Birbirini araç olarak kullanan bu iki iletişim yöntemi bazen birbirine karıştırılır. Bazı görüşler tek farkın bir tarafın tüketiciyi bilinçli ve planlı olarak etkilemeye çalışması olduğunu savunur. Halkla ilişkilerde kuruluşlar bütün olarak hareket ederek kurumu ya da ürünü koruyarak pozitif bilincin devamlılığını sağlar ya da oluşmasında rol oynar. Diğer yandan reklam, ürünün satılması için düşünülmüş bir tanıtım programı bütünüdür.
Reklam kısaca bir ürünü veya hizmeti satmayı hedeflerken, halkla ilişkiler kuruluşun kendi içinde ve dışında pozitif iletişimini sağlar. Reklam, bir kuruluşun kar politikasında önemli rol oynarken şirket için satış artırıcı strateji geliştirerek, pazarını genişletmenin yollarını arar. Halkla ilişkiler bu noktada doğru iletişimin tek adresidir. Kuruluşların reklam politikasının doğru yönlendirilmesinde, şirkete geri dönüşünde devreye girer. Reklamın hedef kitlesi ile halkla ilişkilerin hedef kitleleri de farklılıklar gösterir. Reklam ürünün özelliklerine göre belirli bir kitleyi ilgilendirirken halkla ilişkilerde hedef kitle olabildiğince geniş tutulur. Çünkü pozitif iletişim kuruluşların itibarının sağlanmasında büyük öneme sahiptir. Bir diğer ifadeyle, reklam ekonomik sistem içerisinde, pazarda yalnızca potansiyel alıcıya hitap etmekte, buna karşın halkla ilişkiler bu ekonomik sistem içerisinde tamamıyla farklı alan ve mercilere veya tamamıyla farklı sistemlere-örneğin siyasal veya kültürel sistemlere- seslenmektedir(Faulstich,1992,28.). Reklam her kuruluş tarafında kullanılamaz ancak her kuruluşun bir halkla ilişkiler politikası ve birimi vardır. Kısa adı RTÜK olan Radyo Televizyon Üst Kurumu'nu ele alalım. Kendi reklamını yapamaz ancak halkla ilişkilerini belirli bir noktada tutabilmek için dikkatli davranmak zorundadır. Yine özel sektördeki büyük kurumlar, kurumsal yapılarının reklamını yapma ihtiyacı içinde değillerdir ancak vasıflı elemanlardan oluşan halkla ilişkiler birimleri mevcuttur. Bu iki birbirine bağlı ancak birbirinden temelde farklı iş kolu, farklı yönetim birimleri tarafından idare edilirler. Halkla ilişkiler bir şirket politikası olduğu için doğrudan üst yönetim birimleriyle çalışır. Diğer yandan reklamcılık bir satış ve pazarlama politikası olduğu için bu birimlerle birlikte hareket eder. Halkla ilişkiler ve reklam arasındaki bir başka fark ise kullandıkları araçlarda yatar. Reklam klasik medya araçlarını kullanır. Bunları radyo, tv, gazete, dergi, afişler ve son zamanlarda internet olarak sayılabilir. Halkla ilişkiler kuruluş içinde ve dışında iletişimden sorumlu olduğu için şirket içi ve dışı basın toplantılarını, basın bültenlerini, organizasyonları, seyahatleri planlar. Bunlar için haberleşme teknolojilerinden faydalanır. Bunlar telefon, faks ve e-maillerdir. Her iki iş kolu yaptığı iş itibarıyla hizmet süreleri açısından da farklılıklar gösterir. Halkla ilişkiler; ilişki ve iletişimi yönettiği için uzun soluklu yatırım ve çalışmaları gerektirirken reklam kısa süreli etki oluşturmaya yönelik hareket eder. Reklam, bir satış ve sattırma sistemi olduğu için öncesi ve sonrasında yapılan değerlendirmeler ve karşılaştırmalar reklamın niceliksel faydalarını da ortaya koyar. Reklamın getirisi rakamsal verilerle ölçülebilir. Halkla ilişkilerin kuruluşlara maddi faydasını saptamak güçtür.