Günümüzde pek çok tanıtım, hala yapıcı olarak düşünülüp tasarlanamamaktadır. Tanıtımlar, hala, ürünün kendisini ifade edememektedir. Filmi düşünülüp, ürüne bakıldığında farklı bir görüntü elde edilmektedir. Hâlbuki tasarım, toplumu, çok önemli ölçülerle etki altına almaktadır. Onu şekillendirmekte, değiştirmektedir. Kültürel nüvelerin hepsinde değişiklik yaratmakta, farklı yapılanmalar, farklı kültürel öğeler ortaya çıkarmaktadır. Televizyonlarda seçilebilir reklamın genel anlamda yaptığı değişiklikler bir yana, bu genellemeler bireylere indirgendiğinde, Bireylerin düşünme biçimini, mutluluğunu, özlemlerini, gelecek beklentilerini değiştirmekte ve yön vermektedir. Televizyonlarda seçilebilir reklam yapmanın bir diğer yönü ise, firmalar ve bireyler arasında köprüler kurmaktadır. Birbirleriyle anlaşmalarını sağlamakta, birbirlerine güven duymalarını, saygı ve sevgi duymalarını sağlamaktadır. Bunun dışında, günümüzde ekonomik sistemlerin geldiği nokta çerçevesinde, firmaların içinde bulunduğu durum düşünülecek olursa, genelde aynı ürün ve hizmetleri sunan, binlerce firma bulunmaktadır. Hepsinin maliyet giderleri, performansı ve işlevi birbirine yakın olmaktadır. Ürettikleri ürün değerlerini oluşturan özellikleri de, bir o kadar birbirine benzemektedir. Şu durumda tanıtımın, firmaların ürün ve hizmetlerinin tercih edilebilmesini sağlamak için, firmayı diğerlerinden ayıran, gerçek üretim farklılıklarını veya değerlerinin yanı sıra, duygusal değerleri de, bilinçli ve yapıcı olarak işlemesi ve iletebilmesi gerekmektedir. Günümüzde ise, bunları kirlilik olarak değerlendirmeye başlayan tüketicilerin, bu duruma gelmesinin nedeni, günün 24 saatinde, haftanın bütün günlerinde, televizyonlarda ve diğer tüm mecralarda gördükleri, kesintisiz savaşlardır. Tüketicilerin, zihinlerinin kirlenmesine neden olmaktadır. Tasarımların ise, ürün ve hizmet özelliklerini tam olarak verememesi, bunların cilalanarak sunulması, onlara duyulan güvenin sarsılmasına neden olmaktadır. Artık insanlar, tanıtımlardan çok, kendi çevrelerindeki insanların kullandıkları marka ve değerleri hakkında bilgi almakta ve onlara daha çok güvenmektedir. Tasarımların, hedef tüketicinin ilgisini çekebilmek için kullandığı yöntemler, pek çok açıdan doğrudur. Yani insana dair özelliklerin, ürün ve hizmete, markaya yüklenmesi ve tanıtımların bu şekilde tasarlanması, günümüzde ekonomik sistemlerin geldiği nokta açısından değerlendirildiğinde, yapılması en uygun yol olarak görünmektedir. Fakat bunu yaparken, insana dair özelliklerin yüklenmiş olduğu ürün ve hizmetin, markanın gerçekte de bunu hak edebilecek, değerli özelliklere sahip olması gerekmektedir. Televizyonlarda seçilebilir reklam yapılırken buna dikkat edilmesi, tüketicinin ürün veya hizmete ulaşması durumunda, hayal kırıklığı yaşamamasını sağlar. Televizyonlarda seçilebilir reklam filmlerinde insana dair özellikler (ki bundan kastımız, ürün ve hizmet, markayla ilişkilendirilen, kaliteli yaşam, güvenilir yaşam standartları, sevgi, yakınlık, güven, saygı v.s. olmaktadır) kullanıldığında, ürün veya hizmetin, markanın üretim standartlarında, tasarımında, yapısal özelliklerinde, gerçekten bu tür duyguları hak edecek kalite aranmalıdır. Kanıtlanmış özellikleri tüketicilerin önüne koymalıdır. Henüz doğruluğu kanıtlanmamış, ne olduğu tam olarak bilinmeyen ürün veya hizmetin tanıtımları, bütün özellikleriyle biliniyormuş gibi sunulmamalıdır. Bunların dışında, günümüzde bu filmler, çok fazla sözcük, cümle, anlatım içermektedir. Zaten insanların günlük yaşamı yeterince yoğun geçmekte ve kafalar birçok şeye yoğunlaşmış olmaktadır. Dolayısıyla, filmlerde bulunan onca cümle ve sözcüğü alabilecek, algılayabilecek durumda olmamakta ve sesler dikkatsizce dinlenmekte, uğultuya dönüşmektedir. Sözcüklerin, cümlelerin, daha doğrusu spotların, sloganların, bilgi metinlerinin ardı ardına dizilmesi, özenle seçilmiş olan görüntülerin de üstünü örtmektedir. Filmler izlenmemekte ve dinlenmemektedir. Bugün geldiğimiz noktada, insanların günlük yaşantılarının özellikleri, bu yaşantılardaki yıpranma paylarının hesaplanarak, dikkatlerini ve ilgilerini ne şekilde, istenilenlere kanalize edilebileceği değerlendirilmelidir. Günümüzde iki kısa cümle içeren, diğer tüm görüntülerde sessizliğin hâkim olduğu, görüntülerin mesajları ilettiği bir banka filmi, bu kadar dikkat çekmesi, bu kadar beğenilmesi direkt olarak bu durumla ilişkilidir. Oradaki görüntülerin söze döküldüğünü, sloganlaştırıldığını varsayalım, aynı etkiyi yapabilir miydi? Belki de kimse bu filmi diğerlerinden ayıramayacaktı. Aslında sadece sözcüklerin, cümlelerin mesaj iletmediği, diğer durumların yani; mimiklerin, imajların, görüntülerin v.b.'lerinin de mesajları iletebilecekleri, ajanslar tarafından çok iyi bilinen bir konudur. Buna rağmen, televizyonlarda, bu tip filmlerin bu kadar çok konuşması, onların bu şekilde tasarlanması anlaşılır bir durum değildir. Hemen hepsi, birbirine çok benzemektedir. Hem tasarım anlamında hem de mesajları anlamında ayırımlar çok az olmaktadır. Ancak, çok ünlü yüzlerin kullanıldığı filmler diğerlerinden seçilebilmektedir. Televizyonlarda seçilebilir reklam yok mu? Elbette var. Onların işleniş özelliklerine baktığımızda, markayı temsil etmek için üretilen karakterlerin bulunduğu görüntü ve kısa ifadelerin olduğu, mizah içerikli filmlerin ön plana çıktığını söyleyebiliriz. Tabi burada şunu da belirtmek gerekiyor. Seçilebilenlerden biri de, hatalı veya Uygulama Esaslarına aykırı olabilecek özelliğe sahip olanlardır. Ama biz burada seçilebilen derken, bu anlamda seçilmiş bir filmden bahsetmiyoruz. Markaların amaçları doğrultusunda, toplumsal faydaları gözetilerek, bireylerin dikkatini beğenilerle çekenlerden söz ediyoruz. Bugün, bütün filmler, televizyonlarda birbirine benzer şekilde görünmektedir. Tüketiciler, mesajları, kendilerine ve bulundukları şartlara hitap ettiklerinde alabilmektedir. İlla ki bütün mesajların söze dökülmesi gerekmemektedir. Tüketicilerin, zihnini yormadan, kendilerinin mesajları keşfetmelerini sağlayan filmlerin yapılması, onu diğerlerinden ayırabilmektedir. Tüketicilerin algılarına hitap edenler, çok fazla spotun kullanılmadığı filmlerdir. Böyle durumlarda hiç kimse, kirlilikten bahsedemez. Fakat günümüzdeki durum böyle değildir. Hemen her kesim, kirlilikten bahsetmektedir. Hem de bu terim, sadece bu mecra için kullanılmamaktadır. Bütün mecralar için kullanılmaktadır. Bu durum, ajansların üzerinde durması gereken, önemli bir konu olmaktadır.

 

Arşiv

Etiketler