Reklam, firmaların ürün ve hizmetlerinin satılması, firmanın Pazar payının büyümesi, pazardaki aynı ürün ve hizmet üreten firmalarla rekabet edebilmesi için yapılan tanıtımlar bütünüdür. Firmalar ürün veya hizmetlerinin tüketiciler tarafından alınabilmesi için, onların ilgisini çekmek amacıyla pek çok bilimden faydalanmaktadır. Sosyoloji, psikoloji, antropoloji v.b.’leri, insanlar üzerinde ki tespitlerini kendi amaçları doğrultusunda kullanmaktadırlar. Reklamlar, günümüzün tüketim toplumunu oluşturmuştur ve bu toplumun olduğu her yerde ortak bir dil oluşturmaktadır. Tüketim dili. Sesler, resimler, fotoğraflar, sözler, jestler, beden dili, davranış, güzel kadınlar, yakışıklı erkekler, vizyon sahibi insanlar, yüksek standartlarda yaşamanın verdiği rahatlık, imajlar, imgelemler v.s. bütün bunları tek bir amaç için oluşturmaktadır. Satış miktarını arttırıp dünya çapında bir marka olma amacıdır. İnanılmaz derecede geniş uyarılar çerçevesinde hareket eden reklam, ürün ve hizmetlerin Pazar payını büyütmek için, tüketicilerin içinde bulunduğu yaşamdan az da olsa memnun olmadığı duygusunu yaratmaya çalışmaktadır. Bu duyguyu yaratmak için, reklam öncesinde yapılan, piyasa analiz sonuçlarından elde ettiği verilerle, bilimsel metotları harmanlayarak başarabilmektedir. Bundan sonra tüketicilere, ürettiği ürün veya hizmetleri satın almaları halinde, yaşamın daha iyi olacağını savunmakta veya önermektedir. Daha önce ki makalelerimizde, reklamın amaçlarından biri olan, satış için ihtiyaç yaratma konusundan bahsetmiştik. Yani gerçekte, tüketicilerin ilgili ürün veya hizmeti kullanmaya ihtiyacı olmayabilmekte ama yapılan reklam kampanyasının içerdiği, o geniş uyarılar yelpazesi sayesinde, bu şekilde düşünmelerini sağlamakta ve satış yapabilmektedir. Reklam, markaya yönelik pozitif bir tutum oluşturmak, tüketiciyi ikna etmek, alışkanlıkları değiştirmek, markaya bağımlılık yaratmak için uğraşır. Bunun için, kendi ürün ve hizmetlerinin görünümünü, yapısını, özelliklerini, olabilecekleri en iyi şekilde sunmaya çalışmaktadır. Bazı firmalar bu işi abartarak, olduğundan daha farklı görünümler de sunabilmektedir. Yani bir restorana gittiğinizde, resimde gördüğünüz hamburger, masanıza geldiğinde, resimdekinin aynı olmayabilir. Hatta sizi şaşırtacak derecede farklı olabilmektedir. Yada satın aldığınız bir giysi, reklamlarında göründüğünden daha farklı özellikler sergileyebilmektedir. Burada reklamın iki işlevinden bahsettik, toplumların kültürleri üzerinde ki etkisi ve reklamda görünen ile gerçekte ürünün sahip olduğu özellikler arasındaki farklılık. Bu noktada reklamın, kültür üzerindeki etkisi daha can alıcı noktada durmaktadır. Reklamın, ürün veya hizmeti sattırmak için toplumların, giyim anlayışını, aile yapısını, yeme-içme alışkanlıklarını değiştirmesi, başta ne kadar masum görünse de onarılması güç hasarlara yol açabilmekte veya hasar sürecinin ilk adımı olabilmektedir.

Arşiv

Etiketler