” ve “Teknik direktör” tiplemeleriyle dikkat çeken reklam filmlerinin izlenme sayısı şimdiden 3,5 milyonu bulmuş. Kesinlikle yüksek rakamlar olduğu şüphe götürmez. Akılda kalıcılık açısından ise, bence “Fasulye”nin önüne geçebilecek kadar başarılılar. Dünya futbolunda 5-3-2’nin yeri yok diyerek doğrudan rakibe yüklense ve Özdenetim Esasları’nın “Kötüleme” başlıklı 12. Maddesi’ne aykırı bulunarak, 28 Haziran tarihine kadar gerekli revizyonların yapılmaması halinde durdurulmasına karar verilmiş olsa da, sosyal medyada çoktan yayılan bu reklamlar zaten çoktan kendi reklamlarını yapmış durumdalar. Gerekli revizyonlar yapıldıktan sonra – ki bu genelde ilgili bölümlerin reklamdan çıkartılması olacaktır- yayınına devam edebilecek olan bu reklamın inanıyorum ki bambaşka versiyon ya da versiyonları hızlı bir şekilde gelecektir. Çünkü çoğu kişi eğlenceli bulduğu bu reklamları defalarca izliyor. Aynı durum Turkcell’in ÖzTürkcell reklamları için de geçerli, Vodafone’un Selim reklamları için de geçerli. Üstelik asıl komedi unsurunu taşıyanın genellikle revize talep edilen bölümler olmasından dolayı bu reklam filmlerinin internet üzerinde izlenme oranının daha da artacağı muhakkak. GSM şirketleri tarafından yoğun olarak karşılıklı göndermelerle sürdürülen bu reklam kampanyalarının tüketicileri fazlasıyla eğlendirdiği ortada. Bunun dışındaysa, her üç marka da bilinirlik anlamında zaten bir sıkıntı yaşamıyor. Satın alma açısından bakacak olursak, belirli alışkanlıklar yerine oturmuş durumda. Her üç şirketin kendine göre farklı avantajları mutlaka var, ancak kimse her ay operatörünü değiştirmiyor. Onun için sosyal medya üzerinde yapılan dolaylı reklamların da izlenme sayısının çokluğundan ötede fazla bir etkisi olmuyor. Sosyal medya başta sivil toplum kuruluşlarının gerçekleştirdiği kampanyalar olmak üzere oldukça etkili, çünkü kullanıcılar açısından interaktiviteye olanak tanıyor. Pasif iletişim yerine zaman zaman marka – kullanıcı karşılıklı iletişimine giden bir iletişim kurmak mümkün. Bu açıdan geleneksel medyada yayınlanan, bunun yanı sıra milyonlarca kişiye de internet ve sosyal medya üzerinden ulaşan reklamların kullanıcıları harekete geçirmediği, onlarla iletişim kurmadığı sürece, geleneksel medyada ulaştığından daha fazla etki sağlaması mümkün görünmüyor.

Arşiv

Etiketler