Pazarlama süreci, bir ürünün tasarımından sunumuna, satılacağı noktalardan nasıl konumlandırılacağına kadar birçok farklı süreci içerir. Bu süreçlerin içerisinde en önemlisi ise farklı mecralara reklam vermektir. Bu tüketicilere yani hedef kitleye görünür olmayı sağlar. İnternet kullanımı ve bununla bağlantılı olarak sosyal ağlar bu kadar yaygınlaşmadan önce yapılan çalışmalar genellikle belliydi. Bir firma, ürettiği bir mal ya da hizmeti piyasaya sunmadan önce ya da sunuş esnasında yazılı ya da görsel basında sunardı. Reklam vermek denince de akla gelen elbette televizyon, gazete, dergi, radyo ya da açıkhava gibi daha tek taraflı mecralar gelirdi. Oysa dijital dünya küçük ya da büyük birçok firmaya kendilerini var edebilmeleri için farklı bir olanak sundu: Tüketicilerle etkileşime geçebilmek.

Dijital uygulamalar işleri biraz kolaylaştırdı, biraz da zorlaştırdı. Örneğin, reklam vermek isteyen bir firma için, basit prodüksiyon maliyetleri düştü. Ama bunun karşısında mecralar çeşitlendi. Artık televizyon ve radyolar sürekli yayın yapıyor, yerel, ulusal, global bir çok yayın mevcut. Bu yazılı basın için de çok farklı değil. İnternetin kendisine baktığımızda yine benzer bir tablo ile karşı karşıyayız. Marka olmak için reklam vermek hala değişmez bir ön şart. Ve medyanın gelir kaynağı da hala bu… Ama sıkça bahsettiğimiz etkileşim artık tüketicilerin seslerine daha fazla kulak verilmesini zorunlu kılıyor. Bu özellikle yeni medya anlayışı içinde tüketiciler için bir avantaj. Özellikle büyük piyasalarda hakim olan ya da güçlü bir etki alanına sahip olan markalar artık sağır numarası yapamıyorlar.

Tüketiciler belki mal ve hizmetleri satın almaya devam edebiliyor ama kötü şöhret de hızla yayılıyor. Tabii özellikle sosyal medya için şunu da belirtmekte yarar var; bu yeni medya anlayışında insanlar birbirlerinin fikirlerine değer veriyorlar. Reklam vermek yetmiyor, onların karşısına istedikleri gibi çıkmak ve iletişimi hedef kitlenin tarzında sunmak gerekiyor. Tarz demişken, artık hemen herkesin bir tarzı var… Sporcu, dinamik, geleneksel, eğlenceli, seviyeli, cüretkar… Sıfat ya da sıfatlar ne olursa olsun değişmiyor. Çağ stil ikonlarının çağı. Tarzınız yoksa neredeyse bir hiçsiniz. Reklam vermek artık herkesin yapabileceği bir şey gibi görünüyor. Sosyal ağda alınabilecek bir sayfa, paylaşım sitelerine eklenebilecek videolar, bloglar… Gerilla taktikleri, viral çalışmalar…

İletişim biçimi ve araçlar ne kadar değişirse değişsin, asıl iş yapan hala nitelik. Eğer içeriğiniz boşsa, elde ettiğiniz geçici bir şöhretten öteye gidemez. Belki en fazla ana haber bültenlerinde yer alır ve ertesi gün unutulursunuz. Oysa farklı mecralara reklam vermek hala ciddi bir pazarlama stratejisi. Mecralar, uygulama biçimleri ya da tarzlar ne kadar değişken olursa olsun etkili ve doğru yapabilmek için de işi bilenlerle çalışmak şart.

Arşiv

Etiketler