Radikal gazetesinde, dün yayınlanan bir habere göre, gelecek bilimci Ross Dawson, gelecekle ilgili tahminlerde bulunmuş ve gazetelerin 2036 yılında gazetelerin neslinin tükeneceğini, 2040 yılında da yaklaşık 51 ülkede gazetelerin basılmayacağını iddia etmiş. Dawson’a göre, cep telefonlarının bugün geldiği noktalar ile e-okuyucuların gün geçtikçe artış göstermesi, baskı maliyetlerinin artış göstermesi, dijital haber mekanizmalarının paraya çevrilebiliyor olması, reklam mecralarındaki trendler, ekonominin büyümesi, medya düzenleyici yasaların içinde bulunduğu durum ile hükümetlerin medyaya olan desteğinin buna neden olacağını söylüyor. Dawson’un gelecekle ilgili bu kehaneti, şu günlerde şiddetli tartışmalara neden olurken, gerçekte, teknolojinin insanlara sunduklarına, ayrıca insanların teknolojiye olan ilgisine bakıldığında, bu durumun ortaya çıkması anormal gibi gelmiyor. Tabi insan ister istemez, yüzyılı aşkın süredir süregelen güzel bir alışkanlığın ortadan kalkabilme düşüncesine üzülüyor. Çünkü e-gazete okumak başka bir şey, eline özenle hazırlanmış bir gazeteyi alıp incelemek başka bir şey. Yapılan tasarımları baskılı halleriyle incelemek, çekilen ve özenle işlemlerden geçirilmiş fotoğraflarda yapılan çalışmaları fark edebilmek, insanın kâğıdı eline alması, gazete kokusunu duyarak, içine çekerek okumaya başlaması, bambaşka bir zevk. Zaten gazetelerin okurlarıyla kurduğu, o sıcak ilişkinin temelinde de bunlar yatar. Önemli bir çalışmayı elinize alırsınız, onlarca çalışanın kendi alanında yapmış olduğu ve sizin beğenilerinize sunduğu bir değer. Haberleri, yorumları, köşe yazarları, eğlenceli sayfaları, reklam sayfaları, her biri kendine özgü havayı size hissettirir. Bunlardan en önemlisi de reklam sayfalarıdır. Reklam veren firmalar, ürün ve hizmetleriyle ilgili mesajlarını, tanıtımlarını bu sayfalar üzerinden yaparak seslenirler. Hepimizin aşağı yukarı bildiği gibi, gazete reklamları, bu kuruluşları ayakta tutan önemli gelir kaynaklarından birini oluşturuyor. Yazılı basının sona ermesi gazete reklam mecralarının da sonunun gelmesi anlamına geliyor. Bu durumda kendimize şu soruyu sorabiliriz gazeteler ortadan kalktıktan sonra, reklam mecralarının ne önemi var? Ama aslında durum öyle değildir. Gazete reklam mecrası da gazetelerin okurlarıyla kurduğu ilişkiden yararlanıyor. Bence bu özel bir ilişki ve firmalar, bu ilişki sayesinde, tüketicilerin güvenlerine sahip oluyorlar. Tüketicilerin gazetelerine karşı duyduğu inanç, saygı reklamlarına da yansıyor. Gazetelerin neslinin tükenmesi halinde, markalar bu özel ilişkiden yoksun kalacaklar. Dijital ortamlar ne kadar gelişirse gelişsin, milyonlarca insan, bu ortamlarda kendi yaşamlarının gereksinimlerini karşılasa da, baskılı gazetelerin yerini tutamayacaktır. İnsan, gene de her sabah kapısına gelen veya mahalle bakkalından aldığı, kendi özel köşesine çekilip sayfalarını çevirdiği gazeteyi yani o keyfi tatmayı arayacaktır. Özellikle de gazetelerin yeni baskısının kokusu, okurların burnunda tütecek.