Reklam anlayışı, geçmişten günümüzde aynı şekilde veya tek bir doğru üzerinden gelişerek bugünkü duruma gelmemiştir. Her dönem, kendine özgü reklam anlayışına sahip olmuştur. Reklam anlayışı, dört dönem için, dört anlayışa sahip olarak görülmektedir. Bunlardan birincisi, ürün veya üretim anlayışıdır. Bu dönemde üreticiler, ürettikleri her şeyi satabileceğini düşünerek hareket etmekteydi ve gerçekten de ürünlerin satışında sorun yaşanmamakta, ürünler satılmaktaydı. Üstelik bu dönemde üreticiler, herhangi bir tanıtım yapmak durumunda kalmıyorlardı. Üreticiler ürünlerini istedikleri yerlerde, istedikleri koşullarda, kendi istedikleri zamanlarda satıyorlardı.

Satış anlayışı döneminde, üretim ortaya çıkmıştı. Pazarlama, satış yapma ve kazanç elde etmeye odaklanmaktaydı. Üretimin artmasıyla birlikte bu dönemde, çok sayıda ürün piyasaya çıkmış ve reklam yapma gereği doğmuştu. Hatta reklamla birlikte, kişisel satış tekniklerinin de kullanılması gerekmekteydi. Bu dönemde üreticiler yüksek satış miktarını yakalamaya çalışmaktaydı. Bu dönem aynı zamanda, yanıltıcı reklamların, etik olmayan uygulamaların olduğu bir dönem olarak anılmaktadır.

Tüketici odaklı pazarlama anlayışında, tüketici odaklı pazarlama anlayışının olduğu görülmektedir. Tüketicilerin istekleri, ihtiyaçları, arzuları önem taşımaktaydı. Artık üreticiler kendi istedikleri şekilde üretim yapmamakta, müşteriye göre üretim yapmaktaydı ve firmanın çevresine ne kadar değer kattığı üzerinde düşünülmeye başlanmıştı. Bu dönemde yapılan reklamlar, tüketicilere göre yapılmaya çalışılmış ve tüketicilere en uygun reklam ortamları seçilerek, ona doğrudan ulaşılmaya çalışılmıştır. Reklamlarda, bilinen faydaların dışında, bir de duygusal faydalar öne çıkmış, firmaların markaları belirli bir yaşam biçimini ifade etmeye başlamıştır. Reklamlarda aidiyet, kişilik, kimlik özelliklerinin markalara yüklendiği görülmüştür.

Post modern pazarlama döneminin reklam anlayışı, dönemlerin sonuncusu olmaktadır. Bu dönemde reklamlar bire bir tüketicilere ulaştırılmakta ve üretici ile tüketici arasında, karşılıklı etkileşimin kurulmasına önem verilmektedir. Tüketicilerin istek ve ihtiyaçları bu dönemde de odak noktasında duruyordu. Bu dönemde reklam, karşıtlıklara hoşgörülü olmuştur. Kişiler, yapay olarak üretilmiş olan sanal bir dünya içerisinde, yaşam biçimini kendince belirlemekte ve her tüketiminde, kendi benliğini yeniden oluşturmakta, birden fazla grubun üyesi olmaktadır. İşte bütün bu durumlar, reklam anlayışını da etkilemiş ve farklı açılımların yapılmasını sağlamıştır. (Elden ve Yeygel, 2006)

Görüldüğü gibi, reklam anlatışı dönemden döneme farklılık göstermiş ve toplumsal yapıların değişimine ayak uydurmaya çalışmıştır. Toplumdaki her değişim, her yeniden yapılanma veya farklılık reklama da yeni açılımlar getirmiştir.

Arşiv

Etiketler