Bir sözlük tanımı vermek gerekirse “marka” insanların bir ürüne dair farklı kaynaklardan edindiği izlenimlerin toplamıdır. Bu daha çok “marka değeri”ni karşılayan bir ifade gibi görünse de günümüzde marka dendiğinde akla gelen de zaten bu “imaj” oluyor. Ürünlere asıl değerini katan, izlenimler, deneyimler toplamı. Markaların oluşum süreci uzun bir süreçtir çünkü marka biri ürünün isminin ötesinde, onun anlattığı bütün bir hikayedir. Duygulardan oluşan uzun bir hikayedir üstelik de, çünkü bir markanın ekonomik değerini oluşturan en önemli unsurlardan birisi de anlattığı hikayedir. Hikayeden kasıt markaların taşıdığı anlamlardır. Bütün içecekler bir şekilde susuzluğun giderilmesine yardımcı olur, bütün kıyafetler bizi örter, bütün yemekler karnımızı doyurabilir ve bütün arabalar bizi bir şekilde istediğimiz yere götürebilir. O zaman neden Pepsi, Coca Cola, McDonald’s, Burger King gibi milyonlarca marka var? Neden bazıları daha değerli? Neden sürekli yenilenen kampanyalar yapılıyor ve reklamlara bu kadar çok para harcanıyor? Elbette ki marka bilinirliği korumak ve artırmak, tüketicilerle sürekli iletişim ve etkileşim halinde olmak, satışı arttırmak, sürekliliği sağlamak… Kısaca izlenim yaratmak. Pazarlama ve reklam dünyasının anahtarını mı bulmuş olduk bu tespitlerle? Elbette ki hayır, ancak sıkça telaffuz edilen bazı kelimeleri tanımlamak söz konusu olduğunda, tanımlar bazen eksik kalabiliyor. Marka dendiğinde akla ilk gelen ürünler olsa da günümüzde hemen her şey bir marka olabilme kapasitesine sahip durumda. Üretim sürecine dahil olan bütün materyaller yanında, siyasi kimlikler, güncel kişilikler, popüler yüzler, müzikler, yazılar dahi marka haline gelebiliyor. Bir ürünü benzerlerinden, rakiplerinden farklılaştırabildiğiniz ölçüde markalaştırmanız mümkün. Ancak bir noktanın mutlaka altını çizmek gerek, markalaştırılan materyalin ekonomik bir değer taşıması ya da ekonomik bir gelir getirebilme potansiyelinin olması gerekiyor. Şehirlerin markalaştırılması bunun en iyi örneklerinden birisi olarak verilebilir çünkü marka şehir yaratmanın amaçlarından birisi de turizm gelirlerini arttırarak ekonomik fayda sağlamaktır. Marka marka dediğimiz şey artık sonu olmayan bir hikayedir. Bu hikayenin uzun vadede tutarlı olmasının yanında sürekli olarak da pazarlama faaliyetleriyle desteklenmesi gerekir. Ancak marka olmanın asıl anahtarı gerçek kişilerde yani tüketicilerde yatar. Onlarla doğru şekilde iletişim kuramayan bir firma sadece üretici olarak kalır ve onların mecburi ihtiyaçları karşılar. Oysa marka olmak demek insanlara ihtiyaçları olmadığında da ulaşmak ve onlara karşılıklı bir değer alışverişi içinde olmak demektir.

Arşiv

Etiketler